10 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/14

  Kızıl Bayrak'tan
  Barack Obama’nın Türkiye ziyareti…
  ABD ve işbirlikçilerine karşı bölge halklarının yanındayız!..
Kapitalist emperyalizmin vurucu
Adana’da NATO karşıtı protesto…
Obama protestolarla karşılandı...
  Efendi Obama’ya uşaklara yaraşır bir karşılama!
  Türk sermaye devletinin NATO şovu...
  1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!
  1 Mayıs Taksim tartışmaları üzerine...
  Devrimci seçim çalışmamızın sonuçları
  Adana: Tempolu bir devrimci seçim çalışması...
  Kürt halkının kaderi işçi sınıfı ve emekçileri nihai kurtuluşa götüren yolla kesişmektedir!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kurtiş işçilerinden açıklama:
  İnsanca yaşayabileceğimiz onurlu bir gelecek için mücadeleye, 1 Mayıs’a!
  Tokat Eğitim-Sen Şubesi’nin soruşturma terörüne maruz kalan sosyalist kamu emekçisi ile konuştuk…
  Gençlikten...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kurtiş işçilerinden açıklama:

“Direne direne kazanacağız!”

Bizler Topkapı bölgesinde faaliyet gösteren Kurtiş Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.’nde çalışmakta olan işçileriz. Daha doğrusu işçilerdik. Çünkü patronumuz haklarımızı aradığımız için bizleri hukuksuz bir biçimde işten çıkarttı.

Ağustos ayından itibaren maaşlarımızı düzenli alamadık. Kasım ayından itibaren de ellişer-yüzer liralık harçlıklarla geçiştirildik. Böyle bir tablo karşısında da birçoğumuz ev sahiplerine, çevremize, kredi kartlarına, bankalara borçlandık. Durumumuzu anlatarak hakkımız olan ücretlerimizi istediğimizde ise bizlerden sürekli olarak beklememiz istendi. Bir sonraki Cuma’nın, Pazartesi’nin bir türlü sonu gelmedi. Bizler de Topkapı İşçi Derneği’ne başvurarak sorunlarımızı anlattık. Dernekteki arkadaşlarımızın yönlendirmesiyle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesiyle bizlere verdiği hakkı kullanarak bireysel olarak iş görme borcumuzu yerine getirmedik. 9 Şubat Pazartesi günü direnişe geçtik. Maaşlarımızın ve vergi iade paralarımızın ödenmesi, ayrıca bundan sonraki dönemde maaşların gününde ve eksiksiz ödenmesi talebiyle iş kanunun 34. maddesinde belirtildiği biçimde çalışmadık.

Patron, direnişin hemen başlangıcında diş göstermeye başladı. “Yaptığınız yasa dışı, hemen iş başı yapmazsanız tutanak tutacağız” gibi tehditlerle direnişi kırmaya çalıştı. Buna karşılık bizler çalışmamanın yasal hakkımız olduğunu, talepler yerine getirilene kadar direnişe devam edileceğimizi belirttik. Bizlerin kararlı duruşu sonrasında direnişin 2. gününde taleplerimiz kabul edildi ve alacaklarımızın bir kısmı peşin olarak aldık, bir kısmı da ödeme planına bağlandı ve bizler de yeniden işimizin başına geçtik.

Ancak aradan geçen süre içerisinde ne bizlere vaat edilen ödeme planı yerine getirildi ne de ücretlerimiz düzenli olarak ödendi. Patron yine sadaka misali harçlıklarla bizleri geçiştirmeye çalıştı. Matbaanın batmak üzere olduğunu, şirketin yönetiminin kayyuma devredildiğini söyleyerek kayyum avukatıyla görüşmemizi istedi.  Bizlerle görüşen ve kendini kayyum avukatı olarak tanıtan kişi ise, bize ne kartını ne de ona olaşabileceğimiz bir adres gösterdi. Sorduğumuzda ise kaçamak cevaplarla bizleri atlatmaya çalıştı.

Bizler de yine 34. maddeye dayanarak 30 Nisan Pazartesi günü direnişe geçtik.

Bizlerin çalışmaması üzerine patron da tehditler savurmaya başladı. “Çalışmayan çıkar gider”, “alacaklarını isteyen dava açsın” gibi sözlerle bizleri yıldırmaya çalıştı. Ancak bizler haklı olduğumuzun bilinciyle geri adım atmadık ve direnişimizi sürdürdük. Bunun ardından patron bizlerin sağladığı birliği bozmaya çalışarak, aramızdan 6 arkadaşımızı işten çıkardığını söyledi. Gerekçe olarak da çalışılmamasını gösterdi. Bizler de kullandığımızın yasal bir hak olduğunu ve buna dayanarak bizleri işten çıkaramayacağını söyledik. İşten çıkarmayı kabul etmedik.

Ertesi sabah işyerine geldiğimizde ise patron, matbaayı kapatacağını söyleyerek hepimizin işten çıkarıldığını söyledi ve bizleri matbaaya almadı. Bizler de noter çağırarak bu hukuksuz durumu tespit ettirdik. Noterin gitmesinin ardından patron, başka bir firmada çalışan bir işçiyi içeri alarak çalıştırdı. Hatta patron, “matbaayı kapatıyorum” lafını daha birkaç saat geçmeden kendi yalanladı ve iş görüşmesine yeni işçiler gelmeye başladı.

Buradan tekrar ediyoruz: Kurtiş patronu açık bir işçi düşmanlığı yapıyor ve suç işliyor.

