19 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/07

Savaş kundakçılarına geçit verme!
Suriye politikasının iflası ve maceracı çıkış arayışları
Türkiye ve Suudi Arabistan...
AKP’den polise rüşvet, emekçiye sefalet!
Patronlardan AKP’ye “asli görev” hatırlatması!
Metal fabrikalarında ek zam talepleri yükseliyor
İşçi sınıfı eskiyi yıkarken "yeni"yi elleriyle inşa ediyor!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
“Sorunsuz” sendikacılık
DİSK 15. Genel Kurulu
Sınıf çalışmasının sorunları
19. yüzyıl Britanyası ve Kibritçi Kızlar Grevi
Emeğin özgürlüğü için Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
8 Mart’ta alanlara
Mücadelede biz de VARIZ!
Asalak bir burjuvanın ardından...
Meslek liseleri devrim meselesidir!
Katliamlar sürüyor
Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez..
Bu doyumsuz dünyada soluğu hiç tükenmeyenlere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Beyaz yakalı kadın işçiler:

Mücadelede biz de VARIZ!

 

Beyaz yakalı bir işçiyseniz, örneğin muhasebeciyseniz ve de kadınsanız: İş başvurusu yaparsınız, yetkinliklerinizden önce özel hayatınız sorgulanmaya başlar. “Evli misin, bekar mısın?” Evliysen: “Çocuk yapmayı düşünüyor musun?” Bekarsan: “Hayatında biri var mı, varsa evlenmeyi düşünüyor musun?” Hayatında olan insanla bile belki hala konuşmadığın şeyleri orada anlatmak zorundasınız.

Sabah iş başı saatiniz 08.30’dur ama personel servisi ile 08.00’de şirkete getirilirsiniz. Üretimde çalışan işçi arkadaşlar 08.30’dan önce haklı olarak işe başlamazlar ama siz başlarsınız. Masanıza geçer geçmez mesai başlamıştır. Yöneticiniz sabahki gerginliğini size saçma sorular sorarak, alakasız evraklar isteyerek atar, sizse güne gerilerek başlamış olursunuz.

Bir şekilde öğlen olduğunda bir an önce yemeğe çıkayım da bir nefes alayım, ortam değişsin dersiniz. Üretimdeki arkadaşlara asla kimse dinlenme molasında iş veremez, yapmazlar haklı ve bilinçli olarak. Ya siz, ne mümkün! Yemeğe henüz başlamışken biri seslenir size, “falanca hanım müdür bey sizi çağırıyor”, sıkıysa gitme. Yemek de zehir olur gider. Zaten çağırmasalar bile siz yemeğinizi yiyip, hemen masanıza dönmek zorundasınız.

Akşama doğru artık bunalım haline geçmiş, bir an önce mesai saati bitsin de çıkalım şuradan dersiniz. Sürpriz! Müdür gelir, “Arkadaşlar, malum ay sonu bu hafta akşamları mesai kalıyoruz” der. Adı mesai tabi. Ücret falan ödenmez zaten, büro çalışanına mesai mi ödenir! Buna rağmen soran olmaz, işiniz, programınız var mıydı diye. İsterseniz kalmayın, ertesi gün yaşayacağınız psikolojik baskıya dayanabilecekseniz eyvallah.

Genel müdür, müdüre bağırır, müdür de gelip sudan sebeplerle sizden çıkarır acısını. Şanslıysanız, küfür etmez, yetkinliklerinizi küçümser, bir işten anlamayan beceriksiz ve gereksiz biri olduğunuzu hissettirir. “Ağlamayacağım” diye kendinizi telkin edersiniz. Üretim bölümünde bir usta, makineciye hakaret etmiş yemiş yumruğu, tabi atılmış işten. Duyunca ağzınız açık kalır, helal olsun dersiniz, sahi sizin kaybedecek neyiniz vardı ki sanki?

