3 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Yerel seçimler ve siyasal sonuçlar
  Yanıtımızı 1 Mayıs alanlarında vermeliyiz!
Seçim aldatmacası bitti, kapitalizmin krizi sürüyor…
Kayseri: Yoğun ve etkin bir devrimci seçim çalışması!..
Bursa: Devrimci seçim çalışmamızın kazanımlarıyla şimdi daha da güçlüyüz!..
  Manisa: Tempolu bir seçim çalışması...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Tescilli faşist katil Muhsin Yazıcıoğlu “kahraman” ilan edildi!
  Saldırganlık ve savaş aygıtı 60. yılında...
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…
  Genç komünistlerin seçim faaliyetlerinden…
  Kızıldere şehitlerini anma eylem ve etkinliklerinden...
  Almanya’da kriz karşıtı gösteriler…
  G-20 Zirvesi Londra’da toplanıyor...
  Barack Obama’nın yeni Afganistan planı...
  Arjantin’de onbinler askeri faşist cuntadan hesap soruyor...
  Ekim Gençliği'nden...
  Seçim sonuçları hakkında birkaç söz
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıldere şehitlerini anma eylem ve etkinliklerinden...

“Kızıldere son değil, kavga sürüyor!”

Adana’da Kızıldere eylemi

Kızıldere’de katledilen 10 yiğit devrimciyi anmak için Adana’da biraraya gelen devrimci ve demokratik kurumlar yürüyüş düzenlediler.

30 Mart günü gerçekleştirilen yürüyüşü ÇHKM, Devrimci Gençlik, TÖP, DİP, ÖDP, TKP, ‘78’liler, SGD, DHF, ÖEP, ODAK, Dev-Lis örgütledi.

5 Ocak Meydanı’nda toplanılmasıyla başlayan yürüyüş Çakmak Caddesi trafiğe kapatılarak devam etti. En önde Mahir Çayan flaması taşınırken, “Kızıldere son değil!” yazılı ve 10 yiğit devrimcinin resimlerinin bulunduğu pankart açıldı. Çakmak Caddesi boyunca sık sık “Kızıldere son değil, savaş sürüyor!”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı.

Çakmak Caddesi’nin sonuna gelindiğinde Dev-Genç marşı okunurken İnönü Parkı’na gelindiğinde basın açıklaması metni okundu. “Şimdi ON’ların çağrısı, bu topraklarda devrimi yeniden bir umut haline getirmedir. Kızıldere’nin çağrısına sahip çıkmanın, ON’ların kavgasının izini sürmenin anlamı da budur” denildi.

Basın açıklamasının ardından devrim şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşuna geçildi. Ardından “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı ve Dev-Genç marşı okundu. BDSP’nin de destek verdiği eyleme 200’ü aşkın kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Adana


Kayseri’de Kızıldere anması

Kızıldere katliamı 28 Mart günü Kayseri’de gerçekleştirilen ortak bir etkinlikle lanetlendi. BDSP, DTP ve ESP’nin örgütlediği anma etkinliğine DHF de destekçi olarak katıldı.

Mahirler şahsında devrim ve sosyalizm şehitleri adına yapılan saygı duruşu ile başlayan etkinlik kurumlar adına okunan metinle devam etti. Türkiye’de sermayenin katliamcılığı nasıl bir gelenek haline gelmişse, devrimcilerin de bu baskı karşısındaki direnişinin bir gelenek haline geldiğinin ifade edildiği açıklamada “teslimiyet asla!” şiarının devrimciler için yaşamsal bir ilke ve dahası bir yaşam biçimi olduğu vurgulandı.

12 Mart sonrası devrimciler “teslimiyet asla!” diyerek ölümü kucaklarken, 12 Eylül sonrasında kimi çevrelerin “geri çekilme” adına tasfiyecilik yolunu seçtiği, bu direnişin bir yönünün de devrimci dayanışma olduğu, sermayenin saldırılarına devrimcilerin yanıtının “teslimiyet asla!” olacağı vurgulandı. Ardından Kızıldere için yazılmış şarkı ve türküler hep bir ağızdan coşku ile söylendi.

Müzik dinletisini serbest kürsü bölümü izledi. Bu bölümde Kayseri Büyükşehir Bağımsız Sosyalist Belediye Başkan Adayı Hacı Bora Koç söz aldı ve mücadele çağrısında bulundu. Bir yoldaşımız da reformizmi tarihsel yönleriyle teşhir eden ve şehitlerimizi anmanın günün sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmekten geçtiğini hatırlatan bir konuşma yaptı. Canlı tartışmalarla son bulan etkinliğe yaklaşık 45 kişi katıldı.

Kayseri BDSP

Ankara’da Kızıldere anması

Komünistler, Kızıldere’de katledilen on devrimciyi, Ankara’da 30 Mart günü Mahir Çayan’ın mezarı başında gerçekleştirdikleri etkinlikle andılar.

Anma, Karşıyaka Mezarlığı 2. kapıda toplanılarak, “Kızıldere, Ulucanlar, 19 Aralık... / Yaşasın devrimci siper yoldaşlığı! / BDSP” pankartının açılmasıyla başladı. Sloganlar eşliğinde Çayan’ın mezarı başına gelindi. İlk olarak Kızıldere direnişinin anlamına ve yaşandığı tarihsel kesite dair bir konuşma yapıldı. Kızıldere’nin, katliamcı sermaye devleti karşısında kararlılığın, devrimci dayanışmanın, siper yoldaşlığının, devrim ve sosyalizm mücadelesine bağlılığın adı olduğu ifade edildi.

Saygı duruşunun ardından Ekim Gençliği ve Liselilerin Sesi adına konuşmalar yapıldı. Genç komünistler, Mahirler’in baş eğmezliği ve devrim davasına adanmış yaşamlarının mücadelede yol göstericiliğini vurguladılar.

Hep birlikte söylenen devrimci marşlarla süren etkinlik, Mahirler’in direngenliğini işçi sınıfını devrim ve sosyalizm davasına kazanma çabasıyla bütünleştirme çağrısı ile sona erdi.

Konuşmada, Mahirler’in anti-emperyalist ruhunu, NATO Zirvesi’nin gerçekleşeceği ve ABD başkanı Obama’nın Türkiye geleceği önümüzdeki günlerde büyütme çağrısı da yapıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara


İÜ’de Kızıldere anması

Mahir Çayan ve yoldaşlarının katledilişinin yıldönümünde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi kantininde Ekim Gençliği olarak bir anma gerçekleştirdik. Anma öncesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Kızıldere son değil, kavga sürüyor!” şiarlı afiş ve duvar gazeteleri kullandık. Ayrıca “Kızıldere son değil, kavga sürüyor!” şiarlı pullama yaptık.

Anma öncesinde bahçede ve kantinde şiirlerle birlikte konuşma yaparak herkesi anmaya davet ettik. Öğrenciler alkışlarıyla destek verdiler ve anma etkinliğine katıldılar.

Anmanın gerçekleştirileceği yere Kızıldere şehitlerinin fotoğrafları asıldı, mumlar yakıldı ve karanfiller bırakıldı. Anma bir arkadaşımızın Mahir Çayan ve On’ların anısına yazılan “On’lar Yıldızlar” isimli şiiri okumasıyla başladı. Ardından Kızıldere’nin tarihini anlatan, siper yoldaşlığını vurgulayan bir konuşma yapıldı. Devrim şehitleri adına saygı duruşunun ardından “Güneşi içenlerin türküsü” isimli şiir okunarak anma sonlandırıldı.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği


Kızıldere anmasına hazırlık

İzmir Ekim Gençliği olarak, çağrısını yaptığımız Kızıldere anma programı çerçevesinde ilk olarak, üzerinde Kızıldere şehitlerinin resimlerinin bulunduğu ve “Kızıldere sana yine geliriz” şiirinin yer aldığı ozalitimizi hazırlık binasının duvarına astık. Ardından “Kızıldere’de On’ların yaktığı ateş kavgamızda büyüyor!” başlıklı, devrimci iradenin teslim alınamayacağının vurgulandığı bildirilerimizi kampüs içerisinde yaygın bir şekilde kullandık. Bu sayede öğrencilerle birebir konuşma fırsatı bulduk; Kızıldere’nin devrimci dayanışmanın en güzel örneğine tanıklık etiğini, 10 yiğit devrimcinin siper yoldaşları Denizler’in idam kararlarının durdurulması için ölümüne bir direniş gösterdiklerini anlattık.

DEÜ Ekim Gençliği


İzmir’de Kızıldere anması

Kızıldere şehitleri Ege Üniversitesi’nde yapılan bir etkinlikle anıldı. Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ozalitler ve bildirilerle çağrısı yapılan anma Ege Üniversitesi Mühendislik Cafe’de gerçekleştirildi.

30 Mart günü düzenlenen anma Kızıldere’nin anlamı üzerine yapılan sohbetle başladı. Ekim Gençliği adına yapılan konuşmada, devrimci mirasın bugünkü temsilcisinin sınıfın komünist partisi olduğu vurgulandı. Bugün genç komünistlere düşenin bu mirası özümsemek ve gücünü sınıfın komünist partisinin programından alarak zor dönemleri aşmak olduğu dile getirildi.

Diğer konuşmalarda da Kızıldere’yi yaratan koşullar tartışıldı. Gençlik hareketinin şimdiki koşulları üzerinde duruldu. Yerel seçimler üzerine bir değerlendirmenin de yapıldığı anma yaklaşık bir saat sürdü.

Ekim Gençliği / İzmir

Esenyurt İLGP’den Kızıldere anması

Esenyurt’ta liseli gençlik tarafından Kızıldere’de katledilen Mahin Çayan ve yoldaşlarını anmak için 28 Mart günü bir anma etkinliği gerçekleştirildi.

Etkinliğe Kızıldere şehitlerini anlatan bir konuşma ile başlandı. Kızıldere’nin tarihçesinin anlatıldığı sunumda, Mahirler’in uğruna ölümü göğüslediği devrim davasının yenilmez olduğu, onların bıraktığı yerden zafere ulaşılacağı vurgulandı. Daha sonra Kızıldere şehitleri şahsında saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşu “Güneşi içenlerin türküsü” şiirinin hep bir ağızdan okunmasıyla bitirildi. Ardından sinevizyon gösterimine geçildi. ‘68’lerden günümüze devrimci hareketi işleyen sinevizyon ilgiyle izlendi. Program Nazım Hikmet’in şiirleri ile devam etti.

Serbest kürsü bölümünde liseliler, Kızıldere’de dövüşerek ölümsüzleşen yiğit devrimcilerin bıraktığı bayrağı leke sürdürmeden taşıyacaklarını ifade ettiler. Mahirler’in anısına sahip çıkmanın kapitalist sisteme karşı mücadeleyi yükseltmekten geçtiğini vurguladılar.

40 kişinin katıldığı etkinlik atılan sloganlar ve 1 Mayıs’ta alanlara çıkma çağrısıyla son buldu.

Esenyurt İLGP


Samsun’da Kızıldere etkinliği

Mahir Çayan ve yoldaşlarının katledilişinin 37. yıldönümü nedeniyle 29 Mart günü Liselilerin Sesi okurlarıyla bir araya geldik. Katliamın anlatıldığı belgesel gösteriminin ardından reformizmden kopuşu simgeleyen ’71 Devrimci Hareketi ve bizlere bıraktıkları devrimci mirasa dair sohbet ettik.

