8 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/06

  Kızıl Bayrak'tan
  Sahte kamplaşmalar köleliğe ve karanlığa, devrimci sınıf mücadelesi kurtuluşa götürür!
  “Demokratik çözüm yürüyüşü” engellemelere rağmen gerçekleşti!
Sırada kıdem tazminatı hakkı var…
Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor!
Bir iş cinayeti, kapitalizm ve insan...
Kadıköy’de “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi”…
  Binlerce Tekel işçisinden özelleştirme karşıtı mücadele kararlılığı
  TÜMTİS işçilerinden eylem...
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  Basın sansürü ve görevlerimiz
  TKİP II. Kongresi değerlendirmeleri...
Kadın sorunu ve sınıf içinde kadın çalışması / 1
  Yaşanabilir bir dünya için sosyalizm!
  Çiğli Emekçi Kadın Kurultayı üzerine konuştuk...
  Davutpaşa katliamı: Öfkemiz isyanımızın mayasıdır!
Volkan Yaraşır
  160. yılında Manifesto günceldir!
  Solun Komünist Manifesto ile sınavı...
A. Deniz
  “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” Nokia işçilerinin dayanışma çadırında hayat buluyor!
  Irkçı siyonistler Lübnan hezimetini itiraf ettiler!
  Türk sömürgeciliğinin değişmez unsurları: İnkar, tehcir, asimilasyon ve imha!
M. Can Yüce
  Ankara’da ortak panel...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

Gazete biçiminde okumak için tıklayın

 

Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor!

“Artık yeter! İş cinayetlerine son!”

Metin Turan’ın cenazesi denizden boynuna ip geçirilerek çıkarıldı...

Cenaze bu şekilde uzun süre bir gemide asılı bırakıldı...

Bu arada tersanenin köpekleri cenazeye saldırdı. Savcı gelene kadar cenazeyi indirmeyen tersane yönetimine işçiler tepki gösterdi. Tersanenin güvenliği işçilere müdahale edince onlarca işçi iş bıraktı...

Şahin Çelik Tersanesi patronu ölen işçi için, “Denize yüzmek için atladı” diyerek alay etti...

Metin’in hesabını soracağız!

14 Ocak günü SEDEF Tersanesi’nde Onur Bayoğlu’nun iş cinayetine kurban gitmesinden ardından, 4 Şubat günü akşam saatlerinde Şahin Çelik Tersanesi’nde raspa işçisi olarak çalışan Metin Turan, tamir gemisinden denize düştü. Ancak 5 Şubat günü denizden çıkarılan Metin Turan’ın cenazesi Tuzla Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Samsun’dan tersanelere çalışmaya gelen Turan 19 yaşındaydı ve bekâr evlerinde yaşıyordu. Metin Turan’ın cenazesi denizden çıkarıldıktan sonra, tersane patronu Turan’ın denize yüzmek için atladığını ve boğularak öldüğünü söyleyebildi. Asalak tersane patronunun bu kadar alçakça bir açıklama yapabilmesinin gerisinde tersane işçilerinin suskunluğu yatıyor. Cesetlerimizle alay eden patronlardan hesap sormak hiç bu kadar acil ve yakıcı bir görev olmamıştı. Murat Turan’ın cenazesinin denizden çıkarılmasından patronun yaptığı soysuzca açıklamaya kadar yaşanan her şey çürümüş düzenin en pervasız halidir.

Cenazelerimize bile saygı göstermeyen tersane patronlarından hesap sormak için yine Tuzla Gemi Tersanesi önündeydik. Ancak 25 bin tersane işçisinin öfkesinin açığa çıktığı gün, işte o zaman, “iş cinayetleri”nin tüm hesabı asalak tersane patronlarından tek tek sorulacaktır. İşte o zaman cenazelerimizle dalga geçen tersane patronları kaçacak delik arayacaklardır. O günü büyük bir sabır ve sebatla örüyoruz.

Sabah’ın erken saatlerinde
Tuzla Gemi Tersanesi önündeydik...

“Artık yeter! İş cinayetlerine son!/TİB /DER” yazılı pankartı açarak ajitasyon konuşmaları eşliğinde işçileri eyleme çağırdık. Bir müddet sonra pankartın arkasında toplanan yaklaşık 40 işçi “Metin Turan aramızda!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!” “Artık yeter! Ölmek istemiyoruz!” sloganlarını attı.

Polisin de ilgi gösterdiği eylemde basın metnini TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu okudu. Açıklamada şunlar söylendi:

“Tersanelerde ölmeye devam ediyoruz. Teker teker işçi kardeşlerimizin cesetleri tersane kapılarından çıkıyor. 14 Ocak’ta SEDEF Tersanesi’nde Onur Bayoğlu’nu iş cinayetine kurban vermiştik, şimdi de Şahin Çelik Tersanesi’nde Metin Turan’ı iş cinayetine kurban verdik.

