İçindekiler:

31 Ocak 2022
Sayı: KB 2022/05

Yatağını arayan toplumsal öfke
Demokrasi mücadelesi ve işçi sınıfı
IŞİD baskını ve yayılmacı hevesler
Enerjide "kademeli satış"!
Zam yağmuru ve AKP yalanları
6. Yargı Paketi'yle nafaka hedefte
Metal TİS süreci üzerine
Farplas'ta kıyıma karşı işgal
İnisiyatif tekstil işçilerine!
Sinbo yönetiminden kumpas
Marksizm ve sosyal-şovenizm / 3 - H. Fırat
Sınır tanımayan bir dava insanı
Kazakistan'da Çin-Rusya işbirliği
"LL Konferansı"nın ardından
Yemen'de çatışmalar şiddetleniyor
DGB MYK ocak ayı toplantısı
Eğitim Sen'in eğitimde yarıyıl raporu
Gelecek ve özgürlük buluşmaları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP iktidarının yeni soygun yöntemi:

Enerjide “kademeli satış”!

 

Gelinen aşamada ülkenin her açıdan çivisinin çıktığına tanık oluyoruz. Faşist ve zorba bir rejimin açgözlülüğü yüzünden işçi ve emekçiler açlık girdabında kaybolmuş durumda. Bu da yetmezmiş gibi her gün yeni bir uygulama ile tablo daha da ağırlaşıyor. Rantiye yandaşlarına milyar dolarlar kazandırmak için bilinçli ve kasten kurla oynayan AKP-Erdoğan iktidarı, bu şekilde işçi ve emekçilerinin alım gücünün düşmesine ve onların daha da yoksullaşmasına sebep oldu. “Din ve milliyet” argümanları dışında elinde bir şey kalmayan rejim, toplumu gerçek sorunlarından koparmaya ve suni gündemlerle oyalamaya, kâğıttan yapılmış saltanatını bu tür yöntemlerle korumaya çalışmaktadır.

Doları ilk önce 18 TL’ye çıkartıp sonra 14’e indiren iktidar, reyonlardaki etiket fiyatlarının bir türlü düşmemesinin sebebinin fırsatçılar olduğunu söylemiş, onlara güya savaş açmıştır. Esnafları suçlu ilan eden rejim onlardan ceza keserek para tahsil etmiş ve en büyük fırsatçılığı yine kendisi yapmıştır. Böylece gıda ürünlerine gelen zamların sorumluğunu üzerinden atan AKP-Erdoğan iktidarı, diğer yandan elektrik, doğalgaz, akaryakıt vb.ne gelen fahiş zamlardan söz etmekten imtina etmekte ve böyle bir şey yokmuş gibi davranmaktadır. Merkez Bankası rezervlerini ve Hazine’deki parayı çarçur eden gerici-faşist rejim, vergiye tabii tutmadığı bir şey bırakmazken, üstüne bir de verginin vergisini alarak, toplumun damarlarındaki kan akışını durma noktasına getirmiştir.

Ortaya koyduğu bu politikalarla işçi ve emekçilerin yaşam hakkını elinden alan gerici-faşist rejim, bunlarla yetinmemekte ve yeni yeni icraatlar gündeme getirmektedir. Son icraatı, enerjide “kademeli satış” örtüsü altında işçi ve emekçileri yüklü zamlarla karşı karşıya bırakması olmuştur. Bu uygulamanın yoksul emekçilerin yararına olduğu yalanını servis eden AKP-Erdoğan iktidarı, yıllın ilk günlerinde elektrikte ve şimdi de doğalgazda “kademeli satışa” geçtiğini resmi olarak ilan etmiştir. Elektrikte 152 kWh altında harcayanlara yüzde 50, üstünde harcayanlara ise yüzde 127 gibi dudak uçurtan, uykuları kaçıran oranlarda zam yapılarak, işçi ve emekçilere kış ortasında adeta zulüm uygulanmıştır.

