19 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/07

Savaş kundakçılarına geçit verme!
Suriye politikasının iflası ve maceracı çıkış arayışları
Türkiye ve Suudi Arabistan...
AKP’den polise rüşvet, emekçiye sefalet!
Patronlardan AKP’ye “asli görev” hatırlatması!
Metal fabrikalarında ek zam talepleri yükseliyor
İşçi sınıfı eskiyi yıkarken "yeni"yi elleriyle inşa ediyor!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
“Sorunsuz” sendikacılık
DİSK 15. Genel Kurulu
Sınıf çalışmasının sorunları
19. yüzyıl Britanyası ve Kibritçi Kızlar Grevi
Emeğin özgürlüğü için Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
8 Mart’ta alanlara
Mücadelede biz de VARIZ!
Asalak bir burjuvanın ardından...
Meslek liseleri devrim meselesidir!
Katliamlar sürüyor
Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez..
Bu doyumsuz dünyada soluğu hiç tükenmeyenlere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİSK 15. Genel Kurulu...

İşçi sınıfına ve değerlerine uzak bir DİSK

 

Koltuk kavgalarına kilitlenen DİSK 15. Olağan Genel Kurulu, geçmiş dönemin muhasebesinin ve özeleştirisinin yapılmadığı, işçi sınıfının sorunlarına ve taleplerine yanıt üretmekten uzak bir atmosferde gerçekleştirildi.

12-14 Şubat tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilen DİSK 15. Olağan Genel Kurulu, sendikal bürokrasinin geldiği durumu ve işçi sınıfının ihtiyaçlarına yanıt üretmekten ne kadar uzak bir konumda olduğunu bir kez daha ortaya serdi.

Beş yıldızlı bir otelde üç gün süren genel kurul aslında son gün yapılan seçimlere, daha doğrusu yönetim koltuklarına kimin oturacağı üzerine kilitlenmişti. İlk gün konukların konuşmalarıyla geçerken, ikinci günde ise delege ve yöneticiler söz aldı. Konuşanlar içinde sendika yöneticisi olmayan sadece 1 delege vardı. Salonda yer yer sloganlarla ortamın canlandırılmaya çalışılmasının aksine genel olarak “bir an önce seçimlere geçilsin” havası hakimdi.

Genel kurul bir önceki seçim döneminden bu yana yönetim koltuğuna oturanlar ve Birleşik Metal-İş merkezli muhalefetin koltuk kavgasına kilitlendi. Bu durum, söz alan bütün sendikacıların konuşmalarına yansırken; her iki taraf da birbirlerini sözde eleştirerek “neden kendilerinin seçilmesi gerektiğini” anlatmaya çalıştı. Eski yönetim adına Arzu Çerkezoğlu yönetimde oldukları zamanın kısa olduğunu, seçimler ve katliamlar süreciyle karşılaştıklarını söyleyerek “eksik kalan bazı şeyleri” hayata geçirebilmek için bir dönem daha görevde olmaları gerektiğini savundu. Yönetimi eleştirenler ise “DİSK’i DİSK yapan değerlerin yok olduğunu” söyleyerek kendilerinin bu değerlere sahip çıkacağını iddia etti.

Tartışmalardan biri de sendikal barajın altındaki “küçük sendikalarla” DİSK içinde gerekli maddi ve manevi dayanışmanın olmaması eleştirisiydi. Tartışmalardan yansıyanlar DİSK’in başında bulunanlar ve dışında kalan bir dizi sendika arasında önceki seçimlerden bu yana oluşan “bölünmenin” devam ettiğini ve edeceğini gösterdi.

Tabii ki kıdem tazminatının gaspı ve Özel İstihdam Bürosu saldırıları gibi işçi sınıfının yakıcı gündemleri de konuşmalarda belli bir yer tuttu. Ancak bu sorunlar karşısında nasıl bir mücadele hattı izleneceği ve bu saldırıları durdurmak için DİSK’in topyekûn bir karşı koyuşu somutta nasıl örgütleyeceği ise havada kaldı. Yani bu konularda konuşulanlar bir temenni olmaktan öte bir karşılık bulmadı.

Zira genel olarak böyle bir niyet de yoktu. Bütün hesaplar, kulisler, pazarlıklar yönetimin kimler tarafından oluşturulacağına kilitlenmişti.

Öyle ki, sınırlı sayıda sunulan önerge, oluşturulan Tüzük Komisyonu’nun belirlediği çerçevede ya kabul edildi ya da reddedildi. DİSK içindeki Kadın Komisyonu çalışmasının tüzüksel güvenceye alınması önergesinde yaşanan ise bu durumu daha net ortaya koydu. Komisyonun reddetmesi üzerine önergeyi sunanlar duruma itiraz ederek bir konuşma yaptı. Bunun üzerine kimse önergenin ne olduğunu anlamadan oylama yapıldı ve öneri kabul edildi. Çok geçmeden neyin kabul edildiğini anlayanlar (Başta Lastik-İş) oy sayımına itiraz ederek yeniden oylama yaptırdı ve öneri reddedildi.

Seçimlerin yapıldığı son gün ise, Adnan Serdaroğlu ve Arzu Çerkezoğlu arasındaki diyaloglarla birlikte gergin bir havada geçerken, Serdaroğlu salonu terk etti ve adaylıktan çekildiğini açıkladı.

Muhasebe yapılmadı, özeleştiri verilmedi

DİSK’in 14. Genel Kurulu’ndan bu yana geçen 3 yıl zarfında sınıf hareketi açısından çok önemli gelişmeler, sınıfa yönelik son derece kapsamlı saldırılar gündeme geldi. 44 taşeronun olduğu Greif’te örgütlenmeyi başaran işçiler sendikal ihanetle karşılaştı, Birleşik Metal-İş üyelerinin grevi yasaklandı, kıdem tazminatının gaspı ve esnek çalışmaya yönelik kapsamlı saldırılar gündemde. Tüm bunlar karşısında DİSK’in başında bulunanlar her fırsatta dillerinden düşürmedikleri “DİSK’in tarinine uygun hareket etmek“ten fersah fersah uzakta bir pratik sergilediler. Greif’te sendikal ihanete kol kanat gererken sınıfa yönelik saldırılar karşısında ise göstermelik açıklama ve eylemlerden öteye geçemediler. Sözde grev kararları ise tabanda hiçbir çalışmaya konu edilmediği için havada kaldı. DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun “Grev kararını KESK açıklamasından öğrendim” sözü ise fazla söze gerek bırakmıyor.

Öte yandan mevcut yönetimi eleştiren Birleşik Metal-İş ise bu süreçte grev yasakları karşısında direniş kararlılığı gösteren işçileri ezerek fabrikalara gönderirken Metal Fırtınası ile ayağa kalkan işçiler onların yapamadığını yaparak fiili grevlerle haklarını aradılar. Ama DİSK’in başında bulunanlar da Birleşik Metal-İş’e egemen anlayış da bütün bunların özeleştirisini yapmayı bırakalım, bu konulara değinmedi bile.

Genel kuruldan yansıyanlar DİSK ve bağlı sendikalara egemen olan zihniyetlerin birbirinden farksız ve DİSK’in kuruluş değerlerine tamamen yabancı anlayışlar olduğunu bir kez daha ortaya serdi. Ve ne yazık ki işçi sınıfının ihtiyaçlarına yanıt üretmekten ve sınıfa yönelik saldırılara karşı koyabilecek bir yaklaşımdan hayli uzakta olduklarını gösterdi.

İşçi sınıfının söz, karar, yetki hakkı ve fiili-meşru mücadele çizgisi DİSK’e egemen olmadığı sürece DİSK’i DİSK yapan değerlerden söz etmek mümkün olmadığı gibi DİSK’in üzerine düşen rolü oynaması da mümkün olmayacaktır.

 

 

 

 

Oya Baydak’a polisi saldırttılar

 

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nda işten atılan ve DİSK’in İstanbul Şişli’deki merkez binasında direnen Oya Baydak ve Devrimci İşçi Hareketi, 12 Şubat’ta DİSK Genel Kurulu’nun düzenlendiği Pendik Green Park Oteli’nin önüne yürüyüş yaptı.

Genel kurula alınmayan, otelin önünde “DİSK/Genel-İş beni işten attı. İşimi geri istiyorum” pankartıyla DİSK yönetimini protesto eden Baydak ve beraberindeki DİH’lilere, ‘sendikacıların şikayetiyle’ polis saldırdı. Polis saldırısında 5 kişi gözaltına alındı.

Oya Baydak ve DİH’liler, gece de çadır kurup iki gün boyunca bekleyişlerini sürdürdüler.

Öte yandan, genel kurul salonuna giren bir DİH’linin de salondan çıkarıldığı belirtildi.

 
§