26 Ekim 2007 Sayı: 2007/41(41)

  Kızıl Bayrak'tan
   Hedeflerinde sadece Kürt halkı değil,
işçi ve emekçiler de var!
  Şovenist histeriye ve faşist kudurganlığa karşı devrimci direniş!..
Düşman Kürt halkı değil, sermaye düzeni ve devletinin kendisidir!..
Felakete doğru uygun adım - Haluk Gerger
Sermaye saldırıyor,
İMF daha fazlasını istiyor!
“Türk” Telekom ve grev hakkı - Yüksel Akkaya..
  Sermaye sınıfı ve sendika bürokrasisi
Telekom grevini boğmak için harekete geçti!
  Telekom greviyle dayanışmayı
yükseltelim!
  Türkiye Cumhuriyeti ve Ortadoğu - Haluk Gerger
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma
ve yoksullaştırma/3
Yüksel Akkaya
  Sosyalist Kamu Emekçileri’nden çağrı:
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Uluslararası tekellerin kârı uğruna Kaz Dağları feda ediliyor...
  Rusya-İran işbirliği pekişiyor...
  Sürgünden dönen Benazir Butto’ya suikast girişimi...
  Dünyadan...
  Özel savaşta yeni aşama... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Rusya-İran işbirliği pekişiyor...

Savaş kundakçıları tehditlerin dozunu arttırıyor!

ABD emperyalizminin Doğu Avrupa ülkelerine “füze kalkanı” yerleştirme hazırlığına girişmesi Rusya tarafından sert tepkiyle karşılanınca iki ülke arasındaki ilişkiler ciddi şekilde gerilmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “intihar saldırısı planlandığı” yolundaki spekülasyonlara rağmen İran ziyaretini gerçekleştirmesi, iki güç odağı arasındaki çatışmaya yeni boyutlar ekledi.

Putin’in İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve dini lider Ali Hamaney ile yaptığı görüşmelerden duyulan rahatsızlık, bizzat Bush tarafından dile getirildi. “Rus Devlet Başkanı’nın bu görüşmelerden neler çıkardığını öğrenmek için sabırsızlanıyorum” şeklinde konuşan haydutbaşı, “İsrail’i imha etmek istediğini ilan eden bir İranlı liderimiz var. Bu nedenle dünya liderlerine şunu söyledim: Üçüncü Dünya Savaşı patlasın istemiyorsanız, İran’ı nükleer bomba yapmak için gereken bilgileri ele geçirmekten alıkoymalısınız” diyerek tehdit dozunu artırdı.

Neofaşist çetenin etkin isimlerinden Bush’un yardımcısı Dick Cheney de, ABD’nin İran’ın nükleer silah elde etmesine izin vermeyeceğini söyleyerek küstahça tehditleri sürdürdü. Göreve yeni başlayan ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Michael Mullen ise, “İran’ın nükleer emellerini ve Irak’taki direnişçilere desteğini önlemek için” diplomasiye odaklandıklarını, ancak yönetim istediği anda İran’a askeri operasyon düzenleyebilecek güce sahip olduklarını belirtti. Hala savaş kundakçılarının çömezliğini yapan eski İngiltere başbakanı Tony Blair de İran’ı tehdit edenler korosuna katıldı.

Washington’dan savrulan tehditler hafife alınacak cinsten olmasa da, kayda değer bir yankı uyandırmış görünmüyor. Tersine, Rusya ve İran ilişkilerin sıkılaştırılması yönünde yeni adımlar attılar. Tahran’da yeni anlaşmalara imza atan Putin, Rusya’nın, ABD tarafından İran’ı hedef alacak olası bir saldırıya karşı çıkacağını açıkça vurguladı. İran’ın nükleer araştırmaları konusundaki uluslararası anlaşmazlığın barışçı yollardan çözülmesi gerektiğini dile getiren Putin, “İran’ı ve halkını korkutmak boşuna. Onlar korkmuyor” dedi. Washington’dan gelen tehditleri fazla dikkate almayan Putin, savaş kundakçılarına Irak’tan çekilmeleri gerektiğini hatırlatmaktan da geri durmadı.

Bu arada İran’la ilişkilerinin iyi olduğunun ve bundan sonra da süreceğinin altını çizen Putin, ABD’nin Azerbaycan üzerinden İran’a saldırması ihtimaline karşı, Hazar Denizi’ne kıyıdaş ülkelerin topraklarını üçüncü ülkelere operasyon amaçlı kullandırmayacakları konusunda bir anlaşmanın imzalanmasını da sağladı.

Rus lider, İranlı dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e nükleer krizi çözmeye yönelik öneri sunarken, içeriği açıklanmayan öneriyle ilgili soruları yanıtlayan Hamaney, “Ciddi biçimde değerlendireceğiz. Bağımsız İran Rusya’nın, güçlü Rusya İran’ın çıkarına” yanıtını verdi.

Göründüğü kadarıyla Putin’in Tahran ziyareti, mollalar rejiminin ABD-İsrail tehditleri karşısındaki duruşunu daha da güçlendirdi.

Rusya-İran ilişkileri pekişirken, Putin’in kendilerine nükleer faaliyetle ilgili bir teklif sunduğunu belirten İran’ın nükleer baş müzakerecisi Laricani, bu açıklamasının Ahmedinecad tarafından yalanlanması üzerine istifa etti. Bazı iddialara göre İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki’nin de istifa etmesi bekleniyor. Baş müzakerecinin istifasını kabul eden Ahmedinecad, Laricani’nin yerine kendisine yakın olduğu söylenen Said Celil’i atadı.

Bazı kaynaklar bu gelişmeyi “mollalar rejiminin yönetim kademelerinde anlaşmazlıklar olduğu” şeklinde yorumladı. Tahran’dan yapılan açıklamada ise, Laricani’nin istifasına karşın, nükleer politikaların değişmeyeceği vurgulandı.

Rusya ve Çin gibi güçlü devletlerle ilişkileri geliştiren İran yönetiminin artan özgüveni, siyonist İsrail rejiminin şeflerinin uykularını kaçırmış görünüyor. Putin İran’dan döner dönmez Moskova’da soluğu alan İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Tel Aviv’de baş gösteren kaygıları Rus yöneticilerine iletti. Oysa nükleer silah deposu üzerine oturan ırkçı-siyonistler, Ortadoğu halklarının geleceği açısından en büyük tehditi oluşturuyorlar.

İran’la ilişkileri pekiştiren Rus yönetimi, ABD’nin saldırgan tutumu karşısında giderek daha net tavırlar alırken, özgüveni artan İran yönetimi de çizdiği yolda ilerlemeye devam ediyor. Haydutbaşı Bush’un üçüncü dünya savaşından söz etmesi, diğer çete üyelerinin, “izin vermeyiz, seyirci kalmayız, vururuz” gibi tehditler savurması, karşı taraftaki gelişmelerden bağımsız değil.

Emperyalist Amerikan rejiminin savurduğu tehditler, Rusya-İran ilişkilerinden duyulan rahatsızlığın giderek arttığına işaret ediyor. Mali ve askeri açıdan güçlenen Rusya’nın ABD tehditlerine boyun eğmesi olası görünmüyor. Mollalar rejiminin de emperyalist-siyonist güçler önünde boyun eğmesi için bir neden yok. Bu durum, gerici güç odakları arasındaki çatışmaların askeri boyuta taşınması olasılığını güçlendiriyor.

Ortadoğu halklarının geleceğini yakından ilgilendiren bu vahim tehditlere karşı etkili bir mücadele emperyalizmi, siyonizmi ve bölgedeki tüm işbirlikçilerini hedef alacak genişlikte örülmek durumundadır.


İtalya’da bir milyon kişi alanlara çıktı!

İtalya’da 1 milyona yakın kişi kızıl bayraklar ve Che Guevara bayrakları ile 21 Ekim günü Roma’ya aktı.

Yürüyüşe “Rifondazione Comunista” ve “Comunisti Italiani” (PDCI) partileri de tabandan gelen basınca uyarak çağrı yaptı. Bu partilerin her ikisi de Başbakan Romano Prodi’nin orta-sol-koalisyon birliği üyeleri.

Kitlesel gösteride hükümetin uyguladığı ekonomi politikalara, kabul edilen emeklilik yasasına, düşük ücretlere, yenilenmeyen iş sözleşmelerine ve kadrosuz çalıştırılmaya karşı tepkiler dile getirildi.

İtalya’da özellikle 4 milyon genç işçi yenilenmeyen iş sözleşmeleri ile çalışıyor. Bu yüzden genç işçilerin katılımının yüksek olduğu gözlendi. Metal işçileri sendikası FİOM korteji ise canlılığı ve militanlığı ile dikkati çekti.

İtalya’da 22 Ekim günü de havayolu çalışanları uçuş ve kule personeli greve gittiler. Yüzlerce uçuş iptal edildi. Grevciler Milano Malpensa’da ve Linate havaalanlarına giden yollarda da barikatlar kurarak karayolu trafiğini felce uğrattılar. İşçiler eylemleri ile kadrosuz çalıştırmaya karşı tepkilerini dile getirdiler. Grevlerin Ekim ve Kasım ayları boyunca diğer iş kollarında bulunan 6 milyon çalışanın katılımıyla sürmesi bekleniyor.

25 Ekim’de eczaneler ve itfaiye personeli, 26 Ekim’de tüm kamu çalışanları, 27 Ekim’de okullarda görevli personel ve öğrenciler, 29 ve 30 Ekim’de maden işçileri, 6 Kasım’da yeniden havalimanı personeli, 9 Kasım’da ulaşım sektörü çalışanları ve 16 Kasım’da mağazalar ve süpermarketlerde görevli personelin greve gideceği bildiriliyor.