18 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/36

  Kızıl Bayrak'tan
  “Bölgesel güç” hayalinin gerisindeki
tarihsel suç ortaklığı
  “Kürt açılımı”nın inandırıcılık krizi derinleşiyor
Emperyalist haydutlara geçit vermemek için etkin bir faaliyet!
Kapitalizm kirli ve kanlı
bir düzendir!
Kapitalizm sular altında boğmaya
devam ediyor!
  Sel felaketine ilişkin açıklama ve eylemlerden.
  Eğitim emekçileri hak gasplarına karşı eylemde!
  Kent AŞ işçilerinden Ankara yürüyüşü
  İşçi ve emekçi hareketinden..
  Kürt ulusal sorunu üzerine değerlendirmelerden seçmeler...
Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/2
  Metal İşçileri Kurultayı 3. hazırlık semineri gerçekleşti
  Ulucanlar katliamı ve direnişi 10. yılında..
  Binler 12 Eylül düzenine karşı
alanlara çıktı
  “Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez!”
  Zindanlarda tecrit ve işkence artarak devam ediyor.
  Filistin sorununda emperyalist çözüm planları.
  Almanya’da devrimci seçim faaliyetlerinden
  “Devrimin komutanı” devrimle birlikte yaşamaya devam edecek!
  İkiz kardeş: Zorbalık ve ikiyüzlülük! -
M. Can Yüce
  Ape Musa’nın katili sermaye devleti
Kürt sorununu çözemez!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez!”

Sevgili yoldaşlar,

Sincan’dan size bir kez daha merhaba! Neler yapıyorsunuz? Nasılsınız? Biz bol bol kitap okumaya devam ediyoruz. Aslında bu tutuklama pratiğimiz “anlamlı” oldu. Neden? Dersen bir türlü okumaya fırsat bulamadığımız kitapları okuma şansımız oldu. İyice yoğunlaşıyoruz kitaplara. Fırsat bu fırsat dedik işte. Bu arada zeytinyağı da bulduk burada. Beslenmemize de dikkat etmeye çalışıyoruz. Zarfta 4 küçük arkadaşa hazırladığımız kartlar var. Çocuk arkadaşlarımızı da bizim için kocaman öpün, sarılın.

Biz burada Mamak 6. Kültür Sanat Festivali’nin ardından sesimizi boğma girişimi ile karşı karşıya kaldığımız, gözaltı ve tutuklanmamıza ilişkin düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Mamak İşçi Kültür Evi’nin emektarları olarak bu süreçte karşı karşıya kaldığımız bu tablonun önemli olduğuna inanıyoruz. Çünkü sınıf güçlerine yönelik bu engelleme çalışmaları ilk değil. Önümüzdeki günlerde tıpkı KESK ve Sabra’da yaşanan örneklerde olduğu gibi yeni saldırıların yaygınlaşacağı ortadadır.


Festivalin politik içeriği ve sınıf faaliyeti...


Kapitalistlerin, ekonomik, sosyal, siyasal saldırılarının pervasızlaştığı bir süreçteyiz. İşsizlik, yoksulluk, işten atmalar, düşük ücretler, sosyal hakların gaspı, demokratik hak ve özgürlüklerin tırpanlanmasının en ileri boyutları yaşanıyor. Kapitalist sistem, kriz gündemi ile birlikte bu tabloyu emekçiler cephesinden daha da derinleştirmiş durumda. Bu biçimiyle insanca yaşama hakkının, tüm dünya işçi sınıfının elinden alındığı bu sefalet tablosunu, devasa boyutlarda bir geleceksizlik tablosu izledi. Krizle birlikte neo-liberal saldırılarla, en temel haklara göz dikilmiş oldu. Bu durum işçi hakları ve sosyal haklar alanındaki tüm kazanımların, burjuvaziye altın bir tepside sunulmasını getirdi. Türkiye’de kıdem tazminatı hakkının, işsizlik fonunun gaspına yönelik girişimlerin, kölelik demek olan istihdam bürolarının, asgari ücretin de altına çekilen ücretlerin, sigortasız çalışmanın yaygınlaşmasının, SSGSS’nin uygulamaya başlamasının, uzun çalışma saatlerinin yaygınlaşması sonucunda sermayenin önü tamamen açılmış oldu. Tüm dünya Çin çalışma rejimi olarak ifade edilen ağır çalışma koşulları kriz süreciyle tüm hızı ile devreye sokulmaya başlandı. Bu tablo, emeği köleleştirilen milyonlarca işçi-emekçinin dört bir yandan kuşatılması anlamına geldi. Burjuva ideolojisinin en geri biçimleri işçi-emekçilerin gündelik yaşamının bir parçası haline getirildi. Bir taraftan daha çok kar hırsıyla, doğanın tahribatıyla tüm insanlığın geleceğinin tehdit edilmesi, diğer taraftan bölgesel savaşlar, yıkımlar, artan açlık ve gözyaşları… İşte bu cehennem benzeri tablo işçi sınıfı ve emekçilerin örgütsüzlüğü ve dağınıklığından cesaret alan sermaye sınıfı tarafından daha da derinleştirilmektedir. Bu tabloyu tersine çevirecek olan tek güç işçi sınıfının birleşik, siyasal, devrimci hareketidir.

