24 Haziran 2006 Sayı: 2006/24 (24)
  Kızıl Bayrak'tan
   Kurultaya hazırlık yeni bir döneme ve daha ileri görevlere hazırlıktır
  "ABD'ye en olumsuz yaklaşan ülke" Türkiye
  Bebeklerin katili sermaye düzenidir
  Her gün yeni bir hırsız çetesi yatkalanıyor! Her çete öncelikle devlet kurumlarında yuvalanıyor
  Hükümetle patronlar arasında karşılıklı suçlamalar
  Türkiye Makedonya'dan sonra Avrupa'nın en yoksul ülkesi
TUSİAD'ın eğitim raporu açıklandı; Patronlar yine riyakarlık içinde
Belediye işçisi sermayeye karşı gücünü birleştirmelidir!
Belediyelerde grev kararları asılıyor
Has Alüminyum'da bir kez daha işçi kıyımı ve direniş
ÖSS vesilesi ile: Eğitimde çürüme ve sorumlu öğretmenlik / Yüksel Akkaya
  "Zeytin Dalı"na hazırlanan reformist sol Prodi'sini arıyor / Orta sayfa
  Çorum, Maraş, Sivas.... Katliamların hesabını işçi ve emekçiler soracak
  Nükleer santral karşıtı şenlik başarıyla gerçekleştirildi
  Dünya halkları için en büyük tehdit ABD emperyalizmi!
  Lübnan'ı kana bulayanlar ABD-İsrail cellatları
  Şanghay İşbirliği Zirvesi'nde İran'a özel ilgi
  Somali'de iç savaşı kışkırtan ABD'nin işbirlikçileri yeniliyor
  Eylem ve etkinliklerden
  HÖC temsilcisi Eyüp Baş ile röportaj
  15-16 Haziran etkinlikleri
  Mercan şehitleri anıldı .
  Gelin canlar bir olalım, devletten hesap soralım
  Ulus devlet üzerine kısa notlar -IV- / M. Can Yüce
  Eylem ve etkinliklerden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“ABD'ye en olumsuz yaklaşan ülke” Türkiye!

Emperyalist efendiler ve işbirlikçi uşakları bu topraklardan sökülüp atılacaklar!

Türkiye'nin ABD'ye en olumsuz yaklaşan ülke olduğunu bir araştırma sonucundan öğrenince şok olan emperyalist efendiler, bu sonucu değiştirmek için yoğun çaba harcayacaklarını söylemişler. Doğrusu biz de bu hallerine şaşırmış durumdayız. Dünya alemin bildiği bir durumdan nasıl oluyor da yeni haberdar oluyorlar! Üstelik Türkiye için bu hiç de yeni bir durum değil. ‘68'leri, ‘78'leri ne çabuk unutmuşlar… 6. Filo'yu ne çabuk unutmuşlar da şimdi kendi yaptıkları bir anket sonucu üzerinden hayrete düşüyorlar.

Washington merkezli PEW araştırma şirketi tarafından yapılan bir kamuoyu yoklaması sonucunda ABD'ye en olumsuz yaklaşan ülke sıralamasında Türkiye'nin başa yerleşmesini yorumlayan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, “Bu sonuçlar tabii ki kaygı verici. Nedenleri üzerinde çalışıp düzeltmemiz lazım” diye konuşmuş. Sonucun ABD cephesinden kaygı verici olduğu açık. Muğlak olan “çalışıp düzeltme” meselesi. Daha doğrusu büyükelçinin açıklık getirmediği mesele budur. Açıklık getirmesi de imkansız. Çünkü ABD bu tür konuların nedenlerine asla ciddiyetle yaklaşamaz. Bunu yapmak demek, tüm tarihi suçları için günah çıkarması anlamına gelir.

Türkiye'de anti-emperyalist bilincin gelişmesinde en az devrimci faaliyet kadar ABD'nin de rolü vardır. Türk devleti ile ilişkileri, devlet erkanını köleleştirmesi, bunun üzerinden ülkeyi azgın bir sömürüye tabi tutması, emperyalist savaşlarında piyon olarak kullanması, köleleştirdiği yöneticiler üzerinden halklarımızı aşağılaması, horlaması… Daha saymakla bitmez yaptırımları nedeniyle, bu ülkede devrimci faaliyetin anti-emperyalist mücadelesi emekçilerin desteğini almakta hiç zorlanmadı. Bundan böyle de zorlanmayacak. Tam da bu nedenlerle, ABD için kaygı verici olan sonuç, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları için onur, gurur ve umut kaynağıdır.

Emperyalistler gerçekle yüzleşemeyince, hayali ve asla sonuç vermeyecek sözde çözümlerle uğraşıyor. Bu derece şaşırmalarının bir nedeni de eğitim ve kültür alanında dünya çapında en geniş değişim ve burs programlarından Türkiye'nin faydalanmasıymış. Peki bu çözüm arayışları nereye yöneliyor? Bugüne kadar 3 bin kişinin faydalandığı Fulbright bursu sayısını üç katına çıkaracakmış beyler!.. Yani içimize üç kat fazla Amerikan ajanı karışınca anti-emperyalist bilincimiz mi körelecek? Birden efendisine tapan köleler haline mi geleceğiz?

