Daha güçlü bir Kızıl Bayrak için
hep birlikte omuz omuza, yürek yüreğe!
Sevgili dostlar,
Gece vardiyası çıkışı Aksaray güzergahına giderken, stres ve yorgunluğumu üzerimden atan bir manzarayla karşılaştım. Şirinevlerden Topkapıya kadar bütün duvarlar gazetemiz Kızıl Bayrakın 10. yılı vesilesiyle çıkarılan afişlerle donatılmıştı. Yorgunluğun ve stresin yerine, büyük bir coşku ve heyecan aldı. Ben de bir şeyler yapmalıyım diyerek gazetemizi o sabah bayiiden aldım ve doğruca vardiyadan çıkan işçi arkadaşların yanına gittim. O an sadece dört arkadaşla karşılaştım. Genel bazı sorunları konuştuktan sonra gazetemizin 10. yılından bahsettim ve her birine Kızıl Bayrakın yeni sayısını verdim.
Aynı dönemde Genç İşçi Bülteni de yaygın olarak dağıtılmıştı. Bu dağıtıma dair birkaç düşüncemi aktarmak istiyorum. Bültenimizi olabildiğince genç işçiylle buluşturmamız gerekiyor. Örneğin, Doğu Sanayi Sitesinde genellikle bir kapı girişinden dağıtım yapılıyor. Dolayısıyla sadece o kapıdan geçenler bülteni alabiliyor. Oysa o kapı dışında 3-4 kapı daha bulunuyor. Dağıtımı yapılan yerden bülten alan işçiler diğer kapılarda da dağıtılsa, diğer işçi arkadaşların da eline geçebilir, ya da işyerleri önünden kalkan servislere de dağıtılabilir, böylece birçok işçinin eline bülten ulaşabilir diyorlar. Ayrıca sanayinin yan tarafında Çıraklık Okulu bulunuyor. Birçok bölgeden genç işçiler haftada bir gün bu okula geliyorlar. Bülten buraya gelen genç işçilere ulaşabildiği taktirde, birçok işyerine de ulaşmış olacaktır.
Gazetemiz Kızıl Bayrakta emeği geçen tüm arkadaşlara yürek dolusu sevgilerimi gönderirken, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Daha güçlü bir Kızıl Bayrak için hep birlikte omuz omuza, yürek yüreğe.
Kızıl Bayrak okuru bir işçi/İstanbul
Hakkımız olanı istiyoruz!
Bizler Mayıs ve Haziran ücretlerini alamayan ve yeni eğitim yılı için Milli Eğitim Bakanlığına başvuru yapmak zorunda kalan sözleşmeli öğretmenleriz.
Sizlerin de yardımıyla bu sene ücretli öğretmenler olarak hükümete mutlaka sesimizi duyaracağız. Bunca yıldır sizlerin de bildiği gibi ziraat, fen-edebiyat, veterinerlik, mühendislik vb. mezunlarını öğretmen olarak atadılar. Şimdi eğitim fakültesi mezunu olan binlercesi gibi işsiziz.
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atamalarını çok sınırlı sayıda yapıyor. Ama okullar açılır açılmaz boş kadrolar ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. İnsanları yarı ücrete çalıştırıyorlar. Eğer ülkemiz gerçekten bir hukuk ülkesi olsaydı böyle bir şey asla mümkün olamazdı.
Bizler madem öğretmen olma yeterliliğine sahip değiliz, o zaman niçin üniversitelerden mezun ediliyoruz? Profesörler bizi mezun ediyor ama MEB atamıyor! Hadi bunu da geçelim, KPSSden öğretmen olmak için yeterli puan alamayan binlerce kişi birçok ilde ücretli öğretmen olarak görevlendiriliyor. Madem ücretli olsa da öğretmenlik yapıyoruz, gerekli şartları taşıyan ilgili bölüm mezunları kadrolu hale getirilmelidir. Gerçek bir hukuk devleti bunu gerektirir. Bizler kimseden iş falan istemiyoruz. Sadece hakkımız olan mesleğimizi, herkesle eşit şartlarda yapmak istiyoruz.
Ücretli öğretmenler/Konya
Direnen halkların yanındayız!
ABD nin 11 Eylül sonrası başlatmış olduğu özgürleştirme operasyonunda Afganistandan sonra sırayı Irak almıştı. Ama Irak halkının onurlu direnişi ABDnin başlattığı bu saldırıyı boşa çıkardı. Bunu 28 Haziranda emperyalistlerin biraraya gelerek ev sahipliğini TCnin yaptığı NATO zirvesinde özel gündem olarak önlerine koydular. Başta ABD olmak üzere emperyalistler ve onların uşakları Irakın bir an önce özgürleştirilmesi için ellerinden geleni yapma sözü verdiler.
ABDnin terörle mücadele safsatasına baktığımızda, asıl teröristin kim olduğunu daha iyi anlarız. Ebu Garibden Necefe Irak halkına işkence ve zulüm gözler önünde yapılıyor. Aynı durum emperyalizme göbekten bağlı uşakları için de geçerli. Başta İsrailin Filistin halkına yaptığı zulüm, işkence ve baskılar olmak üzere diğerleri de siyonist katillerden aşağı kalmıyor.
Türk burjuvazisinin öncü işçi ve devrimcilere, ezilen halklara nasıl baskı uyguladığını biliyoruz. Cezaevlerine yapılan operasyonlar, F tipi hücreler ve son olarak hazırlıkları yapılan L-D tipi yeni hücreler, işkenceler, gözaltında kayıplar, yargılı-yargısız infazlar vb. her türlü baskı ve zorla toplumsal muhalefetin önü kesilmeye çalışılıyor.
ABD, Iraktaki gerici rejimin yıkılması üzerine Irak halkının artık özgürleştirilmiş bir ülke olduğu safsatasıyla dünya kamuoyunu aldatmak istedi. Ancak fazla zaman geçmeden direniş başladı. ABD emperyalizminin Saddam rejiminden de beter olduğunu gören Irak halkı, zorba, katil ve işkenceci emperyalistlere gereken karşılığı vermeye başladı.
ABD emperyalizminin savaşın bittiğini ilan ettiği 1 Mayıs 03 tarihinin üzerinden uzun zaman geçmiş olmasına rağmen ne direniş bitmiştir ne de halklar özgürleştirilmiştir. Çünkü Irak halkı özgürlüğün emperyalizme karşı direnişle geleceğini bilmektedir. Bu nedenle Sünni-Şii demeden direniş cephesinde birleşmeye başlamışlardır. Türk sermaye iktidarı da emperyalistlerden yana olmuştur. İşbirlikçi uşak takımından başka bir tutum da beklenemez.
Hükümetin savaş destekçisi olmasının gerisinde efendisi ABDye ve kapitalistlere yaranma politikası vardır. Emperyalist-kapitalist sisteme ve uşaklarına karşı sergileyeceğimiz en iyi mücadele biçimi fabrikalarda örgütlenmemizdir. Üretim alanlarında örgütlenirsek direnen halklara destek olabiliriz. Unutmayalım ki, komşusunda çıkarılan yangına seyirci kalmak demek o yangını çıkaran haydutların yanında olmak demektir. Bizler haydutların yanında değil işçi ve emekçilerin yanında olduğumuzu gösterelim.
Çiğli Organizeden bir metal işçisi
|