28 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/33

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin “Kürt açılımı” açmazda!
  “Demokratik açılım” tartışmaları Kürt halkına saldırılar eşliğinde sürüyor!
  Emperyalist-kapitalist sistemin haydutları 1-7 Ekim’de Türkiye’ye geliyor.
  Haksız savaşların kiri silinemiyor
Sosyal yıkım saldırılarına
karşı mücadeleye!
Sermaye düzeninin
kolladığı iki katil!
Asemat’ta eylem, Asil Çelik’te
açlık grevi..!
Entes direnişinden
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  Sermaye düzeninin Kürt sorununda tarihi çözümsüzlüğü
  Bir sendikalaşma deneyiminin gösterdikleri.
  3. köprü projesi: Yeni bir talan ve
çevre katliamı
  Afganistan’da seçim oyunu
  CIA’ya işkence soruşturması
  İlaç tekelleri insan yaşamını
hiçe sayıyorlar
  “Açılımlar” ve devrimci yurtsever
tutum üzerine
  Din tacirlerinin Ramazan’dan yansıyan görüntüleri
  Bültenlerdern.
  Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden
mektup
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Afganistan’da namluların
gölgesinde seçim oyunu

Afganistan’da, işgal ordularının namluları gölgesinde gerçekleşen seçimler, medya tekellerinin gayreti ile büyük bir olaymış gibi yansıtıldı. Savaş aygıtı NATO komutasında devam eden emperyalist işgalin Afganistan’da yarattığı derin yıkımın sözünü etmeyen savaş baronlarının hizmetindeki medya tekelleri, gerçekleşen seçimlerin Afganistan açısından önemli bir gelişme olduğu palavrasını dünyaya yutturmaya çalışıyor. 

Oysa Afganistan’daki sarsıcı tablo, ne seçim oyunu ne medya tekellerinin marifeti ile üstü örtülebilecek cinstendir. Zira sekizinci yılını tamamlamak üzere olan emperyalist işgal Afganistan’ı tam bir enkaza çevirdi. Savaş tüm yıkıcılığıyla devam ederken, toplum Ortaçağ karanlığına itilmiş bulunmaktadır. “Yeniden inşa” adına aktarıldığı söylenen kaynaklara ise, CIA fideliğinde yetiştirilen “devlet başkanı” türünün simgesi olan Hamid Karzai ile yardakçıları tarafından el konulmaktadır. 100 bini aşkın işgalci askere rağmen, başkent Kabil’i bile denetlemekte zorlanan NATO orduları, hava bombardımanları ile hergün yeni katliamlar gerçekleştiriyor. Üretici güçleri tahrip edilen ülkede haşhaş ekimi neredeyse tek gelir kaynağı olurken, milyonlarca yoksul Afganlı açlıkla boğuşarak yaşam mücadelesi veriyor.

İşgal karşıtı direnişi kırma noktasında başarısızlığa uğrayan emperyalist orduların savaşı yayma politikası yıkımlara yenilerini eklerken, seçim sandıklarının kurulması bu ülke halklarıyla alay etmekten başka bir anlam taşımıyor. Oy verme oranının düşüklüğü (% 40-50 arası), Afganistan halklarının da seçim oyununu ciddiye almadıklarını göstermiştir. İşgalciler ile yardakçıları katılım oranındaki düşüklüğü Taliban güçlerinin tehditlerine bağlasa da, tablo, seçim oyununun emperyalist işgali meşrulaştırma işlevi göremediğini ortaya koyuyor.

100 bini işgalci ordulara mensup toplam 300 bin asker tarafından “güvenliği” sağlandığı halde, seçimlerde yolsuzluk da diz boyu. Bir yanda seçimleri reddeden Taliban güçlerinin tehditleri, öte yanda ikisi ABD yetiştirmesi olan Hamid Karzai ile 2006’ya kadar dışişleri bakanı olan Abdullah Abdullah taraftarlarının tehdit ve sindirme taktikleri…

Seçimleri gözlemleyen “Özgür ve Adil Seçim Vakfı” tarafından hazırlanan ön rapora göre, seçim sandıkları sahte oylarla dolduruldu, okuması yazması olmayanlara kime oy verecekleri gösterildi, yaşı tutmayanlar oy kullandı, bazı kişiler birden fazla oy verdi, sandık başındaki yetkililer taraflı davrandı, yalnızca Taliban değil diğer taraflar da sindirme taktikleri uyguladı…

Düşük katılımın, patlayan bombaların, yaygın yolsuzluğun yanısıra, daha sonuçlar açıklanmadan, hem kukla devlet başkanı Hamit Karzai’nin hem diğer iddialı aday Abdullah Abdullah’ın yardakçıları zafer ilan ettiler. Bu tablo, seçimler vesilesiyle “Afganistan’ı demokratikleştirdik” propagandasına hazırlanan Washington ve Londra’daki savaş baronlarının heveslerini de kursaklarında bıraktı. Zira ABD’nin Afganistan-Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke bile “sonuçları tartışmalı bir seçim olacak. Zafer ve hile iddia eden adaylar görürsem şaşmam” diyerek, seçim oyununun tutması konusunda umutsuz olduğunu itiraf etmek durumunda kaldı.