ABD ajanları eliyle bu devlet çeteleştirildi. Onların eliyle ordu Pentagon'a, hükümet Beyaz Saray'a, ekonomi İMF'ye teslim edildi. İşçi sınıfı ve emekçi halklarımız yoksulluğun, sefaletin pençesine, o burslarla yetişip devletin tepesine yerleştirilmiş Amerikan ajanları eliyle itildi. İşçi ve emekçi çocukları, o alçaklar eliyle gönderildiği Koreler'de ABD piyonluğu yaparken katledildi. Türkiye'yi bir darbeler/cuntalar ülkesi haline getiren, ‘77 1 Mayıs'ında, Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, bir kez daha Sivas'ta toplu katliamlar gerçekleştiren o Amerikan ajanlarıdır. Ve bu ülkede Amerika karşıtlığı böyle kökleşmiş, anti-emperyalist bilinç bu yolla yükselmiştir. Dolayısıyla, ajanların sayısını artırmak, karşıtlığı azaltmak şöyle dursun, daha da bileyecektir. Bir zararı, aramızda dolaşan katil sayısının artmasıdır ki, elbette günü gelecek, o katillerden gereken hesap fazlasıyla sorulacaktır.

Bu vesileyle ve yeri gelmişken, ABD'nin ajanlaştırma programı ile ilgili bir-iki bilgiyi de aktarmakta yarar var:

* Avrupa ülkeleri arasında ABD'de en fazla öğrenci bulunduran ülke Türkiye. Amerika'da 12 bin Türk öğrenci var.

* Türk üniversitelerinde okuyan öğrencilere ABD'de de okuyarak çifte diploma edinme imkânı sağlayan New York Devlet Üniversitesi'nde şu anda 1500 Türk öğrenci okuyor.

* Durumu kötü olan lise öğrencilerine İngilizce öğretilmesine ilişkin program kapsamında dünya çapında en fazla burs Türkiye'de veriliyor.

Bu bursların ve daha istatistikte yer almayan başkalarının, büyük oranlarda CİA ve bağlantılı kuruluşlar tarafından verildiği, bursiyerlerin de yine aynı karanlık güçler tarafından ajanlaştırıldığı ise, Türkiye'de çoktandır bilinen bir gerçek. Bu burslarla ABD'de eğitim görmüş her devlet yöneticisi, okulunu burada bitirse dahi ABD'deki kontrgerilla eğitim merkezlerinde kursa gitmiş her rütbeli, bu ülkede Amerikan ajanı, vatan haini damgasıyla gezmeye, bunun sonuçlarına da katlanmaya mahkumdur. Buradakiler bunu böylece biliyor zaten. Bu nedenle sözümüz ABD'deki efendilerinedir. Çünkü ajanlarını temizlediğimiz gün, efendilerinin bu topraklardan süpürülüp çıkarıldığı gün olacaktır.

---------------------------------------------------------------------------------------

2 Temmuz mitingine çağrı eylemi...

“Sivas katliamının sorumlusu devlettir!”

2 Temmuz 1993'te Sivas'ta 33 insanımızın diri diri yakılmasının üzerinden 13 yıl geçti. 2 Temmuz katliamının yıldönümü yaklaşırken devrimci gruplar, demokratik kitle örgütleri ve sendikalar 2 Temmuz'da Kadıköy Meydanı'nda yapılacak mitingi duyurmak için bir eylem yaptılar. 21 Temmuz günü Taksim Tramvay durağında saat 13.00'te biraraya gelen kitle “Sivas katliamının 13. yılında unutmadık, unutturmayacağız! 2 Temmuz'da Kadıköy'deyiz!” pankartı açtı. “Sivas katliamının sorumlusu devlettir!”, “Sivas'ta, 19 Aralık'ta diri diri yaktılar, hesap soralım!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Kahrolsun MİT, CİA, kontrgerilla!”, “Sivas şehitleri ölümsüzdür!” dövizlerinin yanısıra Sivas'ta şehit düşenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme 250'yi aşkın kişi katıldı.

Yapılan basın açıklamasında şu noktalar vurgulandı: “Komünizme karşı gericiliği, Kürt halkına ve halklara karşı ırkçılığı ve şovenizmi öne çıkaran devlet; Alevi toplumunu şeriat tehdidiyle laiklik bayrağı altında kendine yedeklemek istiyor, bunun için her türlü tertibi düzenliyor... Emperyalistlerin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda GSS Yasası ile sağlık ve emeklilik hakkımızı satışa çıkaranlar, özelleştirmelerle, sigortasız, güvencesiz çalışma koşullarıyla hayatımızı zindana çevirenler, kölelik yasalarıyla işçi sınıfını örgütsüzleştirmeye, sendikasızlaştırmaya çalışanlar Alevi toplumu ve Kürt halkının kimliğini ve taleplerini tanımayanlar, bunlara karşı çıkmayalım diye Terörle Mücadele Yasası ile herkesi ‘terörist' ilan edenler hep aynı karanlık yüzlerdir.”

Basın açıklamasının ardından Tünele doğru yürüyüşe geçildi. Şehit düşenlerin fotoğraflarını taşıyan kitle sloganlarla yürüdü. 2 Temmuz Kadıköy eylemine çağrı yapan konuşmalar eşliğinde bildiri dağıtıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul