17 Nisan'04
Sayı: 2004/07


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs alanlarını zaptedelim!
  Gençliğin 1 Mayıs'a katılımını kitlesel örgütleyelim!
  1 Mayıs'a yönelik pratik görevlere nasıl yaklaşmalıyız?
  NATO Zirvesi ve güncel devrimci görevler
  Sendika bürokratları AB konusunda sermayeyle işbirliği içerisinde
  Yeni yönetmeliklerle kölelik yasalarına eğitim sektöründe işleyiş kazandırılıyor...
  Sermaye devleti "ağa"sının önüne secdeye yattı
  OSİM-DER coşkulu bir şenlikle açıldı
  "Sol", sosyal-demokrasi ve CHP tartışmaları...
  Irak halkının direnişi er geç emperyalist haydutları dize getirecektir!
  Büyüyen direnişin yarattığı ilk yankılar
  Bush-Şaron katilleri suç işlemeye devam ediyor!
  Devrimci değerleri sömürme sevdasında olanların gerçekliği üzerine birkaç söz!
  Hapishaneler gerçeği ve yeni saldırı hazırlıkları
  Şov dünyasının pazarlama aracı: Demokrasi!
  "Kazanan biz olacağız, kazanan devrim davası olacak!"
  Sınıfı ve devrimi öörgütlemede parti kadrosunun tayin edici rolü
  Solu olmayan alternatifler!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Çalışmada yeni bir dönem...

NATO Zirvesi ve güncel devrimci görevler

28-29 Haziran’da İstanbul’da yapılacak NATO Zirvesi’nin yaklaşmasıyla birlikte savaş karşıtı muhalefetin değişik özneleri yeni bir birlik ve örgüt tartışması sürecine girmiş bulunuyorlar. Bilindiği üzere ABD’nin Irak’a müdahalesi döneminde önce Savaş Karşıtı Platform, daha sonra da Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu (şimdiki adı ile Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu) oluşturulmuştu. Özellikle koordinasyon 150’den fazla kurumun altına imza attığı bir oluşum olarak hemen tüm savaş karşıtlarının biraraya geldiği bir yapılanma oldu. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra daralan koordinasyonun bileşenleri kendi aralarında da bir ayrışma yaşadılar. Bu ayrışmadan başını ÖDP’nin çektiği Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) doğdu. İki oluşumun da bugüne kadar bir şekilde varlığını sürdürmesine ve önüne NATO Zirvesi’ni koymasına rağmen, İstanbul’da yeni bir yapı oluşturulmuş durumda.

Varlığını sürdüren iki oluşuma rağmen NATO Zirvesi öncesi yeni bir yapılanmanın oluşturulmasına neden olarak mevcut yapıların tüm güçleri kapsamaması gösteriliyor. Oluşumun çağrıcılarını bizzat işgal karşıtı koordinasyonun (EMEP, SDP gibi reformist çevreler) temel bileşenleri oluşturuyor. ÖDP ve BAK ise oluşuma şu anda mesafeli duruyor. Son yapılan savaş karşıtı eylemin Koordinasyon ve BAK ile birlikte üçüncü örgütleyicisi olan SİP-TKP ise oluşuma girmemekle birlikte oluşumla ilişkilerini kesmemek, mümkünse gözlemci olarak toplantılara katılmak eğiliminde. Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu ise, kendi varlığını sürdürerek bu yeni birlikteliğe de katılma kararı aldı.

Irak’a ABD müdahalesi öncesinde oluşmaya başlayan ve yaklaşık birbuçuk yılını geride bırakan savaş ve işgal karşıtı platformların temel tıkanma noktaları gözönüne alındığında, yeni oluşturulmaya çalışılan birlikteliğin öncekilerden çok farkının olmadığı şimdiden söylenebilir. Değişik anlayışlardan onlarca yapının biraraya geldiği bu platformlarda, emperyalizm ve kapitalizm karşıtı bir siyasal hattan yoksunluk en temel zaaf alanı olmaya devam ediyor. “Bütün güçleri toplamak”, “ayrılıkları değil ortak noktaları önplana çıkarmak”, “uzlaşma kültürünü yaratmak” ve “birlikte iş yapmak” adı altında, savaşa, emperyalizme, barışa vb. konulara ilişkin birçok temel gerçek yok sayılıyor. Son oluşturulmaya çalışılan birlikteliğin çağrı metninde emperyalizm kelimesinin bir kez dahi ge&cceil;memesi buna basit bir örnek.

