11 Eylül'04
Sayı: 2004/36 (28)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yeni Ceza İnfaz Yasa Tasarısı gündemde...
  Yeni CEZA İNFAZ YASASI aslına uygundur / görülmüştür!
  Eğitim-Sen'i kapatma talebiyle açılan davanın ikinci duruşması 15 Eylül'de....
  Savaş örgütü NATO'nun NAM-04 tatbikatı Konya'da başladı...
  Sarıgazi Şenlikleri'nde AKP ve jandarmaya büyük öfke
  Metaldeki ve Tekstildeki toplu iş sözleşmeleri görüşmeleri kritik önemdedir...
  Philips tekelinin işçi kanı üzerine kurulu dünyası
  İşgüvencemiz ve kazanılmış haklarımız tehdit altındayken göstermelik toplu görüşme aldatmacasına kanmayalım!..
  Zina sorunu üzerine
  Irak direnişi işgalcilerin saldırı ve manevralarına rağmen ilerliyor
  Emperyalist saldırganlığı direnen halklar püskürtecek!
  Birleşmiş Milletler emperyalist saldırganlığın hizmetinde
  Castleblair patronu saldırıyor, saldırtıyor
  Sportif aktiviteler işçileri kaynaştırıyor
  Sermayenin çözümleri de yalan ve çarpıtmaya dayalı
  Türkiyeli emekçilerin katılımı için daha çok çaba!
  Almanya'da sermayenin saldırılarına karşı emekçilerin protestoları sürüyor
  OPEL'de saldırı hazırlıkları
  Ekim Gençliği'nden..
  Okur anketi çalışmasından gözlemler...
  Sefaköy'de coşkulu 10. yıl etkinliği
  Despotik siyaset tarzı, demokrasi ve "biz"...
  Bültenlerden....
  İnfaz yasasıyla zindanlara yönelik kapsamlı saldırı tamamlanmak isteniyor
  Victor Jara: Şili'nin ölümsüz şarkısı
  Basından...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Kızıl Bayrak'tan

12 Eylül askeri faşist darbesinin 24. yılındayız. 12 Eylül bir karşı-devrim saldırısıydı. ‘70 yılların ortasından itibaren yaşanan devrimci yükselişi kırmak, bu yükseliş içinde güçlenen devrimci hareketi ezmek, bunalımdaki ekonominin zorunlu kıldığı yoğun sömürüye dayalı sosyal yıkım politikalarını uygulayabilmek vb. iç nedenlere olduğu kadar bir dizi dış nedene de bağlı olarak gündeme geldi.

Darde, bir grup faşist generalin değil, sermaye sınıfının ve emperyalist müttefiklerinin bir genel saldırısıydı. Generaller sadece bu saldırının uygulayıcısıydılar. Gerisinde sermaye sınıfı vardı. Uygulanan tüm temel politikalar sermaye düzeninin zorunlu ihtiyaçlarını karşılıyor ve onun çıkarlarına hizmet ediyordu. "12 Eylülcüler" yalnızca uygulayıcı ve hizmetkar konumundaydılar.

"12 Eylülcüler" keyiflerinden ya da kaprislerinden değil, kapitalist düzenin genel çıkarları ve sermaye sınıfının ihtiyaçları gerektirdiği için iktidara geldiler.

12 Eylül darbesinin yıldönümünde darbeci generallerin yargılanması ya da "12 Eylül yargılansın!" talebiyle kanlı icraatları uygulayan dönemin yöneticilerine şu ya da bu biçimde faturu edilmesi, burjuva düzen ve egemenliğin sürdürülmesi demektir. Bir dönem uygulanan kanlı politikaları o dönemin yönetecilerine fatura ederek düzeni sürdürmek, kötülüklerin düzenden ve egemen sınıftan değil de, şu ya da bu bu kişi, parti ya da klikten kaynaklandığını iddia etmek, düzeni ve egemen sınıfı aklamak anlamına gelecektir. Yakın dönem dünya tarihi bunun sayısız örneğiyle doludur.

12 Eylül darbesinin yıldönümünde "12 Eylülcüler"in yargılanması talebiyle sınırlı bir girişimin ortaya çıkaracağı sonuç düzenin aklanması olacaktır. Burjuva düzeni ve sınıfı hedeflemeyen, sadece karşı-devrim döneminin yöneticilerini hedef tahtası haline getiren bir mücadele eğriti ve düzen içi kalmaya mahkumdur. Oysa asıl hedeflenmesi gereken sermaye düzeninin ve sınıfının kendisidir.

***

Ekim Gençliği'nin Eylül tarihli 75. sayısı çıktı. Okurlarımız Ekim Gençliği'nin yeni sayısını tüm Yaysat bayiilerinden ve kitapçılardan temin edebilirler.