Özelleştirme gündeminden...
Seydişehir'de eski işçi kalmadı
Seydişehir Alüminyum Fabrikası bundan bir süre önce özelleştirme yoluyla yağmacı CE-KA şirketine peşkeş çekilmişti. Seydişehir işçileri özelleştirme sürecinin devam ettiği dönemde fabrikalarını yağmacılara teslim etmemek için bir dizi militan eylem gerçekleştirmişlerdi. Özelleştirmenin kesinleştiği bir aşamada fabrikaya gelen şirket temsilcilerine korkulu anlar yaşatmışlar, özelleştirme karşıtı mücadelede yasal sınırların aşıldığı anlamlı eylem örneklerinden birini yaşama geçirmişlerdi. O günlerde yağmacı şirket yetkilileri işçilere kendini kabul ettirebilmek için hiç kimsenin işten atılmayacağı yönünde sözler veriyor, işçiler açısından hiçbir hak kaybının sözkonusu olmayacağı konusunda yeminler ediyordu.
Fakat artık durum tamamıyla değişti. Direnişin kırılmasından sonra işçilerin büyük bir kısmı yağmacı şirketin emrinde çalışmamak için çıkışını almıştı. Fabrikada sadece patronun yalanlarına kanan ya da çalışmak zorunda olan 400-500 civarında eski işçi kalmıştı.
Fakat fabrikada kalan bu eski işçiler de yağmacı şirketin hışmından kurtulamadılar. Önce bir kısmı parça parça işten atıldılar. Geçtiğimiz hafta ise özelleştirme öncesinden kalan son 250 kişiye de toplu çıkış verildi. Yerlerine yeni işçilere işbaşı yaptırıldı. Böylece fabrikada sendikalı eski işçi kalmamış oldu.
Seydişehir'de yaşananlar özelleştirme saldırısının son derece net bir resmini vermektedir. Özelleştirmenin işten atma ve sendikasızlaştırma olduğu gerçeği Seydişehir Alüminyum'da bir kez daha son derece somut biçimde yeniden kanıtlanmıştır.
Bugün TEKEL'de, TÜPRAŞ'ta, Telekom'da ve başka yerlerde özelleştirme saldırısıyla yüzyüze olan işçiler Seydişehir deneyimine iyi bakmalıdır. İyi bakmalı, dostunu düşmanını iyi öğrenmeli ve mücadele görevlerine dört elle sarılmalıdır. Aksi takdirde bugün Seydişehir Alüminyum işçisinin yaşadıkları yarın kendilerinin de başına gelecektir.
AB daha hızlı özelleştirme istiyor
Avrupa Birliği, Türkiye'nin uygulamakla yükümlü olduğu Katılım Ortaklığı Belgesi'ni 9 Kasım günü açıkladı. Belgede tam üye olabilmesi için Türkiye'nin uygulamaya geçirmek zorunda olduğu ödevler sıralanıyor. Bu ödevlerin bazıları da ekonomiye ilişkin. Örneğin özelleştirme ile ilgili maddeler aynen şöyle;
“-Özellikle devlete bağlı bankalar başta olmak üzere devlete ait kurumların özelleştirmesi sosyal bileşeni de dikkate alarak hızlandırılsın
-Enerji, tütün ve şeker başta olmak üzere piyasa liberalizasyonu ve fiyat reformu sürdürülsün.”(Katılım Ortaklığı Belgesi'nden...)
Belgede de açıkça ifade edildiği gibi Avrupa Birliği özelleştirme politikalarını desteklemekle kalmıyor, daha da hızlandırılmasını istiyor. Fakat kimileri bunu anlamamakta, hemen her konuda olduğu gibi özelleştirmeler konusunda da olduğu gibi emekçilerin sorunlarına Avrupa kapılarında çözüm aramakta ısrar ediyorlar.
Aşağıdaki satırlar 1 Kasım tarihli Akşam gazetesinden;
“Petrol-İş Sendikası TÜPRAŞ'ın özelleştirmesinin peşini bırakmıyor. İlk ihalenin iptalini sağlayan sendika, ikinci ihale için açtığı davaların yanında TÜPRAŞ'ın 14.76'sının Ofer'e satışını da sıkı takip ediyor. Sendika bu satışı AB'ye şikayet etmeye hazırlanıyor. Petrol-İş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın, Ofer'e satış için ülke içindeki tüm hukuksal yolları deneyeceklerini, yeterli olmazsa bu satışı uluslararası arenaya taşıyacaklarını kaydetti.”
ÖYK Tüpraş ve Mersin limanı ihalelerini onayladı
Özelleştirme Yüksek Kurulu geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantıda Tüpraş ve Mersin limanı özelleştirme ihale sonuçlarını onayladı. Yapılan ihalelerde TÜPRAŞ'ın yüzde 51 hissesini Koç-Shell Ortak Girişim Grubu, Mersin Limanı'nın işletme hakkını ise PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu kazanmıştı.
Her iki ihaleyle ilgili olarak mahkemelerde açılmış davaların görüşülmesine halen devam ediliyor. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun mahkeme sonuçlarını beklemeden ihale sonuçlarını onaylaması mahkemeler üzerinde baskı kurma amacı da taşıyor. |