12 Kasım 2005 Sayı: 2005/44 (44)

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınırlı bir isyanın egemenlerin yüreğine saldığı korku..
  Sermaye devletinin fiili anayasasının özü...
  EKS iş başında!
  Çocuk yurtlarındaki şiddet burjuva devletinin aynasıdır
  Bu düzenin özü ve ruhu şiddettir!
TEKEL'de özelleştirmeye karşı mücadelenin kaderi işçilerin elinde
Özelleştirme gündeminden...
  Fransa banliyölerinde "öteki"lerin isyanı
  Paris'te isyan ama Komün'ü hatırlamadan /Yüksel Akkaya
  AB Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu açıklandı
  TMY Tasarısı Karşıtı Birlik Kuruldu
  Devrimci Demokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu kuruldu
  Güne yükleniyor, geleceğe hazırlanıyoruz; "İşçi sınıfı savaşacak sosyalizm kazanacak!"/ Orta sayfa
  "İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!" gecesi yapıldı
  Geceye gelen mesajlardan...
  Geceye gelen dayanışma mesajlarından
  Büyük Ekim Devrimi'ni doğru anlamak /Sosyalist Şoreşger
  Beyaz Saray'dan yükselen pis kokular; Savaş kundakçıları birbirine düştü
  Bush "Amerika Devletleri Zirvesi"nde hüsrana uğradı
  Emperyalist-siyonist gericiliğin "İran kompleksi" derinleşiyor
  Suriye; Gerici saldırganlığı durdurmanın yolu anti-emperyalist direniştir
  Ümraniye İşçi Kurultayı hazırlıklarımız güçlenerek sürüyor!
  Pendik, Kartal, Maltepe İşçi Kurultayı çalışmaları
  Ümraniye İşçi Kurultayı çalışmaları devam ediyor
  Basından/ "Vagon raydan çıkıyor"mu?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Emekçilerin eylemleri etkili oldu...

Bush “Amerika Devletleri Zirvesi”nde hüsrana uğradı

Fidel Castro dışındaki başkanların katıldığı Amerika Devletleri Zirvesi, Arjantin'in Mar del Plata kentinde yapıldı. Zirveden önce başlayan protesto eylemleri sürece damgasını vururken, emekçilerin yaygın tepkisi egemenler üzerinde basınç oluşturunca, zirveden beklenen sonuç çıkmadı.

Zirvede, Bush'un diğer katılımcı ülkelere dayattığı “Amerika ülkeleri arasında serbest ticaret bölgesi” projesi konusundaki görüşmeler sonuçsuz kaldı. 34 ülkenin yönetici ve temsilcisi, zirve sonunda gece geç saatlerde, proje üzerindeki görüş ayrılıklarını ortaya koyan bir belge imzalayabildiler.

Onbinlerce emekçinin protesto gösterileri eşliğinde yapılan zirvede, Bush ile yardakçılarının sunduğu projeye karşı çıkan “Mercosur” ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay) ile Venezüella, kuzeyde Alaska'dan güneyde Patagonya'ya dek uzanan bir serbest ticaret bölgesi yaratılması yönündeki heveslerin hüsranla sonuçlanmasına neden oldu. Bu amaçla son dakika uzlaşmasını sağlamak için birçok ülkenin “arabuluculuğa soyunması” da bir işe yaramadı.

Bush'un sunduğu projeye bekleneceği gibi en sert tepki Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez'den geldi. Chavez, “Mercosur boyun eğmez, bir kaya gibi sert. Mercosur artı Venezüella tabii ki. Bu proje kabul edilemez” diye konuştu.

Zirvede yaptığı konuşmadan sonra alanlarda toplanan onbinlere emekçinin bulunduğu alana gelen Chavez, burada yaptığı konuşmada da, ABD'nin dayattığı “Amerikalar Serbest Ticaret Anlaşması”nı (FTAA) mezara gömeceklerini söyledi. Chavez, “Buraya FTAA'yı gömmeye geldik. Ben de törene katılmak üzere küreğimi yanımda getirdim” diye konuştu. Neoliberalizmi püskürtmeye kararlı olduklarını dile getiren Chavez, FTAA'nın amacının, yoksulluk ve açlık getiren neoliberal politikaları tüm kıtaya yaymak olduğunu hatırlattı.

Emekçilere seslenen Chavez'in, “Bizim yaşama sebebimiz, ideolojik ve siyasi amacımız, sosyalizmi inşa etmektir, aksi takdirde bu gezegende hayat kalmayacak” şeklindeki sözleri, konuşmanın en anlamlı mesajı oldu.

Onbinlerce emekçinin yanısıra gösterilere, üzerinde “Bush savaş suçlusudur” yazan bir tişört giye Arjantinli eski futbolcu Diego Maradona, Bolivya'nın sol kanat devlet başkan adayı Evo Morales, Bosnalı yönetmen Emir Kusturica, Kübalı şarkıcı Silvio Rodriguez gibi isimler de katıldı. Arjantin'e gelen 300 Kübalı delegasyon da “halkların zirvesi” diye adlandırılan etkinliklere katıldı.

Arjantin'in başkenti Buenos Aires dışında, Uruguay ile Venezüella'da da benzer gösteriler düzenlendi.

