3 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Yerel seçimler ve siyasal sonuçlar
  Yanıtımızı 1 Mayıs alanlarında vermeliyiz!
Seçim aldatmacası bitti, kapitalizmin krizi sürüyor…
Kayseri: Yoğun ve etkin bir devrimci seçim çalışması!..
Bursa: Devrimci seçim çalışmamızın kazanımlarıyla şimdi daha da güçlüyüz!..
  Manisa: Tempolu bir seçim çalışması...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Tescilli faşist katil Muhsin Yazıcıoğlu “kahraman” ilan edildi!
  Saldırganlık ve savaş aygıtı 60. yılında...
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…
  Genç komünistlerin seçim faaliyetlerinden…
  Kızıldere şehitlerini anma eylem ve etkinliklerinden...
  Almanya’da kriz karşıtı gösteriler…
  G-20 Zirvesi Londra’da toplanıyor...
  Barack Obama’nın yeni Afganistan planı...
  Arjantin’de onbinler askeri faşist cuntadan hesap soruyor...
  Ekim Gençliği'nden...
  Seçim sonuçları hakkında birkaç söz
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İzmir: Seçim çalışmasının sağladığı güç ve deneyimle
1 Mayıs’a yürürken…

Hedefli ve planlı bir çalışmayla geleceği kazanma iradesi!

Bir seçim dönemi çalışması daha geride kaldı. Alandaki sınıf devrimcileri sürecin son haftasını geride kalan çalışmanın değerlendirmesine ayırdılar. Bir yandan telafi edilebilir durumda olan eksiklikler tamamlanmaya çalışılırken, öte yandan bir iç süreç örgütlendi. Örgütsel birimlerimizin, seçim komisyonlarımızın ve çalışma ile değişik düzeylerde ilişkilenen unsurların görüşlerini ortaya koyabileceği farklı zeminler yaratılmaya çalışıld

Kolektif değerlendirmeler ve amaçlanan sonuçlar

Henüz seçim faaliyeti tamamen sona ermeden ve ortada bir takım eksiklikler hala dururken değerlendirmelere harcanan bu mesai, hemen 30 Mart sabahı yalnız ana hatları değil ayrıntıları da büyük ölçüde belirlenebilmiş bir 1 Mayıs çalışmasına başlayabilme hedefini güdüyordu. Farklı zeminlerde yapılan değerlendirmeler hızla merkezileştirilmeye çalışıldı. Yalnız seçim çalışmasının olumlu ve eksik yanları ortaya çıkarılmadı, aynı zamanda seçim sürecinin başında yanıt aranan “Nasıl bir 1 Mayıs çalışması” sorusuna verilen yanıtlar ve gerçekleştirilen planlamalar gözden geçirildi. Gerekli görünen yanlar geliştirildi ya da değiştirildi.

Bu değerlendirmelerden ortaya çıkan sonuçları şimdilik sınırlı bir çerçevede ortaya koymaya çalışacağız. Sadece bu yazının elverdiği ölçülerde bazı noktaların altını çizmekle yetineceğiz. Ama önce değerlendirme yöntemi ile ilgili önemli gördüğümüz birkaç hususa işaret etmek istiyoruz.

Alan çalışmamızın da önemli zaaf ve yetersizlik alanları vardır. Bunlar büyük ölçüde deşifre edilmiş olan, müdahale edilmeye çalışılan ama henüz yeterince sonuç alamadığımız ve ancak orta ve uzun vadede yol alabileceğimiz genel sorunlarımızdır. Kabaca “sınıf partisi düzeyi ile mevcut alan çalışmamızın düzeyi arasındaki fark” başlığı altında toplanabilirler. Bu “genel sorun” alanları hiç şüphe yok ki yeni dönemin belirlenmiş yönelimleri doğrultusunda adım adım ortadan kaldırılacaktır. Şu aşamada esas olarak bizim ihtiyacımız bu zaafların bir de seçim çalışması veya başka bir dönem çalışması üzerinden ortaya konulması/tekrarlanması değildir. Yoğunlaşmamız gereken esas alan çalışmanın politik yönelimlerinin araç ve yöntemlerinin, örgütsel biçimlerinin bu genel eksiklikleri ne kadar gözetebildiği, bu noktada ne gibi sonuçlar almaya çalıştığıdır/aldığıdır. Genel olarak birim değerlendirmeleri soruna buradan yaklaşma başarısı gösterse de, “zaten bizim şöyle şöyle eksikliklerimiz vardı, sonuçta böyle oldu” türü değerlendirmelerle istisnai olarak karşılaşmamız bu noktayı hatırlatmayı gerekli kılmaktadır.

