12 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/37

  Kızıl Bayrak'tan
  Yiyici asalakların dalaşması neyi yansıtıyor
   Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti…
12 Eylül düzenine son vermek için devrimci sınıf hareketini yükseltelim!
Grev ve direnişlere daha güçlü destek!

MBelediye TİS’lerinin gösterdikleri

Yol-İş Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı...
  Metal grup TİS’leri tartışıldı
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kamu emekçilerini hedef alan saldırılar gündemde…
Tabanda oluşturulacak örgütlenmelerle
mücadeleye hazırlanılmalıdır!
  KESK’in mücadele programı ve toplu görüşme sürecine ilişkin şube yöneticileriyle konuştuk…
  Bunlar engerekler ve çıyanlardır!
  Metal TİS’lerinde esneklik dayatması!
  Tuzla tersanelerinin “mazlum” patronları!
  Kapitalizm kadını neden öldürüyor?
  Kapitalizm doğayı yok etmeye devam ediyor…
  Suikast kurbanı Benazir Butto’nun dul eşi cumhurbaşkanı…
  Özel savaş aygıtı kendisini
tahkim ediyor!
M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve kolera günleri / 2
Volkan Yaraşır
  Bültenlerden
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti…

Kafkaslar’daki gelişmeler Türkiye-Ermenistan rejimlerini yakınlaştırıyor!


Dünya Kupası Avrupa Elemeleri kapsamında Türkiye-Ermenistan futbol takımlarının Erivan’da karşılaşması, ilk defa bir Türk Cumhurbaşkanı’nın Ermenistan’ı ziyaret etmesine vesile oldu. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın maçı birlikte izleme davetine olumlu yanıt veren Abdullah Gül, Erivan’a günübirlik bir ziyaret gerçekleştirdi.

ABD’nin Kafkaslar’daki taşeronu Gürcistan rejiminin Güney Osetya’yı işgaliyle başlayan Gürcü-Rus savaşının ardından gerçekleşen “tarihi ziyaret” hem ülke hem dünya basınının ilgi odağı oldu. 1993’ten beri sınır kapıları kapalı, resmi anlamda ise diplomatik ilişkileri bulunmayan iki ülke cumhurbaşkanının görüşmesi, farklı yorumlara neden oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Aydın Doğan şahsında Doğan Medya’ya karşı başlattığı saldırının karşılıklı atışmalara dönüşmesi gündemi meşgul etse de, Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyareti düzen cephesinde önemsenen bir gelişme oldu.

Meslektaşı ile başbaşa bir görüşme gerçekleştiren Abdullah Gül, maçı birlikte izledikten sonra Sarkisyan’la basının karşısına çıktı.

Abdullah Gül, Sarkisyan’ın, Türkiye’nin gündeme getirdiği Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’na destek verdiğini dile getirerek, bu desteğe teşekkür etti ve şunları söyledi: “Temaslarımda, konuşularak halledilemeyecek sorun olmadığını, bölge ülkeleri arasında mevcut olan derin güven eksikliğinin de diyalog yoluyla hafifletilebilecek bir husus olduğunu, diyalog tesis edilebildiği takdirde bunun üzerine güven inşa edilmesinin daha kolay olduğunu vurguladım.”

Sarkisyan ise, iki ülke arasındaki sorunların çözümü konusunda ortak irade gösterdiklerini belirterek şunları ifade etti: “Bu sorunları biz çözeceğiz ve gelecek nesillere bırakmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanı Gül’de istikrar ve iş birliği arzusu görmekten memnunum.”

Kalabalık bir gazeteci topluluğuyla Erivan’a giden Abdullah Gül aynı akşam döndü. Ancak iki cumhurbaşkanının talimatıyla dışişleri bakanlarının gece boyunca teknik müzakerelere devam ettikleri bildirildi. Dışişleri Bakanı Ali Babacan bu amaçla bakanlık müsteşarı ve yardımcısıyla gecenin ilerleyen saatlerine kadar Erivan’da kaldı.

