3 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Yerel seçimler ve siyasal sonuçlar
  Yanıtımızı 1 Mayıs alanlarında vermeliyiz!
Seçim aldatmacası bitti, kapitalizmin krizi sürüyor…
Kayseri: Yoğun ve etkin bir devrimci seçim çalışması!..
Bursa: Devrimci seçim çalışmamızın kazanımlarıyla şimdi daha da güçlüyüz!..
  Manisa: Tempolu bir seçim çalışması...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Tescilli faşist katil Muhsin Yazıcıoğlu “kahraman” ilan edildi!
  Saldırganlık ve savaş aygıtı 60. yılında...
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…
  Genç komünistlerin seçim faaliyetlerinden…
  Kızıldere şehitlerini anma eylem ve etkinliklerinden...
  Almanya’da kriz karşıtı gösteriler…
  G-20 Zirvesi Londra’da toplanıyor...
  Barack Obama’nın yeni Afganistan planı...
  Arjantin’de onbinler askeri faşist cuntadan hesap soruyor...
  Ekim Gençliği'nden...
  Seçim sonuçları hakkında birkaç söz
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

G-20 Zirvesi Londra’da toplanıyor...

Kapitalizme ve krizine karşı öfke büyüyor!

ABD’de başlayan ve dünyaya yayılan ekonomik kriz burjuvazinin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Kapitalizmin krizine çözüm arayan sermaye devletleri, 4 Nisan günü Londra’da G-20 Zirvesi’ni topluyorlar. Zirve 4 Nisan’da gerçekleşecek olsa da, toplantı öncesi yapılan açıklamalar G-20’nin sonuçlarına ışık tutmaktadır. Bazı emperyalist devletler krizi atlatmak için G-20 Zirvesi’ni bir fırsat olarak görürken, kimileri de zirvenin hiçbir şeyi çözmeyeceğini açıklamaktadırlar.

G-20 Zirvesi ile ilgili en çarpıcı açıklamayı “renkli devrim”lerin finansörü, spekülatör George Soros yaptı. Soros, G-20 Zirvesi’nin son şans olduğunu hatırlattı ve zirvede mevcut görüş ayrılıkları giderilmediği koşullarda küresel bir çöküşün yaşanabileceği uyarısında bulundu. Küresel sistemin düzelmesi için eskiye dönüşün doğru olmayacağını belirten Soros, mutlaka reform yapılması gerektiğini, acil önlemlerin alınması halinde bile durgunluğun uzun süreceğini, önlem alınmaması halinde ise küresel çöküş yaşanabileceğini vurguladı.

Soros, kriz karşısında iki talebi öne çıkardı: “Reform ve acil önemler”

Biliyoruz ki, burjuvazi dünyanın neresinde “reform”dan bahsetse, bu, işçi ve emekçilere yönelik azgın bir saldırı anlamına gelmektedir. “Acil önlemler”le kastedilen ise, krizin faturasını ödemeye karşı çıkan işçi ve emekçilerin mücadelesini dizginleyecek önlemlerdir.

Zirve’ye ilişkin olarak, başta İngiltere ve Almanya olmak üzere birçok devlet, öncesinde tartışmayı başlattılar. G-20 Zirvesi sonuçlanmadan belli bir hat ortaya çıkarılmış oldu.

İngiliz hükümetinin 20’ler grubu zirvesi özel temsilcisi Lord Malloch Brown şunları söylüyor: “Buluşma kati bir sınav olacak. 20’ler grubu zirvesinin ardından dünya basını azimli, ciddi ve isabetli kararlardan bahsederse görevimizi yapmış sayılırız. Etmezse, piyasalar, herkesin hissedeceği şekilde daha da çöker.”

İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Avustralya Başbakanı Kevin Rudd ise zirveden beklentilerin büyük olmaması gerektiğini vurgulama gereği duydular. Çin de zirvenin sorunu bir günde çözemeyeceğini ancak önemli bir süreci başlatacağını belirtti.

Almanya Başbakanı Merkel ise, G-20 Zirvesi’nin ekonomik kriz sorununu hemen çözemeyeceğini ve uluslararası mali kuralların yeniden yapılanmasının çok uzun sürebileceğini belirterek, Londra’daki toplantıdan çok umutlu olmadığını ifade etti.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin sözleri ise şimdiden gerginlik yaratmaya yetti. Sarkozy “kulağa hoş gelen ancak içerik açısından boş sahte başarılara” izin vermeyeceğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon da, G-20 ülkelerini, dünya ekonomisini canlandırma paketine katkıda bulunmaya çağırdı. Bunun, yoksul ülkelerde yaşanan ekonomik durgunluğun üstesinden gelinmesine yardımı olacağını, aksi takdirde bu ülkelerde sosyal huzursuzlukların baş gösterebileceğini vurguladı.

G-20 Zirvesi ile ilgili tartışmalar devam ederken, Alman Der Spiegel dergisinin zirvenin sonuç bildirisi taslağını yayınlaması Almanya ve İngiltere arasında sert tartışmalara yol açtı.

G-20 Zirvesi’nin sonuç bildirisi taslağından yansıyanlar şunlar:

* 2 trilyon dolarlık bir teşvik paketinin uygulamaya konulması. Böylece büyümenin yüzde 2 artması ve dünya genelinde 20 milyon kişiye iş olanağı sağlanması umut ediliyor. Almanya ve Fransa, Gordon Brown’un mali kriz ile ilgili önlem önerilerini sıcak bakmıyor.

* Zor durumdaki bankalara desteğin sürdürülmesi ve İMF kaynaklarının artırılması.

 

Krize karşı emekçilerin artan tepkisi ve burjuvazinin korkusu

Emperyalist-kapitalist sistem krizin faturasını emekçilere ödetmeye çalışırken, Avrupa’nın birçok yerinde G-20 Zirvesi’ne karşı onbinlerce kişi zirveden bir hafta öncesinden itibaren protesto gösterileri düzenlemeye başladı. İngiltere, Almanya, Hollanda, İtalya, Avusturya, Fransa ve İsviçre’de onbinlerin katıldığı G-20 karşıtı protestolar gerçekleştirildi.

Eylemlerde kapitalizm karşıtı pankartlar taşındı, küresel ekonomik krizin sorumlusunun kapitalistler olduğu vurgusu öne çıktı. Londra ve Berlin’de, kolluk güçlerinin yürüyüşe katılanların görüntülerini alması üzerine çatışma çıktı.

G-20 Zirvesi öncesi işçi ve emekçiler sokaklara çıkarken, İngiliz polisi olağanüstü önlemler aldı. G-20 şeflerinin güvenliği için alınan tedbirler 7 milyon sterlini bulurken, zirve sonuna kadar toplam maliyetin 9 milyon sterline ulaşması bekleniyor. Zirve boyunca 10 bin 500 kolluk gücü kapitalist şefleri koruyacak!

G-20 Zirvesi’nin güvenliğinden sorumlu olan Simon O’Brien, alınan tedbirlerle ilgili şunları söyledi: “Biz barışçı, kanunlara ve kurallara saygılı her türlü protesto gösterisini olumlu karşılıyoruz ve onlara elimizden gelen yardımı göstermeye hazırız. Ancak internet üzerinde bazı grupların organize olarak Londra’da terör estirmeyi planladıklarını biliyoruz, tabii bunlar ufak gruplar ancak eğer böyle bir şey olursa bunun karşılığı çok farklı olacaktır ve şüphesiz bu kişiler hemen tutuklanacaktır.” O’Brien, ayrıca sivil polislerin ve keskin nişancıların zirve boyunca önceden belirlenen bölgelerde görev yapacağını ifade etti.

Milyonlarca sterlin harcamalarına rağmen zirve “güvenli” bir ortamda toplanamayacaktır. İşçilere ve emekçilere krizin faturasını ödetmek için bir araya gelen sermaye güçlerinin hiçbir önlemi, işçi ve emekçilerin öfkesini ortaya koymasını engelleyemeyecektir.