14 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/45

Devrimci Gençlik Birliği 30 Kasım’da kuruluyor
Polise sınırsız yetki!
Düzen partileri Alevi oylarının peşinde
Sefalet ücreti dayatmasına karşı birleşik mücadele!
2015 hedefi: Daha fazla sömürü ve kölelik
Ermenek’te AKP-patronlar göçük altında
Yırca’da yürütme durdu, direniş sürüyor!
9 ayda 5 milyar lira ciro! Nasıl mı?
Sömürünün yolu Ülker’den geçer
GOP’ta örgütlenme tartışıldı
Metal TİS’lerinde 'uyuşmazlık'
GÜRMAK’ta kıyım ve eylem
Mersin Belediyesi işçi ve emekçi düşmanı
Sermaye işçi kanıyla besleniyor
Kürt sorunu, “çözüm süreci” ve devrimci çözüm
Kobanê direnişi 2. ayında
Şimdi bir savaş var ya yüzyıllardır... - G. Umut
Emekçi kadınlar 25 Kasım’a hazırlanıyor!
Kadına yönelik şiddetin son bir yılı
“Demokrasi tehdidi“ ve bitmeyen anti-komünist histeri - A. Eren
Kudüs’te intifada rüzgarı
Meksika’da öfke dinmiyor
Gençlik hareketine müdahale olanakları
DGB genel kurula hazırlanıyor
Savaşımız aynı...
Sverdlov’dan Habipler'e, Habipler'den Alaattin’e!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Düzen partileri Alevi oylarının peşinde

 

Genel seçimlere az bir süre kaldı. 2015 yılında yapılacak seçimlere hazırlanan AKP, bir defa daha “Alevi açılımı” söylemlerini diline doladı. Ahmet Davutoğlu Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü’ne katıldı. Davutoğlu, Hacıbektaş ziyareti sırasında Alevi sorununun çözümüne dair, Alevi emekçilerinin beklentilerini artırmak için tüm hünerini sergiledi.

Ahmet Davutoğlu, düzenlenen toplantıda uzun bir konuşma yaptı. Konuşmada Karbela’ya değindi ve Ali’siz Alevilik olamayacağını ifade ederek, Alevi inancını İslam içi olarak tanımladı. Dersim’i modern Karbela olarak tanımlayarak CHP’yi kıskaca almayı, Dersim Katliamı söylemi üzerinden Aleviler’in oylarını almayı hedefledi. Hacıbektaş Türbesi’ne paralı girişin paralı olmasına son vereceklerini söyleyerek Aleviler’in ağzına bir parmak bal sürmeyi unutmadı.

Ahmet Davutoğlu milyonlarca Alevi emekçisinin ortak talebi olan zorunlu din dersi işkencesinin bitirilmesi ve AİHM’in zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi gerektiği yönündeki kararına tepki gösterdi. AKP lideri şunları söyledi: “AİHM’den ders almamıza ihtiyacımız yok bizim. Hacı Bektaşı Veli’yi, Mevlana’yı okuyalım yeter. Son dönemde din kültürü ve ahlak bilgisi dersine 103 sayfalık Alevi bölümü eklendi. Yanlışsa değiştirelim, eksikse tamamlayalım. Ama, ben en fazla Alevi öğrencilerimizin bu geleneği tanımaya ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.” Davutoğlu, Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu’nun “Zorunlu din derslerini kaldıralım diyorum” sözlerini ise geçiştirdi. Davutoğlu Alevi açılımı konusunda atılacak somut adımlar konusunda bir cümle dahi kurmadı.

Osmanlı tarihi boyunca Aleviler aynı zamanda yoğun katliamlara da maruz kaldılar. Türk sermaye devleti Osmanlı devletinin Alevilere yönelik katliam politikalarını sahiplendi, katliamlara yeni halkalar ekledi. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları örneklerinde olduğu gibi Aleviler fiziken de yok edilmek istenmişlerdir. Cumhuriyet tarihi boyunca devam eden bu politikalar bugün de AKP eliyle yürütülmektedir.

Son yıllarda Alevilere yönelik hak ihlalleri ayyuka çıktı. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) tarafından hazırlanan Alevi Hak İhlalleri Raporu’nda 2011 yılında 37, 2012 yılında 70, 2013 yılında 142 hak ihlali yaşandığı teyit edildi. Bunlara Aleviler’in evlerinin kapılarına “ölüm” yazılmasını, kapıların işaretlenmesini, okullarda Alevi öğrencilerin öğretmenler tarafından hakarete ve ayrımcılığa uğramasını ekleyebiliriz.