Platformların temel sorunu

Platform bileşenlerinin de kabul edeceği temel sorun alanlarından biri, mevcut platformların kitlelerin işgal ve emperyalizm karşıtı tepkisini açığa çıkaramadığı ve harekete geçiremediği gerçeğidir. Bu durumun sınıf ve kitle hareketinin çok yönlü geriliğiyle doğrudan bir ilişkisi olsa da, asıl neden platformların yüzünü doğrudan kitlelere dönmemesi, dönememesidir. Aydınların sürece katılmasına, şehir merkezli toplantılar, basın açıklamaları ve sempozyumlara, bir takım görsel etkinliklere (tabii ki hepsi anlamlıdır) ayrılan çaba, enerji ve üretkenliğin yarısı işçi ve emekçilere doğrudan seslenmek için harcansa, mevcut tablonun çok daha ilerisine geçilecektir. Fakat ağırlıklı yükünü reformist çevrelerin ve kimi devrimci grupların çektiği platformlara hakim olan anlayış emperyalizmi kağıt üzerinde bile tanımlamamaktadır. Böyle bir anlayışın hakim olduğu yerde, sınıf ve emekçilerin tepkisini örgütleme iradesinin açığa çıkarılması olanaklı değildir.

NATO Zirvesi nasıl karşılanmalı?

yanın en büyük savaş ve terör makinesi NATO İstanbul’da toplanacak. Zirvenin ana gündeminin Ortadoğu halklarının boğazlanması projesine ayrılacağı açık. Dahası bu kirli hesaptan Türkiye’ye verilecek pay da yine bu zirvede belirlenecek. Kuşkusuz ki bu zirveyi fiilen engellemeye yönelik eylem ve etkinliklerin örülmesi çok büyük bir anlam taşıyor. Bunun için özellikle zirve sırasında yapılacak etkinliklerin tüm ayrıntılarıyla planlanması gerekiyor.

Ancak temel meselenin bu olmadığını söyleyebiliriz. Bu zirve vesilesiyle, Irak’ta büyüyen direnişten de güç alarak, emperyalist işgalcileri ve işbirlikçilerini teşhir etmek, bunu her günü planlanmış bir teşhir ve örgütlenme çalışması olarak ele almak, ilerici kesimlerden öte geniş işçi ve emekçi kesimleri NATO karşıtı tepkinin parçası haline getirmek esas görevdir. Bu açıdan çalışmanın esas yönü işçi ve emekçi kitlelere yönelmek olmalıdır. Emperyalizme duyduğu nefrete rağmen, örgütlenme ve mücadele birikimi düşünüldüğünde, işçi ve emekçi kitlelerin kendiliğinden ya da bir takım platformlar çağırıyor diye yapılacak eylemlerin bir parçası olmayacağı açıktır. Bunun için yoğun ve sistemli bir çaba harcamak gerekmektedir. Tutarlı bir nti emperyalist, anti-ABD’ci ve anti-NATO’cu çizgi ancak bu kesimlerin mücadeleye çekilmesiyle hayata geçirilebilir.

Uygulanan sosyo-ekonomik politikaların yarattığı hoşnutsuzluk ile varolan ama eylemli bir hatta çekilemeyen emperyalist saldırganlığa duyulan öfkenin birleştirilmesi gerekmektedir. Tepki NATO üzerinden ABD ve AB emperyalistlerine yöneltildiği kadar, bu savaş makinesine hizmetinde 50. yılını geride bırakan sermaye devletine de yöneltilmelidir. Kendisini sadece zirve sırasında protesto örgütlemekle sınırlayan, sadece ABD ve NATO karşıtı bir yaklaşımın darlığı ve yüzeyselliği açıktır.

Mevcut haliyle platformlar bu görevi
yerine getiremez

Varolan ve oluşturulmaya çalışılan platformların bu görevi yerine getiremeyeceği, dahası bu yönlü bir çabayı öncelikli bir görev olarak önüne koyamayacağı açıktır. Böyle bir çaba ancak sağlam devrimci bir çizgiye sımsıkı bağlı kalınarak ete-kemiğe bürünebilir. Maalesef böyle bir çabada ortaklaşılabilecek devrimci-demokrat akımlar uzun süredir yüzlerini söz konusu platformların da etkisiyle reformist ve liberal çevrelere dönmüş durumdadır. Yollarını düzen içi yaklaşımlardan esaslı bir şekilde ayırmaları zor görünmektedir. Yaklaşan NATO Zirvesi’nin arttıracağı devlet terörünün bu liberal platformları çatlatması ihtimali dışta tutulursa, devrimci güçlerin en fazla militan bir NATO protestosunun örgütlenmesi bakışının ötesine gidemeyeceği görülmektedir. ahası böyle bir eylem için dahi reformist ve liberal çevrelerin kaygılarını gözetme basıncıyla karşı karşıya kalacaklardır.

