Sahibinin sesi medya da
kirli savaşın suç ortağıdır
Kürt halkına yönelik ‘90’lı yıllara benzer bir savaş konsepti izleyen imha ve inkârcı sermaye devletinin medyası da bu konsept dahilinde hareket ediyor. Günlerdir Kürt kasabalarında vahşi devlet terörünü yok sayan yazılı ve görsel haber kanalları, katliam için görevlendirilen askerlerin ölümleri üzerinden kirli bir duygu sömürüsü yapıyor.
Bu içerikteki her haberden kan damlıyor. Kalemlerini bu kana banıyorlar. Ölen askerlerin evleneceklerinden, küçük çocuklarından, son mesajlarından bahsederek tıpkı sahipleri gibi esasında ölü seviciliği yapıyorlar. Kalemlerini, arkalarından bu kadar sahte gözyaşı döktükleri bu insanların hayatta kalması için kullanmıyorlar. Savaş arabasının sürücülüğünü AKP’nin yaptığı sermaye devletinin savaş politikalarının bekası için ellerinden gelen tüm hüneri sergiliyorlar.
Ölen askerlerin yoksul semtlerindeki evlerinin durumunu, zoraki bir iki değinmenin dışında özenle gözlerden saklıyorlar. Ancak bunun dışında savaş kışkırtıcılığı ve Kürt düşmanlığı yapmak için ellerine geçen tüm imkanları kullanıyorlar. Diğer taraftan açık bir insanlık suçu olan sermaye devletinin vahşetini, yaptığı işkenceleri görmezden geliyorlar. Kürt çocukları ve gençleri IŞİD gibi soysuzlar çetesine taş çıkartırcasına katledilirken, kanlı sayfalarından daha fazla kan dökmeye çağırıyorlar. Soysuzlukta sahipleriyle yarışıyorlar.
Akıl almaz vahşet yöntemleriyle çocuklar öldürülürken, Ekin Wan gibi kadın gerillalar sapkınlar sürüsünce katledilirken, tüm bunlar sermaye medyası için haber değeri taşımıyor. Bu vahşete karşı süren direnişi karalamak için ise kirli ve kanlı bohçalarını açmaktan geri kalmıyorlar. ‘90’lı yıllarda kesilen gerilla başlarıyla çektirilen fotoğrafları, yapılan kulak koleksiyonlarını görmezden gelenler, bir kez daha gerçekleri saptırmak için provokasyon kokan yalan ve çarpıtma haberlerle işçi ve emekçileri bombardımana tutmaya devam ediyorlar.
Sözde yazarlar ise, servet biriktirdikleri gazete köşelerinden Kürt halkına telkinlerde bulunmayı da ihmal etmiyorlar. Daha çok teslim alabilmek, direnişi kırmak için barıştan bahsetmekten de geri kalmıyorlar. Sermaye devleti katliam politikasına devam ederken kan tacirliği yapanlar, Kürt halkını daha fazla tavize zorlamak için her fırsatı kullanıyorlar.
Şu son yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki, sermaye devletinin bütün kurumları tüm kan dökücülüğüyle devrededir. Buna medyası da dahildir. Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşa burjuva medya izlediği habercilik politikasıyla doğrudan katılmıştır.
Diyarbakır’da asker köyleri yakıyor
Silvan ve Şemdinli’de yerleşim yerlerini bombalayan Türk sermaye devleti, Diyarbakır’da Lice-Hani ve Kocaköy üçgenindeki köyleri ateşe verdi ve taradı. DİHA’nın haberine göre, Türk sermaye devleti, Diyarbakır’ın Lice-Hani-Kocaköy üçgenindeki birçok köyü ‘90’lı yıllarda olduğu gibi taradı, bombaladı ve ateşe verdi.
Söz konusu bölgede askerler ve HPG gerillaları arasında çatışmalar gün boyu sürerken, bu üçgende yer alan birçok köyün tarandığı, bombalandığı ve yakıldığı haberleri geliyor. Katliam saldırılarında köylerde yaşamını yitirenlerin olduğu belirtilirken, yerel kaynaklar, katliamın boyutlarının daha da büyüyebileceğine işaret ediyor.
Yakılan evlerin içerisinde ölü ve yaralılar var
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Zerê (Gökçe) Köyü’ne saldıran askerlerin çok sayıda evi ateşe verdiği bildirildi. Ateşe verilen evlerin aynı zamanda askerlerce tarandığını aktaran köylüler, ölü ve yaralıların olduğunu ve cenazelerin yanan evlerin içinde kaldığını belirtti. Ölü ve yaralıları evlerden çıkarmaya çalışan köylüler ise, askerler tarafından engellendi.
Hani’nin Gömeç, Çakıl ve Mazlı köyleri de
ateşe verildi
Öte yandan yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre Hani’nin Huri (Gömeç), Çakıl ve Mazlı köyleri de askeri helikopterlerden ve tepelere konuşlanan askerler tarafından havadan ve karadan bombalandı. Köydeki evlerin bombardıman sonucu yanmaya başladığı bildirilirken, köyde ölü veya yaralı olup olmadığı konusunda net bir bilgiye ulaşılamadı.
Yangını söndürmek isteyen itfaiye engellendi
Hani’ye bağlı Koçer Köyü’nde çıkan yangından kaynaklı ise, köylülerin köyde mahsur kaldığı bilgisine ulaşıldı. Bölgeye canlı kalkan olmak için giden halka askerlerin ateş açması üzerine Hani Belediye Eşbaşkanı Nevin Oktay’ın da seken bir kurşundan yaralandığı belirtildi. Yangını söndürmek için araziye gidenler ve itfaiye ekipleri ise askerler tarafından engellendi.
İçinde sivillerin bulunduğu bir araç tarandı
Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis Ovası mevkiinde bulunan Pirik Köyü’nün yakınında bulunan bir aracın ise askerler tarafından tarandığı öğrenilirken, araçta bulunanların durumunun ağır olduğu ve yanan aracın çevresine kimsenin yaklaştırılmadığı belirtildi.
Kürt işçilere faşist saldırı
Erzurum’da merkez Yakutiye ilçesine bağlı Gez Mahallesi’ndeki Kurtdere Sokak’ta faşistler ile Bostancıoğlu İnşaat Şirketi’nin patronu tarafından tehdit edildikleri öğrenilen Kürt işçiler, 12 Ağustos’ta saldırıya uğradı.
Patron işçilere “Ulan hepiniz Ermeni’siniz”, “Teröristler” ve “ Siz hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz” diyerek silah çekerken işçilerin kendilerini savunması üzerine ırkçı gruplar da saldırıya geçti. Saldırıda 2 işi yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Polis, Fuat isimli patronun soyadı öğrenilemeyen kardeşi Cihat ve 2 işçiyi gözaltına aldı.
Şırnak’tan Düzce’ye fındık toplamaya giden mevsimlik işçiler, 17 Ağustos’ta ırkçı-faşist bir grubun saldırısına uğradı. 5’i genç kadın 8 işçinin yolunu kesen faşist bir grup zincir, sopa ve silahlarla işçilere saldırdı. Saldırıda Fırat Yalın, Nabibe, Yusuf, Benerben ve Varistan Cavlak adlı işçiler yaralandı.
Hastanede tedavi gören işçiler, çalışmak için başka bir köye gitmek zorunda kaldı. |