Mamak İşçi Kültür Evi tarafından 6 yıldır düzenlenen Kültür Sanat festivalinin bu yılki çağrısı bu karanlık tabloyu değiştirmeye yöneliktir. Alternatif kültür-sanatın değiştirici ve dönüştürücü gücüne güvenerek, bu festival yıllardır binlerce emekçinin düşünü gerçek kılacak kurtuluş yolunu kararlılıkla ortaya koymuştur. Bireyci, düşünmeyen, sorgulamayan, bencil kimliklerin tüm işçi-emekçilerin üzerinde hakim kılınmasına karşı, İşçi Kültür Evi 9 yıldır yeni bir dünya, yeni bir kültürün mütevazı temsilcisi olmuştur. 6 yıldır düzenlenen festival emeğin ve birikimin ürünüdür. Bireyciliğe karşı kolektivizmi, insani değerlerin yok edilmesine karşı karşılıksız ve çıkarsız bir dünyayı ortaya koyan İşçi Kültür Evi Mamaklı emekçilerin elinde geleceğe açılan bir anahtardır. Gücünü 150 yılı aşan işçi sınıfı mücadelesinden alan, bağımsız, devrimci sınıf faaliyeti güçlenmektedir. İşçi Kültür Evi, bu faaliyetin alternatif kültür-sanat alanındaki temsilcisidir. İşçi sınıfının sermaye karşısındaki bağımsız tutumu tarihseldir. Ve bugün için daha yakıcı ve yaşamsaldır. Bu yıl kapitalist sistemin gerçek yüzünü teşhir ederek “karanlığa ışık, sessizliğe çığlık olacağız!” çağrısıyla örgütlenen festival bu çerçevede amacına ulaşmış, sınıfın bağımsız, devrimci tutumunu tüm program boyunca ete kemiğe büründürmeye çalışmıştır. Sanatın, bir avuç elitin elinden çekilip alınarak işçilerin yaşamının doğal bir parçası yapılması anlamına gelen atölye çalışmaları (halk oyunu, şiir, tiyatro, çocuk tiyatrosu, müzik) ile eşit ve özgür bir dünyayı omuz omuza vererek, kendi elleri ile var etmeye çalışan kolektif zemini ile İşçi Kültür Evi meşru, devrimci bir kitle örgütüdür. Sermaye tarafından on yıllardır kitlelerin sömürüye ve yoksulluğa karşı ortak hareket etmesine yönelik ördüğü örgütsüzlük, umutsuzluk ve karamsarlık duvarında açılan bir gedik olmuştur bu faaliyet. Yıllarca emekçilerin yalnızca izleyicisi değil, öznesi olduğu bu faaliyet aynı zamanda sermaye tarafından yoğunlaştırılan yıkım saldırıları karşısında devrimci bir soluk olmuştur.

Çözümsüzlüğün, tüm zenginlikleri üreten işçi sınıfının karşısına sermaye tarafından tek “yol” olarak konduğu bugün sınıfın kendi gücünün farkına varmasını sağlamak belirleyici bir yerde durmaktadır, devrimci sınıf tutumu bunu gerektirmektedir. Kapitalist sömürünün neden olduğu her sorun karşısında bu yaklaşımla hareket eden sınıf devrimcileri, tüm enerjileri ile güne yüklenip geleceği kazanmaya çalışmaktadırlar. Bu çaba işyerlerinde, fabrikalarda, emekçi semtlerinde, okullarda ve yaşamın üretildiği her yerde kendini var etmektedir.