Erivan’dan sonra AB dışişleri bakanları gayri resmi toplantısı için Avignon’a giden Ali Babacan, burada Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın Erivan ziyareti Ermenistan ile diyalog kapılarının açılması için önemli bir adım olacaktır. Daha fazla diyaloğa da hazırız” diye konuştu. Türkiye’nin 1915 olayları (Ermeni soykırımı) dahil her türlü konuyu görüşmeye hazır olduğunu savunan Ali Babacan’ın açıklaması, Ermenistan ziyaretinin maç izlemekten öte, iki rejimin yeni bir süreç başlatma ihtiyacından kaynaklandığını ortaya koymaktadır.

İki rejimin ilişkilerindeki kopukluk, ABD ile AB emperyalistlerinin telkinlerine rağmen 15 yıldır giderilmiyordu. Ermenistan yönetimi buna eğilimli olduğu halde, soykırımı inkâr eden Türk egemenleri bundan geri duruyorlardı. Görünen o ki, Kafkaslar’daki son gelişmeler Ankara’daki Amerikancı rejimi de ilişkileri düzletme arayışına sürüklemiştir. Bu gelişmelerden ekonomisi olumsuz etkilenen Ermenistan rejiminin de, ilişkileri düzletmek için daha bir hevesli olduğu gözleniyor.

İlk adım olarak değerlendirilen Sarkisyan-Gül görüşmesinin, kökleşmiş sorunların çözümüne kapı aralayıp aralamayacağı önümüzdeki süreçte belli olacak. Buna karşın iki ülke egemenlerinin, Kafkaslar’daki yeni gelişmelerin de basıncıyla yakınlaşma eğilimi içinde olduklarını söylemek mümkündür.

AB şefleri, Sarkisyan-Gül görüşmesinden duydukları memnuniyeti dile getirirken, bu adım Washington’da anında alkışlandı. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Türkiye-Ermenistan diyalogunu uzun süredir desteklediklerini belirterek, Abdullah Gül’ün Erivan’a yaptığı ziyareti “ileri doğru atılmış olumlu bir adım” olarak nitelendirdi.

Bilindiği üzere Türk egemenleri, ABD’nin “Ermenistan’la ilişkileri geliştirin!” telkinlerine rağmen ayak diremeye devam ediyordu. Ancak son gelişmelerle sıkışan Ankara’daki Amerikancıların, Ermenistan’la ilişkileri düzeltme yoluna gitmesi kaçınılmaz görünüyor. İşbirlikçi Türk egemenlerinin, Washington’daki efendilerini de memnun edecek bu adımı atmak için, kökleşmiş ırkçı önyargılara rağmen çaba sarf etmesi mümkündür. Türk sermaye devletinin handikabı, ilişkileri geliştirmek için Osmanlı’dan devraldığı kanlı tarihiyle yüzleşmek zorunda kalacak olmasıdır. Verili koşullarda zor olacağı kesin olan bu adımların atılması, işbirlikçi burjuvaziyi, ırkçı-şovenizmi körüklemek için kullandığı bir araçtan belli ölçüde yoksun bırakacak. Zira Ermeni halkına karşı tutturulan ırkçı söylem, halen şovenizmi körüklemenin etkili araçlarındandır. Nitekim Abdullah Gül’ün Erivan ziyaretini eleştiren CHP-MHP ikilisinin gerekçeleri arasında bu iğrenç söylemin izini sürmek mümkündür. 

Tarihin en vahim soykırımlarından birine maruz kalmasına rağmen, Ermeni halkıyla Anadolu ve Rumeli de yaşayan halklar arasında ulusal, etnik veya dinsel çatışmalar olmamıştır. Bu halkı hedef alan vahşi icraatlar devlet eliyle gerçekleştirilmiştir.

Türk egemenlerinin uzun yıllardan beri yaydığı şovenizm zehri toplumun belli bir kesimini etkilemiş olmakla birlikte, tarihi bir haksızlığa uğrayan bu halka karşı halen bir sempati olduğunu söylemek mümkündür. Ermeni halkı ise, Anadolu’da yaşayan halklarla pek çok ortak özelliğini halen korumaktadır.

Devletlerarası ilişkiler, egemen sınıfların halkların belli kesimlerinde oluşturmayı başardığı ırkçı önyargıları yıkamaz. Zaten bu ilişkiler genelde böyle bir amaç da gütmezler. Bu uğursuz önyargılar ancak gericiliğe karşı mücadele eden halkların elleriyle parçalanıp tarihin çöplüğüne atılabilecektir.