12 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/37

  Kızıl Bayrak'tan
  Yiyici asalakların dalaşması neyi yansıtıyor
   Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti…
12 Eylül düzenine son vermek için devrimci sınıf hareketini yükseltelim!
Grev ve direnişlere daha güçlü destek!

Belediye TİS’lerinin gösterdikleri

Yol-İş Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı...
  Metal grup TİS’leri tartışıldı
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kamu emekçilerini hedef alan saldırılar gündemde…
Tabanda oluşturulacak örgütlenmelerle
mücadeleye hazırlanılmalıdır!
  KESK’in mücadele programı ve toplu görüşme sürecine ilişkin şube yöneticileriyle konuştuk…
  Bunlar engerekler ve çıyanlardır!
  Metal TİS’lerinde esneklik dayatması!
  Tuzla tersanelerinin “mazlum” patronları!
  Kapitalizm kadını neden öldürüyor?
  Kapitalizm doğayı yok etmeye devam ediyor…
  Suikast kurbanı Benazir Butto’nun dul eşi cumhurbaşkanı…
  Özel savaş aygıtı kendisini
tahkim ediyor!
M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve kolera günleri / 2
Volkan Yaraşır
  Bültenlerden
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mamak İKE: “Yılmaz Güney yaşıyor!”

Devrimci sanatçı Yılmaz Güney’i 7 Eylül günü Tuzluçayır’da 1 Mayıs Menekşe Erbay Parkı’nda düzenlediğimiz etkinlikle andık. Etkinlik öncesinde “Eylül karanlığını yırtacağız, Yeni Ekimleri yaratacağız! / BDSP”, “Emperyalist işgale, yıkıma, kültüre geçit vermeyeceğiz! / Mamak İşçi Kültür Evi”, “Zaman devrime akıyor, çelik aldığı suyu unutmuyor! / Kızıl Bayrak”, “İşçi Kültür Evleri” yazılı pankartlarımızı astık, stantlarımızı kurduk, müzik yayını gerçekleştirdik.

Etkinlikte önce Yılmaz Güney’in kendi konuşmalarından oluşan kısa bir belgesel gösterimi ile ilk sözü devrimci sanatçının düşüncelerine bıraktık. Ardından Yılmaz Güney şahsında tüm devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerin anıları önünde saygı duruşuna geçildi.

Saygı duruşu sırasında bir devrim şehidi annesi olan Sultan Karabulut herkesin yumrukları havadayken, “Yılmaz Güney yaşıyor, yumruklarımızı daha çok kaldıralım, onları yaşatmaya çalışan gençlerimiz bu mücadelelerini sürdürdükçe, bizler bu mücadeleye katıldıkça daha çok yaşayacaklar” sözleriyle mücadele çağrısı yaptı. Saygı duruşunun ardından “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganı hep bir ağızdan atıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasında, Yılmaz Güney’in sanatının güncelliğini korumasının gerisinde, toplumsal eşitsizlik gerçeğini yansıtan sanat anlayışının olduğu belirtildi. 47 yıllık yaşamının 13 yılını cezaevinde geçiren ve sermaye düzeninin faşist terörüyle yaşamı boyunca karşılaşan Yılmaz Güney’in işçi ve emekçileri sanatıyla, fabrikalarında, işyerlerinde, semtlerinde, okullarında örgütlenmeye, yan yana gelmeye çağırdığı ifade edildi. 12 Eylül askeri faşist darbesinin 28. yıldönümü yaklaşırken, işçi ve emekçiler 12 Eylül, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Ulucanlar ve 19 Aralık katliamlarının sorumlusu olan çeteleşen devletten, çürümüş sermaye düzeninden hesap sormaya çağrıldı.

Ardından söz yine Yılmaz Güney’in Ağıt filmine bırakıldı. Film gösterimi ve etkinliğin toplamı ilgiyle izlendi.

