Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Ekim 2003
Sayı: 65
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yasanızı da, tezkerenizi de yakacağız!
  Ulucanlar şehitleri anıldı...
  Amerikan işbirlikçileri Irak'ta emperyalist efendilerinin hizmetinde!
  Bir uşağın sefil yalanları...
  Savaş tezkeresine karşı eylemlerden...
  Gençlik meclisin açılışını alanlarda protesto etti...
  Kampanya çalışmalarından...
   Bir üniversite öğrencisiyle eğitim sorunları ve savaş üzerine konuştuk...
  İstanbul Üniversitesi protestolarla açıldı...
  İstanbul Üniversitesi açılış şenliğinde etkin inisiyatif ve çalışma....
  "Üç maymın olmak mı? ASLA!"
  Hükümet ve YÖK atışması...
  Yeni YÖK yasa taslağı...
  AB tartışmaları...
  Kampanya çalışmamızın yeni dönemi...
  Tarihsel gelişimi içerisinde YÖK
  Yargıtay kararı ve DEHAP...
  Liseli gençlik de söz veriyor!
  Yeni eğitim yılı başladı...
  Eğitimdeki aldatıcı oyunlar devam ediyor...
  Okullarda ücretsiz ırkçılık dersleri!
  Paralı eğitim meşrulaştırılıyor!
  ALGP'den İLGP'ye...
  "Ulusa sesleniş"te seslendirilenler...
  Irak çıkmazında ABD
  Filistin'de emperyalizme ve siyonizme karşı direniş sürüyor...
  Afganistan: İnternetin özgürleştiremediği ülkeyi...
  Ölüm Orucu direnişi 3. yılında yol gösteriyor!
  "İstanbul Üniversiteli olmak ayrıcalıktır!"
  Kantin solculuğu modası ve derse girenlerin verdiği ders...
  Daha fazla insana ulaşmamız gerekiyor!
  Ernesto Che Guevara...
  Orhan Kemal...
  Hey, buraya bakın!
  Okur mektupları



 
 
AB tartışmaları...

Paket paket demokrasi!

AB’ye üyelik geliyor, sepetinde demokrasi getiriyor. Paket paket demokrasi herkese dağıtılıyor. Burjuvazi etrafı paketlerle doldururken ülkede işkence ve yargısız infazlar her yerde karşımıza çıkıyor. Sermayenin yalan imparatorluğu demokrasi yalanı ile liberal kesimlerin alkışlarını toplarken işçi ve emekçilere gerçek yüzünü gösteriyor. Memurlara ve işçilere ülkenin en büyük iki meydanı Kızılay ve Taksim yasaklanıyor, eylem yapmak isteyenler en “Avrupai” şekilde engelleniyorlar. Haber bültenlerinde, eylemcilerin kafasında cop kıran polislere alkış tutan ve “Polis AB uyum yasalarına uygun müdahale etti” diyen haber spikerleri AB demokrasisini selamlıyor.

Kapitalizmin dünyanın her yerinde sürdürdüğü kanlı iktidar kendini tek ve geçerli siyasi sistem ilan ederken artan suç oranları karşısında çaresiz durumda kalıyor. Sert yöntemler ve caydırıcı cezalar gibi demagojik söylemler dışında sistemin yapabileceği hiçbir şey yok.

ABD’de suçlulara davranış tarzıyla yoğun eleştiriler alan polis yaptığı yargısız infazlar, zencilere ve göçmenlere karşı şoven tavırlar ile tüm insan hakları savunucuları tarafından eleştiriliyor. Canlı kalkan olarak Irak’a giden ABD vatandaşları şu an tutuklama tehdidiyle karşı kaşıya. Kendini dünyanın demokrasisine adayan ABD gerçek yüzünü daha Irak’a gelmeden kendi ülkesinde bile gösteriyor.

ABD demokrasi adı altında Irak’ta cinayetler ve katliamlar yapıyor ve bunları akla hayale gelmeyecek yöntemlerle savunuyor. ABD demokrasisine daha önce Vietnam’da tanık olan dünya halkaları elbette bu masala inanmıyor. Kendi ülke sınırları içinde dahi demokrasinin hiçbir kırıntısına rastlanmayan ABD’nin deniz aşırı ülkelerine demokrasi götürme yalanını askerleri ortaya döküyor.

