30 Ocak 2009
Sayı: SİKB 2009/04

  Kızıl Bayrak'tan
  Ergenekon operasyonu Özbek çetesine yöneldi…
  Çankaya’da Ergenekon toplantısı…
Şer üçlüsü toplandı…
Emekçiler krize karşı alanlara çıktılar…
15 Şubat İstanbul mitingi üzerine...
Sinter ve Gürsaş direnişleriyle dayanışma gecesi gerçekleşti...
  Direnişçi Gürsaş işçileri ile konuştuk...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Yerel yönetimler ve liberal yanılsamalar -
H. Fırat
  ÜNSA’da yarım direniş, çeyrek zafer!
  Devlet madalyasından Kocatepe törenine kontrgerilla gerçeği…
  Kriz karşıtı faaliyetlerden...
  Gençlikten...
  Ateşkes sonrası Gazze...
  “Davos Zirvesi”ne hazırlık…
  Bolivya’da anayasa açık farkla kabul edildi!
  Obama ve yıkılan hayaller...
  Avrupa’da krize karşı paneller…
  Yerel seçimler ve devrimci tutum - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dink davasında 8. duruşma…

Katledilişinin üzerinden iki yıl geçen Hrant Dink’in Beşiktaş 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının 8. duruşması 26 Ocak günü gerçekleşti.

Beşiktaş’ta Barbaros Meydanı’nda toplanan “Hrant’ın Arkadaşları” duruşma öncesinde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Hrant Dink’in eşi ve ailesi de duruşmada yer aldı.

“Hrant’ın arkadaşları” Beşiktaş Meydanı’nda saat 10.00’da bir açıklama yaparak sorumluların yargılanmasını istediler. Demokratik Kitle Örgütleri, siyasi partiler, öğrenciler, aydın ve sanatçıların destek verdiği eylemde “Hepimiz tanığız, adalet istiyoruz” pankartı taşındı.

Kitle adına basın açıklamasını tiyatrocu Mahir Günşiray yaptı. Hrant’ın öldürülmesinin üzerinden iki yılı aşkın zaman geçmesine rağmen davanın yerinde saydığını belirtti ve Dink’in katledilmesi sonrası gelişmeleri hatırlattı. Cinayetten doğrudan sorumluluğu olan emniyet görevlilerinin halen görevleri başında olduğunu vurgulayan Günşiray, yargının adalet yolunda ihtiyaç duyduğu delil ve belgelerin bizzat onların ellerinde olduğunu ifade etti.

Ogün Samast duruşmaya “rahatsızlığı” gerekçesiyle katılmazken, sanıklarından Yasin Hayal, Osman Hayal ve Erhan Tuncel duruşmada birbirleriyle tartıştılar.

Her duruşmada ırkçı kışkırtmalarını sürdüren sanık avukatlarından Fuat Turgut ırkçı-şoven tutumunu basına dağıttığı bildiriyle gösterdi.

Duruşmayı izlemek üzere TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, DTP Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Akın Birdal’ın yanısıra KESK Genel Başkanı Sami Evren de Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Taksim’de anadil talebi

24 Ocak günü “anadil” talebiyle Galatasaray Lisesi önünde toplanan Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, “Bıla kurdî bıbe zimanê fermî!”, “TRT 6 ne ji bo Kurdan, ji bo hilbijartine ye!” (TRT 6 Kürtler için değil, seçimler içindir!), “Kurdi zimane dile mıne!”, “Be zıman jıyan nabe!”, “Zımane me Azadiye me!”, “Jin jiyan azadi!”, “Qedexeya zimanen nabe kare mirovan!” dövizleri taşıdılar.

Eylemde Barış Anneleri adına Saadet Çeçen basın açıklamasını Kürtçe gerçekleştirdi. Kürtçe’nin 80 yıldır yasak bir dil olduğu ve TRT 6’nın Kürtlere yönelik asimilasyon politikalarının bir parçası olduğu belirtilen açıklama şu sözlerle sona erdi: “Devlet bir taraftan TRT Şeş kanalını açıyor, diğer taraftan da cezaevlerindeki çocuklarımıza, Kürtçe konuştukları için disiplin cezaları veriyor. Biz Kürtçe’nin anayasal güvence altına alınmasını, çocuklarımızın anadilde eğitim görmesini istiyoruz.”

Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri adına Nebat Bükrek de bir konuşma yaptı.

Basın açıklamasının ardından 15 dakikalık oturma eylemi yapıldı. Eylemde “Be ziman jiyan nabe!”, “Jın jiyan azadi!” sloganları atıldı. Eyleme Haber-Sen, Eğitim-Sen, Bağımsız Feministler, Sosyalist Feminist Kollektif, EKD ve Sosyalist Partili Kadınlar destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Hapishanelerde hak ihlalleri artıyor...

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Cezaevleri İzleme Komisyonu, 24 Ocak günü gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla, 19 Aralık 2000 tarihinden bu yana F tipi hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı.

