protesto hazırlıkları
Başarısızlığın nedenleri arasında Seattleda dünya emekçilerinin günlerce süren gösterilerinin etken olduğu tespitini yapan DTÖ, bu kez nüfusu düşük, konaklama imkanları kısıtlı ve ulaşımı zor bir ülke olarak Katarı toplantı yeri olarak belirledi. Bu tedbirleri yeterli bulmayan DTÖ yönetimi Katara gideceklere vizeyi de kendisinin vereceğini açıklayarak Katarda protestoların önünü kesmeye çalıştı. Ancak DTÖ protestolarının tüm dünyaya yayılmasına engel olamadı. Uluslararası Küreselleşme Karşıtları Koalisyonuna ulaşan son bilgilere göre, DTÖnün ve 4. Bakanlar Konferansının protesto edileceği ülkelerin bir bölümünü, eylem biçimleri ve ortaklaşılan sloganları aşağıda bilgilerinize sunuyoruz. Türkiye MAI ve Küreselleşme Almanya: 10 Kasımda 23 ayrı kentte Dünyamız satılık değil sloganı etrafında eylemler yapılacak. Avustralya: Sendikalar da katılıyor, ayrıca IMF-Dünya Metal İşçileri Kongresine katılan sendikacılar da yürüyüşe iştirak ediyor. Avusturya: Linzde alternatif zirve. Bengaldeş: 9-11 Kasımda sendikalarca düzenlenecek gösteri ve yürüyüşler. Kanada: Karavan yürüyüşü 9 Kasımda Dış Ticaret Bakanlığı önünde bitiyor. Bütün ülkede başta kamu çalışanları sendikaları olmak üzere işçi sendikaları, küçük çiftçiler, çevreciler, vatandaşlık örgütleri ve öğrenci birlikleri eylemlere katılıyor. Çek Cumhuriyeti: 9 Kasımda CMKOS işçi sendikaları konfederasyonu tarafından medyatik bir toplantı düzenleniyor. Danimarka: LO işçi sendikası önderliğinde çeşitli etkinlikler. Filipinler: Topraksız köylü hareketleri tarafından düzenlenen bir karavan yürüyüşü. 8 Kasımda göçmen işçilerle ilgili bir konferans. 9 Kasımda ABD Konsolosluğu önünde DTÖ-karşıtı bir gösteri Finlandiya: Sendikalar ve STKların ortaklaşa düzenleyecekleri bir dizi etkinlik. Fransa: 3 Kasımdan başlayarak ülke çapında çok çeşitli etkinlikler, yürüyüşler, kapalı salon toplantıları, alternatif zirve vb. düzenleniyor. İtalya: 8, 9 ve 10 Kasım tarihleri, İtalya Sosyal Forumu tarafından ulusal seferberlik günleri olarak ilan edilmiş. Ayrıca, 5-10 Kasım arasında 100ü aşkın il ve ilçede eylem ve etkinlikler yapılıyor. İngiltere: 3 Kasımda Londra-Trafalgar meydanında bir gösteri düzenlendi. İspanya: 2-10 Kasım tarihleri arasında toplumun tüm kesimlerini DTÖ ve kapitalist politikalar konusunda bilgilendirmek amacıyla bir kamp düzenleniyor. 9-11 Kasımda Bask bölgesinde Dünyamız satılık değil başlığı altında bir tartışma toplantısı düzenleniyor. İsveç: Göteborg, Malmö, Uppsala, Umea kentlerinde, 6-11 Kasım tarihlerinde, işçi ve memur sendikalarıyla, çeşitli politik grupların katılımıyla eylem ve etkinlikler. İsviçre: 29 Ekim günü bir basın toplantısı düzenlendi. 10 Kasımda ulusal yürüyüş. Hindistan: 3-9 Kasım tarihlerinde tüm ülkede işçiler ve yoksul köylü hareketlerinin katılacağı kitlesel gösteri yürüyüşleri. Hollanda: FNV Sendikası tarafından düzenlenen bir küreselleşme konferansı: 8-9 Kasım Hong-Kong: HKCTU konfederasyonunun önderliğinde 9-11 Kasım tarihlerinde çeşitli etkinlikler. Japonya: JTUC-RENGO İşçi Sendikaları Konfederasyonunca düzenelenen çeşitli eylem ve etkinlikler. Katar: 8 Kasımda ICFTU Konferansı. Lübnan: 5-8 Kasımda DTÖ ile ilgili Dünya Forumu (sendikalar, çevre örgütleri, öğrenci birlikleri ve diğer STKların katılımıyla, Beyrutta). Nijerya: 9 Kasımda DTÖ ile bağlantılı işi durdurma, gösteri yürüyüşleri ve eylemler. Norveç: 9 Kasımda Osloda büyük yürüyüş. 30u aşkın sendika, STK ve köylü hareketinin katılımıyla. Rusya: Moskovada küreselleşme konulu bir konferans. 9 Kasım günü Katardaki toplantıyla eş-anlı olarak Moskovada yapılacak Dünya Ekonomik Forumuna karşı eylem ve etkinlikler. Tayland: 9 Kasımda kitlesel bir yürüyüş. Yürüyüş, Bangkoktaki ABD Konsolosluğu önünde son bulacak. Tunus: UGTT sendikası önderliğinde bir dizi toplantı ve atölye çalışması yapılacak. *** Dünya küreselleşme karşıtlarının üzerinde ortaklaştığı sloganlardan seçtiklerimiz: Dünyamız satılık değil!
Partiyi güçlendirmek umudu büyütmektir!..
Gezegenin dört bir tarafında yaşamı üretenler, yaşamsal gereksinmelerden yoksun kalarak ayakta durmaya çalışıyor. Ürettikleri değerler büyüdükçe yoksullukları artmaktadır. Servet sefalet kutuplaşması, kapitalizmin temel bir yasası, kaçınılmaz bir sonucu olarak gittikçe derinleşiyor. Yüz milyonlarca emekçi kararlı, örgütlü bir militan direnişle karşı duramadığı içindir ki, bu gidişat halen tersine çevrilemiyor. Gerçek potansiyelleriyle ortaya çıktıklarında yenilmez bir güç olan emekçi yığınlar, örgütsüzken bir hiç oluyorlar ve geçmişte elde ettikleri kazanımlarını bile koruyamıyorlar. İşçi sınıfı ve emekçilerin dağınık kalmaları için sistem her yola başvuruyor. Bireysel özgürlüğü kutsarken, özgürlük uğruna örgütlü mücadeleyi terörizm diye damgalayıp ezmeye çalışıyor. Zira çürüyen bir düzenin örgütlü proletarya karşısında ayakta durma şansı olmadığını en iyi bilen burjuvazinin kendisidir. Bütün sahtekarlıklar, riyakarlıklar, işkenceler, katliamlar ve acımasızlıklar, yaklaşan kaçınılmaz sonun mümkün mertebe ertelenmesi içindir. Devrimci sınıf partisinin bayrağı altında örgütlenmiş işçi ve emekçiler ordusu burjuvazi için ölüm çanlarının çalması anlamına gelir. Emekçi yığınlar içinse sömürü ve kölelik zincirlerinin parçalanmasına doğru atılmış dev bir adım demektir. Parti kuruluşunun Türkiye devrimi tarihinde bir kilometre taşı olarak tanımlanması, proletaryanın kendi sınıf örgütüne kavuşmasının taşıdığı özel önemin vurgulanmasıdır. Artık proletarya, dostun düşmanın önünde göndere çekilmiş bir bayrak olan devrimci bir programa da sahiptir. Temel sorun dalgalanan bu bayrak altında birleşmek ve savaşmaktır. Kapitalist barbarlık içinde çöküşe engel olabilecek yegane güç olan emekçi yığınlarla sosyalizme yürümek, bu yürüyüşe güç katmak ve önderlik etmek partinin varoluş sebebidir. TKİPnin kuruluşu, emperyalist/kapitalist dünya düzenine karşı Türkiye topraklarından yükseltilmiş bir meydan okuma, bir savaş ilanıdır. Amaçlarını gizlemeye tenezzül etmeyen komünistler, programlarında; bu savaşın, emperyalist güçler ve işbirlikçi burjuvazinin bu topraklardaki egemenliklerini yıkıp parçalayana kadar devam edeceğini; bununla da yetinmeyip, proletarya enternasyonalizmi gereği, kendini dünya devriminin bir parçası olarak göreceği ve nihai amacın dünya komünist sistemini kurmak olduğunu açıklıkla dile getirmişlerdir. 90lı yılların başında sosyalizmin güç ve prestij kaybı had noktaya ulaşmıştı. Büyük oranda emekçi yığınları örgütsüz bırakan bu süreç artık tersine dönmeye başlamıştır. Kapitalizmin, milyonların gözünde meşruiyetini gitgide yitirdiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönem geniş olanakları içinde barındırmakta, ancak proletarya bir çok ülkede hala siyasal sınıf örgütünden yoksun bulunmaktadır. Oysa öncü örgütlenmelerin emekçi kitlelere su ve hava kadar gerekli olduğu bir gerçektir. Böylesine kritik bir süreçte TKİP şahsında kendi sınıf örgütü ve programına sahip olmak Türkiye proletaryası için büyük bir imkandır. İşbirlikçi burjuvazi adına devleti yönetenler işçi sınıfı, emekçiler ve ilerici-devrimci güçlere karşı topyekün bir saldırı yürütüyorlar. Bu saldırı ekonomik-demokratik, sosyal ve siyasal kazanımların tümünü gasp etmeyi amaçlamakta, emperyalistlerin tam desteği ile sürdürülmektedir. Bu saldırıyı püskürtüp, emekçi kitlelerin içinde boğulmak istendiği karanlığı parçalayabilecek tek güç örgütlü proletarya ve yoksul müttefikleridir. Bu güce önderlik etmeye tek aday ise TKİPdir. Bu aşamada bütün dikkat ve çabamız, partinin maddi toplumsal zeminine oturması için yoğunlaşmaktır. Devrimin zaferinin ve sosyalizme ulaşmanın tek yolu parti saflarında mücadele etmektir! M. Dicle |
|||||