15 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/02

İşçi sınıfı yeni fırtınalara gebe
“Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür!*
”Big Brother” (F)işliyor!
Sultanahmet Katliamı’nın faili AKP ve sermaye devletidir
Kürt halkına karşı yeni İstiklâl Mahkemeleri!
Taraf olan Kürt basını hedefte
Savaş ekonomisi emekçileri vuruyor
Sınıf davasına inanmak yürek ister!
Öfkeyi daha örgütlü ve güçlü hale getirmek için!
Sultanbeyli Greif’te baskılar artıyor!
Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması
Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklar öldürülüyor
İşçi ve emekçi kadınlar Kadın İşçi Kurultayı’nda buluşuyor!
M. Akif Ersoy EAH’ta kölece çalışma koşulları
Ezilen halklarla emekçilerin direnişini birleştirelim!
Madaya: Emperyalizmin kanlı yüzü
Bir esintiden fırtınalara...
Hrant için adalet, işçi sınıfının ellerinde!
Kızıl Bayrak yukarı! Daha daha yukarı!

Devrimin kartalı: Rosa Luxemburg

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hrant Dink, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Tahir Elçi....

Hrant için adalet, işçi sınıfının ellerinde!

 

Hrant Dink’in bir bebekten bir katil yaratan karanlık tarafından katledilişinin üzerinden 9 yıl geçti. Katledilişinin hemen ardından “fail” yakalandı ve cinayetin milliyetçi histerilerle göğsü kabarmış bir gencin işi olduğu ilan edildi. Üstelik ortada “örgüt” falan da yoktu. Fakat aradan geçen 9 yılda davanın takipçilerinin ısrarlı çabalarıyla ve düzen içi dalaşın ortaya saçtığı gerçeklerin ışığında görüldü ki, “fail” tetiği çeken parmakların sahibinden ibaret değildi. “Fail” Hrant Dink cinayetinden önce de, sonra da “faili meçhul” tüm cinayetlerde olduğu gibi hamuru kanla yoğrulmuş bir “örgüt” ün, sermaye devletinin ta kendisidir.

Bir devlet geleneği; faili belli cinayetler...

Sermaye devleti kurulduğundan bu yana kendi ideolojik hegemonyasını perçinlemek, kah korku duvarlarını yükselterek kitleleri sindirmek kah daha kanlı politikaların zeminlerini döşemek için katliamlara, yargısız infazlara, cinayetlere başvurmuştur. Örnek vermek için uzak tarihlere gitmeye dahi gerek yoktur. Kürdistan’da süren katliamlar ve son olarak Van’da bulunan infaz edilmiş 12 gencin cansız bedeni sermaye devletinin katliamcı yüzünün aynasıdır.

Açıkça katleden ve hesap verme korkusu yaşamayan sermaye devleti, görece üstü kapalı olarak gerçekleştirdiği infazların da arkasından her defasında rezilce çıkmıştır. Her defasında kanlı planlarını saklamak için sözde “adalet”lerinin önüne bir kaç kurban çıkarmıştır. Düzen içi kavgaların ardından ortaya saçılan tüm skandalların “failin”devlet olduğunu işaret etmesine rağmen son günlerde ironik bir şekilde “faili meçhul” cinayetlerin “failini” haykırmak yasaklandı. “Katil devlet hesap verecek” sloganı artık yasadışı!

Hesap soracak olan, şalteri indirecek ellerdir!

Sermaye devleti kanlı katliamların altına imza atarken hesap vermekten korkmamaktadır. Bu cesareti iki olgudan almaktadır. Birincisi kendi burjuva hukukunun ona dokunamayacağı gerçeğidir. Yasaları kendisi yapmakta, cezayı yine kendisi kesmektedir. Sermaye devletinden hesabı ancak çıkarları onunki ile taban tabana zıt olan bir başka sınıf sorabilir. O sınıf da, onu tarihin çöplüğüne gönderecek olan işçi sınıfından başkası değildir. Hesap soracak olan, şalteri indirecek ellerdir. Ancak o zaman sermaye devleti; katliamların, suikastların ve bir bütün olarak insanlığa çektirdiği acılarınhesabını vermekten kurtulamayacaktır.

