09 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/39

  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist haydutlara karşı
militan çıkış ve anlamı
 Emperyalist haydutlara duyulan öfkeyi hiçbir şey dindiremeyecektir!
Sefaleti yaratanlar, sefaleti anlattı
Erdoğan’ın yalana dayalı
sahte açılımları
İstanbul’da İMF-DB karşıtı eylem ve etkinliklerden.
  Sınıf devrimcilerinin İMF-DB karşıtı faaliyet ve eylemlerinden
  Antiemperyalist gençler alanlardaydı
  “Açılım” gölgesinde DTP kongresi
  Dokunulmazlık DTP vekillerine işlemiyor
  “Demokrasinin sınırlarını genişletme” programı
  Metal İşçileri Kurultayı’na çok yönlü bir hazırlıkla yürüyoruz!
  Sınıf hareketinden
  Cesur Ambalaj işçisi üretimi
durdurdu!
  Çin yönetimi, devrimin 60. yıldönümünde güç gösterisi yaptı.
  Yunanistan’da erken genel seçimler
  “Savaş suçlusu” İsrail’i koruyan ABD’ye Mahmud Abbas yönetiminden destek
  Afganistan bataklığına
1700 Türk askeri gönderiliyor!
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden.
  Güney tezkeresi - M. Can Yüce
  Devlet katillerini koruyor!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Savaş suçlusu” İsrail’i koruyan ABD’ye Mahmud Abbas
yönetiminden destek!

Kısa süre önce İsrail’in Gazze’yi hedef alan 23 günlük vahşi saldırısı sırasında işlediği savaş suçlarını belgeleyen bir BM raporu kamuoyuna açıklanmıştı. Raporu hazırlayan heyetin başkanı Güney Afrikalı yargıç Richard Goldstone, Birleşmiş Milletler’in sorunu gündemine alıp gereken önlemleri alması çağırısında da bulunmuştu.

Kendisi de Yahudi asıllı olan Goldstone’ın raporundan tedirgin olan siyonist rejimin şefleri, karşı saldırıya geçerek raporun uluslararası platformlarda yarattığı etkiyi bloke etmek için seferber oldu. Son gelişmeler siyonist aygıtın girişimlerinin sonuç verdiğini ortaya koydu. Her zamanki gibi savaş suçlusu İsrail’i korumak için harekete geçen yine ABD ile AB emperyalistleri oldu.

 İsrail’in Gazze’deki savaş suçları dünyanın gözleri önünde işlenmesine rağmen, siyonist şefler “biz kendimizi savunduk” türünden küstahlığın uç örneği açıklamalar yapmaktan geri durmuyorlardı. Ancak söz konusu raporun, başında Yahudi asıllı savcı Goldstone’ın bulunduğu bir BM heyeti tarafından hazırlanmış olması, İsrail rejiminin savaş suçlusu olduğu konusunda herhangi bir tartışmaya yer bırakmamıştır.

BM İnsan Hakları Konseyi’nin Gazze Raporu oylaması, diğer emperyalist güçlerin de desteğini alan Barack Obama yönetiminin girişimiyle boşa düşürüldü. Olmayan “barış süreci”ne zarar verebileceği gibi iğrenç bir palavrayla raporun görüşülmesi 2010 Mart’ına kadar engellendi. Irkçı-siyonizmin hamiliğini yapan ABD ile diğer batılı emperyalistler, raporun oylanmasını engelleyerek Filistin halkı şahsında insanlığa karşı işlenen savaş suçunun dolaysız suç ortakları olduklarını kanıtlamışlardır.

Oylamada, İsrail’in, savaş suçlarını araştıran komisyonla işbirliği yapmadığı için kınayan bir karar alınması ve Gazze Raporu’nun BM Güvenlik Konseyi’ne gönderilmesi bekleniyordu. 

Emperyalist güç odaklarının İsrail’i koruması elbette şaşırtıcı değil. Burada vahim olan Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi’nin de bu suça ortak olmasıdır.

Açıklandığında raporu “memnuniyetle” karşıladığını açıklayan Mahmud Abbas liderliğindeki El Fetih, New York’ta Obama-Netanyahu-Abbas buluşmasından kayda değer bir sonuç çıkmamışken, yani ortada “barış süreci” diye bir şey yokken, ABD baskısıyla savaş suçlusu İsrail’i rahatlatan karara destek vermiştir. İradesini Washington’daki savaş baronlarına teslim etmekten başka bir anlam taşımayan bu utanç verici tutum, tüm umutlarını emperyalist güçlere bağlayanların, teslimiyetin de ötesinde ihanete kadar savrulabileceklerini gözler önüne sermiştir.

Emperyalist/siyonist güçlerle fiilen suç ortaklığı yapan Mahmud Abbas ekibinin, kendini aklamak için ABD’nin öne sürdüğü “barış sürecinin zarar görmemesi” palavrasına başvurması, bu anlayışı temsil edenlerin içine yuvarlandığı derin çürümeyi göstermesi açısından da çarpıcıdır.

