27 Haziran 2008 Sayı: SİKB 2008/26

  Kızıl Bayrak'tan
  Derinleşen kriz, düzenin yeni manevra arayışları...
   Emekçi halklara karşı düşmanlıkta aynı saftalar!
Başbuğ-Erdoğan görüşmesi ve
çatışan tarafların ortak gündemleri
“Darbeye karşı 70 milyon adım” parodisinin hatırlattıkları...
İşçi ve emekçi eylemlerinden…
Tuzla tersanelerde hak gaspları sürüyor, mücadele de...
  16 Haziran eylemi ve dükkancı zihniyetin küçük hesaplara dayalı sorumsuzluğu üzerine…
Gerçek bir grev için ileri!
  OSB-İMES İşçileri Derneği 3. Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi…
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı’nın ardından...
  Sosyalist Kamu Emekçileri’nden KESK Genel Kurulu öncesi panel…
  Gençlik örgütlenmesi sorunu, Genç-Sen ve tutumumuz üzerine...
  Dünyadan...
  Düzenin gözbağlarına kanmayalım...
  “Çatı Partisi”…
M. Can Yüce
  Bir-Kar’ın kampanya
çalışmalarından…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sosyalist Kamu Emekçileri’nden KESK Genel Kurulu öncesi panel…

“Fiili, meşru, militan mücadele hattını örmek için ileri!”

KESK, şube ve merkez genel kurullarının ardından 27-28-29 Haziran tarihlerinde 3. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek.

Kamu emekçileri, 3. KESK Genel Kurulu’na biriken sorunlar, tırpanlanan haklar, her geçen gün küçülen örgüt yapısı, bireysel ve grupsal çatışmalar ile girecekler.

Sosyalist Kamu Emekçileri, KESK Genel Kurulu öncesinde “Sosyal yıkım saldırıları ve KESK’in tutumu!” başlıklı bir panel düzenleyerek mücadelenin ve örgütlenmenin sorunlarını tartıştılar.

21 Haziran günü İstanbul Tabip Odası Kadıköy Temsilciliği’nde gerçekleştirilen panele Prof. Dr. Yüksel Akkaya, Kimya Mühendisleri İstanbul İl Müdürü ve HSGGP 1. Bölge yürütmesinden Erkan Arslan ve Sosyalist Kamu Emekçileri temsilcisi konuşmacı olarak katıldı. Canlı tartışmaların gerçekleştirildiği panel 3,5 saat sürdü.

Panel KESK’in ve kamu emekçileri hareketinin yaşadığı sorunlara değinen kısa açılış konuşmasıyla başladı.

Panelin ilk konuşmacısı Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube Müdürü Erkan Arslan’dı. Arslan konuşmasına, “KESK genel kuruluna hazırlanmak yerine gelecek dönemi kucaklamak” çerçevesindeki anlatımıyla başladı.

KESK’in 18 yaşında bir çocuk olduğunu söyleyen Arslan, 3. KESK Genel Kurulu’nun başarılı geçmesini dilemek yerine, gelecek döneme nasıl hazırlanmak gerektiği üzerine konuşmak gerektiğini ifade etti.

Arslan şunları söyledi: “Kamu emekçileri, Avrupa işçi sınıfının sınıf savaşımları neticesinde kazanılan sosyal haklar mücadelesinde sınıfta kalmıştır. Saldırılar karşısında KESK, HSGGP içerisinde yer aldı. Daha sonra ‘iki başlılık olmaz’ sözleri söylendi. Ankara eylemi ayraç rolü gördü. Ankara eylemi gerçekleşmeyince Platform 1-0 yenildi. Bu durumda çubuğu kendimize bükmeliyiz. Biz, bizim önümüze engel oluşturan yapıya karşı ne yapmalıydık? Duruma böyle bakmalıydık. Biz buradan genel kuruldan bir şey beklemek yerine, gelecek süreçte neler yapabiliriz oradan bakalım.”

Arslan, “KESK kendi yasalarını sokakta kendisi yapa yapa nasıl ‘sokağa’ düştü? Tartışmalarımız bu zeminde olmalı” diyerek KESK’in bu duruma gelmesinde herkesin payı olduğunu düşündüğünü vurguladı. KESK’teki yozlaşmayı ve mücadeleci çizgiden uzaklaşmayı örneklerle anlattı.

Arslan’ın ardından söz alan Yüksel Akkaya konuşmasına sendikaların sendika olması için gereken şartları sıralayarak başladı. Akkaya, sendikaların işlevini ise “üyelerinin ekonomik, sosyal haklarını koruyan ve geliştiren örgütlülükler” olarak tanımladı. Şimdiki sendikaların emekçilerin haklarını geliştirmek bir yana temel görevlerini bile yerine getirmediğini vurguladı. Konuşmasına fiili-meşru mücadeleye vurgu yapan önermelerle devam eden Akkaya, KESK’in hiçbir yasaya bakmadan üyelerinin çıkarları için toplu pazarlığa gitmesi ve grev hakkını kullanması gerektiğini belirtti.