İş kanununda belirtilenin aksine, bizlerin alacaklarımız yüzünden yerine getirmediğimiz işleri başkalarına yaptırıyor ve yerimize işçi çalıştırıyor.

Ancak bu haksızlık Kurtiş patronunun yanına kalmayacaktır. Haklarımızı ve alacaklarımızı sonuna kadar arayacağız ve yasal süreci de başlatacağız.

Bizler birlikteliğimizi sağladık ve bunu sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. İçerideki son kuruşumuzu alana kadar nefesimiz Kurtiş patronunun ensesindedir.

Buradan, bizlerle benzer sorunlar yaşayan işçi arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Sessiz kalmayın ve haklarınızı sonuna kadar arayın. Haksızlığa boyun eğmeyin!

Direne direne kazanacağız!

Kurtiş İşçileri


Kurtiş patronunun oyunları sürüyor!

1 Nisan’dan bu yana İstanbul Topkapı’daki işyerleri önünde bekleyen Kurtiş işçileri mücadelelerini kararlılıkla sürdürüyor. İşyeri önündeki bekleyişlerini sürdüren işçiler yasal sürecin başlaması için de ilk adımlarını attılar. Çevre işyerlerinde çalışan işçilerin sunduğu destekle moral kazanan işçiler, patronun saldrılarını ise kararlılıkla karşılıyorlar.

Kurtiş patronu işçilere yönelttiği tehditlerden bir sonuç alamayınca bazı işçileri evlerinden arayarak işbirliği teklif etti. “Benim sorunum sizinle değil gelin işbaşı yapın” diyerek birliği bozmaya çalışan Kurtiş patronuna Kurtiş işçilerinin yanıtı ise kararlı direnişleri oldu.

3 Nisan günü Kurtiş işçileri işyeri önündeki bekleyişlerini sürdürürken, patron avukatı eşliğinde işyerine gelen polisler işçiler hakkında suç duyurusu olduğunu ve karakolda ifade vermeleri gerektiğini söylediler. Bunun üzerine işçiler avukatlarıyla birlikte karakola giderek ifadelerini verdiler. Patronun mesnetsiz iddialarını reddeden işçiler, “yasadışı örgütlenme” ve “gasp”la suçlanıyorlardı.

İfade işlemlerinin tamamlanmasının ardından işçiler alkışlarla direniş alanına döndüler.

Matbaanın girişine pankartın tekrar asılmasının ardından çevredeki işçilere durum izah edilerek patronun yalanları teşhir edildi.

4 Nisan günü Kurtiş patronu bir provokasyon girişiminde bulundu. Direniş alanına gelen bir kişi işçilerin fotoğraflarını çekmeye başladı. Kim olduğu sorulduğunda kendini sivil polis olarak tanıtan kişiden kimliğini göstermesi istenince, kendini “gazeteci” olarak tanıttı. İşçilerin kimlik görme ısrarı sürünce de çareyi kaçmakta buldu. Çektiği fotoğrafların silinmesini isteyen işçilerin yaşadığı tartışmaya matbaa çalışanı patron yandaşları da karıştılar ve ”gazeteci” olduğunu iddia eden şahsı önce yan matbaaya soktular, ardından da matbaanın arabasıyla kaçırdılar.

Fotoğrafçı olduğunu iddia eden şahsın kaçırılmasının ardından “bir gazetecinin darp edildiği” ihbarı üzerine polis ekibi matbaa önüne geldi. Çevredekilerle birlikte işin aslının anlatılması üzerine polis ekibi bir süre konuştuktan sonra ayrıldı.

İşçiler direnişin sesini dışarıya taşımaya dönük eylemlerle süreci ilerletecekler.

Kızıl Bayrak / İstanbul


DİSK 1 Mayıs’ta Taksim’de!

1 Nisan’da toplanan DİSK Başkanlar Kurulu, ekonomik krize, 29 Mart yerel seçimlerine ve işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’a ilişkin değerlendirmesini kamuoyuna açıkladı. Başkanlar Kurulu’nun aldığı kararların başında 1 Mayıs’ta Taksim kararlılığı geliyor.

DİSK Başkanlar Kurulu yerel seçimlere ilişkin değerlendirmesinde AKP eleştirisinde bulunarak, 29 Mart’ta “özelleştirmeye, ranta, yolsuzluğa ve partizanlığa dayalı uygulamalara, muhtaç vatandaşlara adil sosyal yardımlar götürmek ve herkesi belediye hizmetlerinden eşit yararlandırmak yerine, sadaka toplumu yaratmaya çalışan politikalara”  uyarı yapıldığı belirtildi. Kürt sorununun görmezden gelinemeyeceği de, yerel seçimlerin bir uyarısı olarak sonuç bildirgesinde yerini aldı.

Ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği ve toplumsal bir soruna dönüştüğünün de ifade edildiği bildirgede, işsizliğin, hayat pahalılığının ve sosyal hakların gaspının ulaştığı boyut ifade edildi.

DİSK, merkezi olarak 2009 1 Mayıs’ında emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, kitle örgütleri ve emek dostlarıyla birlikte Taksim’de olma kararlılığındadır” denilen açıklamada, 1 Mayıs’ın tatil günü olarak yasalaşması ve 1977 katliamının aydınlatılması, sorumluların yargılanması için TBMM Araştırma Komisyonu kurulması talepleri de yer aldı.