Seçimler emperyalist ülkelerde bile bir sirk gösterisi halini almışken, işgal ordularının bomba yağdırdığı Afganistan’da yapılan seçimlerde bu ülke halklarının iradesinin sandığa yansıması söz konusu bile olamaz. Hal böyleyken halkın iradesinden söz etmek, riyakarlığın kaba bir tezahüründen başka bir anlam taşımamaktadır. Dahası bu iddia, hergün NATO ordularının bombalarıyla katledilen Afganistan halklarıyla alay etmektir.

Emperyalist orduların işgali altındaki Afganistan’da halkların iradesi seçim oyunlarıyla değil, ancak işgalciler ile işbirlikçileri kovulabildiği zaman ülkenin kaderinde belirleyici olacaktır.

 

 

Afganistan’da seçim oyunu
gölgesinde kalan kadınlar

Afganistan’da yapılan seçimler, mevcut şartlar altında Afgan halkına ne demokrasi ne de özgürlük getirebilir. 100 bin işgalci askerin bulunduğu Afganistan’da seçimlerin ne kadar demokratik olacağı bir yana seçimler birçok hile iddiasıyla birlikte anıldı. Örneğin Kuzey ve merkez eyaletlerde Karzai’nin en büyük destekçisi, aynı zamanda bir savaş ağası ve uyuşturucu taciri olan kardeşi Ahmet Vali Karzai’nin tanesi 20 dolardan seçim kartı satın aldığı belirtiliyor. Afganistan’ın Özgür, Adil Seçim Kuruluşu (FEFA) raporlarına göre ise, seçimler için adını yazdıranların yüzde 20’si yaşları 12’ye kadar düşen reşit olmayan çocuklar. Bu da 17 milyon seçmenin yaklaşık 3,5 milyonunun oy verme ehliyeti olmadığını ortaya koyuyor. FEFA bu usulsüzlüğün seçim merkezlerinin yüzde 85’inde gerçekleştiğini duyurdu.

 Hal böyleyken ABD’nin Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke, oy verme işleminin açık ve adil bir şekilde yapıldığını söylemektedir. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de seçimlerin güvenlik açısından başarılı olduğunu bildirmekte, “bu Afgan halkının demokrasi isteğinin net göstergesidir” demektedir.

Emperyalistler medya aracılığıyla seçimlerde kadınların iradesini yansıtmakla övünmeyi de ihmal etmediler. Dünya kamuoyunu bir kez daha kadınları kullanarak aldatma çabasına girdiler. Oysa geleneksel baskılar ve Taliban tarafından saldırıya uğrama riski kadınların seçimlere katılmalarına engel oldu. Ayrıca birçok erkeğin seçim kartlarını eve götürerek kadınlara parmak bastırdığı da basına yansıyan haberler arasındaydı. Emperyalistlerin gölgesinde ve Taliban gericiliğinin kıskacı altında kadınların seçimlere katılmasının zaten hiçbir anlamı yok. Seçimlerin yapılıyor olması özgürlük ve demokrasinin göstergesi olmadığı gibi, bu seçimlerin Afganistan halkına ve özellikle kadınlara iyi hiçbir şey getirmeyeceği de ortadadır.

2001 yılında ABD, Afganistan işgalini “özgürlük ve demokrasi” yalanlarıyla süslemiş, bu demagojisini de özellikle Afganlı kadınları kullanarak yapmıştı. Afgan kadınını burkalarından çıkarıp sokağa çıkması üzerinden bahşedilen “özgürlük” gazete sütunlarına ve fotoğraf karelerine yansıtılmıştı. Vitrinin gerçek yüzünde ise, Afganlı kadınların burkalı yaşamı ve intihar nedeni olan zorla evlendirilme, tecavüz, cinsel taciz, mahalle baskısı devam ediyor. 

2004 yılında kabul edilen anayasada getirilen “Afgan vatandaşlarının -kadın ya da erkek- yasalar önünde eşit hakları ve yükümlülükleri vardır” maddesi ise hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü bütün yasalarda şeriata uygunluk arandığı için, Taliban dönemiyle şimdiki arasında değişen bir şey yok. Özellikle kadınların yaşadıkları sorunlar devam ediyor. Afganlı kadınların büyük çoğunluğu hala okula gönderilmiyor, çalışmaları engelleniyor. Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamıyor. Tüm kadınlar, başlarından ayak uçlarına kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorunda. Uygun giyinmediklerinde ise ya kitleler tarafından taşlanıyorlar ya dayak yiyorlar. Ve tüm bunlara işgalci güçlerin baskılarını ve cinsel saldırılarını da eklemek gerekiyor.

Afganistan’da kadınların ne gibi “özgürlükleri” olduğuna dair son ibretlik örnek ise, ABD desteğiyle iktidara gelen ve bu seçimleri de kazandığı açıklanan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin azınlıktaki Şiiler’in oyunu alabilmek için onay verdiği yasadır. Geçtiğimiz Nisan ayında Afgan meclisinin gündeme gelen bu aile kanunu ile erkeklerin eşlerine tecavüz etmesine göz yumuluyor ve kadınların hangi şartlarda ve ne zaman evden kendi başlarına çıkabileceği de bu yasa ile belirleniyor. Bu kadarı bile emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin özgürlük ve demokrasi anlayışını özetliyor.

Afganlı kadınları emperyalistler ve onların işbirlikçilerinin seçim oyunu değil, onlara karşı yürütecekleri mücadele özgürleştirebilir. Ancak bu mücadele sayesinde işgalcilerden hesap sorulabilir, sömürüye, baskıya, eşitsizliğe ve her türden gericiliğe karşı durulabilir.