Denizler’in idamını engellemek için devrimci siper yoldaşlığının örneklendiği Kızıldere direnişi bizlere düzen karşısında baş eğmemeyi ve devrimci iradenin teslim alınamayacağını bir kez daha göstermiştir. Yaptığımız sohbetin ardından anma etkinliğimiz sona erdi.

Samsun Ekim Gençliği


Trabzon’da Kızıldere anması

31 Mart günü gerçekleştirdiğimiz anmada öncelikle 16 Mart ve Gazi katliamları üzerine bir konuşma yapıldı. Ardından Kızıldere şehitlerinin sergilediği direniş, Mahir Çayan ve arkadaşlarının Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamlarını durdurabilmek için ölümü göze almaları ve siper yoldaşlığının önemi anlatıldı. Son olarak, 10 yiğit devrimciden devralınan bayrağın ancak örgütlü mücadele ile yükseltilebileceği ve biz genç komünistlerin onların devrimci mirasına sahip çıkacağı ifade edildi

Trabzon Ekim Gençliği

Toprağı deştikçe sermaye devletinin kanlı tarihi fışkırıyor!

Sermaya devleti kanlı tarihini gizlemeyi bir türlü başaramıyor. Ergenekon vesilesiyle bilinen bazı gerçekler bir kez daha kamuoyunun gündemine düşerken krokiler, kemikler, kirli ilişkiler ağı, tutuklanan askerler, ortaya çıkan silahlar Türkiye’nin son 25 yılını özetliyor.

Burjuvazi içindeki çatlaktan yayılan kirli koku, özellikle BOTAŞ kuyuları olarak kamuoyuna yansıyanlar, sermaye devletinin kanlı yüzünü tüm çıplaklığıyla ortaya sermiş durumda.

Derin devlet”e ve sermaye devletinin kirli işlerine ulaşmak için, toprağın derinliklerini kazmak gerekiyor. Zaten devletin kolluk güçleri de nereye bakacaklarını bilircesine, gittikleri her yere kazma, kürek ve dozerlerini götürüyor.

Ergenekon öncesinde de Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı’nın bahçesinde, Mardin’in Nusaybin ilçesi Bagok Dağı eteklerinde bulunan Hastum Mağaraları yakınlarında bir çukurda, Bingöl Yedisu İlçe Jandarma Karakolu bahçesinde, Tatvan İlçesi kırsalında yer alan Kender Dağı eteklerinde, Siirt’e bağlı Kasaplar Deresi ve daha birçok yerde bir dizi toplu mezar bulunmuştu. Ancak BOTAŞ kuyularının kazılmaya başlanmasıyla, sermaye devletinin vahşette sınır tanımadığı ortaya çıktı.

90’ların ikinci yarısında, JİTEM’in öldürdüğü birçok kişiyi BOTAŞ tesisleri, Sinan Tesisleri, Cizre karayolu ve dere kenarlarına attığı ya da gömdüğü farklı kişilerce, birçok kez dile getirilmişti. Eski PKK’li, PKK itirafçısı ve JİTEM’in kadrolu tetikçisi Abdülkadir Aygan, Taraf gazetesinden Neşe Düzel’e verdiği röportajda, bu bölgeyle ilgili şunları söylemişti:

Cesetleri kör kuyulara atmışlar. Boşaltılan köylerde su kuyuları var. Yol kenarına yapılan tesislerde kendilerine zamanında artezyen kuyuları açmışlar. Onlar şimdi harabe halinde. Cesetlerin o kuyulara atıldığını duydum. Mesela Cizre Jandarma Komutanı’nın emrinde çalışan bir timin yedi cesedi böyle bir kuyuya attığını duydum...”

