09 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/39

  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist haydutlara karşı
militan çıkış ve anlamı
 Emperyalist haydutlara duyulan öfkeyi hiçbir şey dindiremeyecektir!
Sefaleti yaratanlar, sefaleti anlattı
Erdoğan’ın yalana dayalı
sahte açılımları
İstanbul’da İMF-DB karşıtı eylem ve etkinliklerden.
  Sınıf devrimcilerinin İMF-DB karşıtı faaliyet ve eylemlerinden
  Antiemperyalist gençler alanlardaydı
  “Açılım” gölgesinde DTP kongresi
  Dokunulmazlık DTP vekillerine işlemiyor
  “Demokrasinin sınırlarını genişletme” programı
  Metal İşçileri Kurultayı’na çok yönlü bir hazırlıkla yürüyoruz!
  Sınıf hareketinden
  Cesur Ambalaj işçisi üretimi
durdurdu!
  Çin yönetimi, devrimin 60. yıldönümünde güç gösterisi yaptı.
  Yunanistan’da erken genel seçimler
  “Savaş suçlusu” İsrail’i
koruyan ABD’ye Mahmud Abbas yönetiminden destek
  Afganistan bataklığına
1700 Türk askeri gönderiliyor!
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden.
  Güney tezkeresi - M. Can Yüce
  Devlet katillerini koruyor!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yunanistan’da erken genel seçimler…

Neoliberal politikalar sağcı
hükümetin sonunu getirdi

2007’de Yeni Demokrasi Partisi (YDP) tarafından kurulan Kostas Karamanlis başkanlığındaki sağcı hükümet, kendi kararı olan erken genel seçimlerden tarihinin en ağır yenilgisini alarak çıktı.

Neoliberal politikalar uygulayarak işçi ve emekçilerin kazanımlarına saldıran Karamanlis hükümetine karşı ciddi bir tepki birikmişti. Gençliğin ayaklanması bu tepkinin dışa vurumuydu aynı zamanda. Hal böyleyken artan işsizlik ve kapitalizmin küresel krizinin yol açtığı yıkımın faturasını emekçilere keseceğini gizleme gereği duymadan seçimlere giren Karamanlis, şiddetli bir şamar yedi. Dış borçlar, bütçe açığı, durgunluk, işsizlik had safhada iken, YDP ile şefi Karamanlis, bu sorunların aşılması için kamu harcamalarının kısılacağı, ücretlerin iki yıl için dondurulacağı, yani emekçilerin kemerlerini daha da sıkması gerekeceğini açıkça savundu. Bu patavatsızlık YDP ile şefini tarihlerinin en ağır hezimetine maruz kalmalarını sağladı. Bazı Yunan gazeteleri, derin hezimet ve Karamanlis’in istifa edeceğini açıklamasının YDP’de parçalanmaya yol açabileceği yorumunu yapmaya başladılar.  

Muhalefet partisi olan “sosyalist” PASOK ise, seçim sürecinde sağlık, eğitim, ücretler gibi bütün işçi emekçileri ilgilendiren konularda vaatlerde bulunarak halkta belli beklentiler yaratabildi. Seçim propagandalarında öne çıkarılan sloganlardan biri “100 gün içinde emekçiler lehine yasalar çıkartılacağı” vaadi oldu. 

Beklentileri oya dönüştürmeyi başaran PASOK, tahmin edilenin üstünde destek gördü. Nitekim Yunanistan’da 300 üyeli parlamentonun 160 sandalyesini kazanan PASOK’un Genel Başkanı Yorgo Papandreu, yeni hükümeti kurma görevini cumhurbaşkanından almış bulunuyor. PASOK yüzde 43.9 oy alırken, YDP ise, sadece yüzde 33.3 oranında oy aldı. Bu sonuçla YDP, beklenenin de ötesinde bir hezimete uğradı.

Bu arada Yunanistan Komünist Partisi (KKE) yüzde 7.5 oy oranıyla 21 milletvekili kazanırken, tüm gerici güçlerin saldırılarına rağmen, Radikal Sol İttifak ve Sol Koalisyon (SYRİZA) yüzde 4,59 oranında oy alarak, 13 milletvekilliği kazandı. Gençlik ayaklanmasını destekleyen bu güçlerin yüzde 3’ün altında oy alıp barajı aşamayacağı söyleniyordu. “Teröristlere destek vermek”le suçlanan SYRİZA, medyanın yaydığı tahminleri boşa düşürerek yüzde 5’e yakın oy aldı.

