11 Şubat 2006 Sayı: 2006/05 (05)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist savaş hazırlığına karşı
devrimci mücadele seferberliği!
  İran’a karşı kirli işbirliği gizlenemiyor
  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
emperyalist zorbaların hizmetinde
  Danıştay TÜPRAŞ ihalesinin yürütmesini
durdurdu...Yağmacılar TÜPRAŞ’tan defolsun!
Galataport yağması şimdilik durdu
  Sömürü ve yağma düzeninin profesyonel
hızsızları... Burjuva politikacılarının ‘mal varlığı’ kavgası
Kemal Unakıtan: Sermayenin emek
düşmanı arsız şarlatanı
Pendik-Kartal-Maltepe İşçi Kurultayı 250 işçi ve emekçinin katılımıyla
gerçekleşti
  “Sağlık haktır satılamaz!”
  İşyeri hekimi kimin hekimidir: İşçinin mi, işverenin mi?/ Yüksel Akkaya
TEKEL işçileriyle dayanışalım!
12 Şubat’ta Tersane İşçileri Kurultayı’ına!
  8 Mart ve sendikalar...
Sınıfsal özüne ve devrimci içeriğine
uygun bir 8 Mart için! (Orta sayfa)
  Devrimci 8 Mart çalışmasına polis
saldırısı...Yine saldırdılar
yine engelleyemediler!
  Sermayenin itleri saldırmaya devam
ediyor!
   Chavez savaş kundakçılarını çileden
çıkardı
   Müslüman-Hıristiyan çatışması değil
emperyalizme karşı halkların birleşik
mücadelesi!
  Suriye “muhalefeti” Washington’daki
efendilerinden destek istedi
  Almanya’da grev rüzgarı!
  AEG direnişi kararlılıkla sürüyor!
  Filistin seçimlerinin anlattıkları
  Liselilerin Sesi’nden
  Bültenlerden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İstanbul'da Genel Sağlık Sigortası karşıtı eylem...

“Sağlık haktır satılamaz!”

Türk-İş İstanbul Şubeleri, İstanbul Tabip Odası ve KESK İstanbul Şubeler Platformu'nun da aralarında bulunduğu kurumlar 4 Şubat günü Kadıköy İskele Meydanı'nda saat 13.00'te Genel Sağlık Sigortası karşıtı bir eylem gerçekleştirdiler. 700 kişinin katıldığı eylemde sık sık “Direne direne kazanacağız!”, “İşçi- memur elele genel greve!”, “Sağlık haktır satılamaz!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!” ve “Yaşasın sınıf dayanısması!” sloganları atıldı.

Meslek örgütleri adına konuşma yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'yla halkın sağlık hakkının tamamen ortadan kaldırıldığını belirtti. Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Yapamazlar, bizim onayımız olmadan, bu halkın onayı bu yasaları Meclis'ten geçiremezler. Biz istemezsek olmaz, bir direnirsek engelleriz. Bu ülkenin çok daha iyi bir sağlık sistemine herkesi kapsayan, herkesin ulaşabileceği ücretsiz kamusal bir sağlık sistemine doğusuna ve güneydoğusuna, yoksul bölgesine hekimin gittiği bir sağlık sistemine, herkesin ulaşabildiği bir sağlık sistemine ihtiyacı var ve biz bunu kuracağız...”.

Ardından Türk-İş İstanbul Şubeleri adına Haber-İş İstanbul 1 No'lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, sendika genel merkezlerini ve Emek Platformu Genel Merkezi'ni, GSS karşısındaki tutumları nedeniyle eleştirdi. KESK Merkez Yönetim Kurulu üyesi Sevgi Göğçe ve Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği İstanbul İl Koordinasyon Kurulu adına Erhan Karaçay da “GSS Yasa Tasarısı” karşıtı bir konuşma yaptıktan sonra eylem sona erdi.

Eyleme “Maltepe-Kartal-Pendik Kurultay Hazırlık Komiteleri” kendi pankartıyla, komünistler ise “Güvencesiz çalısmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!/BDSP” imzalı pankartıyla katıldılar.

Kızıl Bayrak/İstanbul

------------------------------------------------------------------------------------------

TMY Tasarısı Karşıtı Birlik eylemi...

“TMY tasarısı geri çekilsin!”

Terörle Mücadele Yasa Tasarısı Karşıtı Birlik, 4 Şubat günü TMY Tasarısı'nı protesto etmek için saat 12:00'de Selimiye Kışlası önünde bir eylem gerçekleşti.

