16 Mayıs 2014
Sayi: KB 2014/20

İşçi katillerinden hesap sormak için meşru/militan direniş!
Sermaye, Zonguldak’tan sonra
Soma’ya da madenci mezarlığı açıyor!
İlk madenci katliamı değil!
Soma’da madenci katliamı: Yüzlerce ölü var!
Emekçiler işçi katliamına karşı
sokaklara döküldü!
DEÜ’de Soma için eylem
Faruk Çelik
saldırı programını
açıkladı
Aliağa’da direniş
ikinci haftasında
Direnişçi işçiler
Ankara’da!
Punto’da direniş sona erdi!

MİB MYK Mayıs Toplantısı…

Maden proletaryası - F. Engels
Greif Direniş Günlüğü
ICOG’dan Greif’in direnişçi işçilerine!
Otomotiv İşçilerinin Uluslararası Kongresi’ni Hazırlama Toplantısı başladı
Almanya’da
Soma için eylemler
Emperyalist politikaların halkları düşmanlaştırmasına izin vermeyelim!
Çerkes soykırımının 150. yıldönümü - M. Ak
Derinleşen Ukrayna krizinden çıkış arayışları
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri…
Bielefeld’de “Devrim yürüyüşümüz sürüyor” gecesi…
Erdoğan Berkin’in maskesi ve sapanını unutamıyor!
Korkmaz davasında
2. duruşma...
Ali İsmail’i devlet öldürdü!
“Mehmet İstif ölümsüzdür!”
Cejna Zimanê Kurdî Pîroz Be! Kürt Dil Bayramı kutlu olsun!
İş cinayetlerine karşı
mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ali İsmail’i devlet öldürdü!

 

Ali İsmail Korkmaz davasının ikinci duruşması sona erdi. 3 Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın sonunda ara kararını açıklayan mahkeme tutuklu katillerin tahliyelerine ilişkin talepleri reddetti. Ayrıca Ali İsmail’in katliamında rolü somutlaşmış olan katillerin tutuklanmasına ilişkin talepleri de reddetti. Mahkeme heyeti üçüncü duruşmanın 14 Temmuz’da yapılmasını kararlaştırdı.

Ali İsmail Korkmaz’ın katledilmesine şahit olan Fatih Kırbaş, Sefa Kırbaş ve Osman Kırbaş adlı kardeşler yaşananları mahkemede ayrıntılı olarak anlattılar. Ali İsmail’in katledilmesine tanık olan üç kardeş de olay günü sekiz on kişilik gaz maskeli, sopalı ve telsizli bir grubu gördüklerini ifade ettiler. Fırıncı İsmail Koyuncu’nun da içinde olduğu kişilerin Ali İsmail Korkmaz’ı vahşice dövdüklerini, kolluk güçlerinin de Ali İsmail Korkmaz’ın dövülmesine eşlik edip, Ali İsmail Korkmaz’ı dakikalarca copladıklarını söylediler. Tanıkların mahkemede verdikleri ifadeler Ali İsmail Korkmaz’a pusu kurulduğunun açık kanıtıdır. Tüm bu açıklamalara rağmen dışarıdaki katillerin tutuklanmasına ilişkin taleplerin tümü reddedilmiştir.

Dava dosyası uzun süre askıda bırakıldı

Ali İsmail’in katillerinin tümünün yargılanmasının hayalden ibaret olduğunu süreç gösterdi. Zira dünden bugüne davayla ilgili olarak yaşananlar katilleri aklamaya ilişkin bir dizi kanıtı içinde barındırmaktadır. Bunlardan biri Ali İsmail Korkmaz’ın soruşturma dosyasının uzun süre askıda bırakılması, herhangi bir işlem yapılmadan üzerine sünger çekilmek istenmesidir. Bunun için görüntüler üzerindeki sis perdesi aylarca kaldırılmamıştır. Ali İsmail Korkmaz’ın nerede dövüldüğü ve saat kaçta hastaneye geldiği bile tam bir muammaya dönüştürülmeye çalışılmıştır. Toplanan kamera görüntüleri önce bilerek açılmamıştır. Aylar sonra, toplumsal baskının artması nedeniyle görüntülerin bir kısmı gün yüzüne çıkarılmıştır.

Ortaya çıkan görüntüler bize; Eskişehir Valisi’nin dediği gibi Ali İsmail’i dövenlerin “arkadaşları” değil, polisler ve “kapayıp eve gittim, görmedim” diyen esnaf olduğunu gösterdi. Vali “ne geçmiş” olsun dedi ne de “başınız sağolsun!” Buna rağmen ilk başta “arkadaşları dövmüştür” diyerek emekçilerin kafasını bulandırmak istedi.  Sonrasında dövenler ortaya çıkınca da hala “siviller ağırlıkta dövmüş” diyerek; o içimiz sızlayarak, dizimizi döverek, dudağımızı sıkarak izlediğimiz polis tekmelerini görmezden geldi.

Vali hem pusuyu polislerin kurduğunu biliyordu, hem de Ali İsmail’in katledilmesinin zeminini polisin hazırladığından haberdardı. Vali, Ali İsmail Korkmaz’ın görülmesini istemediği için, suçu esnafa atarak sıyrılmaya çalışmıştı. Esnaf, polis sokağa girene kadar kimseye el kaldıramazken, eli sopalı, bir kısmı gaz maskeli polislerin korumasında, onlardan cesaret alarak sokağa her girene saldırdı. Esnafın bu hareketinde bile, polislerin-devletin sorumluluğu yatıyordu.

