11 Aralık 2009
Sayı: SİKB 2009/47

  Kızıl Bayrak'tan
  Baskı ve teröre karşı birleşik mücadeleye.…
 Polis terörüne ve cinayetlerine son!...
Tayyip Erdoğan’la müritlerinin Washington ziyareti
Soruşturma, sürgün ve işten atma saldırısına karşı militan yanıt verilmelidir!.
“Şimdi grevi örgütleme zamanı!”
  TEKEL işçisi kapatma
saldırısına karşı direniyor!
  Sağlıkta yıkım devam ediyor!
  Entes direnişi sürüyor..
  Tersanelerde ölüm mesaisi.
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  TKİP MK’nın Alaattin Karadağ yoldaşın katledilmesine ilişkin yeni açıklaması..
  Alaattin Karadağ’a
yoldaşlarından...
  Alaattin Karadağ
emekçilere anlatılıyor...
  Parti Gecesi’nde
yapılan konuşma
  Parti Gecesi’n
selamlayan mesajlardan..
  Dünyadan
  “Gücümüzü Devrimci Liseliler Birliği’nde birleştiriyoruz!”
  Erdal Eren yaşıyor,
liseli genç komünistler savaşıyor!.
  Gelişmelerin anlamı…
M. Can Yüce.
  TOKİ’nin uzanmadığı
yer kalmayacak!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Sermaye devletinin katliamcı kimliği tarihsel ve sınıfsal bir temele dayanıyor. Bu kimlik sermaye devletinin değişmez bir sınıf karakterini ifade etmektedir. Sermaye devleti kurulduğu günden bugüne tescilli kimliğini hep korumuş ve tahkim etmiştir. Bu kimlik Mustafa Suphiler’in Karadeniz’de alçakça katledilmesinden Kürt halkının haklı ve meşru istemlerine dayalı özgürlük mücadelesinin defalarca kanla boğulmasına, işçi ve emekçilerin hak alma mücadelelerinden ilerici ve devrimci toplumsal muhalefetin askeri faşist darbelerle ezilmesine kadar uzanmaktadır.
Sermaye devleti faşist terörünü bugün de dizginsiz bir biçimde kullanmakta, hukuki kılıflar giydirerek “yasal” bir zemine dayandırdığı bu faşist terörü sistematik bir biçimde uygulamaktadır. Artık yaşamın tüm alanlarında bu uygulamalara rastlamak olağan hale gelmiş durumdadır. Sokaklar polis terörünün kol gezdiği bir hal almıştır. Kendi yasalarını hiçe sayan ve hiçbir kural tanımayan keyfilikler gündelik bir uygulamadır artık. Her gün onlarca insan kolluk kuvvetlerinin baskı, tehdit, işkence, yaralama ve ölümle sonuçlanan faşist terörüne maruz kalmaktadır. Son haftalarda bunun yeni yeni örneklerine daha sık tanık olmaktayız. Bu tablo ile artık daha çok karşılaşmak kaçınılmaz hale gelmektedir.
Sermaye devletinin “Kürt açılımı”nın çıkmaza girmesinin ardından on binler halinde sokaklara çıkarak özgürlük ve eşitlik taleplerini dile getiren Kürt halkına karşı dizginlerden boşalan bir teröre başvurması bunu göstermektedir. Sokaklarda devrimci işçi kanı dökmesi bunu anlatmaktadır. Sıradan insanları dayaktan geçirerek komaya sokması buna işaret etmektedir. İşçi ve emekçilerin hak alma mücadelelerine saldırması bunun göstergesidir. Uyguladığı sosyal yıkım politikalarıyla işçi ve emekçileri sefalete, işsizliğe ve açlığa mahkum etmesi buna dayanmaktadır.
Bugün faşist baskı ve teröre karşı birleşik ve devrimci bir mücadelenin örgütlenmesi ertelenemez bir görevdir. Bu mücadele aynı zamanda demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tüm devrimci ve ilerici sol güçler hem sermaye devletinin faşist baskı, yasak, işkence, infaz ve her türden keyfi uygulamalarına karşı durmak ve hem de demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini güçlendirmek için güçlerini ve imkanlarını birleştirerek ortak bir mücadelenin yolunu açmalıdırlar. Siyasal gericiliği geriletmenin, dizginlerinden boşalan saldırıların önünü kesmenin yolu birleşik mücadelenin örgütlenmesinden geçmektedir. Bu görev ertelenemez.

* * *
Liselilerin Sesi dergisinin Aralık 2009 tarihli 31. Sayısı çıktı. Okurlarımız Liselilerin Sesi dergisini Eksen Yayıncılık ve Kızıl Bayrak bürolarından temin edebilirler.