“TMY tasarısı iptal edilsin, tüm anti-demokratik yasalar kaldırılsın!” yazılı pankartın açıldığı eyleme 50 kişi katıldı. Yapılan açıklamada; “Bir ay önce yapılan ‘terör zirvesinden' sonra, hükümet ve yeni terör konseptinin mimarı ordu arasında bir anlaşmaya varıldı ve TMY tasarısının Meclise götürülmesine karar verildi. Yasa sermayenin saldırılarına bağlı olarak halkın bu saldırıya koşulsuz boyun eğmesini sağlamayı hedefliyor. Biz, mevcut TMY ve uygulamalarına karşı olduğumuz ve mücadele ettiğimiz gibi, Meclis'e gelmek üzere olan yeni TMY tasarının da karşısında olacağız” denildi. Eylemde, “Faşist yasalar değil, demokratik haklar!”, “TMY tasarısı geri çekilsin!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul

-----------------------------------------------------------------------------------------

Sermayenin Şemdinli politikası:

Katillere ödül, halka kelepçe!

Sermaye devletinin kirli ve kanlı yüzü 9 Kasım 2005'te Şemdinli'de bir kez daha ortaya çıkmıştı. Provokasyon amacıyla bir kitabevine bomba atan kontrgerilla elemanları her türlü suç deliliyle birlikte halk tarafından yakalanmıştı. Bu arada suçüstü yakalanmayı sindiremeyen başka kontrgerilla elemanları tarafından halkın üzerine ateş açılmış, bir kişi öldürülmüştü. Sonraki günlerde ise Hakkari ve ilçelerinde bununla bağlantılı olaylarda birçok insan devlet güçleri tarafından bilinçli bir şekilde vurularak öldürülmüştü.

Suçüstü yakalanan sermaye devletinin temsilcileri o günlerde hukuku ağızlarından düşürmeseler de, geçmişte yaşanan tüm kanlı karanlık olaylarda olduğu gibi, Şemdinli'deki bombalamanın ardında da sermaye devletinin bizzat kendisi vardı. Bu yalın gerçek sonraki dönemde daha açık bir biçimde ortaya çıktı. Devlet kurumları açık bir biçimde bombalamayı gerçekleştirenleri koruyup kollamaya, faturayı Şemdinli halkına kesmeye çalıştılar. Bombalamayı gerçekleştiren astsubaylar tüm deliller ortada olduğu halde ilk önce serbest bırakıldı ve ancak kamuoyunun basıncı sonucu tutuklandı. Olaylarla ilgili bir değerlendirmesinde Başbakan Erdoğan yargılamalar sırasında Şemdinli halkından olan insanların tanıklığının kabul edilmemesi gerektiğini söyleyerek aslında bu yargılama ile amaçlananın ne olduğunu itiraf etmiş oldu. Olay sırasında bizzat savcının ve bir milletvekilinin gözü önünde halkın üzerine ateş ederek bir kişiyi öldüren astsubay Tanju Çavuş ilk duruşmada serbest bırakıldı. Tüm gelişmeler, sermaye devletinin tetikçilerine tereddütsüz bir biçimde sahip çıktığını gösteriyor, çeteleşmiş devlet gerçeği adeta teyid ediliyordu.

Son yaşananlar ise bu kadarına pes dedirtecek cinsten. Bunlardan birincisi bombalamayı gerçekleştiren astsubaylara ilişkin. Milliyet gazetesinin 7 Şubat tarihli haberine göre, bombacı astsubayların sicil dosyalarına, olayın yaşandığı 9 Kasım'dan tam 13 gün sonra birer başarı belgesi, yani takdirname eklenmiş! Haberde, iki astsubayın daha önce de pek çok başarı belgesi aldıkları, Hakkari İl Jandarma Komutanı Albay Erhan Kubat'ın imzasını taşıyan son takdirnamelerin ise sicil dosyalarına 22 Kasım tarihinde işlendiği belirtiliyor. Bu olay, sermaye devleti açısından bir suç itirafıdır.

Katillere takdirname veren sermaye devleti, olayın gündemden düşmesini fırsat bilerek bir taraftan da Şemdinli'de yaşananların öcünü almaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde Şemdinli'de yapılan bir operasyonda, 9 Kasım'da yaşanan olaylara katıldıkları, Jandarma Komutanlığı'na ait araç ile kamu binalarına zarar verdikleri iddiasıyla 11 kişi gözaltına alındı. 6 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Devlet tarafından açık bir meydan okuma anlamına gelen bu tutuklamalar karşısında Şemdinli halkı susmadı. Tutuklamaların ardından Şemdinli sokakları bir kez daha slogan sesleriyle çınladı.

Elbette sermaye devletini bu denli pervasızlaştıran, ona tetikçilerini bu denli açıktan savunma, halka ise bu denli açıktan saldırma cesareti veren, çeteleşmiş devlet gerçeğine karşı yükseltilen seslerin cılız kalmasıdır. Fakat er ya da geç işçi ve emekçiler tarafından bu hesap görülecektir.