4 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/27

  Kızıl Bayrak'tan
  Rejim krizi derinleşiyor!
   Kürt halkına saldırılar hız kesmiyor
AKP’yi kapatma davasında son gelişmeler...
Mamak’ta güçlü bir 2 Temmuz
süreci örgütlendi…

Kürdistanlı tarım işçilerinin Ordu ve Trabzon’a girişi yasaklandı

KESK Genel Kurulu cansız, coşkusuz ve katılımsız gerçekleşti…
  KESK Genel Kurulu’ndan yansıyanlar ve görevler...
  Kayseri İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleşti…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  F tiplerinde keyfi
baskılar sürüyor!
  Arjantin’de “öteki final!”
  Emperyalizmin Ortadoğu hesapları ve Türkiye’nin rolü!
  Avrupa futbol şampiyonası ve BİR-KAR’ın kampanyası
  Uluslararası işçi hareketinin yeniden yapılanması:
Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? - 1
Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kürdistanlı tarım işçilerinin Ordu ve Trabzon’a girişi yasaklandı

Fındık toplamak amacıyla Doğu Karadeniz bölgesine gelen Kürdistanlı mevsimlik tarım işçilerinin Ordu ve Trabzon’a girişi yasaklandı. Ordu Valiliği yayınladığı genelge ile Kürt illerinden gelecek tarım işçilerinin toplanmasını ve konaklamasını yasakladı. Çoğunlukla Antep, Urfa, Mardin, Siirt ve Muş gibi illerden gelen Kürt işçilere yönelik benzer bir karar da yaklaşık iki hafta önce Trabzon valiliği tarafından alındı. Valilik yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İşverenlerin çalıştırdıkları işçiler ile il dışından gelen işçilere ait kimlik bilgileri muhtarlıklar aracılığıyla en yakın güvenlik birimlerine bildirmeli, kimliği bulunmayan kişilere ise iş verilmemelidir. İşverenler ve köy muhtarları, emniyet bakımından huzur bozucu olayları anında en yakın güvenlik birimine, bölgelerinde çalışan işçilerde görülecek hastalıkları ise en yakın sağlık kuruluşuna bildirmeliler’’

Kürdistan’dan gelen tarım işçileri kölelik koşullarında vepolis gözetiminde çalıştırılıyor

Batı ve Doğu Karadeniz bölgelerinde yıllık 2 milyar dolar döviz getiren fındığın büyük kısmını Kürt illerinden gelen geçici mevsimlik işçiler topluyor. Her yıl Urfa, Batman, Diyarbakır, Antep, Mardin gibi Kürt illerinde yaşayan Kürt işçiler, Türkiye’de en çok fındık üretiminin gerçekleştiği Ordu ve Giresun’un yanısıra Trabzon, Düzce, Bolu ve Sakarya gibi illere akın ediyor. Bu sayının 150-200 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.

Sayıları 1.5 milyonun üzerinde olan mevsimlik tarım işçileri, ilkbahar aylarının ortalarından sonbaharın sonlarına kadar ucuz emeğe ihtiyaç duyulan her yerde varlar. Orta Anadolu’da soğan, şeker pancarı; Çukurova’da pamuk; Ege’de yaş sebze, zeytin; Karadeniz’de ise fındık toplama işlerinde ve tüm bu yörelerde çapa, toplama, serme, kurutma işlerinde çalışıyorlar. Büyük bir çoğunluğunun başka bir işi olmadığı için, yılın tamamında çalıştıkları mevsimlerde kazandıkları para ile geçinmek zorunda kalıyorlar.

“Gündelikçiler” diye de adlandırılan mevsimlik tarım işçileri, kölelik koşullarında çalıştırılıyor. Ne kadar ücret alacaklarını, hatta iş bulup bulamayacaklarını dahi bilmeden çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden kamyonlarda, traktörlerde, minibüslerde yolculuk yaparak ekmek parası kazanmak için canlarını tehlikeye atan tarım işçilerine sefalet ücreti dayatılıyor.

Gidilen yerlerde kendi olanaklarıyla barınma sorunlarını halletmek zorunda kalan tarım işçileri, aşırı sıcaklarda naylon ya da bez çadırlarda her türlü altyapıdan yoksun bir biçimde yaşamak zorunda kalıyorlar. İçme suyunun ve tuvaletin çoğunlukla bulunmadığı bu çadır kentleri andıran ortamda birçok hastalık ortaya çıkıyor.

Kürdistan’dan gelen tarım işçileri sürekli polis ve jandarmanın baskı ve denetimi altındalar. Türk devleti Kürdistanlı tarım işçilerini potansiyel PKK’li olarak görüyor. Sadece ve sadece Kürdistanlı oldukları için işçileri PKK’li ilan edip linç etmeye kalkışan kitlenin yolunu, bizzat sömürgeci sermaye devleti açıyor.

Sakarya’da olduğu gibi 4 Kürt işçinin, PKK’li ve “terörist” olarak ilan edilmesi ve linç edilmek istenmesinde olduğu gibi linççilerin sırtını sıvazlayanlar sömürgeci sermaye devletinin valisidir.

Tüm bunlara rağmen sömürgeci sermaye devleti, “Türkiye’de etnik ayrımcılık yoktur, herkes birinci sınıf vatandaştır” yalanına başvurmaktan geri durmuyor. Ancak Kürdistan’dan gelen tarım işçilerinin yaşadığı sefalet sermaye düzeninin Kürt halkını sadece ulusal baskı temelinde ezmediğini göstermektedir. Ulusal baskı ile sınıfsal baskı ve sömürü içiçe geçmiştir.

Sermaye devleti işçi ve emekçi kitleleri aldatmak için açıkça yalan söylemektedir.

Ayrımcılık ücretlere de yansıyor...

Kürt işçiler günlüğü 18 Ytl’ye çalıştırılıyorlar. İşçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarının fındık sahibi tarafından karşılanması durumunda fiyat 15 Ytl’ye kadar düşebiliyor. Ancak Türk kökenli işçiler 25 Ytl yevmiye alıyorlar. İşçileri genellikle Batman ve Urfa’dan getiren “Dayıbaşları” ise işçilerden 1-2 Ytl arasında komisyon alıyor.

“Dayıbaşları” tarafından fındık sahipleriyle buluşturulan işçiler, 2-3 hafta boyunca fındık sahibinin inisiyatifine bırakılıyor. Bu nedenle zaman zaman fındık sahipleri ile işçiler arasında olaylar çıkıyor. Özellikle geçen yıl Ordu ve Giresun bölgesinde birçok kavgalı olayın yaşandığı belirtiliyor.

Pamuk, çay, tütün ve fındık sezonluk işler. Yaşadıkları şehirlerde iş bulamayan, ekmek parası için göç eden Kürdistanlı tarım işçilerinin durumuna ve karşılaştıkları baskılara karşı mücadele en başta Türk milliyetinden işçi ve emekçilerin görevidir.

Sınıfsal baskının, sömürünün ve ulusal baskının kaynağı kapitalist sömürü sistemidir. Bu devlet burjuvazinin devletidir. Bu yüzden de sömürüden, sınıfsal ve ulusal baskıdan kurtulmak için mücadele, kapitalist sömürü düzenine karşı verilmek zorundadır. Kürdistanlı tarım işçilerinin ekmek kavgası da emek kavgasına, devrim için mücadeleye dönüşmelidir. İşçilerin emek kavgası ise, tüm ulus ve milliyetlerden işçilerin, emekçilerin birliği, sınıf kardeşliği ve ortak mücadelesiyle kazanılacaktır.


 

Tersanelerde hak gaspları ve kazalar sürüyor!


Selay Tersanesi’nde hak gaspı...

Tuzla tersaneler cehenneminde ücret gaspları yaygın olarak yaşanmaya devam ediyor. Selay Tersanesi Yalçınlar Denizcilik taşeronunda çalışan 5 işçi Nisan-Mayıs ayı alacaklarını alamadıkları gerekçesiyle TİB-DER’e başvurdu. Dernek yöneticileri konuyla ilgili olarak taşeron firma sahibi Yunus Yalçın’la irtibata geçerek ücret alacakları ve vergi iade paralarının ödenmesini talep etti. Yunus Yalçın ana firmadan alacaklarını alamadığı için ücretleri ödeyemeyeceğini belirtti. Dernek ise taşeron firma arasındaki sorunların işçileri ilgilendirmediğini belirttikten sonra ücretlerin hemen ödenmesi talep edildi. Bu konuda gösterilen ısrar nedeniyle ana firma hemen ücretleri ödemek zorunda kaldı.

Tersane İşçileri Birliği


Tersanede iş kazası…

Geçtiğimiz günlerde ücret gaspı üzerinden muhatap olduğumuz Yıldırım Tersanesi’nde 27 Haziran günü öğle saatlerinde bir iş “kazası” daha gerçekleşti. Yıldırım Tersanesi Betesan isimli taşeron firmada çalışan gemi elektrikçisi 26 yaşındaki Turgay Erkan isimli işçi merdivenlerden düştü. Barakanın merdivenlerinin standarda uygun olmamasından (portatif) kaynaklı gerçekleşen “kaza” da Turgay Erkan’ın köprücük kemiği kırıldı. İş arkadaşları Turgay’ın yardımına koştu. Gemiden indirilerek hastaneye götürülen Turgay, burada ameliyata alındı. Köprücük kemiği kırılan ve ameliyatla platin takılan Turgay’ın sağlık durumu iyiye gidiyor. İş arkadaşları tarafından Turgay’ın Çayırova Anadolu Sağlık Merkezi John Hopkins Hastanesi’nde tedavi edildiği Derneğe bildirildi. Dernek yöneticileri doktorla görüşerek bilgi aldılar. Turgay’a da geçmiş olsun dileğinde bulundular.

Tersane İşçileri Birliği


TİB-DER’den sınıf dayanışması

Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER), E-Kart grevinin 14. gününde yaptığı açıklama ile grevi selamladı. E-Kart işçilerinin yanında olacağını duyurdu. Açıklamada, E-Kart’taki kuralsız çalışmaya karşı grevi seçen ve bugüne kadar başarıyla sürdüren işçilerin direnişini sahiplendi, sonuna kadar dayanışma içerisinde olunacağı vurgulandı.


TİB-DER’den TEGA’yla dayanışma!

TİB-DER 27 Haziran günü yaptığı açıklama ile TEGA işçilerine destek verdi. TEGA Mühendislik önünde grev nöbetlerini tutan grev gözcüsü işçilerin saldırıya uğraması üzerine açıklama yapan TİB-DER, TEGA işçilerinin mücadelesini selamladı ve “mücadeleleri mücadelemizdir!” dedi.