KESK’te 1995 yılında sokakta kazanılarak oluşan fiili-mücadele geleneğinin sonraki süreçte ortadan kalktığını belirten Akkaya, yükselmesi gereken hareketin geriye doğru gittiğini ve kırılma noktalarından birisinin ise konfederasyonun yasal mevzuatın içine kendini hapsetmesi olduğunu söyledi.

“Kapitalizm hak ve özgürlükleri vermek için değil kısıtlamak için vardır. Siz mücadele ettikçe bazı haklar kazanılır” diyerek sözlerini sürdüren Akkaya, KESK’in çok hızlı bir şekilde bürokratikleşme ve yabancılaşma sürecine girdiğini ifade etti. KESK’in bir takım eylemleri düzenlerken bu eylemlere kendisinin bile inanmadığını belirtti.

Akkaya, yönetici seçimlerinde çürüme yaşandığını, KESK’in her genel kuruldan sonra daha kararlı yapıda çıkacağına, tam tersi bir yapıda oraya çıktığını belirtti. Akkaya konuşmasında bu anlayışın ve işleyişin değişmesi gerektiğine vurgu yaparak “KESK’i yıkmak” gerektiğini söyledi.

Panelin son konuşmacısı ise panele ev sahipliği yapan Sosyalist Kamu Emekçileri adına Boran Kutlu oldu. Kutlu yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Genel kurulları geçmişin tartışıldığı, gelecek döneme hazırlanıldığı yerler olarak algılıyoruz. Oysa genel kurullar artık gruplar arasındaki çekişmelerden çıkmış bireyler arası çekişmelere varmıştır.”

KESK’te yaşanan kırılmayı “Sahte sendika yasası karşısında KESK’in tutumu”, “Anadilde eğitimin tüzükten çıkarılması”, “Bireyler arası çatışma” olmak üzere üç başlık altında tanımladı.

Kutlu, bu kırılmayı düzeltecek olan insanların/anlayışların bir araya gelemediğini ve onların da bir kırılma yaşadığını ifade etti. İşyerleri ile güçlü bağların kurulması ve taban örgütlülüğünün sağlanması gerektiğini vurguladı. Kamu emekçisinin konuşması şu sözlerle son buldu: “KESK’in son süreçlerini yeniden gözden geçirip, işyerleriyle bağını kurup, program çıkartmazsak bu KESK’in sonu olur. Bunu ortaya çıkaracak güçler var. Yeter ki, bir program çıkartıp mücadele edelim.”

Aranın ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Soru-cevap bölümünde, katılımcılar söz alarak düşüncelerini açıkladılar ve kürsüde yer alan konuşmacılara sorularını yönelttiler. Katılımcıların etkin olarak katıldığı söyleşide kamu hareketinin tıkanma noktaları ve çıkış kanalları üzerine zengin tartışmalar yapıldı. KESK’in kuruluş döneminden bu yana mücadele içerisinde yer alan sendikacı, çalışan ve katılımcıların geçmiş dönem değerlendirmelerini, hareketin yaşadığı geri çekilmeyi ve kırılma noktaları üzerinde durmaları oldukça işlevli oldu. Program tartışmaları da soru cevap bölümünün bir diğer başlığıydı. Bu bölümde ayrıca delege sistemi, sözleşmeli öğretmenlik, saldırılar, kamunun değişen yapısı vb. üzerine canlı tartışmalar yaşandı. Çok sayıda kişinin söz alıp düşünce belirtmesi KESK’i tartışmaya ve müdahale etmeye duyulan yakıcı ihtiyacın somut göstergesiydi.

Soru-cevap bölümünden sonra son söz hakkı kürsüye verildi. Panelist Erkan Arslan, tabanın söz, karar ve inisiyatif hakkının önemine değindi. Sendikaların, kurumların kitlelerin örgütlenmesinde ve mücadelesinde araç olduklarının unutulmaması gerektiğini söyledi. Son olarak KESK’i eleştirirken KESK yönetimi diye ifade etmenin gerekliliğinin altını çizdi. KESK’in örgütlülüğüne sahip çıkma çağrısında bulundu.

Yüksel Akkaya ise, gelen soruları yanıtladı. KESK’teki yozlaşmaya ilişkin vurgular yaptı. Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı mücadelesinin altını bir kez daha çizdi. 

Sosyalist Kamu Emekçileri temsilcisi Boran Kutlu da konuşmasında ilerici, bilinçli devrimci kamu emekçilerinin görevlerine işaret etti. İşyerlerinde örgütlenmenin önemine vurgu yaptı.

Baştan sona canlı bir atmosferde geçen panele 40’ı aşkın kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul