19 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/07

Savaş kundakçılarına geçit verme!
Suriye politikasının iflası ve maceracı çıkış arayışları
Türkiye ve Suudi Arabistan...
AKP’den polise rüşvet, emekçiye sefalet!
Patronlardan AKP’ye “asli görev” hatırlatması!
Metal fabrikalarında ek zam talepleri yükseliyor
İşçi sınıfı eskiyi yıkarken "yeni"yi elleriyle inşa ediyor!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
“Sorunsuz” sendikacılık
DİSK 15. Genel Kurulu
Sınıf çalışmasının sorunları
19. yüzyıl Britanyası ve Kibritçi Kızlar Grevi
Emeğin özgürlüğü için Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
8 Mart’ta alanlara
Mücadelede biz de VARIZ!
Asalak bir burjuvanın ardından...
Meslek liseleri devrim meselesidir!
Katliamlar sürüyor
Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez..
Bu doyumsuz dünyada soluğu hiç tükenmeyenlere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kavga şairi Hasan Hüseyin Korkmazgil’i ölümünün 32. yılında saygıyla anıyoruz...

Bu doyumsuz dünyada soluğu hiç tükenmeyenlere

 

Nasıl ki Victor Jara’nın müzikle bağı türkü söyleme aşkından ya da sesini dinletme kaygısından gelmiyorsa, Hasan Hüseyin’in şiirleri de matara da su, torbada ekmek, kemerde kurşun olmasa bile; susuz, ekmeksiz, kurşunsuz kalanları ayakta tutan kara gün dostudur. Onun şiirleri umutsuz karanlıkta kapımızı çalar, yüreğimizi yoklar ve yaramızı sağaltır.

Devlet alacağı günler, ekmeksiz akşamlar, patron yüzlü sabahlar ve soygunların gölgesinde sosyete adaleti yaşadığımız bu vurgun düzeniyle hesaplaşmadır Hasan Hüseyin’in saza, kağıda değdiği eli. Yığınlara “vatan” diye kalan yoksulluğun hesabının sorulması idi.

“...

Okyanusu aşmak da güç

ama mümkün

Ay’a ulaşmak da öyle

Ama mümkün değil işte

Bülbülün eti için öldürüldüğü bir ülkede

sanatı zincire vuranlara

meram anlatmak”

Sanatı zincire vuranlar, onun da takar ellerine kelepçeyi. Türkçe öğretmeni olan Hasan Hüseyin Korkmazgil, siyasi nedenlerden dolayı öğretmenlik yaptığı okullardan sürgün edilir, 1951 yılında tutuklanır ve Elbistan, Nevşehir cezaevlerinde 7 ay yatar. Asker kaçağına düşer ve uzun dönem askerlik yapmak durumunda bırakılır. 1960’lı yıllarda TİP (Türkiye İşçi Partisi) milletvekilliği yapar. 1967’de anti-emperyalist bir içerikte olan Kızılırmak isimli şiir kitabı nedeniyle tutuklanır. Tutukluluğu 40 gün sürer. 1968’de mahkûmiyet verilir ve 3 yıl ağır hapis ve sürgün cezası alır.

Çünkü suçtur gözün gözü sömürdüğü toprakların ayıplığını söylemek ve uyarmak milyonları... Suçtur atom bombalarıyla korunan açlığı göstermek şiirlerinde.

Ama o sadece açlığı, yoksulluğu değil; düşü sefaleti yok etmek olan, işi güzel günler düşünmek olan devrimcileri de anlatıyordu, öcünü dağbaşlarına çıkarıp yüreğini ağıtlara dökenleri, koçeroları da anlatıyordu ve onları yoksulluğun kör memelerinde uyuyanlara uyansın diye gösteriyordu.

Hasan Hüseyin her şeyi tüketen, öğüten bu sefil ve bunak düzenin bükemediği el, yokedemediği bir değerdir. Mutluluğun çocukların hakkı olacağı güzel günler için tüm yaşamı boyunca kavga verdi ve 32 yıldır hala o kavgayı vermektedir.

S. GÜL

"..hiç yalan söylemedi bu ozan

elbet bir bildiği var bu kayguların

birikip birikip durmadan biryerlerde

acıların öfkelerin birikip biryerlerde

yekinmesi yatanların ve yürümesi

akması küçüklerin ve katılması

yıkması birşeylerin

ve yıkılması

yıkılıp yapılması

bir hesabı vardır bunun sorulur

bu hesabı soracaklar bulunur

akgün karagünden öcünü alır birgün

ürker altunlu yiğitliğin senin ey bunak düzen

ürker bu yağma saltanatın

o kanlı karanlıktan kopup gelen bebeğin

güneş renkli ilk çığlığından"

 
§