İktidar tarafından iyi bir şeymiş gibi lanse edilen “doğalgazda kademeli satış” uygulaması ise, laf çeşnileri arasında düzen muhalefetin de desteğini alarak, 19 Ocak günü bir torba yasayla Meclis’ten geçti. Yasaya göre, BOTAŞ tarafından Bakanlık görüşleri alınmak kaydıyla bölgesel ve iklimsel koşullar dikkate alınarak il veya bölge bazında kademeli doğalgaz satış fiyatı uygulanabilecek. Kademeler (kilovatsaat ölçütü ile) pek çok ailenin harcaması gereken enerji düzeyinin çok altında belirlendiğinden, emekçiler cep yakan faturalarla karşı karşıya kalacaklar.

Yasanın içeriğine bakıldığında birçok şekilde ucu açık bırakılan cümleler olduğu görülüyor. Bu da yasayı uygulayacak olanların, bu sözleri istedikleri tarafa çekmesine imkan tanıyor. Gerçek şu ki, bu uygulama işçi ve emekçilerin tam anlamıyla soyulmasının kapısını açmaktadır. AKP-Erdoğan iktidarı şimdiye kadar hep yaptığı gibi, yasayı Meclis’ten geçirme esnasında toplumun tepkisini kendi üzerine çekmemek amacıyla da onu yeni bir torba yasasının içine eklemiştir. Zaten işçi ve emekçilere yönelik saldırı yasaları uzunca bir süredir birçok farklı yasanın olduğu torba yasalar içinde geçiriliyor. Böylece farklı uygulamaların ve düzenlemelerin içinde saldırı tam anlaşılmadan geçirilmiş oluyor. Bu torba yasada da aynısı yapıldı.

Doğalgazda kademeli satışa geçişi, emekçilerin “cebini rahatlatacak müjde”, “Tıpkı kömür yardımı gibi bundan böyle doğalgaz yardımını da yapacağız” gibi tumturaklı sözlerle yutturmaya çalışan gerici-faşist iktidar, bu uygulamanın faturalara nasıl yansıyacağına değinmekten ısrarla kaçınıyor. Kademeli satışta kilovatsaat ölçüsünün düşük tutulması işçi ve emekçilerin soğuğa terk edilmesinden başka bir anlam taşımıyor. Ayrıca yasada geçen “iklimsel koşullar dikkate alınarak” ifadesi büyük bir keyfiyet tehlikesi yaratıyor.

Yaz aylarında da yüklü faturanın gelmesi söz konusu olacağı gibi, sıcak ikliminin ağırlıkla yaşandığı Akdeniz ve Ege bölgelerinde bundan böyle tarifenin farklı işlemesi, yani oralarda doğalgaz daha az harcansa bile yüklü faturaların gelmesine sebep olabilir.

Doğalgazda ülkenin dışa bağımlığını bahane eden sermaye iktidarı, bu yasal düzenleme aracılığıyla doğalgazın tüm yükünü emekçilerin sırtına bindirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca bu şekilde kendisine meşru bir zemin yarattığını düşünmekte ve doğalgazın ülkede pahalı olmasının sorumlusunun devlet olmadığını yansıtmaktadır.

Yıllardır işçi ve emekçiler elektriğe ve doğalgaza gelen zamlardan dolayı bu en temel ihtiyaçları neredeyse kullanamaz hale gelmişti. Buna rağmen örneğin ocak ayı itibariyle elektrikte kademeli satışa geçişin ardından gelen ilk faturalar şok etkisi yarattı. Öncekilere göre faturaların iki-üç kat arttığını gören işçi ve emekçiler tepkilerini dile getirmeye başladılar. İleriki aylarda doğalgazda da dananın kuyruğunun kopması ve insanların yüklü faturalarla baş başa kalması kaçınılmaz gibidir.

Toplumun başına zebella gibi bela olan gerici faşist rejim, hayata geçirdiği uygulamalarla işçi ve emekçileri iyice soyup soğana çevirmiştir. İşçi ve emekçilerin her saldırıyı sessizlikle karşılaması ve nihayet saldırının boyutu idrak edildiğinde ise tepkilerin bireysel sınırlarda kalması sermaye iktidarının elini kolaylaştırmakta ve yeni saldırılara kapı aralamaktadır.

İşçi ve emekçiler tepkilerini ne zaman ki örgütlü bir güce çevirir ve saldırıların karşına topyekun çıkarsa saldırıları işte ancak o zaman durdurabilir.