5 Aralık 2014
Sayı: KB 2014/48

Yatağan işçisi kavgayı büyütüyor
Yatağan kazanırsa işçi sınıfı kazanır!
Yatağan’dan izlenimler
Yatağan’da barikattan bir adım ileriye!
“Yatağan’daki mücadeleyi toplumsallaştırırsak başarı elde edilir”
2015 bütçesi açıklandı!
13 Aralık Ankara mitingi üzerine
Orta oyuncuları masada!
Greif’te taşeronluk nasıl kaldırıldı?
Yol-iş’in hava boşaltma eylemi ve görevler!
Ne servet ne değer; meşgale olsun diye sömürüyormuş(!)
İşten atıldılar, tazminatları iç edildi, ‘fırça’ yediler
İşçi katliamları sürüyor
DGB 1. Genel Kurulu başarıyla toplandı
‘Gençlik birliğe, devrime!’
‘Gençliğin devrimci birliği yolunda önemli bir adım’
Katliamların hesabını vereceksiniz!
CHP’nin Kürt sorununu çözme vaadi ve gerçekler!
İçerde, dışarda hücreleri parçalayalım!
Yeni ‘saldırı yasası’ meclisten geçti
Kobanê’de direniş çetelere kök söktürüyor
Kölelik ve sömürü koşullarına karşı işçi ve emekçi eylemleri
ABD’de öfke tekellere yöneldi
25 Kasım’ın gösterdikleri ve emekçi kadın çalışmamız
Kadınlar güvencesizliğe itiliyor
Çürüyen tükenir, tükenen çürür - D. Umut
Devrimci Gençlik Birliği'nin ilke ve işleyişi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yol-iş’in hava boşaltma eylemi
ve görevler!

 

Yol-iş Genel merkezinin hava boşaltmaya yönelik bir Ankara eylemi daha 24 Kasım’da gerçekleşti. Karayolu işçileri Türkiye’nin dört bir yanından Karayolları Genel Müdürlüğü önüne geldiler.

Yol-İş Genel Merkezi bu eylem kararını karayolu işçilerinin basıncı altında aldı. Yol-İş ağaları, Yol-İş Kayseri 1 Nolu Şube Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalarda AKP iktidarının sorunu çözmek için kendilerini görüşmeye çağırması durumunda eylem yapmayacaklarını ilan etmişlerdi. AKP iktidarı bunu yapmayınca eylem kararını hayata geçirmek zorunda kaldılar.

Eylem başladığı anda kürsüden yapılan tüm konuşmalar karayolu işçisinin öfkesini azaltmaya, beklentisini büyütmeye yönelikti. Bu defa Türk-İş Genel Başkanı da eylemde konuştu. Karayollarında çalışmayan ve her eylemde boy gösteren Mustafa Dağtekin yine sahnedeydi.

Sendika ağaları yargı kararlarını dile getirdiler. Yargı kararlarını uygulamaması nedeniyle AKP iktidarını eleştirdiler. Taşeron işçilerin toplu sözleşme hakkının tanınmasını istediler. Bu talepleri sürekli dile getiren sendika ağaları işçilerin Ankara’da kalma, Karayolları Genel Müdürlüğü’nü işgal etme talepleri karşısında gardlarını alarak yasal çerçeve dışına çıkılmaması konusunda sık sık uyarılarda bulundular.

Yol-İş bürokratlarının tutumları…

İşçileri yasalara uymaya çağıran Yol-İş ve Türk-İş ağaları, onlarca mahkeme kararı ile taşeron işçilerin karayolu işçisi olduklarının tescil edildiği halde kölelik koşullarında çalışan taşeron işçileri görmeyen AKP iktidarının tutumu karşısında genel grevi ağızlarına bile almaktan kaçındılar.

Ankara eylemi Yol-İş yönetiminin hiçbir inandırıcılığının kalmadığının kanıtı olarak kayıtlara geçmiştir. Yol-iş ağaları bir defa daha taşeron işçilerinin eylemde yer almaması için çaba göstermişlerdir. “İş bırakarak eyleme gelirseniz sonuçlarına katlanırsınız!” diyerek taşeron işçilerin yanında değil karşılarında yer almışlardır. AKP iktidarının elini güçlendirmiş, taşeron çalışan işçileri işsizlik sopasıyla korkutmaya çalışmışlardır.

Yol-İş Genel Başkanı Ramazan Ağar’ın Ankara eyleminde verdiği sözlerin tümü boşa çıkmıştır. Karayolu işçilerinin gözünde Yol-İş yönetimi yalancı olarak kodlanmıştır. Zira Ramazan Ağar daha önce karayolları şube şefliklerinin özelleştirilmesini yaptıkları girişimlerle engellediklerini söylemişti. Daha bu sözlerin mürekkebi kurumadan şube şeflikleri taşeron firmalara peşkeş çekilmeye başlandı. Karayollarının elindeki araç parkları da taşeron firmaların hizmetine sunuldu.

Yol-İş ağaları Ankara eyleminde kürsüden yaptıkları konuşmalarda taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda Türkiye’yi eylem alanına çevireceklerini iddia bile edemediler. Eylemde sendika ağaları köprü ve otoyolların özelleştirilmesi ve 25 yıl boyunca köprü ve otoyollardan elde edilecek devasa gelirlerin sermayeye armağan edilmesine ilişkin olarak tek kelime söylemediler.