Buradaki asıl vahşet; devletin kolluk güçlerinin bir olayı dağıtmak isterken her yolu mubah görmesiydi. Devlete göre karşısında olan ilericilerin, aydınların, “düzene karşı devrim” diyen devrimcilerin ne yaşam hakkının ne de vücut bütünlüğünün önemi vardı. Asıl vahşet buydu. Ali İsmail’in dövüldüğü sokağa TEM polislerinin girmesinin amacı açıktı. Amaçları ara sokaktan eylemcileri çembere almaktı.

Benzer şekilde caddenin karşı sokağında da aynı şeyler yapılıyordu. Burada da devletlilerin açık bir emri söz konusuydu. 31 Mayıs’ta 170 kişi gözaltına alındığında hem ortalık ayağa kalkıyor hem de en az 15 saat polisler karakolda uğraşmak zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden 1 Haziran’da ve 2 Haziran’da gözaltı sayıları 10-15’i geçmiyor, ama sokaklarda dövülen insan sayısı 50’den fazla olarak görülüyordu. Bunun bir emir olduğu, bir plan dahilinde yapıldığı açık olmasına rağmen emekçilerden saklanıyordu. Bu nedenle uygulanan şiddetin, şiddetin yarattığı ölümcül sonuçların gerçek sorumlusu devletti.

Sokağa giren polislerin hepsinin TEM polisleri olması bir rastlantı değildir. Kaldı ki, bir saatten uzun süre o sokakta arabaların arkasına saklanarak pusu kuran polisler, burada o kadar saat amirlerinin haberi olmadan durmazlardı.

Ali İsmail Korkmaz davasına bakan mahkeme ve iddianameyi hazırlayan savcı da adalet peşinde olmadığını duruşmada gösterdi.  

Ali İsmail’in sokağa girişini, girdiği zaman oradaki TEM polisinin dövdüğünü gördük. Tanığın ifadesine göre sokaktan çıkarken de dövülmüş. Görüntüler izlendiğinde, tutuklanan polisin Ali İsmail kaçarken el işaretiyle ilerideki polislere hareket yaptığı, tutmalarını istedikleri açıkça görülüyordu. Adalet için, o sokakta bulunan Ali İsmail’e vuran herkesin yargılanması, tutuklanması gerekiyordu. Amirlerinin azmettirme suçundan tutuklanması gerekiyordu. Ali İsmail Korkmaz davasına bakan mahkeme bunların hiçbirini yapmadı. Bu yöndeki talepleri reddetti.

Gerçek adalet için mücadeleye!

AKP iktidarının gölgesi Ali İsmail Korkmaz davasının her aşamasında görülmüştür. Zira mahkemelerin büyük bir kısmı AKP mahkemelerine dönüşmüştür. Mahkemeler de buna uygun davrandılar ve hala davranıyorlar. Bekir Bozdağ’a yumruk atıldığı için 2 günde 5 polis açığa alınırken, şu an 1 polis hariç diğer polisler bellerinde silahla görevlerine devam ediyorlar. Haziran Direnişi’ne katılanlara 17’şer yıldan dava açıp “örgüt”e sokanlar, o sokakta Ali İsmail’e kurulan pusuya, hazırladıkları iddianamede “örgütlü iş yapılarak oradaydılar” diyemiyor! Zira var olan hukuk, burjuva sınıfının hukukudur.

Mahkemeler, Haziran eylemlerinde üstünde baret, deniz gözlüğü olunca “suç aleti var” diyerek tutuklama teröründe sınır tanımadılar. Zira burjuva hukuku emekçileri, emeğin korunması mücadelesinin öznesi olan devrimcileri hep potansiyel tehdit olarak gördü. İlerici ve devrimcilere yönelik sürek avını kesintisiz olarak uyguladı.

Ali İsmailler’e yapılan saldırıların arkasındaki elin üzerinde devlet yazıyordu. Zira devletlilerin gözünde Ali İsmailler’in canlarının hiçbir değeri yoktu. Bu anlayışlarının gereği olarak Ali İsmail Korkmaz’ın katledilmesi üzerinde sis perdesi oluşturmaya çalıştılar. Şimdi de katliamın arkasındaki devlet eli gerçeğini karartmak için tüm hünerlerini sergiliyorlar. Mahkeme de bu anlayışla hareket etti ve hala ediyor. 

Ali İsmail’in katledilmesinde icracı rolü oynayanların görüntülerinin ortaya çıkmasının nedeni kolluğun ve savcıların görevini yapması değildir. Gerçek neden emeğin toplumsal kesimlerinin mücadelesidir. Hesap soran mücadele ve militan eylemler olmasaydı ne görüntüler bulunur ne de katiller ortaya çıkarılırdı. Şimdi, Haziran Direnişi ile bütünleşmiş olan “bu daha başlangıç” ruhuyla katillerin cezalandırılması için mücadeleyi büyütme zamanıdır. Ali İsmail Korkmaz davasının geleceği, davadan asgari bir başarıyla çıkmanın yolu katillerin arkasındaki devletten hesap sormak için işçi ve emekçilerin seferber olmasıdır.

Yapılması gereken, mahkemenin vereceği kararı elleri böğründe beklemek değil, Ali İsmail Korkmaz’ın katili sermaye devletinden hesap sormak için mücadele ateşini harlamaktır.

 
§