15 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/02

İşçi sınıfı yeni fırtınalara gebe
“Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür!*
”Big Brother” (F)işliyor!
Sultanahmet Katliamı’nın faili AKP ve sermaye devletidir
Kürt halkına karşı yeni İstiklâl Mahkemeleri!
Taraf olan Kürt basını hedefte
Savaş ekonomisi emekçileri vuruyor
Sınıf davasına inanmak yürek ister!
Öfkeyi daha örgütlü ve güçlü hale getirmek için!
Sultanbeyli Greif’te baskılar artıyor!
Gençlik hareketi ve partinin gençlik çalışması
Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklar öldürülüyor
İşçi ve emekçi kadınlar Kadın İşçi Kurultayı’nda buluşuyor!
M. Akif Ersoy EAH’ta kölece çalışma koşulları
Ezilen halklarla emekçilerin direnişini birleştirelim!
Madaya: Emperyalizmin kanlı yüzü
Bir esintiden fırtınalara...
Hrant için adalet, işçi sınıfının ellerinde!
Kızıl Bayrak yukarı! Daha daha yukarı!

Devrimin kartalı: Rosa Luxemburg

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!

 

Muhalif her sesin azgın devlet terörüyle susturulmaya çalışıldığı 2015 yılını ev baskınları, gözaltılar, tutuklamalar, katliamlarla geride bıraktık. İşçisinden, kamu çalışanına, öğrencisine kadar toplumun hemen hemen her kesimi bu terörün muhattabı oldu. Tabi ki bizler, gençlik cephesinde de toplum nezdinde yaratılmaya çalışılan bu tablodan fazlasıyla nasibimizi aldık. Gençlik içerisinde artan hoşnutsuzluğun, üniversitelerde bir isyan çığlığına dönüşmesinden duyulan korku, eğitim-öğrenim döneminin başlamsıyla beraber polis terörü, gerici-faşist saldırılar, siyasal faaliyet yasaklarıyla kendini göstermiş oldu. Dönem başından beri üniversitelerde devam eden bu gerici atmosfer görünen o ki, üniversite gençliği gerekli cevabı vermediği ölçüde dağılmayacaktır.

Sermaye devletinin üniversitelere yönelik yürüttüğü bu politikalar, İstanbul Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda ilk başta afiş yasağı olarak başlamış, ardından asıl amaçladıkları siyasal faaliyet yasağına dönüşmüştü. İÜ’de yaşananlar Türkiye’nin birçok üniversitesinde de yaşanmış, bu ve benzeri haberlerle karşı karşıya kalmıştık. ODTÜ’de esasında öğrencilerin üniversitede yapılanmaya çalışan IŞİD yanlısı çetelere yönelik tepkisi “namaz kılanlara saldırdılar” yalanlarıyla lanse edilmiş ve Erdoğan’ın “YÖK gereğini yapmalı” açıklamalarıyla ODTÜ öğrencileri tehdit edilmişti. Kocaeli Üniversitesi’nde Roboski anması eylemine saldıran polis 30 öğrenciyi gözaltına almış, 5 öğrenci ise göstermelik gerekçelerle tutuklanmıştı. Aynı şekilde Uludağ Üniversitesi’nde Roboski anması öncesi ‘önleyici gözaltı’ gerekçesiyle gözaltına alınan 39 öğrenciden 3’ü geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Ankara ve Hacettepe Üniversitesi’nde ise devrimci-ilerici öğrencilere yönelik ülkücü-faşist saldırılar ardından polis saldırısı yaşanmış, bu saldırılar sonucunda Hacettepe Üniversitesi’nde 30’dan fazla öğrenci gözaltına alınmıştı. Buna benzer haberler burada saymadığımız pek çok üniversitede yaşandı.

Bu saldırıların ardından üniversitelerinde gerici-faşist ablukaya geçit vermeyen devrimci-ilerici öğrencilere, okul yönetimi-polis-ÖGB işbirliği içinde soruşturmalar açılıyor, gençliğin üniversitelerde söyleyeceği söz engellenmeye çalışılıyor.