Etkinlikte BDSP imzalı “Kontr-gerilla düzenine karşı emekçilerin birleşik örgütlü direnişi!” başlıklı bildirinin ve Mamak’ta düzenlenecek ortak 12 Eylül etkinliğine çağrı yapan el ilanlarının dağıtımı yapıldı. Kızıl Bayrak satışı gerçekleştirildi. Etkinlik oldukça canlı bir atmosferde 120 kişilik bir katılımla gerçekleştirildi.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları


Eğitim çalışmalarından….

10. yılında partinin ideolojik-teorik çizgisini derinlemesine kavramak, zorlu mücadelelerle yarattığı değerleri özümsemek, ideolojik-politik çizgisini sınıf çalışması pratiğiyle bütünleştirmek amacıyla yürüttüğümüz eğitim çalışmasının birinci kısmı beş aylık süreçte tamamlandı.

İlk bölümde sırasıyla her hafta Komünist Manifesto, Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm, Fransa’da Sınıf Savaşımları, Fransa’da İç Savaş, Louis Bornaparte’ın 18 Brumaire’i, Paris Komünü, İşçi Sınıfı Partisi Üzerine, Karl Marks ve Doktrini, Kitle İçinde Parti Çalışması, Marksizm ve Revizyonizm, İşçi Sınıfı ve Köylülük, Nisan Tezleri kitapları yapılan sunumlar eşliğinde tartışıldı. Eğitim çalışmaları belli ara gündemleri de alarak düzenli olarak yapıldı. Yapılan sunumların ardından canlı tartışmalar yaşandı.

Şimdi partiyi tanıtmak üzere temel metinlerin incelenmesine geçilecek.

Küçükçekmece’den komünistler

301. madde makyajı dökülüyor!

Hrant Dink’in katledilmesiyle birlikte TCK’nın 301. maddesi ülke gündemine oturmuştu. Hrant Dink, hakkında 301. maddeden açılan “Türklüğe hakaret” davalarının duruşmalarında, linç şovları eşliğinde yargılanmış ve hedef gösterilmişti.

 Cinayetin ardından devlet kademelerinden timsah gözyaşları eşliğinde açıklamalar yapıldı ve 301. maddenin derhal gündeme alınacağı belirtildi. Bir süre sonra, göstermelik bir değişiklik yapılarak yasanın AB standartlarına uydurulduğu duyuruldu. 8 Mayıs 2008’de yürürlüğe giren yasanın içerdiği temel değişiklik ise 301’den yargılanma kararının Adalet Bakanlığı’nın onayına bırakılması. Yani yargılanıp yargılanmama, siyasi erkin iradesine bırakılmış oldu. Değişikliğin görüntüden ibaret olduğu ise kısa sürede ortaya çıktı.

Hrant Dink’in katledilmesi ülke çapında kitlesel protestolara konu edilmiş, yüzbini aşkın kişinin katıldığı protestolarda devlete yönelik öfke haykırılmıştı. Cinayetin ertesi günü Ankara’da yapılan anmada söz alan Temel Demirer, burada sarf ettiği sözler nedeniyle 301. maddeden yargılanmaya başlandı.

Demirer yaptığı konuşmada, “Hrant sadece Ermeni olduğu için değil, bu ülkede soykırım olduğu gerçeğini ifade ettiği için katledildi” demiş ve sessiz kalmanın cinayete ortak olmak olduğunu belirterek herkese 301’i ihlal etme ve “suç işleme” çağrısı yapmıştı.

301. maddede yapılan değişiklik nedeniyle Demirer’in yargılanmasına ara verildi ve dava onay için Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Demirer’in yargılanmasını onaylayarak davayı mahkemeye sevk etti.

Bakanlığın onayı ile birlikte Demirer, TCK 301. maddede düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama’’ suçundan, 1 yıl 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.

 

Kızıl Bayrak artık Eskişehir’de!

Devrimci mücadele açısından zorlu bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde, mücadeleyi daha ileriye taşıyabilmek ve yeni bir mevzi yaratmak hedefiyle Eskişehir’de Kızıl Bayrak bürosu açıldı.

Devletin resmi ve sivil faşistlerinin yoğun baskı ve terörüne maruz kaldığımız Eskişehir’de, tüm bu saldırılara ve engelleme çabalarına karşın haklı ve meşru olan devrim mücadelesini sürdürüyor, yeni olanaklarla mücadeleyi ileriye taşıyarak geliştirmeye çalışıyoruz.