Hamas’ın bazı liderleri, Mahmud Abbas yönetiminin ABD güdümlü karara destek vermesini “ihanet” olarak niteledi. Yaptığı açıklamada, Mahmud Abbas’ı “İsrailli şefleri uluslararası soruşturmalardan korumaya çalışmakla” suçlayan Hamas liderlerinden Fevzi Berhum ise, “İşgalin sorumlularının işledikleri savaş suçları için uluslararası mahkemelerde hesap vermelerini istiyoruz. Bunun gerçekleşmesini engellemeye çalışan herkes suça ortak sayılmalıdır” dedi.

Vahim karara El Fetih saflarından da tepki geldi. Filistin Ekonomi Bakanı Bassam Huri, Mahmud Abbas yönetiminin savaş suçlusu İsrail’i rahatlatan tutumunu protesto etmek amacıyla istifa etti. Bassam Huri’nin anlamlı duruşuna rağmen, El Fetih saflarından yansıyan yaygın bir tepkiye, yazık ki, henüz tanık olunamadı.

Siyonist işgale karşı uzun yıllar gerilla savaşı yürüten El Fetih’in, Filistin halkının en acımasız düşmanları oldukları bilinen ABD-İsrail ikilisi ile aynı zemine kayması, umutlarını emperyalist güç odaklarına bağlayanların yaşadığı irade kırılmasının trajik örneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu örnek, ezilen halkların emperyalist güç odaklarına umut bağlayarak hiçbir şey elde edemeyeceğini, tersine, direnişin kazanımlarının yanısıra bazı moral değerlerini de yitirebileceklerini göstermektedir.

 

 

 

 

Filistin’e bomba yağdıran uçaklar Konya’da eğitim görüyor!

Sermaye devleti, siyonist İsrail rejimi ile suç ortaklığını sürdürüyor, Filistin halkının katledilmesine ortak olmaya devam ediyor.

Türkiye ve İsrail ortak hava tatbikatları çerçevesinde 12 ve 24 Ekim tarihleri arasında İsrail pilotları Konya’ya gelerek eğitim uçuşları yapacak.

“Anadolu Kartalı 3” adıyla 12 ve 24 Ekim tarihleri arasında yapılacak tatbikatlara İsrail, Türkiye, ABD, İtalya ve NATO katılacak. Yılda 4 kez düzenlenen tatbikatın sonuncusu ise 2 ve 13 Kasım tarihleri arasında olacak. Daha önceki tatbikatlara, İsrail Hava Kuvvetleri ortalama 10 adet uçakla yılda bir kez olmak üzere, toplam beş kez katılmıştı.

Gerek Davos Zirvesi’nde gerek geçtiğimiz hafta ABD dönüşünde İsrail’in Gazze’de katliam gerçekleştirdiğini ifade eden ve İsrail’i suçlayan Erdoğan, Konya Ovası’nda gerçekleştirilecek tatbikatın adını dahi anmıyor. Bol keseden İsrail’e eleştiri yağdıran Erdoğan, işbirlikçi sermaye devletinin Filistin’de ve Ortadoğu’da dökülen kandan dolaysızca sorumlu olduğundan da bahsetmiyor.

Son olarak Amerika dönüşünde, Gazze’de fosfor bombalarının kullanıldığını ve bunun kitle imha silahı olduğunu söyleyen Erdoğan, fosfor bombalarını Filistinlilerin başlarına yağdıranların Konya’da eğitim yaptığını dillendirmiyor.

Aynı konuşmasında, 1400 kadın ve çocuğun İsrail’in saldırıları ile öldüğünü söyleyen Erdoğan, işbirlikçi sermaye devletinin emperyalist-siyonist güçlerin bölge halklarını katleden, köleleştiren Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içerisinde yer aldığının sözünü etmiyor.

Konuşmasında İsrail’in acımasız saldırılarından bahsederken “Bunlar hiç masaya gelmiyor. Bunlarla ilgili hazırlanmış raporlar varsa bunlar gündeme gelmiyor. Şahsen, sorumluluk mevkinde olan bir insan olarak rahatsız ediyor. Niçin bunlar masada yok, niçin bunlar konuşulmuyor?” diyen başbakana biz de soruyoruz;

Neden Ortadoğu halklarına kan kusturan ABD-İsrail-Türkiye üçlü “şer ekseni”nde yer alıyorsunuz?

Neden siyonist İsrail ile gerek ticari gerekse silah anlaşmalarına son vermiyorsunuz?

Sermaye devleti ve Erdoğan, siyonistlerle suç ortaklığı yapmaya devam edecektir.

Erdoğan’ın İsrail eleştirileri, doğal olarak siyonist rejime karşı hiçbir yaptırıma dönüşmeyecek ve İsrailli pilotlar Türkiye’de eğitim görmeye devam edecek.