Peki bizler artan bu baskı ve devlet terörü karşısında nasıl bir tutum alacağız? Elbette ki bugüne kadar nasıl özgürlüğümüzü ve geleceğimizi savunduysak bundan sonra da -bizleri soruşturmalarla uzaklaştırmaya çalışsalar da- üniversitelerde olmaya ve özgürlüğün sesini haykırmaya devam edeceğiz. Nasıl ki Kürdistan’da Kürt gençleri barikat barikat direnişi örgütlüyorsa biz de kendi alanlarımızda direnişi büyütecek, üniversite gençliğini topyekün mücadeleye çağıracağız. Bu ablukayı dağıtabilmek için kararlı duruşumuzu sürdürecek, aynı zamanda tüm üniversite gençliğini ayağa kaldırabileceğimiz bir mücadele hattı ortaya koyabilmenin bilinciyle hareket edeceğiz.

Bizler bir kez daha üniversitelerimizden haykırıyoruz: Tüm baskı ve yasaklamalara karşı özgürlüğümüzden ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz.

G. Defne

 

 

 

 

Mersin’de gözaltı - tutuklama terörü devam ediyor

 

Mersin Üniversitesi’nde ilerici, devrimci öğrencilere yönelik devlet terörü sürüyor. Emre Yılmaz isimli Öğrenci Kolektifleri üyesi bir öğrenci, 6 Ocak günü evine baskın yapılarak gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanırken 13 Ocak sabah saatlerinde Mersin’de evlere yapılan baskınlarla 6 kişi daha gözaltına alındı.

Gözaltına alınanların Yılmaz Songur, Eren Can Aybek, Mert Doğruluk, Mustafa Taze, Ali Haydar Buluş, Abdulmelik Dikenye olduğu belirtilirken, alınma sebeplerinin Aralık ayında Mersin Üniversitesi’nde faşistlerce gerçekleştirilmek istenen “Nihal Atsız anması” davası ile ilişkili olduğu ifade edildi.

Rektör-polis-faşist işbirliğini protesto edenler tutuklanmıştı

Mersin Üniversitesi Rektörlüğü’nün izin verdiği, 11 Aralık günü faşistler tarafından gerçekleştirilecek Nihal Atsız’ı anma etkinliği; ilerici, devrimci öğrenciler tarafından protesto edilmişti. Fakat ilerici, devrimci öğrencilerin eylemine izin vermeyen polis ve onlardan emir alan faşistler, öğrencilere saldırmış, 23 öğrenci gözaltına alınmış, biri DGB'li dört öğrenci tutuklanmıştı.

 

 

 

 

İÜ'de soruşturma terörü

 

İstanbul Üniversitesi’nde geçtiğimiz Aralık ayı başında IŞİD'çi çeteler devrimci ve ilerici öğrencilere saldırmış, bu saldırganlığın ardından üniversitede polis terörü estirilmişti.

Gerici çetelerin ve polisin saldırılarının ardından sıra kendisine gelen üniversite yönetimi, soruşturma terörünü devreye soktu. Gerici çetelerin saldırılarını ve bağlı olayları siyasal faaliyete yönelik saldırıya çeviren rektörlük, 58 öğrenci hakkında soruşturma açtı.

Soruşturma nedenleri arasında “karşıt görüşlü öğrencilerle kavga, izinsiz afiş asmak, halay çekmek, slogan atmak” gibi maddelere yer verildi.




YÖK’ten saldırı ilanı

 

Türk sermaye devletinin Kürt halkına yönelik estirdiği terörü ve yaptığı katliamları kınayan binden fazla eğitim emekçisinin imzasıyla 11 Ocak’ta yayınlanan bildiri hakkında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) “gereği yapılacak” açıklamasıyla saldırı ilanında bulundu.

Üniversitelerdeki IŞİD’ci çeteler için kılını kıpırdatmayan, ama devlet terörünü meşrulaştırmak için ‘acilen’ toplanan YÖK, “Bu bildiri akademik özgürlük ile bağdaştırılamaz” iddiasında bulunan bir açıklama yaptı.

Devlet terörü “haklı”, bunu kınamak “teröre destek”

Açıklamada yüzlerce kişinin katledilmesine sebep olan devlet terörü açık bir şekilde savunulurken, “teröre destek veren kişinin mesleği ve statüsü hiçbir demokratik ülkede kişiye imtiyaz sağlamaz” denildi.

Devlet, “terör” konusunda hem “hiçbir imtiyaz olmaz” dedi, hem de kendi terörünü korumakta kendisine imtiyaz tanıdı. Kısacası açıklama, “devlet terörü”nü haklı göstermeye çalışırken, bunu kınayan binden fazla eğitim emekçisini ise “teröre destek vermek”le suçladı.

 
§