Eskişehir’de açılmış olan Kızıl Bayrak bürosu, yeni bir düzey yakaladığımız çalışmamızın önemli bir adımıdır. Bizler Eskişehir’de bulunan sınıf devrimcileri olarak, bu adımın bilinciyle yarattığımız mevzileri koruyarak ve geliştirerek mücadelemizi sürdüreceğiz.

Bugüne kadar bize yönelen saldırıları nasıl göğüsleyip geri püskürttüysek, bundan sonra da aynı kararlılık ve inançla bu zorlu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Devletin gözaltı, tutuklama, kaçırıp ajanlaştırma terörü ve sivil faşist beslemelerinin bıçaklı, satırlı, sopalı saldırıları bu mücadeleyi engellemeye yetmeyecek!

Eskişehir’de açılmış olan büromuz tüm dostların ve düşmanın gözleri önünde ileriye doğru atılmış anlamlı bir adımdır. Bizler sınıf devrimcileri olarak bulunduğumuz her alanda olduğu gibi Eskişehir’de de sosyalizmin Kızıl Bayrağını dalgalandırmaya devam edeceğiz!


Adres: Hacı Ali Bey Mah., Çelikel Sok., Sakarya İş Hanı Kat: 5 No: 58 Eşkişehir

Kızıl Bayrak / Eskişehir

Eskişehir’de 12 Eylül faaliyeti...

Faşist askeri darbenin 28. yılı yaklaşıyor. Bu çerçevede birçok yerde faşist darbeye karşı çalışmalara başlandı. Biz de Eskişehir BDSP olarak, 12 Eylül askeri faşist darbesine karşı merkezi bildirilerimizi 8 Eylül günü Gültepe Mahallesi’nde kurulan Pazartesi Pazarı’nda Eskişehirli emekçilere ulaştırdık.

Emekçilerin yoğun olarak pazarda bulunduğu sırada gerçekleştirdiğimiz bildiri dağıtımı ilgiyle karşılandı. Çalışmalarımızı afiş çalışması ve bildiri dağıtımlarıyla sürdürmeye devam edeceğiz.

Eskişehir BDSP

Baskı ve sansür hız kesmiyor!

İlerici ve devrimci güçlere yönelik baskı ve sansür uygulamaları sürüyor.

Halk Gerçeği dergisinin 31 Ağustos 2008 tarihli 7. sayısına, “terör örgütü propagandası yapma, suç ve suçluyu övme, bildiri ve açıklamalarını yayınlama” gerekçeleriyle el koyma ve bir ay süreyle yayın durdurma cezası verildi.

Yazılı bir açıklama yapan Halk Gerçeği, halka gerçekleri aktarmaktan vazgeçmeyeceğini vurguladı. 12 Eylül hukukunun sürdüğünün belirtildiği açıklamada, yargının gerçeklerin yansıtılmasına tahammülsüz olduğu dile getirildi.

Türkiye Komünist Partisi’nin, TKP’nin 88. kuruluş yıldönümü nedeniyle çıkardığı afişler valilik tarafından yasaklandı. Yasaklamaya gerekçe olarak ise üzerinde “Yankee go home!” şiarının bulunduğu bir fotoğraf gösterildi. Şiarın “Türkçeden başka dilde pankart asma yasağı” kapsamında değerlendirilerek yasaklandığı açıklandı.

“Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!”

İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların serbest bırakılması talebiyle 10 Eylül günü basın açıklaması gerçekleştirdi. İHD binası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında “Tecride son! Hasta tutuklular serbest bırakılsın!” pankartının yanı sıra “Yusuf Kaplan serbest bırakılsın”, “Gül Erbakan’ı gördü bunu görmedi” dövizleri açıldı. Basın açıklamasında, “Cezaevlerinde bir insanlık suçu olan tecrit politikalarına son verilmesi ve hasta tutuklu ve hükümlülerin bir an önce serbest bırakılması için duyarlı kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi.