(..) Yaşanan bunca ölüme rağmen tersane patronları halen işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasına kaynak aktarmamaktadır. Bu kokuşmuş ve çürümüş düzenin sahipleri tersaneler cehenneminde işçi kanıyla beslenmeye devam ediyor. Kanla beslenirken servetlerine servet katıyorlar. Biz ise bir lokma ekmeği bile zor kazanıyoruz. Gencecik yaşta ölümümüze sebep olanlar bu yaşananlara kader diyorlar. Tersanelerde her türlü haktan mahrum bir şekilde bizlerin kanını emenler bu yaşananlara ‘kaza’ diyorlar. Oysa bu yaşananlar ne bizim kaderimiz ne de basit bir kazadır. Patronlar düzeninin işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almamasından kaynaklı işlenen bir cinayettir.

Çürümüş düzenin sömürü çarkı bizi dişlileri arasında öğütmeye devam ediyor. Tıpkı geçtiğimiz hafta Davutpaşa’da 22 kardeşimizi öğüttükleri gibi. Tıpkı madenlerde, fabrikalarda kanımızla beslendikleri gibi. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda masraftan çekinmeyen patronlar, sözkonusu işçi sağlığı ve can güvenliği olduğunda kıllarını kıpırdatmamaktadır.

Birçok tersane üretim sahasını genişletirken ve bu genişletmeye trilyonlar harcarken biz işçiler peş peşe ölmeye devam ediyoruz. Sigortalarımızı yatırmayarak zenginleştiler, bizi düşük ücretlerle çalıştırarak zenginleştiler, kanımızı döktüler, daha fazla zenginleştiler. Oysa bizler gittikçe yoksullaştık. Yanıbaşımızda yıllardır beraber çalıştığımız işçi arkadaşlarımız iş cinayetine kurban gitti. Fakat tüm bu yaşanan zulme, sömürüye sessiz kaldık. Bizler sessiz kaldıkça daha çok hakkımız gaspedildi. Bizler sustukça ölmeye devam ettik. Şimdi artık bu sessizliği bozmanın zamanı, şimdi artık bu katliamlara ‘dur demenin zamanı. Uzayıp giden ölüm listesinde yer almamak için birleşmekten başka şansımız yok. ‘Artık Yeter!’ diye haykırmanın zamanı geldi.”

Açıklama esnasında ve sonrasında sloganlar öfkeli bir şekilde haykırıldı.

Açıklamada ayrıca TİB-DER’in 10 Şubat günü gerçekleştirileceği “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın! Ölümler durdurulsun” başlıklı kampanyasının finali olan Taksim/Galatasaray yürüyüşüne çağrı yapıldı.

Tersane İşçileri Birliği

 

İstanbul’da iş cinayeti protesto edildi...

“Katillerden hesabı emekçiler soracak!”

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, DİSK ve Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu, Davutpaşa’da yaşanan patlama sonucu 23 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamla ilgili, patlamanın yaşandığı iş merkezi önünde 6 Şubat günü bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“Yaşanan facianın ve ölümlerin nedeni sorumsuzluk ve denetimsizliktir” ve “Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu” pankartının açıldığı eyleme, Arçelik işçileri, “Arçelik’te işçi kıyımına son! Yaşasın Arçelik direnişimiz!”/Nakliyat-İş pankartı ve dövizleriyle katıldılar. Arçelik işçileri, coşkulu bir şekilde sloganlarla iş merkezinin önüne kadar geldiler.

Basın açıklamasından önce yaşamını yitiren 23 kişi için saygı duruşu yapıldı. Ardından İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu adına İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu üyesi Kazım Mermer basın açıklamasını gerçekleştirdi.

Mermer, patlamının gerçekleştiği maytap atölyesinin, herhangi bir çalışma izni, ruhsatı veya başvurusunun bulunmadığını, kayıtlara göre irtibat bürosu görünen, kaçak bir imalat ve montaj yeri olduğunu ifade etti. Açıklama şu sözlerle sona erdi:

“Yaşanan facianın nedeni sorumsuzluk ve denetimsizliktir. Bu olaydan sorumlu kişilerin veya kurumların ortaya çıkarılarak kamuyona açıklanması gerekmektedir. Tüm yetkilileri, yapı denetimi ile ilgili gerekli mevzuatları hayata geçirmeye ve işçi sağlığı ve işgüvenliği konusunda uygulanması gereken yasal mevzuatın uygulanmasının sağlamasına ve bu konuda gerekli önlemlerin etkili bir şekilde alınması ile ilgili gereğini yapmaya çağırıyoruz.”

Ardından DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi bir konuşma yaptı. Çalışma Bakanlığı’nın diğer konularda yapay gündemler oluşturduğunu ve türbanla fazlasıyla uğraştığını, böylece işsizlik, yoksulluk gibi temel sorunların üzerini kapatmaya çalıştığını söyledi. İşçiler eğer sendikalı olsaydı, katliamın yaşanmayacağını belirtti. Sendika olarak yeni ölümlerin yaşanmaması için mücadele edeceklerini ifade etti.

Eylemde, “Katillerden hesabı emekçiler soracak!”, “Çalışma Bakanı istifa!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Tabut değil iş güvencesi!”, “Katiller belli hesap sorulsun!”, “Herkese sağlık, güvenli gelecek!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Sigorta, sendika, 8 saat işgünü!”, “Yaşanan Arçelik direnişimiz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul