Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Eylül 2003
Sayı: 65
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yasanızı da, tezkerenizi de yakacağız!
  Ulucanlar şehitleri anıldı...
  Amerikan işbirlikçileri Irak'ta emperyalist efendilerinin hizmetinde!
  Bir uşağın sefil yalanları...
  Savaş tezkeresine karşı eylemlerden...
  Gençlik meclisin açılışını alanlarda protesto etti...
  Kampanya çalışmalarından...
   Bir üniversite öğrencisiyle eğitim sorunları ve savaş üzerine konuştuk...
  İstanbul Üniversitesi protestolarla açıldı...
  İstanbul Üniversitesi açılış şenliğinde etkin inisiyatif ve çalışma....
  "Üç maymın olmak mı? ASLA!"
  Hükümet ve YÖK atışması...
  Yeni YÖK yasa taslağı...
  AB tartışmaları...
  Kampanya çalışmamızın yeni dönemi...
  Tarihsel gelişimi içerisinde YÖK
  Yargıtay kararı ve DEHAP...
  Liseli gençlik de söz veriyor!
  Yeni eğitim yılı başladı...
  Eğitimdeki aldatıcı oyunlar devam ediyor...
  Okullarda ücretsiz ırkçılık dersleri!
  Paralı eğitim meşrulaştırılıyor!
  ALGP'den İLGP'ye...
  "Ulusa sesleniş"te seslendirilenler...
  Irak çıkmazında ABD
  Filistin'de emperyalizme ve siyonizme karşı direniş sürüyor...
  Afganistan: İnternetin özgürleştiremediği ülkeyi...
  Ölüm Orucu direnişi 3. yılında yol gösteriyor!
  "İstanbul Üniversiteli olmak ayrıcalıktır!"
  Kantin solculuğu modası ve derse girenlerin verdiği ders...
  Daha fazla insana ulaşmamız gerekiyor!
  Ernesto Che Guevara...
  Orhan Kemal...
  Hey, buraya bakın!
  Okur mektupları



 
 
Ernesto Che Guevara...

Devrime ve devrimci enternasyonalizme
adanmış bir yaşam!

Ernesto de la Serna, John Berger’in deyimiyle “kurşun işlemeyen efsane” veya bilinen ismiyle Che Guevara, 14 Haziran 1928’de Arjantin’in Rosario kentinde doğdu. Tıp eğitimini bitirerek doktor oldu. Latin Amerika kıtasında yaptığı yolculuklarda tanık olduğu yoksulluk ve sefaletle değişen hayat görüşü, daha sonra bütün dünyayı sarsan devrimci yürüyüşünün de esin kaynağı olacaktır.

Carletto (Karl Marx) ve Federicuccio’nun (Frederic Engels) sadık bir okuyucusu oldu.

Guatemala iç savaşında doktor olarak görev yaparken Kübalı devrimciler Fidel ve Raul Castro ile tanışması, ondaki sosyalist fikirlerin eyleme dökülmesi isteğini ortaya çıkardı. Che, Fidel Castro Cruz ile birlikte Küba diktatörü Fulgencio Batista’ya karşı yürütülen gerilla savaşına katıldı. Fidel Castro önderliğinde kurulan 26 Temmuz Örgütü’nün önemli liderlerinden biri haline geldi.

26 Temmuz günü Moncada Kışlası’na baskın düzenlenmişti. Bu olay, tek başına ele alındığında pek önemli sayılmayan, fakat bütün Küba’yı sarsan ve yeni dönemi başlatan bir eylem olması itibariyle Küba Devrimi’nin başlangıcı sayılan bir eylemdir.

26 Temmuz Örgütü’yle yürütülmeye çalışılan mücadelenin diktatörlükçe sert bir şekilde karşılanması karşısında Che ve arkadaşları Sierra Maestro Dağı’nda gerilla hareketini başlattılar. Ellerinde sadece dokuz tüfek olmasına rağmen, köylülerle kurdukları ilişkiler sayesinde kısa süre içerisinde kırsal kesimlerin tümüne egemen oldular. Yoğun olarak süren işçi sınıfı ve öğrenci hareketini arkalarına alan Kübalı devrimciler, 1959’da devrimi gerçekleştirdiler. Devrimden sonra Che, Küba Ulusal Bankası Başkanlığı ve Sanayi Bakanlığı yaptı.

Fakat birçok savaşta komutanlık yapan Che için böylesi bir sükunet hayatı kabul edilemezdi. 1965’te Fidel Castro’ya şu mektubu bırakarak bütün görevlerini bıraktı:

“Sanırım Küba devrimi için payıma düşeni yaptım. Şimdi senden, yoldaşlarımdan, halkımdan izin istiyorum. Dünyanın başka köşeleri var, benim karınca kararınca yardımlarıma muhtaç.”

Emperyalizme karşı mücadeleyi yaygınlaştırmak için önce Afrika ulusal mücadelelerine sonra da Bolivya gerilla mücadelelerine katıldı. 7 Ekim 1967’de Higueros yakınlarında pusuya düşürülerek 8 Ekim’de yaralı olarak ele geçirildi. Sorguya çekmek istediklerinde ağzından tek kelime bile alamadılar.

9 Ekim’de, CİA’nın kararı ve Bolivyalı Çavuş Mario Terzan’in karabinasından boşalan kurşunlarla öldürüldü. Ölümü karşılayışı da yaşamı gibi kararlı ve mücadeleci oldu.

“Ölüm nasıl ve nerden gelirse gelsin...
savaş sloganlarımız
kulaktan kulağa yayılacaksa
ve silahlarımız elden ele geçecekse ve
başkaları mitralyöz sesleriyle,
savaş ve zafer naralarıyla
cenazelerimize ağıt yakacaksa
ölüm hoşgeldi sefa geldi.”

Z. Hayat