Aygan’ın söyledikleri bazı bilinen gerçeklerin arasındaki boşlukları dolduruyor. Aygan Ergenekon davası kapsamında BOTAŞ kuyularının sorumlusu olarak tutuklanan Albay Cemal Temizöz’ün emrinde olan bir ekibin birçok faili meçhul cinayet işlediğini anlatmıştı:

Şırnak ve Cizre’de ayrı bir ekip vardı. Abdulhakim Güven, Hıdır Altuk, Adem Yarkın, Hüseyin Bülbül isimli itirafçılardan kurulu bu ekip, oradaki İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Cemal Temizöz’ün emrindeydi. Yanlarına da bir-iki tane sivil uzman çavuş verilmişti. Bunlar orada terör estirdiler. Kimi insanları milis diye veya kardeşi dağda diye kuyulara atmışlardı, kimilerinin evlerinin altına anti-tank mayını koymuşlardı, kimisini sığınağa koyup, yani sığınağa baktırma bahanesiyle bomba atarak imha etmişlerdi. Bazı kişileri tehdit etmiş, bilezik ve para almış. Kimileri de korkusundan kendileri vermiş. Cizre ile İdil arasında kendilerine gerilla süsü vererek, minibüs durdurup yolcu ve bayanların gerdanlıklarını, bileziklerini almış. Bu şekilde kısa sürede servet edindi...”

Aygan’ın ifadeleri ile tutuklanan Albay Cemal Temizöz, 1993-96 yıllarında Cizre’de yüzbaşı rütbesiyle görev yaptı. Cizre Jandarma Tabur Komutanı olan Temizöz ile ilgili olarak bugüne kadar pek çok iddia gündeme geldi. Halen Diyarbakır’da devam eden JİTEM davalarında da adı sıkça geçen albay hakkındaki iddialardan biri, Diyarbakır ve Cizre’de görev yaparken çok sayıda faili meçhul cinayetin emrini vermesine ilişkin. Diyarbakır Jitem Grup Komutanlığı, Cizre Tabur Komutanlığı gibi görevlerde de bulunan albayın, 27 Mart 1994’teki yerel seçimlerde köy ve ilçe merkezinde askerleri kullanıp halkı açık oy kullanmaya zorlayarak, Kamil Atak’ı Cizre belediye başkanı yaptı.

Asitli BOTAŞ kuyularının bir diğer ismi, oğlu ve kendisinin birçok faili meçhul cinayetten sorumlu tutulan Cizre Eski Belediye Başkanı Kamil Atak’tır. Eski bir korucubaşı olan bu zatın da sicili en az Albay Temizöz kadar kirli. Koruculuk gibi soysuz bir işin başı olan Atak da, tıpkı kendine emir veren Temizöz gibi aşağılık bir tetikçi olarak, devlet tarafından Cizre Tank Taburu yakınında kendisine arazi ve ev tahsis edilerek ödüllendirildi.

JİTEM komutanlarından Yüzbaşı Cem Ersever tarafından korucubaşı yapılan Atak hakkındaki bazı iddialar şöyle: 1986 yılında iki çobanı öldürdü, ikisini yaraladı.

Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade veren ve ismi açıklanmayan bir tanık, 1990’lı yıllarda PKK’ye yardım ettikleri iddiasıyla bazı kişilerin korucubaşı ve aynı zamanda belediye başkanı olan Kamil Atak tarafından alınarak sorgulanmak üzere Hizbullah’a teslim edildiğini öne sürmüştü. Tanık, Hizbullah üyelerinin bu kişileri eğitim amaçlı olarak kullandıkları, Cizre’ye 2 kilometre uzaklıkta olan ve 1991 yılında boşaltılan Kuştepe Köyü’nde sorguladıktan sonra öldürdüklerini iddia etmişti. Bu ifadeler doğrultusunda köyde kazı başlatılmış, 20 kemik parçası bulunmuştu.

Kürdistan’da son 25 yıldır yaşananları birkaç tetikçinin üstüne atan devlet yıllardır işlediği cinayetleri böyle kolayından aklayıp kurtulamaz. Çeteleşen sermaye devletinin kurduğu cinayet şebekeleri birçok katliama imza atmıştır. Asıl suçlu Kürt halkının onurlu sesini boğmaya çalışan faşist sermaye devletidir.