Afganistan Ulaştırma Bakanı Dünya Bankası’ndan alınacak 95 milyon dolarlık kredi ile önce Kabil ve Kandahar, daha sonra ise tüm Afganistan’a internet bağlantısının sağlanacağını duyurdu. Daha önce de Afganistan’a 5 adet cep sineması açılacağını ve bu sinemalarda Afgan sinemacılarının sorunlarıyla, Afgan kültürüyle ilgili filmlerin gösterileceğini duyurmuştu. Zaten Afganistan’daki Taliban rejiminden sonra özgürleşen Afgan halkının bu sinemalara ve bu internet erişimine şiddetle ihtiyacı (!) vardı.

ABD ve kukla hükümet de Taliban’dan daha az baskıcı sayılmaz. Bunlar, Taliban iktidarını bile aratacak bir biçimde zulüm ve baskı politikaları uyguluyorlar. Hatta ABD’nin Asya çıkarları gereği yeni durum, sömürünün ve aşiretlerin Ortaçağ karanlığının pekişmesi olarak nitelenebilir.

Afganistan direniyor! Taliban’ın baskıcı rejiminden kurtulan halk, Amerika’nın şefkat dolu (!) uygulamalarına direniyor. Tepesine düşen onca bombaya rağmen kendi kurtuluşunun tek yolunun boyun eğmek değil, savaşmak olduğunu biliyor. Karakol basıyor, korkmadan çatışıyor ve Irak’ta olduğu gibi yalanlarla gelen Amerikan askerlerini tabutlarla geri gönderiyor. Zaten Amerika onca çabasına rağmen sadece başkent Kabil’de etkili olabilen bir kukla hükümetle tutunabiliyor. Buna karşın direnen gruplar bu mücadelede yol katetmeye başladılar ve bu katliamlara karşı bir gerilla savaşı başlattılar. İstikrarı silahla sağlayamayan Amerika, başka stratejiler de denemeye çalışıyor.

Ve dünya kamuoyunda açık bir Amerikan düşmanlığına varan hoşnutsuzluğu, uydurduğu demokratik yalanlarla yok etmeye çalışıyor. Taliban rejiminden sonra “özgürleştirilen” Afgan kadınları artık sokaklarda futbol oynayabiliyor mesela... Ya da 3 mavi burkalı genç kızın kurduğu burka band rock müzik yapıyor. “Demek ki Afganistan’da kadınların yaşamı değişmiş” dememiz bekleniyor. Ama bütün bu manipülasyona rağmen dünya basınında sokaklarda tecavüze uğrayan kadınlar da yer alıyor. Ya da açlıktan ve sefaletten ölen çocuklar ve insanlar...

Sivil halka elinden geldiğince zarar vermemeye çalışan(!) Amerikan güçleri, yerleşim yerlerinin üstüne bombalarla saldırırken bir yandan da hayatta kalanlara yardım etmeyi ihmal etmiyor. Atılan yiyeceklerle açları doyurmayı ve zararı mümkün olduğunca azaltmayı hedefliyor. Atılan paketlerin içinde ne olduğuysa kısa süre sonra anlaşılıyor. Bozuk buğday ve tarihi geçmiş yiyecekler...

Afganistan halkı kendilerine gönderilen bu paketlerin Amerika’da hayvanlara bile verilmediğini kolayca tahmin edebiliyor. Zaten yaptığı yardımlarla sınırlı sayıda insanın hayatta kalmasını sağlayan Pakistan’dan yardımını kesmesini isteyen de yine aynı ABD’dir.

Bütün zorluklara, imkansızlıklara ve yıllarca süren savaşlara karşı kurtuluşunu kendi zaferlerinin sağlayacağını bilen Afgan halkı yılmadan savaşıyor. Yıllardır bölgedeki güç dengesini sağlamak için bölgedeki uzantılarını savaştıran devletlere karşı; anlatılan masallara inanmadan...

Çiçeklerle karşılanacağını sanan Amerikan askerlerini kurşunlarla ve bombalarla şaşkına çeviren Irak halkı gibi...

Afganistan halkının ve savaşan diğer dünya halklarının tek ve kalıcı çözümü, istikrarın sağlanıp savaşların bitmesinin tek yolu, bu savaşların sosyalist devrimlerle taçlandırılmasıdır.

Direnen halklar kazanacak!
Kurtuluş devrimde, barış sosyalizmde!