15 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/07

  Kızıl Bayrak'tan
  Emekçiler gerici güçlerin peşine takılmayı reddetmelidir!
  Emperyalist gericilik gölgesinde dinci gericilik ilerlemeyi sürdürüyor
TÜSİAD–AKP ilişkileri ve kriz dinamikleri
TEGA işçisiyle dayanışmayı büyütelim!
Türban dalaşı ve üstü örtülen gerçek gündem
A. Deniz
Laik–anti laik çatışması neye hizmet ediyor?
  5. Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu toplantısına çağrı!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  SSGSS saldırısı ve gelişen mücadele süreci üzerine Harb-İş Sendikası Anadolu Şube Başkanı Hüseyin Över ile konuştuk....
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  TKİP II. Kongresi değerlendirmeleri...
Kadın sorunu ve sınıf içinde kadın çalışması / 2
  Emekçi Kadın Kurultayı çalışmalarından...
  Nükleer santrallere hayır!
  Fahişeleştiren düzene çanak tutmak!
A. Eylül
  Dünyadan...
  Köln’de “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” gecesi
  Demokrasi mücadelesi mi, iktidar çekişmesi mi?
M. Can Yüce
  Sitemizin Ocak ayı rakamları...
  Gündem, Devrimci Demokrasi gazetesi ve Sosyalist Barikat dergisi temsilcileriyle basına yönelik sansür üzerine konuştuk....
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

Gazete biçiminde okumak için tıklayın

 

Mücadele postası...

manifestoSavda: “318. madde kaldırılmalıdır!”

Vicdani retçi Halil Savda, Lübnan Başkonsolosluğu önünde yapılan basın açıklamasında kullandığı ifadeler nedeniyle “halkı askerlikten soğutmak” gerekçesiyle yargılanıyor. Davanın ikinci duruşması 11 Şubat günü Sultanahmet Adliyesi’nde görüldü.

Savda yaptığı savunmada, bireysel şiddetin yanı sıra örgütlü şiddeti ve devletlerin tekelindeki şiddeti reddettiğini, bütün şiddet biçimlerini ve organizasyonlarının eleştirilebilir olmasının gerekliliğini belirtti. Savda “Öldürmeyin demeyi suç sayan TCK’nın  318. maddesi kaldırılmalıdır!” sözleriyle savunmasını sonlandırdı. Savda’nın avukatı da, yargılamanın, Anayasanın 25. ve 26. maddeleriyle düzenlenen düşünce ve kanaat özgürlüğü ile düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne aykırı olduğunu dile getirdi.

Sanık vekilinin gerekçeli ve yazılı savunmasını bildirmesi için dava 2 Haziran 2008 günü saat 10.00’a ertelendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Çocuklara hapis istemi!

Devletin Kürt halkına tahammülsüzlüğü her gün yeni örneklerle kendini ortaya koyuyor. Bu kez de Diyarbakır’da yaşları 10 ile 15 arasında değişen 10 çocuk, Kürtçe marş söyledikleri için 5 yıla kadar hapis istemi ile yargılanıyor.

Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Çocuk Korusu üyesi olan 10 çocuk, Amerika’nın San Francisco kentinde düzenlenen Dünya Müzik Festivali’nde “Ey Raqip” marşını okudukları için, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemi ile yargılanacak.

Koroya üye 10 ile 15 yaş arasındaki 10 çocuk 12 Şubat günü Diyarbakır Adliyesi’nde savcılığa ifade verdi. Çocuklar “Ey Raqip”in yasak olduğunu bilmediklerini söylediler. Çocuklardan 4’ünün ifadesi 12 yaş altı oldukları için alınmazken, 6’sının ifadeleri alındıktan sonra “suçun bilincinde olup olmadıklarının tespiti” için farik-mümeyyiz raporu alınmasına karar verildi.

Çocukların, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesi uyarınca “Yasadışı örgüt propagandası” yaptıkları iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapsi isteniyor.

 

Mamak’ta birlik ve dayanışma aşuresi!

Mamak İşçi Kültür Evi’nde üç yıldır düzenlediğimiz birlik ve dayanışma aşuresinin dördüncüsünü 10 Şubat günü gerçekleştirdik.

Mamaklı emekçilerin bir arada kaynattığı aşuremiz, SSGSS saldırısı ve düzen gericiliğinin bir arada tartışıldığı bir atmosferde geçti.

Mamak İşçi Kültür Evi önüne “Herkese ulaşılabilir, nitelikli sağlık!/BDSP” imzalı pankart asılırken, etkinlik sırasında BDSP’nin 16 Şubat günü Mamak İşçi Kültür Evi’nde düzenleyeceği SSGSS gündemli panele çağrı yapan bildirilerin dağıtımı yapıldı.

Birlik ve Dayanışma aşuresine 150 kişilik katılım gerçekleşti.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları

 

Partizan okuruna “linç!” girişimi!

Partizan, 11 Şubat günü Nevşehir Üniversitesi Öğrencisi Yeni Demokrat Gençlik’ten Uğur Doğan isimli öğrencinin 15-20 kişilik faşist bir grubun saldırısına uğradığını açıkladı. Linç girişimine ilişkin yazılı açıklamada şunlar söylendi:

“... Nevşehir’de 11 Şubat 2008 tarihinde saat 15.00-15.30 sularında üniversitenin merkez kafeteryasında Yeni Demokrat Gençlik’ten Uğur Doğan adlı İktisat Fakültesi 4. sınıf öğrencisine 15-20 kişilik faşist bir grup tarafından linç saldırısı düzenlendi. Faşist grup Doğan’ı darp ederek yaralanmasına neden oldular. Grubun başını Ahmet Turan ve Erdal Yıldız gibi Ülkü Ocağı üyelerinin çektiği öğrenilirken, bu olay Nevşehir Üniversite’sinde son 3 aydır Ülkü Ocakları üyelerinin estirdiği 4. terör olayı olmuştur. Doğan’a saldıran faşistler okul içinde de polislerle kol kola gezmektedirler. ... Sivil faşistlerin saldırıların bu olayla bitmeyeceğini bizler biliyoruz. Çünkü bu saldırılar direkt devletin beslediği ve devrimci, demokrat insanların üzerine saldığı bugüne kadar defalarca kez kanıtlanmıştır...”

 

Dikmen vadisinde iş cinayeti

Ankara Dikmen vadisinde 8 Ocak’ta korkunç bir iş cinayeti işlendi. Colin inşaat firmasında çalışan bir inşaat işçisi kamyonun altında ezilerek can verdi. Colin inşaat vadinin tünel işlerini yapan bir firmadır ve bu firma gibi vadinin işlerini yürüten onlarca irili ufaklı firma ve şirket faaliyet sürdürmektedir bu alanda. Dikmen Vadisi güya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmaktadır. Fakat her iş bir firmaya devredilmekte, inşaat onlarca taşeron firma tarafından işçilerin canı ve kanı pahasına devam etmektedir.

Kuşkusuz, bu proje tamamlandığında yapılan evlerde oturacak olan da, vadinin yeşil manzarasını seyredecek olan da canı kanı pahasına çalışan işçiler değil, zengin kodamanlardır. Bu sefalet ve sefahat ancak işçi ve emekçilerin birleşerek bu sömürü düzenini yıkması ve sosyalist iktidarı kurmasıyla son bulacaktır. Binbir emekle yapılan evlerde ise fabrikalardan, gecekondularından çıkarak ayağa kalkan işçi-emekçiler, yani gerçek sahipleri oturacaklardır.

Ankara’dan bir Kızıl Bayrak okuru 

 

“İş dünyası” hükümeti göreve çağırıyor!

Sabah gazetesinin 10 Şubat tarihli sayısının finans bölümünde, “iş dünyası”ndan kan emici vampirlerle yapılan röportajlara yer verilmiş. Röportaj yapılanlar arasında 12 Eylül darbesinin ardından “bugüne kadar işçiler güldü, bugünden sonra biz güleceğiz” diyen Halit Narin, Zorlu Grubu’nun Başkanı A. Nazif Zorlu ve Tuncay Özilhan gibi birçok asalak yer alıyordu. Ekonomideki gidişatı değerlendiren bu asalakların ortaklaştıkları en temel saldırı başlıklarını şöyle ifade edebiliriz.

1. Hükümetin yarattığı siyasi gündem ekonominin önüne geçiyor.

2. Ekonomide tam olarak bir program açıklanmalı.

3. Sosyal güvenlik yasası bir an önce geçmeli.

4. Devalüasyon beklentisi.

5. Patronlardan alınan vergide indirimin 5 puanın üzerine çıkarılması.

6. Kayıt dışında temel alınması gerekenin maliye ve SSK değil, ithalat ve ihracat olması.

7. Patronlar ve siyasiler kafa kafaya vererek bu sorunları çözmeli.

Tüm bu sıralanan saldırı başlıkları ile hükümeti hizmete çağırıyorlar. Hükümetin ise efendisine hizmet etmekte sınır tanımadığını pratiklerinden biliyoruz. Hadi kolay gelsin uşak takımı! Efendilerinizden talimatını aldınız, saldırılarınızı aralıksız sürdürün bakalım. Bakalım nereye kadar başaracaksınız? Hep birlikte göreceğiz!

Dudullu’dan bir işçi