Raporun en geniş bölümünü “İnceleme Konuları” oluşturuyor. Görüşülen politik tutuklu ve hükümlülerin ifadeleriyle ortaya çıkarılan sonuçların olduğu bu bölümde, “45/1 sayılı genelge ve sohbet hakkı, sağlık, disiplin ve cezalandırma, aramalar, dış dünya ile ilişkiler (mektup / telefon /ziyaret haklarının kullanımı, engelleme biçim ve nedenleri, yayın yasakları) şikâyetler ve etkin soruşturma, İnfaz Hâkimliği modelinin hukuki güvence olasılığı, kötü muamele ve işkence iddiaları” başlıkları yer alıyor.

Bolu F Tipi Hapishanesi, Kandıra 1 ve 2 No’lu, Edirne F Tipi Hapishanesi, Tekirdağ 1 ve 2 No’lu hapishanelerindeki tutsakların görüşlerine başvurularak hazırlanan raporun inceleme konularının alt başlıklarından biri olan “45 / 1 sayılı genelge ve sohbet hakkı”nın kullanımının hiçbir hapishanede hayata geçirilmediği sonucuna varılıyor.

Mesai saatleri dışında hapishanede bir hekimin olmayışı, hastane sevklerinin uzun zamana yayılması, hastanede doktor önünde kelepçenin açılmaması da raporda yer alan sonuçlar.

“Disiplin ve cezalandırma” bölümünde ise disiplin uygulamalarının keyfiyet üzerine yürütüldüğü saptanıyor.

“Arama”ların yapılış biçimine ilişkin de genel olarak yakınmaların yoğunlaştığı uygulamalar; dedektörle, elle, her teslim alan infaz koruma memurunun ayrı ayrı aynı işlemi tekrar etmesi, ayakkabılarının çıkartılması olarak tespit ediliyor.

Raporun “Dış dünya ile ilişkiler” bölümünde tutsakların dış dünya ile iletişimini sağlayan mektup, telefon, ziyaretlerin engellenme biçimlerine ve nedenlerine yer veriliyor.

“Yayın yasakları” alt başlığında, özellikle sol/sosyalist basın yayın organlarının toplatma kararı olmayanlarının bile hapishane idaresinin sakıncalı bulması durumunda engellendiğine dikkat çekiliyor.

Raporun, “Şikayetler ve etkin soruşturma” bölümünde, bu hakkın kağıt üzerinde var olduğu halde uygulamada etkisiz, sonuç alıcı olmayan pratiğiyle artık kullanılmasında bir fayda umulmayan duruma getirildiği değerlendirilmesine yer veriliyor.

“İşkence ve kötü muamele” bölümünde, çıplak arama dayatmalarını kabul etmeyenlerin darp ve hakaretlere uğradığı ifade ediliyor.

29 sayfalık raporun sonuç bölümünde ise öneriler sıralanıyor.

Kamuoyuna sunulan rapor sonrası yapılan açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın 45/1 sayılı genelgeyi uygulaması istendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Tecrit ve işkence sürüyor!

TAYAD, hapishanelere ilişkin hazırladığı iki aylık raporu 25 Ocak günü Taksim Tramvay Durağı’nda yaptığı basın açıklamasıyla açıkladı. Raporda tecrit ve işkencenin hapishanelerde devam ettiği vurgulandı.

“Hapishanelerde tecrit ve işkenceye son! Sohbet hakkı uygulansın/TAYAD’lı Aileler” pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını Mehmet Güvel gerçekleştirdi.

Güvel, hapishanelerin sürekli olarak saldırı alanı olduğunu, geçmişten bugüne saldırıların yaşanmadığı hapishane ve dönemin olmadığını ifade etti. İktidarın bir yandan yeni saldırı politikaları geliştirirken, diğer yandan da halkı yanlış bilgilerle kandırmaya çalıştığını vurguladı. İki aylık dönemde fiili saldırıların anlatıldığı raporun, aile, yayın, giysi, mektup gibi yasaklarını belirtmediklerini ve yıllarca aileleriyle hiç görüşememiş veya hiç mektup alamamış birçok insanın olduğunu belirtti. 

Açıklama, “Hapishanelerdeki tecrit ve işkenceyi durdurabiliriz. Bu bizim ellerimizdedir.” sözleriyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Eskişehir’de Hrant Dink anması!

22 Ocak günü ÖDP Eskişehir il örgütü ve Eskişehir Halkevi tarafından düzenlenen Hrant Dink anma etkinliği KESK toplantı salonunda yapıldı. ÖDP, Halkevi ve KESK yöneticilerinin yaptığı kısa konuşmaların ardından etkinlik Hrant Dink’i anlatan sinevizyon gösterimi ve şiirle devam etti. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı anma etkinliği müzik dinletisiyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / Eskişehir


Burs nöbeti sürüyor!

Öğrenci Kolektifleri, belediye burslarının ödenmesi ve ulaşım ücretlerinin düşürülmesi talebiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde başladıkları oturma eylemlerine devam ediyorlar.

23 Ocak’tan bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde 13.00-17.00 saatleri arasında “Burs nöbeti” tutan öğrenciler, 27 Ocak günü saat 13.00’te İBB önüne gelerek eylemlerini sürdürdüler. “Burslarımızla ‘oy’namayın. 50 bin öğrenci mağdur. Bu sese kulak ver Kadir Topbaş”, “Burslarımızı istiyoruz” ve “CHP’li İzmir, AKP’li İzmit bursları veriyor. İBB senin neyin eksik” dövizlerini açtılar.

Kadir Topbaş’ın burslarla ilgili gelip konuşmasını isteyen öğerenciler, yanlarında getirdikleri balonlara taleplerini yazarak Kadir Topbaş’a gönderiyorlar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


KESK MYK üyesinden açıklama!

KESK Genel Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Akman Şimşek, Gazze’ye yönelik İsrail saldırısı ile ilgili KESK’in de içinde olduğu on örgütün yaptığı açıklama metniyle ilgili olarak 22 Ocak günü bir yazılı açıklama gerçekleştirdi.

Şimşek, ortak basın metninde yer alan, “Her türlü şiddete ama’sız karşıyız. Çocukların ölü bedenleri üzerinde yükselecek her türlü zaferi lanetliyoruz. Ve biz biliyoruz ki İsrail Devleti’nin hukuksuz, ölçüsüz, ahlak dışı şiddeti, karşı şiddeti körüklüyor.(…) Hükümeti ve bütün siyasal partileri BM Güvenlik Konseyi’nde varlık göstermeye çağırıyoruz.

Derhal ateşkes sağlanması için, Türkiye’nin bütün taraflarla ilişkiye geçmesini, Türkiye’nin içinde yer alacağı bir barış gücünün hemen bölgeye gönderilmesini, (…) talep ediyoruz” sözleriyle, Filistin halkı ile İsrail siyonizm arasında üçüncü bir taraf anlayışıyla hareket edildiğini ve İsrail’in katliamına destek olanlardan çözüm beklendiğini vurguladı.

Şimşek, AKP’nin siyonizm ve emperyalizm işbirlikçisi olarak katliamın suç ortağı olduğunu ve emperyalistlerin saldırılarının meşru aracı haline getirilen BM’den çözüm beklenemeyeceğini ifade etti. Türkiye’nin içinde yer alacağı bir barış gücünün hemen bölgeye gönderilmesini istemenin direnen halklara değil emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine güç vereceğini belirtti. 7 Ocak günü yapılan açıklamanın KESK için talihsiz bir açıklama olduğunu ve bu nedenle MYK üyesi olarak bu açıklamayı onaylamadığını söyledi.

 

“Su ticari mal değildir!”

Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, 24 Ocak 1980 kararlarının 29. Yıldönümü olan 24 Ocak günü basın açıklaması gerçekleştirdi.

Taksim Tramvay Durağı’nda suyun ticarileştirilmesine ilişkin gerçekleştirilen açıklamada “Su yaşamdır. Yaşamlarımız satılık değil!” pankartı açıldı.

Eylemde platform bileşenleri adına açıklamayı okuyan DİSK Genel Başkan Yardımcısı İsmail Yurtseven, 24 Ocak 1980’de startı verilen saldırıların, aradan geçen 29 yıl boyunca sağlık, ulaşım ve eğitim haklarından toplumun sofrasındaki ekmeğine, emeklilik hakkına kadar uzandığını söyledi. Yurtseven, “Bugün suyumuz ve yaşamlarımızı da istiyorlar. Evlerimize kontörlü su sayaçlarını takanların özel şirketler değil, halkın seçimle göreve getirdiği temsilciler olduklarını biliyoruz” dedi.

“Suyumuza el koyma planları yapmak için 15-22 Mart tarihinde toplanacaklar” diyen Yurtseven, bu çirkin işbirliğine gereken cevabı vermek için duyarlı olan herkesi “Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platfomu”na katılmaya çağırdı.

Basın açıklamasının ardından platform bileşenleri İstiklal Caddesi boyunca bildiri dağıtımı gerçekleştirdiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Stuttgart’tan Sinter işçilerine destek!

Ümraniye Dudullu’da direnişlerini sürdüren Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi Sinter Metal işçilerine bir destek de Almanya Stuttgart’tan geldi.

25 Ocak günü İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu’nun (Bir-Kar) Avrupa genelinde “kapitalist kriz” gündemli olarak düzenlediği panellerin Stuttgart ayağında Sinter Metal direnişiyle dayanışma amacıyla para toplandı.

Volkan Yaraşır’ın panelde yaptığı sunumdan etkilenen ve Türkiye’deki direnen sınıf kardeşleriyle dayanışma amacıyla kendi aralarında 185 Euro toplayan Bir-Kar’lılar Sinter işçilerine gönderdikleri mesajda şu sözlere yer verdiler:

“Sizin vermiş olduğunuz bu mücadele bizlerin tartışmasına ve alternatifler üretmemize yol gösterici oldu. Kavganızı kavgamız olarak görüyor, toplantıya katılan değişik işkollarından işçi kardeşleriniz, sendikacılar ve gençler olarak direnişinizle dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Aramızda topladığımız 185 Euro’yu siz sınıf dostlarımızla sınıf dayanışmamızın küçük bir sembolü olarak iletmekten onur duyuyoruz. Yaşasın sınıf dayanışması!”