Emperyalist saldırganlığın yeni hedefi Suriye!
ABD emperyalizmi, çürümüş Irak rejiminin kolay teslimiyetinden aldığı güçle bu kez hedefe Suriyeyi çıkardı. Iraka yönelik örgütlenen aşağılık yalan kampanyasının bir benzeri şimdilerde Suriyeye karşı yürütülüyor. Iraka askeri malzeme yardımı, Irak üst düzey yöneticilerine kucak açılması, Irakın kitle imha silahlarının Suriyeye taşınması türünden yalan ve demagojik malzemeler sistematik ve yoğun biçimde kullanılıyor. Irakta kazanılan kolay askeri başarıya dayanılarak Suriye tehdit ediliyor. ABD resmi ağızları, Irakta rejimi değiştirdik, istersek size de de aynı şeyi yaparız yollu açıklamalar yapıyorlar. Eğer istenileni yapmazsa Suriyeye karşı askeri güç kullanmaktan kaçınmayacaklarını küstah ve saldırgan bir dille ilan ediyorlar.
Iraka olduğu gibi Suriyeye yönelik örgütlenen kampanyada da başta Bush olmak üzere birinci dereceden tüm katiller boy gösteriyorlar. Tüm dünyanın gözü önünde basit yalanları sıralayıp, küfür ve hakaret savuruyorlar. Bu kanlı ağızlara ise medya eşlik ediyor. Irak örnek gösterilerek, Suriye yönetimine dize gelme çağrısı yapılıyor. Suriyeye yönelik ABD saldırganlığı meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Örgütlenen bu iğrenç kampanya sadece Suriyeye yönelik emperyalist bir savaşın meşrulaştırılmasını değil, beraberinde Irakta ortaya saçılan yalanların üzerini örtmeyi hedefliyor. Bilindiği üzere Iraka dönük saldırganlığı ve işgali gerekçelendirmek için kullanılan kimyasal silahların varlığını kanıtlayacak tek bir iz dahi bulunamadı. Şimdi bu silahların Suriyeye taşındığı yalanıyla Irak işgalinin bahanesi sağlamlaştırılmaya çalışılıyor.
ABDnin amacının ne Saddam, ne de kimyasal silahlar olmadığı artık tüm dünyaca bilinen bir gerçek. Amaç bir bütün olarak Ortadoğunun ABD çıkarları doğrultusunda yeniden biçimlendirilmesidir. Irakta ABD için sular henüz durulmamışken Suriyenin hedef alınması bunu bir kez daha kanıtlamıştır. Aynı resmi ağızlar Suriyeden sonra sıranın İran, Libya ve Kuzey Koreye geleceğini ifade ediyorlar.
Irak sadece ABDnin Ortadoğuyu işgal dizisinin bir ilk adımı olmuştur. Irak toprakları bir yandan yağma ve talan edilirken, diğer yandan hedefteki bölge ülkelerine karşı bir saldırı üssü olarak kullanılacaktır.
İsrail saldırı kampanyasının ön safında
Suriyenin emperyalist saldırganlığın hedefine konulması sürecinde İsrailin özel bir çabası görülüyor. Iraka dönük işgal harekatı sırasında ve öncesinde özel biçimde geri planda kalmaya gayret eden İsrail, ABDnin Suriyeye saldırması konusunda açıkça kışkırtıcılık yapıyor. Irakta sağlanan kolay askeri başarı bunun başlıca nedenlerinden biridir. ABDnin Ortadoğu ve özelde de Irak politikasında hedeflerinden biri de İsrailin güvenliğinin sağlanması ve siyonizm karşıtı direniş odaklarının dağıtılmasıdır. Bundan dolayıdır ki İsrail her ne kadar Irak işgalinin dışında kalmış gibi görünse de, gerek işgalden büyük çıkarı olması ve gerekse de ABDnin bölgedeki temel dayanağı olması nedeniyle Iraka karşı savaş koalisyonunun ana bileşenlerinden biridir. Bunun gerisinde, bölge halkının Filistin davaına olan duyarlılığından duyulan korku yatmaktadır.
Suriye konusunda İsrailin bu denli atak davranmasının nedenlerinden biri ABDnin kolay askeri başarısıyla birlikte Irak topraklarına yerleşmiş olması, diğeri ise Suriyenin İsraille olan özel ilişkileri ve Filistin sorununda tuttuğu özel konumdur. Suriye topraklarının bir kısmının (Golan Tepeleri) İsrail işgali altında bulunuyor olması, yine Suriyenin Lübnan üzerindeki vesayeti İsrailin mevcut kampanyadaki canhıraş çabasının nedenlerini ortaya koyuyor. İsrail böylece emperyalist savaş cephesinin ön safında boy göstermeye başlıyor.
Sermaye iktidarı uşaklığa devam ediyor
Suriyeye dönük örgütlenen savaş histerisinde, Türkiyedeki sermaye iktidarı da uşakça bir sadakatle efendisinin isteklerine uygun davranıyor. Hatta burjuva medyanın Amerikancı kalemleri bunun için özel bir çaba da sarfediyor. Tezkerenin geçmemesiyle gemi azıya alan bu Amerikancı uşak takımı Irakta kaçan fırsatı bu kez Suriyede telafi etmenin yollarını telkin ediyorlar. AKP hükümetini atak davranması için eleştiri bombardımanına tutuyorlar.
Oysa AKP hükümeti şu günlerde Suriye konusunda da ABD uşaklığının en onursuz örneklerini sergiliyor. Abdullah Gülün Suriyeye ziyaretini Kuzey Iraktaki gelişmeleri bahane ederek iptal etmesi bu örnekler içerisinde en dikkate değer olanıdır. Ama durumu çok daha çarpıcı hale getiren, böylelikle de sermaye iktidarının ABDye uşaklığının düzeyi ve emperyalist işgalcilikte üstlendiği rolü gözler önüne seren gelişme, aynı günlerde İsraille girilen yoğun diplomasi trafiğidir. Suriye gezisini iptal eden Gül, aynı günlerde İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalomla Ankarada görüşüyordu. İsrailli bakan sadece Gülle değil Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile de görüşmelerde bulundu. Geçen hafta yaşanan bu gelişmeler sermaye iktidarının safını bir kez daha açıkça göstermiştir. Semaye iktidarı bu gelişmeler vesilesiyle tercihinin ABD emperyalizminin taşeronluğu olduğunu ilan etmiştir.
İsrailli bakanla yaptıkları görüşme sonrasındaki basın toplantısında Gülün Suriye konusunda bir soruya verdiği yanıt ise ibret vericidir. Gül verdiği yanıtta alışılageldik barış vaazlarından hemen sonra şunları söylüyor: Bu konuda daha önceden de çeşitli kanaatler vardı, bunları yalancı çıkarmak gerek. Bu sözler ABDnin safından, muhatapları ABDnin taleplerine boyun eğmeye çağırmaktadır. Açıktır ki ABDnin bölgedeki bu etkin iki stratejik ortağı Iraktan sonra bölgeyi kasıp kavuracak yeni emperyalist savaşlar dizisinde daha etkin roller almaya soyunmaktadırlar. Amerikan borazanı medyanın şaşkınlık söylevleriyle süslediği ABD ilgisi ve sıcaklığının sırrı da buradadır.
Emperyalist savaşa karşı mücadeleyi güçlendirelim!
Suriye üzerine yönelen emperyalist savaş namluları, Irakın sadece bir başlangıç olduğunu göstermiştir. Emperyalist savaş bitmek şöyle dursun, şiddetlenecek ve yayılacaktır. Hedef Ortadoğudur. Hedefte tüm Ortadoğu halkları vardır. Bundan dolayı emperyalist savaş karşıtı mücadelenin güçlendirilmesi temel önemde bir görevdir. Bunun için Iraka yönelik savaş sırasında mücadelenin ortaya çıkardığı birikimler ileri taşınmalı, eksiklik ve yetersizlikleri aşılmalıdır.
İşgalcilerin Irakta kazandıkları başarı ne olursa olsun, yaşanan süreç askeri üstünlüğüne karşın emperyalistlerin yenilebileceklerini, bölgedeki anti-emperyalist dinamiklerin gücünü göstermiştir. Emperyalistlerin yegane korkusu da budur. Emperyalist saldırganlığa karşı görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirmek için daha büyük bir cüret ve mücadele ruhuyla hareket edilmelidir.
Ortadoğudan emperyalistleri söküp atmak için görev başına!
|