13 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/02

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfının gündeminde örgütlenme, dayanışma ve birleşik mücadele olmalıdır!
Anayasa tartışmaları yeniden ısıtılıyor!
Esenyurt’taki Roboski protestosuna tutuklama terörü!
Karadağ cinayeti davası: Polis vuruyor, mahkeme koruyor!
Faşist baskı ve terör
sökmeyecek!/ BDSP
"Aktif taşeronluk sürecek” mesaji
Cuntanın iddianamesinden saçılanlar..
Kölelik saldırıları kapıda!
Sendika yöneticileri taşeron sistemini değerlendirdi..
İşçi düşmanı CHP’ye işçi protestosu..
Karayolları işçileri özelleştirme kıskacında
Gerede’de deri işçileri ayakta!
ELTA’da kararlılık kazandı!
TTB MK üyesi Dr. Osman Öztürk ile sağlıkta dönüşüm üzerine konuştuk…
Emperyalistlerle suç ortaklığı rejimin açmazlarını derinleştiriyor!
Kapitalizm para ve dolandırıcılık demektir!.
Tutuklu öğrencilerle
dayanışma eylemi
Hacettepe’de rektörle görüşme...
Yerel işçi bültenleri:
Sömürü ve köleliğe paydos!
Karl Liebknecht - Rosa Luxemburg
Neonazi cinayetlerine dur de!
1905 Devrimi ve
Sovyetler... - V.Yaraşır
Alaattin yoldaşın anısına
Boyun eğmemenin adı: “Molly Maguires”
“Yaman çelişki”...
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Neonazi cinayetlerine dur de!

Devlet ve Alman politik dünyası faşist saldırıları yıllardır görmezden geliyor, susuyor ve üzerini örtüyor. NSU’nun (Nasyonal-Sosyalist Yeraltı) Almanya istihbarat örgütleri tarafından desteklendiği bir gerçektir. Bu, ilerici, sol, devrimci, komünist güçler tarafından sürekli dillendirilse de dikkate alınmamıştır. NSU ve çekirdeğini oluşturan Jenaer, Böhnhard, Zschape gibi faşistler nihayet Kasım ayı başında ortaya çıktı. Bunların eylemleri, saldırı birimleri, işbirlikçileri, destekçileri ve Anayasa Koruma Örgütü ile bağlantıları kamuoyu gündemine yerleşti. Irkçı-faşist eylemler sonucu en az 9 göçmen ve bir polisin katledildiği tespit edildi. Bununla beraber bombalama eylemleri, en az 14 banka soygunu yaptıkları açıklandı. Bu örgütten 800’e yakın silah ele geçirildi. Neonazilerin yaptıkları hakkında yeni bilgiler açığa çıkmaya devam ediyor. 

Hitler faşizminin yıkılışının üzerinden 66 yıl geçmesine rağmen neonaziler öldürmeye devam ediyor. Son 20 yılda bu ırkçı-faşistlerin katlettiği 200 kişiden bahsediliyor. Olaylar medyada ırkçı-faşist propaganda eşliğinde sunuluyor. ‘NSU’nun katlettiği göçmenlerden sadece bir tanesi dönercilik yapmasına rağmen medya bu katliamları ırkçı aşağılayıcı yaklaşımla “dönerci ölümleri” olarak ifadelendirmiştir. 

Siyasi göçmenlere işbirlikçilik ve sınırdışı tehdidi!

Devlet Neonazi saldırıları artarak devam ederken bunların işledikleri katliamları dahi ciddiye almadı, görmezlikten geldi. Antifaşist gösterileri ise suç olarak ele aldı. Anayasa Koruma Örgütü’nün bu neonazi faşist organizasyonla olan güçlü bağlantıları her geçen gün daha ayrıntılı bir biçimde açığa çıkıyor. Bu saldırıların arkasında, içinde yer alan Anayasa Koruma Örgütü politik göçmenleri sorgulayarak, işbirlikçilik teklif ediyor ve sürekli sınırdışı tehdidi ile yaşamaya mahkum ediyor. Devletin bu yaklaşımı NSU gibi faşistleri cesaretlendiriyor ve güç veriyor.

Kendimize sormamız gereken soru şudur: Alman devleti antifaşistlerin eylemlerini, örgütlenmelerini baskı altında tutarken bu faşistleri neden koruyor? Kapitalizm özellikle kriz dönemlerinde faşist güçleri işçi sınıfının mücadelesini bölmek ve yıldırmak için ırkçılığı bir araç olarak kullanıyor.

NPD’nin yasaklanması yetmez!

Faşizm suçtur. Faşist örgütleri koruyan devlet faşizmin suç ortağıdır. Yapması gereken yargılamaları yapmadıkça, canileri cezalandırmadıkça, devlet içindeki, dışındaki uzantılarını açığa çıkarmadıkça neonazilerin, ırkçı-faşistlerin ortağı olmaya devam ediyor demektir. 

NPD’nin yasaklanması atılacak ilk ve doğru adımdır. Ancak yeterli değildir. Irkçı-faşistleri geriletecek olan en geniş kesimin  sokakları kuşatmasıdır. Tüm ilerici antifaşist kurum, örgüt ve insanları düzenleyeceğimiz yürüyüş ve mitinge katılmaya çağırıyoruz.

 Faşist örgütler, kurumlar ve bunların propagandasının yapılması yasaklansın!

* Faşist katliamlarda ölenler için hesap sorulsun!

* Anayasayı Koruma Örgütü lağvedilsin!

Üstü kapatılan Ludwigshafende’deki kundaklama olayı soruşturulsun failleri bulunsun, yargılansın! 

* Tüm antifaşist ve ilerici güçlere koşulsuz sığınma hakkı tanınsın!

