İş cinayetlerine karşı mücadeleye!
Kapitalizm kanımızı emen, canımızın üzerinden beslenen, kârına kâr katmaktan başka bir amacı olmayan bir sistemdir.
Yani insanlık dışı, vahşi, akıl dışı bir sistem...
Dünyada milyonlarca işçi ve emekçiyi sefalete sürükleyen kapitalizm milyarlarca işçiyi kuralsız bir çalışma sistemine mahkum ediyor. İşçi sınıfının örgütsüz ve dağınık tablosundan güç alarak kuralsız, güvencesiz, sigortasız ve kayıt dışı çalıştırmaya zorluyor. Kuralsızlığın kural olduğu bir dünya yaratarak, işçileri ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakıyor.
Ölümle burun buruna çalışma
Türkiye’de her ay iş cinayetleri raporu yayınlanıyor. Bu raporlarda da görüldüğü üzere Türkiye’de her ay ortalama iş cinayetlerinden ölen işçilerin sayısı 50 ile 100 arasında değişmektedir.
İnşaat sektöründe son dönem palazlanan Ağaoğlu birçok yere gökdelenler, plazalar dikerken, reklamlarda da boy göstererek yaptığı işlerin ne kadar göz alıcı olduğunu anlatırken, adeta orman kanunlarının geçerli olduğu inşaatlarda bu gökdelenlerin, plazaların yapımında kaç işçinin kanın aktığından kimse bahsetmiyor.
Başta, sermaye sınıfının en büyüklerinden olan Koçlar olmak üzere birçok milletvekilinin de sahip olduğu tersanelerde gemiler inşa edildiğinde yapılan renkli, cümbüşlü açılışlarda havai fişekler atılırken, şampanyalar patlatılırken, kendilerine güzel methiyeler dizilirken, geminin yapım aşamasında kaç işçinin hayatını kaybettiğinden kimse bahsetmiyor.
Yerin yüzlerce metre altında ortaçağ koşullarında çalışmak zorunda bırakılan ve alınmayan üç kuruşluk iş güvenliği önlemleri yüzünden her yıl onlarcasını, bugün de Soma’da yüzlercesini kaybettiğimiz maden işçilerinden kimse bahsetmiyor.
Ancak, birden fazla ölüme yol açan iş cinayetleri zorunlu olarak gündeme geldiğinde, sermaye devletinin sözcüleri medyada boy gösterip timsah gözyaşları döküyor. Kimi durumlarda göstermelik cezalarla cinayet geçiştiriliyor. Hatırlanacağı üzere geçmiş yıllarda Gisan Tersanesi’nde kum torbası yerine işçiler denek olarak kullanılmış, yaşanan iş cinayetinde 3 işçi hayatını kaybetmişti. Bu olaydan Gisan patronu hiç ceza almazken, işçilerin tepkisi ile oluşan kamuoyu sonrası göstermelik tersane kapatma cezası verilmişti. Tekil yaşanan iş cinayetleri ise sermaye devleti tarafından o kadar olağanlaştırılmış durumda ki gündeme dahi gelmiyor.
Sermaye devletinin “güvenlik önlemleri” masalı
Göçüklerin, patlamaların yaşandığı madenlerde, tersanelerde, fabrikalarda, inşaatlarda “Önce iş güvenliği!” uyarısı göze çarpar. Güvenlik önlemlerini bir tabeladan ibaret sayanlar, gerekli önlemleri aldığını, araç ve gereçleri (hiçbir anlamı olmayan baret, tulum, iş ayakkabısı, maske, gözlük vb.) temin ettiklerini ifade ederek gerçekleşen “kazaların” eğitimsiz işçilerden kaynaklandığını söylerler. Yine kan emici asalak sermaye devleti üç kuruş için canını ortaya koyan işçiyi suçlar.
Olağanlaştırılan iş cinayetleri için, belirli bir takım düşük cezalar uygulayarak ve devlet tarafından sus payı anlamına gelen ailelere kan parası verilerek insan hayatı üç kuruşa satılır. İşçi ve emekçileri açlığa ve sefalete sürükleyen sermaye düzeni insanları üç kuruşa razı edip kendi suçlarının üzerini örtmeye çalışır.
Ama bilmelilerdir ki işçi sınıfı o kadar çaresiz değildir. Emekleriyle dünyayı yaratan işçiler, bu vahşete ve kıyıma er ya da geç dur diyecek, “iş cinayetine” kurban edilen sınıf kardeşlerinin hesabını soracaklardır. |