9 Ocak 2009 Sayı: SİKB 2009/01

  Kızıl Bayrak'tan
  Siyonist vahşet, dinci ikiyüzlülük ve
devrimci sorumluluk
  Hiçbir güç direnen halklara diz çöktüremez!
Siyonist cellatlar bir kez daha işbaşında!..
Kriz karşıtı eylem ve etkinlikler…
2008 yılı eylem ve direnişlerle geçti!
İşçi ve emekçi hareketinden…
  Emperyalist-siyonist vahşete karşı öfke beş kıtaya yayıldı…
  İnkarcı rejimin Kürtçe televizyon manevrası
  Ünsa’da yeniden işgal
ve gözaltı!
  BDSP ve OSİM-DER’den direniş ziyaretleri!
  Sinter Metal direnişinin başarısı için!..
  2. Ümraniye İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile konuştuk...
  Faşist devlet 2008’de cinayetlerine
ara vermedi!
  Gençlik hareketinden…
  Ekim Gençliği’nin “Geçit Yok!” kampanyası sona erdi…
  Siyonist saldırganlık dünyanın dört bir yanında lanetlendi!
  Gazze’de işgal ve vahşet… - M. Can Yüce
  Gazze’ye varamamış
bir babanın kızına
vasiyeti - Yüksel Akkaya
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sinter Metal direnişinin başarısı için!..

Sermaye devletinin saldırıları gün geçtikçe artıyor, sermaye sınıfının yaşadığı kriz bir kez daha işçi ve emekçilere fatura ediliyor. Son birkaç ay içerisinde kriz gerekçesiyle yüzbinlerce işçi işten atıldı. Birleşik-Metal İşçileri Sendikası’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Ekim ayında ve sadece metal sektöründe işsiz kalan işçi sayısı 71 bin civarında.

Sermaye sınıfı, örgütsüzlüğünden güç alarak, işçi sınıfının çalışma ve yaşam hakkını gasp etmekte hiçbir tereddüt göstermiyor. Aynı zamanda bu durumu, sınıfın zaten sınırlı bir kesimini ifade eden sendikalarda örgütlü kesimini dağıtmanın bir fırsatına çeviriyor. Sadece Birleşik Metal’de örgütlü 10’a yakın fabrikada krizi fırsat bilen patronlar, örgütlülüğü dağıtmak için saldırıyor ve bunun sonucu olarak direnişler yaşanıyor.

Sinter Metal’de işgal ve direniş

Bu gelişmelerin yaşandığı bir evrede bir işgal ve direniş de Birleşik-Metal İşçileri Sendikası’nın örgütlü olduğu Sinter Metal’de başladı.

Sosyal hakların yavaş yavaş tırpanlandığı ve çalışma koşullarının ağırlaştırıldığı Sinter Metal’de işçilerin biriken öfkesi en sonunda patladı ve Sinter Metal işçileri sendikalaşma yolunu tuttular.

En meşru haklarını kullanan Sinter Metal işçilerine patronun yanıtı ise önce 38 işçiyi işten çıkarmak oldu. Sendikalaşmayı engelleyemeyince de fabrika kapısı işçilere kapatıldı. 22 Aralık 2008 günü sendika üyesi olarak fabrikaya gelen Sinter Metal işçilerinin patrona yanıtı ise fabrikayı işgal etmek oldu. İki günlük işgalin ardından direniş fabrika kapısında sürüyor.

Sinter Metal işçilerinin belki de hiçbiri 22 Aralık sabahına kadar bir fabrika işgaline katılacaklarını, fabrika önünde direnişe geçeceklerini, patrona sloganlarla sesleneceklerini düşünmemişlerdi. Ama kapitalist düzenin ve onun bir parçası olan Sinter Metal patronu Olgun Tanberk’in aşırı kâr hırsı onları, işçi sınıfının bu onurlu mücadelesinin bir parçası haline getirdi.

Sinter işçileri Türkiye işçi sınıfının öfkesinin her geçen gün daha da arttığı şu günlerde tüm sınıfa örnek oldular, moral verdiler. Şimdi tüm sınıfın gözü onların üzerinde. Sinter Metal işçilerinin elde edeceği kazanım işçi sınıfı içerisindeki umutsuzluğu parçalayarak yeni mücadelelerin yolunu açabilecektir. İşte bu nedenle Sinter Metal işçileri artık sadece kendi işleri ve ekmekleri için değil tüm işçi sınıfının geleceği için direniyorlar.

Direniş yeni başlıyor!

Üç haftayı geride bırakan Sinter direnişi aslında daha yeni başlıyor. Sinter Metal işçilerinin çoğu ilk kez bir direniş deneyimi yaşıyor ve direnişin ne anlama geldiğini yeni yeni öğreniyor. Buna rağmen yıllardır biriktirdikleri öfke direnişin kazanımı için önemli bir olanak. Ancak ilk defa bir direniş deneyimi yaşıyor olmalarının dezavantajları da yok değil. Sinter Metal işçileri bu olumsuzlukları da alt ederek direnişi kazanımla sonuçlandırmak için geçmiş deneyimlerden dersler çıkarmalı, daha zorlu bir mücadele dönemine hazırlanmalıdır.

Direniş bir okuldur!

Hem örgütlenme sürecinin yeniliği hem de işçilerin büyük çoğunluğunun ilk defa bir direniş deneyimi yaşıyor olmaları eğitim sorununu yakıcı hale getiriyor. Sinter Metal işçileri ekmeklerini bir dilim büyütebilmek için sendikalaşmak istemişlerdi. Ama dün makinelerin bir dakika boş kalmasına tahammül edemeyen Sinter Metal patronu, bugün haftalardır makinelerin boş kalmasına katlanarak sınıfsal bir tutum alıyor. Sermayenin hemen tüm kurumları da onun yanında saf tutuyor, bekçilik yapıyor. Bunların niçin böyle yaşandığını öğrenmek direnişin geleceği açısından büyük bir önem taşıyor. Bu aynı zamanda kapıda niye beklenmesi gerektiğinin de kavranacağı bir süreç olacaktır. Bugüne kadar yaşamı hep başkalarının iki dudağı arasında şekillenen Sinter Metal işçileri ancak o zaman geleceklerini kendi ellerine alabileceklerdir.

Bu tutumun sınıfsal anlamını kavradıkları ve kararların bir parçası oldukları ölçüde kararlılıklarını ve direnişi sürdürebilirler. Tersi durumda, bugün de parça parça yaşandığı üzere, direniş yerine gelmeyen işçilerin sayısı gün geçtikçe artacak, bu durum direniş yerindeki işçilerde de umutsuzluğa yolaçacaktır. Tüm bunları aşmanın yolu “Her grev bir okuldur!” sözünü akıldan çıkarmadan Sinter Metal’deki direniş okulunu en verimli şekilde değerlendirebilmektir. Ancak bu yapılabildiği koşullarda öfke diri tutulabilir ve işçiler alınan kararların bir parçası oldukları ölçüde direniş daha da güçlenir.

Örgütlenme sürecine önderlik eden ve direnişin yükünü omuzlayan işçilerden oluşan/oluşacak olan işyeri/direniş komitesinin etkin ve verimli bir çalışma temposu sergileyebilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Günlük olarak gelişmeler ortak bir şekilde değerlendirilmeli, işçilerle tartışarak alınan kararların hayata geçirilmesi çabası içinde olunmalıdır.

Bir diğer önemli nokta ise, direniş alanının canlılığı ve eylemli bir sürecin örülebilmesidir. Direniş alanında düzenlenecek etkinliklerin (müzik, tiyatro, seminer, film gösterimleri...) yanısıra, Sinter Metal işçilerinin havzadaki diğer fabrikaların kapılarına giderek buralardaki işçilere direnişlerini anlatmaları, gerçekleşen eylem ve etkinliklere katılımı, işçilerin canlılığını korumasının ve kendi kaderlerini diğer işçilerin kaderiyle birleştirmesinin temel koşullarından biridir. Aksi takdirde, kapı önüne “gidip-gelmek” birçok işçi için anlamını yitirecek, anlamsızlaştığı ölçüde de direnişin zayıflaması kaçınılmaz olacaktır.

Sınıf dayanışmasının belirleyici önemi

En önemli noktalardan bir diğeri ise, Sinter Metal işçilerinin kendi aralarında ve işçi sınıfının diğer bölükleriyle kurulacak dayanışma ağıdır.

Grev ve direnişler sermayenin tahammül edemediği eylemlerdir. Bundan dolayı hemen karşı saldırıya geçerler. Kimi işçilere yüksek maaş vaadederek grevi bırakmasını teklif eder, böylece geriye kalanları da etkileyebileceklerini düşünürler. Tehditler yağdırılır, eğer bu da işe yaramıyorsa, kurt tekrar kuzu postuna bürünür. Evlere gönderilen mektuplarla ikna yolu denenir. Bunun da sökmediği yerde grev kırıcı işçiler devreye sokulur.

Sinter Metal patronunun bu girişimleri parça parça başlamıştır. Bu girişimin önümüzdeki günlerde daha da hız kazanacağı unutulmamalı, işçiler birbirine kenetlenmelidir. Sinter patronu bu direnişe boyun eğmek zorunda kalsa bile, direnişin en kararlı bölüğünü dışarıda bırakmayı hedefleyecektir. Patronun masaya oturmak zorunda kaldığı evrede, bir tek işçinin bile dışarıda kalmadan tüm işçilerin geri alınmasını sağlamak, ancak ve ancak, bugün örülecek güçlü bir kenetlenme ve sınıf birliği ile mümkün olacaktır.

Sinter Metal direnişi, işçi sınıfının diğer bölükleri ile kurulacak dayanışma ağı bakımından son yılların en şanslı direnişi durumundadır. İşgalle birlikte tüm yüzlerin buraya dönmesi, hızla dayanışmanın örülmesini sağladı. İlk günden beri direniş yerinde ziyaretçiler neredeyse hiç eksik olmadı.

Bu dayanışma daha da güçlendirilerek sürdürülmeli, bunun için çaba harcanmalıdır. Sinter Metal direnişi anlamlı bir örnek olarak tüm sınıf bölüklerine taşınabilmeli, “Sinter Metal İşçileri ile Dayanışma Komiteleri” kurulabilmelidir. Tüm fabrikalardaki öncü-bilinçli işçiler Sinter Metal işçilerinin sesini kendi fabrikalarına taşımalı, direnişle dayanışmayı örmelidir. Sinter Metal işçileri de, başta yanı başlarında bulunan Gürsaş ve aynı havzada yer alan Ünsa direnişleri olmak üzere işçi sınıfının tüm direnişleri ile bağlarını güçlendirmeli, kaderini ortaklaştırmalıdır.

Eğer Sinter işçileri işgale daha örgütlü bir hazırlıkla girebilmiş olsalardı ya da işgalde geçen iki gün içeride birliğin ve bilincin pekiştirildiği bir sürece dönüşebilseydi, dışarıda işçilerin aileleri, çevre fabrikalardan işçiler ve diğer sınıf dostları tarafından güçlü bir barikat örülebilseydi, direnişin kazanılması süreci kısalmış olacak ya da direniş o günden kazanılabilecekti.

Şimdi görev Sinter Metal direnişinin kazanması için seferber olmak, buradan alınacak güçle işçi sınıfının yeni mücadele ve direnişlerinin yolunu açmaktır. Biz bu havzada çalışan ve işçi sınıfının kurtuluşu için mücadele eden, yıllardır tüm bölge işçilerinin olduğu gibi Sinter Metal işçilerinin de örgütlenmesi için emek harcayan ve bu uğurda bedeller ödeyen sınıf bilinçli işçiler olarak her türlü çaba ve fedakarlığı göstereceğiz. Direnişin başarısı, başta Sinter Metal işçileri olmak üzere, Birleşik Metal-İş, sınıf devrimcileri ve tüm sınıf dostlarının sergileyeceği çabaya bağlıdır.

Ümraniye’den sınıf bilinçli işçiler