İkinci hususta bununla bağlantılıdır. Araç ve yöntemlerin başarısı kendi içinde değerlendirilemez. Her eylem ve etkinliğin ortak bir takım başarı kıstasları olabilir. Teknik hazırlığı, disiplini, kitle katılımı, hatta genel devrimci içeriği vb. Ama herhangi bir aktivitenin temel başarı ölçüsü, mevcut politik yönelime ve onun çerçevesini çizdiği hedeflere ne kadar hizmet ettiğidir. Bir yanı ile diğer her şey ona tabidir. Ev toplantılarından kahve toplantılarına, kahve toplantılarından eylem ve etkinliklere, hatta yürütülen propagandaya kadar bu böyledir. Bu hususun gözden kaçırılmaması yalnız değerlendirmelerin isabetli ve işlevsel yapılmasını sağlamaz; aynı zamanda araç ve yöntemlerin altının gereğince doldurulmasına hizmet eder. Hangi araç, nasıl bir içerik, ne tür bir eylem vb. sorularına doğru cevap vermeyi mümkün kılar. Bunlar böyle yapılabildiği zaman planlamalar takvimsel eylem ve etkinlik programları olmaktan çıkıp aynı hedefe ulaşmanın değişik araçları haline getirilebilirler. Stratejik yönelimler, dönemsel politikalar, bu politikalara hayat vermek için yapılan planlamalar, kullanılan araçlar ancak bu bütünlük içinde düşünüldüğü zaman belli sonuçlar yaratılabilir. Bu hatırlatmalardan sonra maddeler halinde devrimci seçim çalışması ve 1 Mayıs çalışması ile ilgili bazı yaklaşımlarımızı ifade edebiliriz.

Seçim süreci ve kriz gündemi

1- Kuşkusuz ilk değerlendirilmesi gereken politik yönelim ve sonuçlarıdır. Seçim çalışması ve bahar dönemi (özelde 1 Mayıs) alandaki sınıf devrimcileri tarafından bütünlüklü bir süreç olarak, hatta her biri kendine özgü imkan ve görevleri barındıran, değişik araçların öne çıkabileceği tek bir süreç olarak ele alındı. Merkezi değerlendirmeler ışığında yapılan planlamalarda, kriz olgusu süreci birleşik ele almanın zemini olarak görüldü. Kriz gündemli bir seçim çalışması örgütlemekten çok krize ve sonuçlarına karşı mücadeleyi seçimlerin yarattığı imkanlar dahilinde büyütmek hedeflendi. Krizin yıkıcı sonuçlarına karşı kitlelerde var olan tepkiyi harekete geçirmek ve ona örgütlü biçimler kazandırmak esas yönelim olarak belirlendi. Araç ve yöntemler buna göre somutlanmaya, propaganda-eylem-örgüt bütünlüğü gözetilmeye çalışıldı. Tüm bunlar yapılırken gerek seçimin gerekse bahar gündemlerinin kendine has görev ve imkanlarının gözden kaçırılmaması gerektiği üzerinde duruldu.

Yukarıda kısa bir şekilde özetlenmeye çalışılan yönelimin ortaya çıkardığı sonuçlar şunlardır: Gerek yoğunlaşılan alanlarda, gerekse yazılı materyaller üzerinden tüm ilde yaygın bir propaganda örgütlenmiştir. Ama esas yönelimde, yani kitleleri krize karşı harekete geçirmek ve bu hareket içinde örgütlemek çabası, eldeki sonuçları itibarıyla fazlası ile sınırlıdır. Yapılan planlamalara büyük ölçüde uyulmuş olmasına rağmen tablo böyledir. Bu sonucun gerisinde zamanın kısalığı, kitlelerin mevcut tepkisinin eylemli ve örgütlü biçimlerden henüz uzak olması ve kendi güç ve imkan yetersizliğimiz gibi nesnel faktörler yeralmaktadır.