Emeği köleleştirilmiş milyonların sesi olan Kızıl Bayrak gazetesi, büyük bir irade ile kazanılan sokak eylem ve etkinlikleri, haramilerin saltanatını ortadan kaldırma çalışması, seçim çalışması bunun bir ürünüdür. Biz bugün burada bu çalışmaların emektarları olduğumuz için evlerimiz basılarak sokak ortasında yaka paça gözaltına alınarak tutuklandık. Bizim tutuklanmamız binlerce emekçinin insanca bir yaşam ve özgür bir gelecek için yan yana gelmesine karşı sermayenin bir yanıtı oldu. Sermaye bizim tutuklanmamızla daha önce de defalarca kez denediği gibi bir kez daha devrimci sınıf faaliyetini engellemeye, sınırlandırmaya çalışıyor. Toplatması dahi olmayan Eksen Yayıncılık’ın kitaplarını festival alanında sattığımız için, seçim döneminde işçi sınıfının bağımsız, devrimci adayı olduğumuz için, yoksulluğa, sefalete karşı çıkan eylemlere katıldığımız için, 600 yıl öncesinden bu güne “yarin yanağından gayrı paylaşmak için her şeyi” diyenlerin sesini soluğunu festival alanlarına taşıdığımız için, sanatı emekçilerin yaşamının bir parçası haline getirdiğimiz için bu gün bu duvarların arkasındayız.

Kültür ve sanat işçi sınıfı mücadelesinin doğal bir parçası olmuştur. Bu yıl İşçi Kültür Evi, 6. festivalini Victor Jaralar’ın, Bertolt Brehctler’in, Nerudalar’ın, Nazımlar’ın, Yılmaz Güneyler’in toplumu dönüştüren sanat anlayışının sembolü olacağını ifade etmiştir. Bu karanlığı yaratanların karşısında yan yana gelerek tek yumruk olmayı ve hiçbir şekilde bükülmemeyi gerektirmektedir. Ancak bu şekilde sessizliği bozabiliriz. Tecrit koşullarından, demokratik hak ve özgürlüklerin gaspına kadar kapitalist sömürünün nedeni olan tüm sorunlar karşısındaki konumlanışını, kültürün ve sanatın dili ile ifade eden İşçi Kültür Evi mücadelesine durmaksızın devam edecektir. Sınıf devrimcilerinin gelecek güzel günlere dair bilimsel dünya görüşü tecrit duvarlarına sığmaz. Kapitalist sömürüye karşı “işçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur. Ancak kazanacağı bir dünya vardır.” İşte bu yüzden sesimizi boğmaya gücünüz yetmez. Biz kazanacağız!

Tüm sınıf kardeşlerimizi devrimci duygularımızla selamlıyoruz.

Sincan kadın hapishanesinden BDSP’li tutsaklar

2 Eylül 2009



TUYAB: “Tecrit işkencesine son!”

Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB), 16 Eylül Çarşamba günü Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla devrimci tutsaklar üzerindeki baskılara dikkat çekti. Ankara Sincan L Tipi Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan BDSP’li tutsakların karşı karşıya kaldığı tecrit işkencesini protesto etti.

“Hasta tutsaklar serbest bırakılsın! F tiplerinde insanlık dışı uygulamalara son! / TUYAB” pankartının açıldığı eylemde açıklamayı okuyan Ayten Özdoğan, dışarıda çok yönlü saldırıların arttığı bir dönemde içeride de devrimci tutsaklar üzerindeki tecrit işkencesinin devam ettiğini söyledi.

TUYAB açıklamasında, bu saldırıların sonuncusunun Ankara Sincan L Tipi Kapalı Kadın Hapishanesi’nde tutuklu bulunan BDSP’li tutsaklar Evrim Erdoğdu, Gülnur Ertaş ve Eda Ünalan’ın kaldıkları hücrede patlayan kanalizasyon nedeniyle günlerce pislik içinde yaşamak zorunda bırakılmaları olduğu söylendi. Bu durumun cezaevi yönetimi tarafından işkence yöntemi olarak kullanıldığı ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, geçtiğimiz haftalarda cezaevi idaresi tarafından hücre cezası verilen  kronik astım hastası Evrim Erdoğdu’nun rahatsızlandığı, sağlık durumunu, yazdığı dilekçeyle cezaevi yönetimine bildirmesine rağmen revire götürülürken kanalizasyon pisliğinin içinden geçirildiği bilgisi verildi. Erdoğdu’nun başına geleceklerden Adalet Bakanlığı’nın sorumlu olacağı dile getirildi.

Basın açıklamasında, hapishanelerde tutuklu bulunan çok sayıda devrimci tutsağın da benzer tecrit saldırıları ve sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldığı belirtildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul