Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde İran'a özel ilgi!
Emperyalist/siyonist saldırganlar, tehdit ve şantaja boyun eğmeyen İran'a, ‘cazip' teklifler içeren ‘teşvik paketi' sunmak durumunda kaldı. BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi (Rusya, Çin, Fransa, ABD, İngiltere) ile Almanya'nın hazırladığı paket, Tahran yönetimi tarafında da olumlu bulundu. Önkoşulsuz olması şartıyla sözkonusu paketin müzakere edilebileceğini ifade eden İranlı yetkililer, tehdit ve yaptırım söylemlerinin ise terkedilmesini istediler. İran'ın geri adım atmaması, Rusya, Çin gibi etkili güçlerin İran'a olası yaptırım veya askeri saldırıya karşı durmaları, ABD ile suç ortaklarını bu geri adımı atmaya zorladı.
Ancak Bush liderliğindeki savaş kundakçılarını rahatsız eden gelişmeler bununla sınırlı kalmadı. Paketin sunulduğu günlerde gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) altıncı zirvesinde İran'a atfedilen önem de, Beyaz Saray'da ciddi rahatsızlık yarattı. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad tarafından temsil edilen İran, örgütün başını çeken Rusya ile Çin tarafından yakın ilgiyle karşılandı.
Zirvenin açılışında konuşan Ahmedinecad, dış güçlerin müdahalelerine set çekmek için bölge ülkelerinin işbirliğini geliştirmesinin önemine dikkat çekti. Bu yönde atılacak ilk adım olarak ŞİÖ zirvesine katılan 11 ülkenin enerji bakanını, zirve yapmak için Tahran'a davet eden Ahmedinecad, örgüte tam üye olma eğiliminde olduğunu gösterdi.
Ahmedinecad ile görüşen Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ise, barışçıl nükleer enerjinin İran'ın hakkı olduğunu söyleyerek, son günlere kadar bu ülkeyi taciz eden ABD emperyalizmi ile suç ortaklarının İran'a gösterilen ilgiden duydukları rahatsızlığı pekiştirdi.
İran'ın zirveye cumhurbaşkanı düzeyinde katılmasını gerekçe göstererek ŞİÖ'ye saldıran savaş çetesinin etkin isimlerinden ABD Dışişleri Bakanı Donald Rumsfeld, ‘Teröre karşı olduğunu söyleyen bir örgüt nasıl en büyük terör destekçisi ülkeyi içine katmak ister' diyerek duyduğu rahatsızlığı dışavurdu.
ABD'nin sert çıkışına karşın Rusya ile Çin, İran'ın katılımının, ŞİÖ'nün bölgede barış, güvenlik ve istikrara hizmet eden yapısını güçlendireceğini söyleyerek yanıtladılar.
Emperyalist/siyonist güçlere karşı İran'ın elini güçlendirmesinin yanısıra, ŞİÖ zirvesinde savaş kundakçılarını diken üstünde bırakan başka gelişmeler de oldu. Zirvede konuşan Çin lideri Hu Jintao, ŞİÖ olarak yeni bir döneme girdiklerini ve bölgede daha etkin bir rol istediklerini anlatıp, ‘Bütün alanlarda işbirliğini geliştirip kalıcı barışı ve ortak refahla ahenkli bir bölge yaratmalıyız' dedi. Putin ise, Jintao'nun özellikle enerji, elektrik, ulaşım, iletişim gibi alanlarda istediği işbirliğini bankacılık ve özel sektör alanında genişletmenin önemine dikkat çekti.
Zirveyi değerlendiren ABD'li analistler, Rusya ve Çin'in ŞİÖ'yü ABD'yi bölgeden atmak için kullandığını söylüyor. Bazıları ise, Asya'da NATO'ya rakip bir gücün oluşmak üzere olduğunu savunuyor. Kendi içinde faklı çıkar çatışmaları barındıran ŞİÖ, bu çatışmaları belli bir dengede tutup ortak politikalar geliştirebilirse, ABD'li analistlerin kaygılarının gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır. Zira genişletilmiş ŞİÖ, hem dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin, hem nüfusun, hem de nükleer silahların büyük bir kısmını kontrol ediyor olacak.
ŞİÖ'nün geçen yılki zirvesinde, ABD'nin ‘Özbekistan ve Kırgızistan'daki hava üslerini ne zaman terkedeceğini' açıklamasını talep eden bir karar alınmıştı. Bu kararın ardından Özbekistan hükümeti ABD askerlerini ülkeden çıkardı. Kırgızistan ise, 31 Mayıs'ta kira süresi dolan askeri üs için ‘fahiş' bir kira talep ederek Amerikan askerlerini ülkede istemediğini dile getirdi.
İran'ın stratejik konumu ile sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri göz önüne alındığında, ŞİÖ'ye tam üyeliğe kabul edilmesi önünde bir engel görünmüyor. Dahası böyle bir üyeliğin Rusya-Çin ikilisi için arzulanır olduğunu gösteren pekçok veri de mevcuttur. Yakında bu yönde somut adımlar atılırsa eğer, emperyalist/siyonist güçlerin, halkı ve yönetimi ile direnme kararlılığında görünen İran'a saldırması biraz daha güçleşecektir.
--------------------------------------------------------------------------------------
Meksika: Direnen öğretmenlere azgın polis saldırısı
Meksika'da öğretmenlerin grevi üçüncü haftasını doldurdu. Daha insanca yaşam koşulları için ücret artışı talep eden eğitim emekçileri, grevin üçüncü haftasında alanlara indi. Gerici Meksika rejiminin hak arama mücadelesine yanıtı devlet terörü oldu.
Düzenin dayattığı sefaleti reddeden eğitim emekçileri, taleplerinin kabul edilmesi için Meksika'nın güneyindeki Oaxaca kentinin en işlek meydanını işgal ettiler. Sokak eylemleriyle taleplerini kamuoyuna duyuran emekçiler, kolluk kuvvetlerinin azgın saldırısına maruz kaldı. Binlerce emekçinin katılımı ile gerçekleşen işgale saldıran Meksika polisi, yoğun şekilde gaz bombaları atarak alanı boşaltabildi. Gaz bombalarıyla öğretmenleri dağıtan kolluk kuvvetleri, meydanın yeniden işgal edilmesini engellemek için gün boyunca helikopterlerle şehrin üzerinde gezerek emekçilere gözdağı vermeye çalıştı.
Görgü tanıkları kolluk kuvvetlerinin gaz bombalarının yanısıra eğitim emekçilerine ateş de açtığını, çok sayıda emekçinin yaralandığını, üç veya dört emekçinin katledildiğini ifade ediyor. Gerici rejimin temsilcileri ise katledilen öğretmenler olduğunu reddederken, eğitim emekçilerini hedef alan devlet terörü hakkında açıklama yapmaktan kaçınıyor.
---------------------------------------------------------------------------------------
Türkmenistan: İşçiler pervasız hak gasplarına karşı grevde
Yün dokuma, Türkmenistan ekonomisinde halen önemli bir yer kaplıyor. Ancak yün, gazdan sonra ülkenin ikinci önemli imalat ürünü olduğu halde, bu sektörde çalışan işçiler aylardır ücret alamıyor.
Dokuma alanında çalışan işçiler, işgüvenliğine dair önlemlerin alınmadığı sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Haftada 6 gün çalışan işçilerin aylık ücretleri ise 100 dolar civarındadır. Ek mesai ücretlerini gaspeden patronlar giderek arsızlaşıyor. İşte bu ağır çalışma koşullarına ve sefalete mahkum edildikleri halde zamanında ücret almayan dokuma işçileri, hüküm süren vahşi sömürüye karşı greve çıktılar.
Hem ekonomi içinde önemli yeri olan, hem de hükümet tarafından desteklenen dokuma sektöründe patlak veren grevin etkili olması bekleniyor. Nitekim, çok sayıda yün ve pamuk fabrikası ile ülkenin tek ipek fabrikasının kurulu bulunduğu Türkmenabad kentinde devam eden grev, etkisini hemen gösterdi. İşçilerin talepleri henüz kabul edilmese de hükümet tekstilden sorumlu Bakan Aidogdiev'i görevden almak durumunda kaldı. |