Eylemde sendika ağaları Karayolları şube şefliklerinin inşaat tekellerine devrine sözde de olsa karşı çıkmadılar. Yani bu tutumlarıyla 16 bin karayolu işçisinin işsiz kalmasına onay vermiş oldular. İşçi iradesini kırmaya çalıştılar. İşçilerin duyarlılığını ve güçlerine olan inancını kırmayı, işçileri sersemletmeyi, yaşanan hareketliliğe karşı güvensizlik zeminini güçlendirmeyi ve hareketi öncüsüz bırakmayı temel görev edindiklerini gösterdiler.

Karayolu işçisi ne yapmalı?

Tüm olumsuzluklara rağmen eylem karayolu işçilerinin büyüyen tepkisini gösterdi. Bu tepki sendika ağalarının ördüğü barikatı aşmanın olanaklarını da içinde barındırmaktadır. Karayolları işçileri içinde bilinç açıklığı ve örgütlülük düzeyinin genişletilmesi çabası artmaktadır. Değişim isteği karayolu işçileri arasında artmaktadır. Bu çabalar henüz karayolu işçilerinin birliğini sağlama hedefine göre son derece mütevazi adımlar olmasına rağmen hem AKP iktidarını, hem de Yol-iş bürokratlarını rahatsız etmektedir.

Bugün yapılması gereken şey AKP iktidarının ve Yol-İş ağalarının saldırılarına karşı karayolu işçilerinin iç örgütlülüğünü güçlendirmektir. Karayolu işçileri bulundukları tüm şubelerde sermayenin ve sendika bürokrasisinin saldırılarına karşı taban örgütlülüklerini inşa etmek için seferber olmalıdırlar. Şubeler taban örgütlülükleri ağıyla örülmeli ve bölge örgütleriyle taçlandırılmalıdır. Bölge örgütleri ülke sathında özelleştirme karşıtı mücadelenin dinamosu olacak bir koordineli çalışma hedefi ile planlanmalıdır.

Karayolu işçilerinin en fazla mesai yaptıkları dönem kış aylarıdır. Kış aylarında insan taşımada yüzde 88, yük taşıma da yüzde 86 payı bulunan karayollarında yaşanacak bir grev, karayolu işçilerinin haklarını kazanma ve taşeronluk köleliğinin son bulması konularında önemli kazanımların önünü açabilir.

Taşeronluk köleliğinin daha da yaygınlaşmasına geçit vermemek, kamu işçisi oldukları yargı kararlarıyla onaylanmış olan taşeron işçilerin kadro hakkı için mücadele etmek, iş cinayetlerinin temel nedeni olan taşeronluk köleliğine son vermek için savaşmak, işçinin en etkili silahı olan grev silahını kullanmak, Yol-İş yöneticilerinin yapacağı iş değildir. Zira, onlar hala taşeronluk köleliğinin çözümünü diyalogda, kapalı kapılar ardında yapılacak pazarlıklarda arıyorlar. Karayolu işçilerinin sert yumruğunu omuzlarında hissetmedikleri sürece de pazarlıkçı kirli tutumlarını sürdüreceklerdir.

 

 

 

 

Erdinç’ten Evrensel’e eleştiri

 

16 Kasım’da yapılan Yol-İş Kayseri Şube 10. Olağan Genel Kurulu’nda şube başkanlığına aday olan karayolu işçisi Yusuf Erdinç, Evrensel gazetesinin genel kurul haberine ilişkin açıklama yaptı.

Şube başkanlığına adaylığını koyan Erdinç, genel kurulda sendikal bürokrasiyi teşhir eden ve sendika ağalarına karşı mücadeleye çağıran bir konuşma yapmış, bundan rahatsız olan Yol-İş Genel Başkanı ve şube başkanı da konuşmalarında Erdinç’e yanıt vermeye çalışmışlardı.

Evrensel gazetesinin genel kurul haberinde bu durumun yok sayıldığını, dahası, kendisinin aday olarak bile gösterilmediğini belirten Erdinç, Evrensel’in Kayseri’de sınıf devrimcilerine yönelik sansürcü bir tutum takındığını dile getirdi.

Erdinç konu ile ilgili olarak şunları vurguladı:

Haberde gerçeğin ifade edilmesi son derece önemlidir. Evrensel’in haberine göre şube başkanlığına aday olan ben yokum. Kürsüden yaptığım konuşma, başta Yol-İş ağası ve Adem Özokutan’ı fazlasıyla rahatsız etti. Yol-İş Genel Başkanı konuşmasının önemli bir kısmını benim sendika ağalarına karşı mücadeleyi içeren konuşmama ayırdı. Adem Özokutan özelde beni ve Şinasi Topçu’yu, genelde ve sınıf devrimcilerini hedef aldı. Gerçeğin sesi(!) Evrensel, genel kurul haberinde tüm bu olup bitenlere dair tek kelime bile yazmadı.

Ama biz bu sansürcü anlayışı çok iyi biliyoruz. Evrensel yıllardır Kayseri 1 Mayıs eylemlerinde yer alan karayolu işçilerinin oluşturduğu korteje ilişkin olarak ve Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu korteji ile ilgili olarak tek kelime ifade etmedi. Realiteyi yok saydı.

Ülker reklamına gösterdiği ilginin onda birini BDSP kortejine göstermedi. Ne diyelim bu yolda ilerlemeye devam edin, haberde sansürcülük anlayışınızı sürdürün ki, gerçek yayıncılık anlayışınız ortalığa saçılsın.”

 
§