“Prensipliyim ben kimsenin adamı olmam, laf taşımam, dedikodu yapmam” dersiniz. Dediğinizi de yaparsınız. Sonra bir üst pozisyonda kadro açılır. Eğitiminiz, deneyiminiz ve kıdeminiz dikkate alınırsa sizin hakkınızdır. Beklersiniz. Sürpriz! Genel müdürün torpilli bir tanıdığı gelir oturur koltuğa. Öyle bakarsınız. Deneyim ve eğitimi sizden daha az, kimin umurunda! Torpillidir işte. Al sana prensip, etik davranış! Cezası geç kalmaz yani.

Maaş zamanı gelmiştir. Kredi kartları, faturalar, borçlar bekler. Maaşlar yatmaz bir türlü. Sorarsın ne zaman yatacak, doğru dürüst cevap bile alamazsınız. Gözünüz kulağınız üretimdeki arkadaşlardadır. Onlar bizim gibi susmaz çünkü. Durdurdular mı işi, bizim oralarda bir koşuşturmaca. Maaşlar anında yatar.

Zam zamanıdır, birden roller değişir, patron geçim sorunu yaşayan biri, siz de hobi için çalışan biri olursunuz. “Kriz var, işsizlik var, zaten eleman azaltacağız” tehditleri havada uçuşur. İşten atılma korkusuyla zam da isteyemezsiniz. Birlik yoktur çünkü, herkes kendi derdindedir. Ama üretimdeki arkadaşlar tek ses olur, istedikleri oranda zammı alırlar. Bize de onlara özenip, hayıflanmak kalır.

Anlayacağınız bizim tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizle birlikte ortak hareket etmekten başka çaremiz yok. Onlar, üretimden gelen, bizse hizmetten gelen gücümüzü kullanırsak emeğimiz o zaman özgürleşebilir. Öyleyse emeğin özgürlüğü mücadelesinde BİZ DE VARIZ, diyoruz!

Beyaz yakalı bir kadın işçi

 

 

 

 

EKK: Fotoğraflarda görünen katliamcı ve işkenceci devlet geleneğidir!

 

Emekçi Kadın Komisyonları (EKK) devletin Kürt kadınlarına yönelik sürdürdüğü alçakça saldırılara dair bir açıklama yaptı.

Kürt halkı ile dayanışmanın “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” temelinde yükseltilmesi çağrısı yapan EKK’nın açıklaması şu şekilde:

"Kürt kadınları yine devletin insanlık dışı uygulamalarına maruz kalmalarıyla gündeme geldi. Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesini katliamlarla, bombalarla, modern silahlar ile bitiremeyen devlet, büyük aczini yine kadın bedeni üzerinden yürüttüğü kirli savaş politikası ile gösterdi. Cizre’de iki Kürt kadınının işkence edilmiş ve çıplak fotoğraflarının basına verilmesiyle, bir halkın kırılamayan direncine saldırılmaya devam ediliyor. Bu saldırıda yine kadın bedeninin seçilmiş olması ise o bildik kirli savaş politikaları gereğidir. Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesinde yarattığı değerler nedeniyle hedef olması ise tesadüf değildir.

Bu kirli savaş yöntemleri ilk de değildi. Son örneği Ekin Wan olan bu vahşete bir yenisini ekleyen devlet, tüm çaresizliğiyle Kürt halkından intikam alacağını sanıyor. Böylesi alçakça bir yöntemden medet umacak denli acizleşmiş bir düzen ve devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Yıllardır dayatılan imha ve inkâr politikalarına ve ödedikleri büyük bedellere rağmen Kürt halkı ve de kadınları özgürlük davalarından vazgeçmemişlerdir.

Böylesi kirli yöntemlerden medet uman devlet yenilmeye mahkumdur. Bu saldırılar Kürt halkının mücadelesini büyütmekten başka bir sonuç vermeyecektir. Şimdiye kadar türlü işkencelerden geçmiş bir halkı ve kadınlarını değil yıldırmak daha çok mücadeleye itecektir.

Emekçi Kadın Komisyonları olarak, Kürt kadınların bedenleri üzerinden Kürt halkını teslim alma ve köleleştirmeye dönük bu saldırıları kınıyor, Kürt halkı ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade diyoruz. Kadınıyla, erkeğiyle tüm emekçileri insanlık dışı, böylesi alçakça yöntemleri kullananlara karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği temelinde mücadeleyi büyüterek hesap sormaya çağırıyoruz."

 
§