Öte yandan ırkçı-faşist güçleri temsil eden Ortodoks Halk Birliği Partisi (LAOS), yüzde 5,62 oranında oy alarak 10 olan milletvekili sayısını 15’e çıkardı. İşsizlik ve diğer sosyal sorunların ağırlaşması, milliyetçiliğin etkisindeki kesimleri ırkçı-faşistlerin partisine yaklaştırmış görünüyor. Bu eğilim, Yunanistan’da sınıf çelişkilerinin giderek keskinleşeceğinin işaretlerinden biri sayılabilir. 

1981’den bu yana ilk defa bu kadar yüksek oy alan PASOK, KKE ve SYRİZA tabanından belli oranda oy devşirmiş görünüyor. Zira bu iki akım birer milletvekili kaybederken, PASOK’un beklenenin de ötesinde destek bulması, tabanda bu yönde kısmi bir kayış olduğuna işaret ediyor. Papandreu ekibinin “sağ partiden kurtulmak için PASOK’a oy verin!” söylemini öne çıkarmasının da KKE-SYRİZA tabanından oy almasında rol oynadığı anlaşılıyor.

Seçim propagandalarında Türkiye ve Kıbrıs meselesine eskisi gibi geniş yer vermeyen partiler, ekonomik, sosyal sorunlara odaklı bir propaganda örmeyi tercih ettiler ya da buna mecbur kaldılar. Özellikle sağa karşıtlık ve emekçiler lehine adımlar atılacağına dair söylemler kullanan PASOK’un seçim propagandası, esas olarak işçi ve emekçileri hedef aldı. Bu söyleme rağmen PASOK’un YDP’den çok farklı politikalar izlemesi kolay görünmüyor. Adında “sosyalist parti” kavramı yer alsa da, PASOK’un kapitalistler için çalıştığı biliniyor. Hal böyleyken, emekçiler lehine yapabileceği işler sınırlı olmakla kalmayacak, Yunan burjuvazisinin çıkarlarını savunan PASOK’un emekçilerin kazanımlarına saldırması da kaçınılmazdır. Bu ise, Yunanistan gibi toplumsal muhalefetin diri olduğu bir ülkede, PASOK’un da kısa sürede yıpranma riski altında olduğuna işaret ediyor.

İki parti arasında gidip gelen Yunanlı işçi ve emekçilerin bu oyuna daha ne kadar katlanacağı belli değil. Ancak adı, eğilimi ne olursa olsun sermayeye hizmet eden partilerin bu ülke emekçilerinin, hele de işsizliğe mahkum edilen ve belli kesimleri politize olan gençliğin beklentilerini karşılaması söz konusu bile olamaz. Hele kapitalizmin küresel krizin devam ettiği koşullarda…

Kapitalist sistemin yapısından kaynaklanan kriz, işsizlik, yoksulluk, düşük ücretler, sosyal güvenceden yoksunluk vb. sorunların önümüzdeki dönemde daha da derinleşmesi kaçınılmaz. Bu eğilim, eninde sonunda sınıf çatışmalarının keskinleşmesine giden yolu açacaktır. Düzen partilerinin peşinden sürüklenmenin sonunu getirmek, ancak işçi emekçilerin sınıf çatışmalarının ateşinde politize olması ile mümkün olacaktır.

 

 

 

ABD’de kriz 3 bankayı daha devirdi

ABD’de yaklaşık 100 yıldır faaliyette bulunan 3 banka daha kötü borçlanma ve likidite sorunlarını aşamadığı için kapandı.

Türkiye’deki TMSF benzeri işlevi bulunan Federal Mevduat Sigorta Kurumu FDIC tarafından yapılan açıklamada, Michigan’daki Warren Bank, Minnesota’daki Jennings State Bank ve Güney Colorado’daki National Bank’ın kapandığı, mevduat ve aktiflerinin tasfiye işlemlerinin bölgelerindeki çeşitli bankalara devredildiği kaydedildi.

Söz konusu bankaların tüm şube ve bölümlerinin açık olacağı, müşterilerinin bu bankalarda bankacılık işlemlerini yapabileceği de açıklamada yer alırken, 3 bankanın kapanmasının FDIC’in sigorta fonuna toplam 293 milyon dolara mal olması bekleniyor.

FDIC verilerinde 2009 ile 2013 yılları arasında bankaların iflası veya kapanmasından doğacak mali zararın yaklaşık 100 milyar dolar olacağı öngörülüyor.