Faşizme ve Irkçılığa Karşı Stuttgart Birliği

 

(AGİF, ATİF, Yaşanacak Dünya, ADHF, Mezopotamya Kültür Merkezi, BİR-KAR, MLPD Ba-Wü, Yerel Seçim Platformu-FÜR Esslingen, Young Struggle, Weiler schaut hin e.V., AABS-Antifaschistisches Aktionbündnis Stuttgart & Region, Rems-Murr Nazifrei!, SKB-Sosyalist Kadınlar Birliği)

İletişim: EKM Nordbahnhof Str. 61 70191 Stuttgart

 

 

 

Kapitalist barbarlığa karşı
sosyalizm için mücadeleye!

İşçiler, emekçiler!

Alman proletaryasının ve uluslararası işçi sınıfı ve sosyalizmin bu iki seçkin önderi, Rosa Luxemburg ve Karl Liebnecht bundan tam 84 yıl önce, 15 Ocak 1919 tarihinde, Freikorps (Serbest Fırka) adlı cinayet örgütü tarafından alçakça katledildi. Onlar, Alman burjuvazisinin militarist politikalarını teşhir ettikleri, emperyalist savaşa karşı çıktıkları ve bu caniyane savaşa karşı, devrim ve sosyalizm çağrısı yaptıkları için katledildiler. Bu katliam emperyalist savaş sırasında ihanetleri doruğa çıkan Sosyal-Demokratlar (SPD) sayesinde mümkün oldu. Sosyal-Demokrat hainler bu alçakça cinayet sırasında ordu ile tam bir işbirliği yaptılar.

Sosyalizmin bu iki seçkin önderinin tam da Ekim Devrimi’nin hemen ardından katledilmesi, şüphesiz ki tesadüfi değildi. Büyük Ekim Devrimi kapitalist barbarlığa ve emperyalist savaşa ağır bir darbe vurmuş, sistemi en zayıf halkasından çökertmişti. Daha da önemlisi, Ekim Devrimi dünya işçileri ve ezilen halklari için bir kurtuluş umudu haline gelmişti. Alman devrimi ise, kapitalist sistem için çok daha büyük bir yıkıma yol açacak, dünya ölçüsünde çok daha büyük sarsıntılar yaratacak ve Lenin’in deyimi ile dünya devriminin habercisi olacaktı. Savaş suçlusu Alman burjuvazisi buna izin vermedi. Hiç vakit geçirmeksizin sosyalizmin bu seçkin iki temsilcisini alcakça katletti. Tam da bu nedenledir ki, bu cinayet bilinçli, planlı ve çok özel hedefleri olan bir cinayetti.

Emekçi kardeşler!

Kapitalizm bugün de boylu boyunca derin bir krizin içindedir. Kriz, daha düne kadar “refahın kalesi” sayılan Almanya’nın da bir gerçeğidir. Günümüz Almanya’sında da tablo iç karartıcıdır. Dur durak bilmeyen sosyal hak gaspları nedeniyle, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları iyiden iyiye çekilmez hale gelmiştir. Sömürü günbegün katmerleşmekte, işsizlik çığ gibi büyümektedir. İşçi ücretleri sürekli aşağı çekilmekte, yoksulluk derinleşmektedir.

Öte yandan, demokratik hak ve özgürlükler her geçen gün biraz daha sınırlandırılmaktadır. Alman devleti de gitgide bir polis devletine dönüşmektedir. Bu arada, düne kadar demokrasinin kalesi olarak sunulan Almanya, ırkçı-faşist düşünce, eylem ve organizasyonların kalesi haline gelmiştir. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı Almanya’da bir devlet politikası olup, bir cinayet şebekesi olan neonaziler sokaklarda kol gezmektedir. Almanya günlerdir bizzat devletin, polisin ve istihbarat teşkilatının bilgisi ve denetimi altında gerçekleştirilen Neo-nazi cinayetleri ile çalkalanmaktadır. Almanya’da faşizm gelinen yerde bir tehdit olmaktan çıkmış, yakın bir tehlike haline gelmiştir.

Dahası var.

Dünyaya hakim olma hırsı bugün de Alman tekelci burjuvazisinin en temel niteliğidir. Almanya’da sürekli militarist politikalar izlenmektedir. Alman devleti silahlanma yarışında, yeni silah teknolojisinin geliştirilmesinde ve emperyalist saldırganlık ve savaşta ABD’den sonraki başı çeken devlettir. Alman ekonomisi giderek bir savaş ekonomisine dönüştürülmektedir. Milyonlarca insan işsizliğe, yoksulluğa, eğitimsizliğe, konutsuzluğa, sosyal hizmetlerden yoksunluğa ve geleceksizliğe mahkum edilirken, milyonlarca Euro savaş bütçesine aktarılmaktadır. Tüm veriler, insanlığı öncekilerden de yıkıcı yeni bir emperyalist savaş tehlikesinin beklediğini göstermektedir.

Çeşitli uluslardan işçiler, emekçiler, ilericiler ve devrimciler!

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in tüm yaşamı, kapitalist barbarlığa ve emperyalist saldırganlık ve savaşa karşı mücadele ile geçti. Kapitalist barbarlığa son vermek ve sosyalizmi kurmak onların en büyük özlemi ve ülküsüydü. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in katledilmelerinin üzerinden tam 84 yıl geçti. Fakat her şeye rağmen, Rosa Luxemburg ve K. Liebnecht’in anıları kapitalist barbarlığa karşı sosyalizm için bir mücadele çağrısı olmaya devam ediyor. O halde ileri! Sosyalizm için kavgaya...

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht ölümsüzdür!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

TKİP Yurtdışı Örgütü