Demokrasi masalı dünyanın her ülkesinde aynı biçimde ama farklı namlulardan anlatılıyor. “Dur” ihtarına uymadığı için vurulanlardan gözaltında ölenlere her gün onlarca kişi yargıç “polis” ve bir şarjör jüri üyesi tarafından yargılanıyor ve hüküm giydiriliyor. Daha geçtiğimiz ay çöplerden demir toplayarak geçimini sağlayan bir genç yakın mesafeden ateş açılması sonucu öldürüldü. Tetiği çeken polis cezaevine kondu ama her geçen gün yaşanan bu gibi yargısız infazları yaratan düzen dışarıda elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.

Asıl tehlike eli silahlı “AB yasalarından bihaber” polisler değildir; asıl tehlike AB yasalarıyla gelen düzenin yalancı demokrasi paketleridir. “Bunlar münferit olaydır, her kasada çürük domatesler vardır bir olay yüzünden tüm teşkilatı suçlamayın…vs” diyenlere tek bir yanıtımız var: Eğer kafanıza saksı düşerse bu bir münferit olaydır; bir daha tekrar etmesi küçük bir ihtimaldir, saksıyı camın kenarına koyan kişi hatalıdır. Ama devletin kurumsal bir organının (örneğin polis teşkilatının) gerçekleştirdiği işkence, yargısız infaz gibi olaylar münferit olamaz; hele ki bu artık sistematik bir hal aldıysa.

Demokrasi masalı paketlerle desteklene dursun, 15 yaşında tecavüzden hükümlü bir tutukluya Aydın E tipi cezaevinde devamlı olarak işkence yapıldığı ortaya çıktı. Cezasını çekmek üzere canını devlete emanet bir kişi günlerce süren işkence seanslarına alınıyor. Dünyadaki en aşağılık suç sayılabilecek tecavüz bile işkenceyi haklı gösteremez. Kaldı ki her gün televizyonuyla, yazılı basınıyla kadın vücudunun gençliği uyutmak üzere pompalandığı günümüzde, tecavüz gibi bir aşağılık suçun asıl kaynağı da çürüyen sistemin ta kendisidir.

Bir diğer nokta da son dönem temcit plavı gibi ısıtılarak ve paketlenerek önümüze konan Kürtçe yayın ve Kürtçe seçmeli dersler. Ancak “paket” bu gündemde de diğerleri gibi güzelce sarılmış, bağlanmış, ancak içi boş bir şekilde karşımıza çıktı. TRT Kürtçe yayına izin vermiyor. Şu ana kadar yapılan 200 Kürtçe özel ders veya dersane başvurusu geri çevrildi. Devlet tüm rahatlığı ile bir taraftan yasa çıkartıp, bir taraftan inkarcı kimliğini sürdürüyor.

Daha dün yüzlerce tutsağı cezaevinde canlı canlı yakan sermayenin kanlı iktidarı şimdi demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak çıkıyor karşımıza. AB uyum yasalarının tatlı esintisinin etkisinde kalan liberaller bu katliamın adını anmaktan bile köşe bucak kaçıyorlar. Ne AB’nin kendisi ne de ülkemizdeki AB şakşakçıları, yargısız infazlar ve katliamlar hakkında konuşmuyorlar. Onlar sadece demokrasiyi paketlerler, demokrasiyi gerçekten getirecek olansa işçi ve emekçilerin barikatları olacaktır!

Biz işkence, katliam ve yargısız infaz ile kurdelalanmış demokrasi paketlerini biliyoruz. “Nereye dökülürlerse dökülsünler” diye emekçilere meydan okuyan sermayenin ipli kuklası Tayyip, Kızılay’ı memura yasak alan ilan ediyor. Herhalde o da demokratlaşmak için demokrasi paketlerini bekliyor olmalı. Bir başka nokta da çıkan paketlerin uygulanması için gerekli prosedürün hiçbir zaman uygulanmadığı. Yani damlalıkla verilen demokratik hakların bile uygulanmamasının önlemi alınıyor.

Demokrasiyi paketleyenlerin yalan imparatorluğu her geçen gün kendi sonuna yaklaşıyor. Kapitalizm bir yandan dünyayı ayaklarının altında ezerken ezilenleri de yalanlarıyla kandırmaya çalışıyor; ama biz biliyoruz ki eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.
Biz paketler içinde sadaka gibi verilen demokrasiyi istemiyoruz; biz dünyayı istiyoruz ve alacağız da!

Çözüm devrim kurtuluş sosyalizmde!

S. Kurtuluş