İşçi sınıfının Birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayısa hazırlık çeşitli cephelerden sürüyor. 1 Mayıs kutlamaları için miting başvuruları yapılmakta. Ancak henüz 1 Mayıs kutlamaları için güçlü bir cereyan yaratılabilmiş değil. Pratik çabalar ise bugün için oldukça yetersiz kalmakta.
Sınıfın devrimci bir 1 Mayısını örgütleme çabaları son derece zayıf durumda. Oysa, bu 1 Mayısta sınıf kitlelerinin alanlara çıkması ve kendi sınıfsal taleplerini yükseltmesinin yanı sıra direnen halklarla dayanışmayı dile getirmesi büyük bir önem taşıyor. Irakta emperyalist işgalcilere ve işbirlikçilerine karşı direnen halkları selamlamak ve yalnız olmadıkların göstermek işçi ve emekçiler için tarihsel bir sorumluluktur. Öyleyse, Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarı, bu 1 Mayısta alanlarda gür bir şekilde yankılanmalıdır.
Sermaye devletinin demokratikleşme yalanına dayalı devlet terörü pervasızca uygulanıyor. Göstermelik ve kırıntı düzeyindeki haklar bile kullanılamıyor. Bu haklar ciddi bir saldırı altında. Her gün yüzlerce kişi gözaltına alınmakta, işkenceden geçirilmekte ve uyduruk gerekçelerle tutuklanmaktadır. Sermaye medyasının günler öncesinden dillendirdiği NATO öncesi terör temizliği aralıksız olarak devam etmektedir. Dergi ve gazete büroları, kültür merkezleri, dernekler ve evler devletin terör timleri tarafından keyfi olarak basılarak araç ve eşyalara el konulmakta ya da tahrip edilmektedir. 1 Mayıs öncesi bu terörün daha da yaygınlaşacağı açıktır. Bu nedenle, bu saldırılara sokakta örgütlü ve militan bir tarzda yanıt vermesi zorunludur. Zira demokratik hak ve özgürlükleri kazanmanın başka bir yolu yoktur. Sınırsız söz, baın, örgütlenme, gösteri ve toplanma özgürlüğünü kazanmak için 1 Mayısta mücadele bayrağını yükseltmek bugün için güncel bir görevdir.
Bir kez belirtelim ki, İşçi sınıfı kazanılmadan devrimci 1 Mayıslar kazanılamaz!. Sınıf devrimcileri için 1 Mayıs faaliyetinin esas alanı sınıf zeminidir. Geniş sınıf kitlelerini 1 Mayıs alanlarına taşımak, herşeyden önce bu alana yönelik sistemli ve ısrarlı bir faaliyeti zorunlu kılıyor. Öyleyse, tüm çaba ve enerjimizi bu asli göreve hasretmemiz temel hedef ve önceliklerimiz bakımından da bir zorunluluk olmaktadır.