FTAA'ya karşı çıkan Chavez bu kez yalnız kalmadı. Brezilya Devlet Başkanı Lula Da Silva “ABD'nin önerisinin kabul edilmesi mümkün değil” derken, Arjantin lideri Nestor Kirchner de “ABD, Latin Amerika'nın iç ilişkilerine burnunu sokuyor. Latin Amerika ülkeleri, bunu daha fazla tolere edemez” diye konuşmak zorunda kaldı.

Bush zirve sonrasında Lula Da Silva'yla biraraya gelmek için Brezilya'ya geçti. Savaş kundakçısı Bush'un ziyareti Brezilya'da da kitlesel gösterilere neden oldu. Ülkenin çeşitli kentlerinde Bush aleyhtarı gösteri yapan emekçilerle polis arasında çatışmalar çıktı.

Latin Amerika kıtasının etkili ülkelerinin devlet başkanlarının ABD emperyalizminin dayattığı FTAA'ya karşı çıkması, kıta işçi ve emekçilerinin verdiği mücadelenin eseridir kuşkusuz. Kıta emekçileri, hem başkanlığa -reformist çizgide olmakla birlikte- sol eğilimli adayları seçerek, hem de fiili-meşru mücadele ile böyle bir sonuca ulaşılmasını sağlamışlardır.

Varılan sonuç elbette işçi-emekçilerin sorunlarına çözüm üretildiği anlamına gelmiyor. Yine de işçi sınıfının, emekçilerin, ilerici-devrimci güçlerin yükselttiği örgütlü mücadelenin egemenler üzerinde ciddi bir basınç oluşturabileceğini göstermiştir.

Sınıf mücadelesinin bu aşamaları, hem işçi sınıfı ile yoksul müttefiklerinin bilinçlenmesini, deneyim biriktirmesini sağlıyor, hem de sömürü düzenini yıkarak sosyalizmi kurma perspektifine ulaşmasının zeminini döşüyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------

İstihbarat örgütleri de “demokrasi ihracı”nda aktif roller almaya hazırlanıyor

Vietnam'da başlayan “kirli savaş şefi” kariyerini Honduras, Guatemala, Nikaragua, El Salvador halklarına karşı yürütülen kontra saldırılarla pekiştiren John D. Negroponte, uzun yıllar ölüm mangalarını doğrudan yöneterek Beyaz Saray nezdinde “yüksek itibarlı elit” mertebesine terfi ettirilmiştir. Kirli savaş alanındaki “engin deneyimi” vesilesiyle Bush yönetimi tarafından Irak'a sömürge valisi sıfatıyla atanan kontra şefi, bini aşkın kişiden oluşan bir ekiple çalışmasına rağmen Irak'ta çuvallayınca, savaş kundakçıları tarafından Amerika Ulusal İstihbarat Başkanı olarak atanmıştı.

Amerikan istihbarat örgütlerinin “yeni hedefini” içeren raporu kamuoyuna açıklayan kadim kontra şefi Negroponte, casusluk örgütlerinin amaçları arasına “diğer ülkelerde demokrasinin gelişmesini teşvik etmek” gibi yeni bir misyon eklendiğini duyurdu. Bu açıklama, ABD emperyalizminin “demokrasi ihracı” kisvesi altında, halklara karşı yürüttüğü emperyalist saldırganlık politikasına daha da ağırlık vereceğine işaret ediyor.

“ABD'nin Ulusal İstihbarat Stratejisi” başlıklı raporda, ABD'deki 15 istihbarat örgütünün “stratejik görevleri” açıklanıyor. Buna göre, “demokrasinin gelişimini teşvik etmek ve barışçıl demokratik devletlerin varlığını sürdürmesini sağlamak” gibi “ulvi” görevler üstlenen kirli savaş uzmanları, Amerikan yönetimine “ülkelerin demokrasiye ilerleyişiyle ilgili bilgi verecek, iyi yönetim konusunda başarı ve başarısızlıkların anlaşılmasını” sağlayacak. John Negroponte, istihbarat servislerinin baş hedeflerinden birinin, “dünyada demokrasinin geliştirilmesini amaçlayan Bush yönetiminin ulusal güvenlik hedefleri”yle bütünleşrmek olduğunu vurguladı.

Bush liderliğindeki neo-faşist şebekenin söyleminde “demokrasi”nin ne anlama geldiği artık bilinmektedir. Irak'ta yüzbini aşkın insanın katledilmesi sözü edilen “demokratik yönetimin” geliştirilmesi içindir. Belirtmek gerekir ki, ABD istihbarat örgütlerinin “demokrasiyi geliştirme” misyonu üstlenmeleri yeni bir olgu değildir. Bu misyon gereği askeri faşist darbeler, işkenceler, gözaltında kayıplar, devrimcilerin/komünistlerin toplu kıyımı vb. pek çok icraata imza atan bu acımasız cellatlar, yeniden sahnenin ön sıralarını işgal etmeye hazırlanıyor. Tabii bu kirli işlere katmak amacıyla, yabancı istihbarat örgütleriyle ilişkilerin güçlendirilmesi de öncelikli hedefler arasındadır.

Savaş kundakçılarının bu hazırlıkları, emperyalist işgallerde kirli savaş yöntemlerine daha geniş yer verileceğinin küstahça ilanıdır.