Kendi gücümüze dayanarak yürüyeceğiz!

Kuşkusuz, NATO Zirvesi vesilesiyle tüm NATO karşıtlarını biraraya getirmek, bunların ortak bir koordinasyonla davranması için çaba göstermek önemlidir. Ancak böyle bir çaba devrimci bir birlikteliğin basıncı ve müdahalesiyle ve onun etrafında şekillenirse anlamlı sonuçlar yaratabilir. Yukarıdaki tablodan anlaşılabileceği gibi, bu güçleri birleştirme kaygısıyla temel ilkelerden fedakarlık yapan bir devrimci-demokrat güçler tablosu mevcuttur. İdeolojik yetersizliğin yanı sıra kendine güvensizliğe ve tamamen pratik kaygılara dayanan bu durum, bağımsız faaliyetimizi bir kez daha esas almamızı gerektirmektedir.

Geçmiş dönemdeki emperyalist savaş karşıtı faaliyetin başarısızlığı önümüzdeki dönem için sadece ders çıkarılacak bir olgudur. Seçim döneminde yakalanan temponun sürdürülmesi, yaratılan imkanların bu faaliyetin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi önemli imkanlar sunacaktır. Açıktır ki, henüz dönemin görevlerini tek başına omuzlama gücüne sahip değiliz. Ancak hem genel gelişme seyrimiz hem de seçim döneminin yarattığı birikim ve imkanlar, bu görevin yerine getirilmesinde asgari bir zemini yaratmıştır.

Sürmekte olan 1 Mayıs çalışmasının temel gündemlerinden birinin NATO ve emperyalist saldırganlık oluşturmaktadır. 2 Mayıs’tan itibaren üzerinde yoğunlaşılacak olan “Tüm ABD ve NATO üsleri kapatılsın!”, “NATO’dan derhal çıkılsın!”, “Emperyalistlerle tüm açık-gizli anlaşmalar iptal edilsin!”, “Onlar emperyalist barbarların, biz direnen halkların yanındayız!” vb. talep ve şiarlarla yürütülecek kampanyanın hazırlıkları bugünden 1 Mayıs çalışması içinde yapılmalıdır. Bir ay boyunca seçim dönemiyle kıyaslanabilcek bir aydınlatma faaliyeti yürütülmeli, buna toplantılar, film gösterimleri, seminerler vb. eşlik etmelidir. Üniversiteler ve liseler dışında hayata geçirmekte zorlandığımız kitle platformlarının oluşturulma çalışmalarına hızla başlanmalı, mümkün olduğu ölçüde en geniş katılıml komite, komisyon ve platform adı altında bu oluşumlar örgütlenmeye çalışılmalıdır. Küçükten büyüğe doğru evrilecek bir eylemlilik planlanmalı, kendi dışımızdaki eylemlere etkin katılım için gerekli hazırlıklar yapılmalıdır.

Yürünecek uzun yol artık başarıdan
başarıya atlayarak kısaltılmalıdır

Tüm bunlara rağmen komünistler, NATO karşıtı bir temelde oluşturulan ve kendini sadece bu dönemle sınırlamış olan oluşumun içinde de yer alacaklar. Örgütlenecek merkezi eylemlerin güçlü geçmesi için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirecekler. Bu platformlarda alınan doğru kararları kendi faaliyet alanlarına taşıyacaklar. Üretilen işlevsel araçları kendi faaliyetlerinde kullanacaklar. Ama yukarıda ifade edilen gerçekleri bir an bile unutmadan kendi bağımsız faaliyetlerini esas alacaklar.

Seçim çalışmasında yakaladığımız başarıyı 1 Mayıs çalışmasında da sürdürerek, önümüzdeki dönemin çok yönlü görevlerini kucaklamalıyız. Yürünecek uzun yol artık başarıdan başarıya atlayarak kısaltılmalıdır.