İkincisi ise, asıl hesap soracak olan sınıfın şu an örgütsüz ve hesap sorma gücünden yoksun olmasıdır. İşte devlet, tüm cesaretini ve bununla beraber vahşetini bugün bu olgudan almaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, bu sadece şimdilik böyledir. Bugünün görevi, hesaplaşma gününü hazırlamaktır. İşçi sınıfının iktidar mücadelesine omuz vermektir. Bu da, bugün devrimci bir sınıf hareketinin yaratılması mücadelesinden geçmektedir. Bugün yaptıklarının hesabını vermekten korkmayanlar yarın işçi sınıfın adaletinin önünde diz çökeceklerdir.

Z. Kaya

 

 

 

 

Ethem’in katiline yine tutuklama yok!

 

Haziran Direnişi’nde Ankara’da polis Ahmet Şahbaz tarafından Ethem Sarısülük’ün katledilmesine ilişkin dava Yargıtay’ın bozma kararının ardından 11 Ocak’ta yeniden başladı.

“Güvenlik” gerekçesiyle Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasına, katil polis SEGBİS üzerinden katılırken, adliye binası çevresi polis ablukasına alındı. Haziran Direnişi’nde katledilenlerin aileleri, ilerici ve devrimci kurumların da aralarında bulunduğu mahkemeyi izlemeye gelenler, polis tarafından engellenirken, bir süre sonra mahkeme heyetinin kararıyla, gelenler salona alındı.

“Katiller korunuyor, yeni katliamların önü açılıyor”

Ethem’in avukatları katil polis ve mahkeme sürecine dair değerlendirmelerde bulunarak taleplerini mahkemeye iletti. Dava sürecinde alınan polisin korunması, devletin birçok kurumuyla sürece dahil olması kararları itibarıyla davanın politik bir dava olduğunun altı çizildi.

Öte yandan bu adaletsizlik sonucu yargının itibarının kalmadığı dile getirildi. Av. Kazım Bayraktar, bugün Dilek Doğan’ın yanı sıra Kürt halkına yönelik katliamların, bu infazların cüretinin ardında katil polis Şahbaz’a tahliye kararı verilmesi olduğunu dile getirdi.

SEGBİS’in hukukta yüz yüzelik ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan Av. Murat Yılmaz da, katil polisin mahkemeye getirilmesi gerektiğini dile getirdi. Ethem’in avukatları ayrıca katilin tutuklu yargılanması talebinde de bulundu.

Katil polisin avukatları ise “kahraman polisimize hakaret ediliyor” ifadeleriyle Ethem’in annesi Sayfi Sarısülük’e “terör propagandası” suçlamasıyla saldırmaya kalktı.

Mahkeme heyeti Ethem’in avukatlarının talebini reddederek katilin tutuksuz yargılanmaya devam etmesi ve SEGBİS’le duruşmalara katılması kararlarına hükmetti. Ayrıca görüntülerin ve bilirkişi raporlarının incelenmesi, tanıkların dinlenmesi, gerekirse yeni raporların hazırlanması kararlarıyla birlikte davayı 4 Nisan tarihine erteledi.

 

 

 

 

Dink cinayeti savcısı soruşturmadan alındı

 

Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili kamu görevlileri hakkındaki davayı açan savcı Gökalp Kökçü’nün görev yeri değiştirilerek elindeki dosyalar alındı. Kökçü’nün elindeki Dink ve Balyoz soruşturmaları başka bir savcıya devredilecek.

Savcı Kökçü, 2014 yılı Aralık ayında Dink cinayeti soruşturmasına bakmakla görevlendirilmişti. Savcı Kökçü, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, EGM İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, Trabzon İl Emniyeti eski Müdürü Reşat Altay ve Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Engin Dinç’in de aralarında bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında iddianame düzenlemişti. Düzenlenen iddianame iki kere Başsavcılık tarafından savcıya iade edilmişti.


 
§