Kendini dört dörtlük Alevi ilan eden, AKP’nin ebedi şefi Tayyip Erdoğan Alevilerle ilgili “ayrımcılık, hak ihlali, hakaret, aşağılama, nefret suçu, inkâr, baskı, şiddet” gibi suçlar işlenirken, Karacaahmet Cemevi’ne ‘ucube’ diyebildi. Öte yandan Sivas Katliamı davasına verilen “zamanaşımı kararı” için Erdoğan, “bu karar Türkiye’ye hayırlı uğurlu olsun!” dedi. Kartal Cemevi’nin kundaklanmaya çalışılmasını, Erzincan’da Muharrem orucu nedeniyle kurulan çadıra faşistlerin saldırısını, Malatya Sürgü Beldesi’nde yaşanan katliam girişimlerini AKP iktidarı, “büyütmeyelim, çocuk işi” diyerek küçümsedi.

Dinci parti bu tutumuyla saldırganları cesaretlendirdi. Tüm bunların yaşandığı dönemde Ahmet Davutoğlu, izlenen asimilasyon ve baskı politikalarını yöneten ekibin içindeydi. Alevilere yönelik yüzyıllardır süren kanlı mirasa o da sahip çıkmıştı. Nitekim Ahmet Davutoğlu, Hacıbektaş Dergahı’nın neden devlet işgali altında olduğuna ve Aleviler’in inanç merkezlerinin neden Alevilere verilmediğine dair de tek kelime söylemedi.

Ahmet Davutoğlu Hacıbektaş’taki konuşmasında Dersim’i modern Kerbela olarak tanımladı. Dersim Katliamı'nın istismarı üzerinden CHP’yi köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Daha önce Dersim Katliamı üzerinden CHP’yi yıpratmak için AKP sözcüleri açıklamalar yapmışlardı. Dersim’de uçaklardan atılan bombalarla bir katliam yapıldığını söyleyen Arınç, CHP’ye Dersim Katliamı ile yüzleşme çağrısında bulunmuştu. Aynı minvalde konuşan Tayyip Erdoğan daha da ileri giderek, devlet adına Dersim halkından özür dilemişti. Bu özrün istismar siyasetinin gereği olduğu anlaşıldı. Zira özürler dileyen AKP iktidarı baraj projeleri ile Dersim’i sular altında bırakmaya, yani Dersim’i haritadan silmeye soyundu.

Aleviler’in gözlerini boyama ve önümüzdeki seçimde oylarını almak isteyen tek düzen partisi AKP değildir. CHP de benzer açılımlar ve söylemler peşinde koşuyor. CHP, hazırladığı “Alevi paketi”yle Alevi emekçilerin gözünü boyamaya çalışıyor.

CHP, Dersim Katliamı'na ilişkin olarak ise, en azından AKP gibi, göstermelik de olsa özür dilemedi. Zira Dersim Katliamı'nda büyük rolü olan CHP, katliamın yapılması konusunda tam bir netliğe sahipti.

CHP’nin Alevilerin sorunlarını çözmek adına hazırladığı raporun hiçbir değeri yoktur. CHP her dönemde Türkleştirme, Sünnileştirme politikalarına ve tekçi devlet anlayışının dümenine su taşıdı. CHP’nin hükümet olduğu veya hükümet ortağı olduğu dönemlerde Dersim, Maraş, Sivas’ta Aleviler kitlesel katliamlara maruz kaldı. Hazırladığı raporda Dersim Katliamı ile ilgili olarak tek bir kelime söylemeyen CHP, katliamı sahiplendiğini göstermiş oldu.

Alevi emekçileri, yaşadıkları baskı ve asimilasyon politikalarına karşı, eşitlik ve özgürlük taleplerini, hak ve özgürlüklerin ve gerçek laikliğin tek tutarlı temsilcisi olan devrimci işçi sınıfının öncülüğünde verilecek mücadele ile elde edebilirler. Çünkü tutarlı bir demokrasi ve laiklik ancak işçi sınıfının devrimci iktidarı altında mümkündür. “İnanç ve vicdan özgürlüğü, din ve devlet işlerinin tam ayrılığı, Diyanet’in dağıtılması, devletin dinsel kurumlara her türlü yardımına son verilmesi, gericilik yuvası tarikat ve cemaatlerin dağıtılması, mezhepsel ayrıcalıklara ve baskılara son verilmesi” gibi taleplerin tam olarak gerçekleşmesi ve inanç sömürüsünün son bulması ancak sosyalizmle mümkündür.

 

 

 

 

 

PSAKD: Zorunlu din dersine hayır!

 

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin “zorunlu din dersine hayır!” şiarıyla her hafta Adana’da yaptığı oturma eyleminin üçüncüsü 9 Kasım’da gerçekleştirildi. İnönü Parkı’nda bir araya gelinerek basın açıklaması ve ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.

Açıklama, PSAKD Adana Şube Başkanı Güneş Arslan tarafından yapıldı. Arslan bu haftaki oturma eylemini Ermenek’te katledilen işçilere adadıklarını ifade etti. Açıklamada, inançlara saygı duyulan ve çalışanlar açısından yaşanabilir bir ülke talepleri dile getirildi. Yapılan oturma eyleminde din ve inanç özgürlükleri hakkında katılımcılar tarafından konuşmalar yapıldı. Söylenen türkülerle eylem sonlandırıldı.

 
§