Politik yönelimimiz doğrudur, çünkü seçim vesilesi ile yürütülen kitle çalışmasından da yansıdığı gibi, “her evde bir işsiz vardır”, “aileler kira derdinden kurtulmak için evlerini birleştirmektedir”, “birçok fabrika kapanmıştır. Çalışanların çoğunda ücretsiz izin uygulaması vardır”, “İnsanlar düzenden ve partilerinden çözüm bekledikleri için değil, başka bir çözüm görmedikleri için düzenden kopamamaktadır”, ve dikkat çekici bir gözlem olarak, yalnız söylediklerimizi değil yapmaya çalıştıklarımızı da doğru bulmaktadırlar, fakat “bunu kim yapacak” diye de sormaktadırlar. Bütün bunların da gösterdiği gibi, kriz somut bir olgudur. Kitlelerin gündemidir. Bu olguyu yaratan biz olmadığımız gibi genel olarak tepkinin eyleme geçmesini, örgütlenme ihtiyacı duymasını sağlayacak olan da esasta biz olmayacağız. Bu olgu devam ettiği sürece biz bütün dikkatimizi bu süreci hızlandırmaya, önündeki engelleri temizlemeye, örnekler yaratmaya, ortaya çıkmış örnekleri mücadele için donanımlı hale getirmeye vermeliyiz. Kriz bizim için bir dönem değil süreçtir. Ve önümüzdeki dönem için önemli sosyal, siyasal gelişmelere zemin döşemektedir.

“Kitleleri eyleme çekmek ve onları belli biçimler altında örgütlemek” gerçekte seçim döneminin değil kriz sürecinin temel yönelimidir. Bu açıdan bakıldığında seçim dönemi esasta bizim için oynaması gereken rolü oynamış, geç de olsa nihayet kapsamlı bir kriz karşıtı yoğunlaşmaya girmemizin önünü açmıştır. Ve sonrasına bir takım birikimler bırakmıştır. Mesele şimdi 1 Mayıs ve onun arkasından gündeme gelecek olan sektörel kurultay çalışmalarının bu yoldan devam edebilmesidir.

Kaldı ki seçim vesilesiyle bu anlamda alınan önemli bir yol da vardır. Belli alanlar dövülmüş, kriz gündemi etkin olarak işlenmiş, ev ve kahve toplantıları düzenlenmiş, eylemler yapılmış, sınırlı da olsa bir dizi insan faaliyetin içine katılmıştır. Örneğin Çamlıkule’de “Krize karşı neler yapabiliriz” başlığı altında düzenlenen toplantıya 40 emekçi katılmış, oradan bir inisiyatif çıkmamasının gerisinde ise bizim belli kaygılarla (taban inisiyatifini idealize etme, süreklilik kaygısıyla davranma, ona çok şey yükleme gibi kaygılarla) bundan geri durmamız rol oynamıştır.

Örgütlülüğe dayanan bir kampanya

2- Sürecin başından itibaren seçim çalışması daha esnek birtakım iç örgütlenmeler üzerinden yürütülmeye çalışılırken, temel örgütsel merkezlerimiz düzenli değerlendirmeler yapabilmiş, kendi politik ağırlığını ve misyonunu sürdürebilmiştir. Birtakım yan örgütlenmelerin önplana çıktığı bazı dönemlerde karşı karşıya kalınan türden örgütsel birimlerin işlevsizleşmesi durumu bu kez yaşanmamıştır. Bu başarı bugün için niteliksel olarak geliştirilmeye ve sürekliliği sağlanmaya muhtaç olsa da yoğun dönemlerde “Güçlerin çalışmanın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi” ile “örgütsel işleyişin ve sürekliğin devam ettirilmesi” bütünlüğü açısından önemli bir deneyimdir.

İşlevli seçim komisyonları ve bazı aksamalar

3- Bununla bağlantısı içinde söylenebilecek üçüncü nokta şudur; seçim komisyonları pratik olarak rollerini oynamışlar, gündelik faaliyeti örgütlemişlerdir. Bir dizi insan bu komisyonlar üzerinden örgütlü olarak çalışmaya katılmıştır. Lakin komisyonların zaman içinde güçlendirmesi, buraların, katılanların politik ve örgütsel olarak eğitildiği zeminler olarak işletilmesinde aksamalar yaşanmıştır.

Bu aksamalar sadece bileşenlerin niteliklerindeki sınırlılıkla açıklanamaz. İnsanların çalışmaya aktif olarak katılıyor olması, örgütsel birimlerin işin yönlendirilmesi ve denetlenmesinde gösterdikleri başarı, pratik işleri yetiştirme, hantallık yaratmama gibi kaygılarla birleşerek bizlere bu örgütlenmelerin aynı zamanda insanların politik ve örgütsel mekanizmalara hazırlandığı yer olduğu gerçeğini unutturabilmiştir. Komisyon toplantıları aksayabilmiş buna gerekli müdahale yapılmamıştır.

1 Mayıs çalışmasının da benzer bir biçimde komiteler üzerinden örgütleneceği düşünüldüğünde bu alandaki zayıflık aşılmalı, gerekirse birtakım pratik aksamalar göze alınarak komitelere geniş bir inisiyatif ve işlevsellik alanı yaratılmalıdır.

Güçlü propaganda ve yetersiz eylemlilik düzeyi

4- Her seçim döneminde olduğu gibi geniş bir biçimde kitlelerle yüzyüze gelince bu süreç boyunca yansıyan gözlemlere bakılınca tek tek güçlerimizin ve toplamda hareketin yaklaşımlarını iyi anlattığı, yalnız ne yapılacağı değil, nasıl yapılabileceği noktasında da anlamlı somut araçlara dayanan bir propaganda gerçekleştirildiği görülmektedir. Fakat bunun kitleleri taraflaştırmakta yarattığı somut sonuçlar sınırlıdır. Düzenlenen eylem ve etkinliklere katılımda büyük bir artıştan söz edilemez. Olduğu kadarı ile artış seçim döneminin has atmosferinin ürünü olarak görülmektedir. Kuşkusuz ki sınıf ve kitle hareketinin nesnel durumu burada belirleyicidir. Ama biz yine de bu açıdan kullanılan dil, önerilen araç gibi noktalar üzerinde durmalıyız.

Sektörel çalışmalar süreç boyunca sürdürülmeye, kendi zeminlerinde seçimler ile ilişki kurmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bu açıdan “İşçiler krizi ve seçimleri tartışıyor” etkinlikleri anlamlıdır. Burada en önemli zaaf, Çiğli Organize’ye ayrı bir ekibin ayrılamamasıdır.

5- Toplamında teknik hazırlık düzeyimiz çok zayıf kalmıştır. Geçmiş dönemlerde kullanılan ses aracı, pankart vb. görsel ve işitsel araçlar kullanılamamıştır.

Öteki Mart gündemlerinde zayıflık

6- Bahar döneminin gündemlerinden 8 Mart belli etkinliklere konu edilse de Newroz gereğince işlenememiştir. Önceden planladığı halde özel bir Newroz bildirisi devreye sokulamamış, alanda da herhangi gibi bir Newroz etkinliği gerçekleştirilememiştir.

Newroz’un ortak etkinlik tablosu çok geç belli olmuş, programın içeriğinden kaynaklı ortak etkinliğe katılmama tutumu ortaya çıkınca yerine bir alternatif üretilememiştir. Bu kabul edilemez tablonun esas nedeni, eyleme katılamama ihtimali üzerinde duran ama alternatifleri yeterince tartışmayarak muğlakta bırakan tutumdur.

Bu durumda yerellerimizin bir inisiyatif göstererek eylem örgütleyememiş olması, muhakkak aşılması gereken eylemci yanımızdaki zayıflık ile alakalıdır. Ve bu zayıflık güç ve imkanların sınırlılığı ile gerekçelendirilse de esasta bu konudaki karamsar ve çekingen yaklaşımın ürünüdür.

Gençliğin çalışmaya anlamlı katkısı

7- Gençlik güçlerimiz bir yandan sınırlı sayıda insanla çalışma yürüten alanlara destek verirken öte yandan da kendi okullarında seçim çalışması yürütmüştür. Bölgelerin destek ihtiyaçları ve bir yandan yürüyen Genç-Sen merkezli kriz çalışması okullarda istenilen ve planlanan düzeyde bir seçim faaliyeti örgütlemeyi engellemiş, her şeye rağmen fazlasıyla anlamlı bulduğumuz “Gençlik sosyalist adayla buluşuyor” başlıklı üniversite içi etkinliğe katılım sınırlı kalmıştır.

Gerek 9 Eylül’de “aday afişlerini yapamazsınız isterseniz BDSP imzalı olanları yapın” dayatmasına ve ısrarımız karşısında ÖGB saldırısına karşı verilen tok yanıt ve direniş gerekse Bayraklı ve Bornova’da CHP saldırısına karşı militan karşı koyuş dikkat çekici olmuştur. Bu saldırılar karşısında alanların gösterdiği refleksler, yapılan basın açıklaması bu açıdan olumlu örneklerdir. Gene kimi yoldaşlarımız alan faaliyetlerine aktif olarak katılmış, propagandacı ve ajitatör olarak üzerlerine düşeni yapmışlardır.

Komünist militanlar üzerlerine düşeni yaptılar

8- Son olarak şunu söyleyebiliriz ki bütün bir süreç boyunca yoldaşlarımız büyük bir enerji ve irade göstermişlerdir. Fiziki ve politik şartlarını zorlamışlardır. Her şey bir yana, planlanan her şeyi olabildiğince yerine getirmeye çalışan bu irade, geleceği kazanma ve ildeki sınıf mücadelesinin merkezine yürüme iddiamızda temel önemde bir dayanağımız ve güvencemizdir.

İzmir’den Komünistler