Eylemde, “Hasta tutuklular serbest bırakılsın!”, “İçerde dışarıda hücreleri parçala!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / Adana

İstanbul İHD: “Sıra kimde!”

İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, 6 Eylül günü Taksim Tramvay Durağı’nda “Sıra kimde?” diye sorarak, cezaevindeki tutukluların sağlık sorunlarına dikkat çekti.

“Sıra Kimde? /İHD İstanbul Şubesi” pankartı ve sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde yaşamını yitiren tutsakların fotoğraflarının taşındığı eylemde yapılan açıklamada,  cezaevlerinde hak ihlallerinin devam ettiğine dikkat çekildi. Ağır sağlık sorunları yaşayan tutsakların tedavi edilmedikleri durumda ölümcül sorunlarla karşı karşıya kalacakları vurgulanarak, bir an önce serbest bırakılmaları istendi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün özel izinle Necmettin Erbakan’ın cezasını kaldırdığı hatırlatıldı. Açıklama şu sözlerle son buldu: “ Necmettin Erbakan örneğinde olduğu gibi sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde kalması mümkün olmayan mahpuslar serbest bırakılmalıdır. Her gün yeni bir insanın hayatının dirhem dirhem sona ermesine seyirci kalmayalım. Devletin yetkili mercileriyle kamuoyuna soruyoruz: SIRA KİMDE?”

 Kızıl Bayrak / İstanbul


Ankara’da “zorunlu din dersi” protestosu...

Alevi Bektaşi Federasyonu’na bağlı örgütler, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebiyle İstanbul, İzmir, Malatya, Adana ve Torbalı’da gerçekleştirdikleri eylemlerin ardından 6 Eylül günü Ankara’da merkezi bir oturma eylemi yaptılar.

ABF, PSAKD ve Aleviler Birliği pankartlarının açıldığı eylemde, ABF adına basın açıklamasını Ali Balkız okudu. Zorunlu din dersi uygulamasıyla Alevi çocuklarının din derslerinde anlatılanlarla babalarının anlattıkları arasında kaldığı söyledi. Zorunlu din derslerine karşı ileri sürdükleri talepleri sıraladı.

PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Alevilerin asimilasyonu için 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında din derslerinin zorunlu hale getirildiğini ve Ekim 2007’de alınan AİHM kararıyla zorunlu din dersi uygulamasının “eğitim hakkının” ihlali olduğunu belirtti.

Eylemde, “AKP halka hesap verecek!”, “Zorunlu din dersleri kaldırılsın!”, “Yargı kararı uygulansın!” sloganları atıldı. “Madımak müze olsun!”, “Zorunlu din dersleri kaldırılsın!” ve “Alevi inancına özgürlük!” dövizleri taşındı. Eyleme yaklaşık 250 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

İzmir İHD: “Arama değil taciz!”

İHD İzmir Şubesi 8 Eylül günü cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluk, baskı ve keyfi uygulamalara ilişkin bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Açıklamada derneğe başvuran tutuklu yakını Gülnaz Türkmen’e uygulanan baskılar anlatıldı. Gülnaz Türkmen 2 Eylül’de Kırıklar 1 No’lu F tipi cezaevinde hükümlü olan oğlu Devrim Türkmen’i ziyarete gittiğinde, Torbalı Kapalı cezaevine sevkedildiğini öğrendi. Torbalı Cezaevi’ne ziyarete gittiğinde, kadın polis tarafından üst araması adı altında taciz edildi. Görüş çıkışında diğer tutuklu yakınlarıyla görüşen Gülnaz Türkmen, savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu. Savcı ise “şahidin var mı?” diye sorarak hukuksuzluğu sürdürdü.

Açıklamanın ardından Gülnaz Türkmen yaşadıklarını kısaca anlattı ve bu tarz bir arama tekrarlanırsa bir dahaki görüşe gitmeyerek durumu protesto edeceğini söyledi. ÇHD’den Av. Bahattin Özdemir ise, Ergenekon tutuklularına dokunulmadığını, ezilenlere, yoksullara ve siyasi tutuklulara keyfi uygulamalar yapıldığını söyledi.

Kızıl Bayrak / İzmir