10 Aralık 2005 Sayı: 2005/48 (48)

  Kızıl Bayrak'tan
  17 Aralık Ankara eylemi üzerine
  BDSP'nin açıklaması; 17 Aralık'ta Ankara'ya, mücadele alanlarına!
  İnsanca yaşanacak ücret talebi ve sermayenin vergi politikaları
  Şemdinli protestoları sürüyor
Sendikalar Yasası değişiyor; Sendikal örgütlenme önündeki tüm engeller kaldırılsın!
Kadın ve çocuğa yönelik şiddete karşı genelge ve devletin ikiyüzlülüğü
  Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin çıkmazı ve gerçek çözüm
  "Türk aydınları"ndan Türk milletine bildiri ve ötesi...
  Türk Metal 12. Genel Kurulu; Faşist-ırkçı güruh yeniden yönetimde
  Sigorta hakkının kullanımı, ihlaller ve ihlale karşı mücadele
  İşçi kurultayı hazırlık çalışmaarından
  Eski çöplük mahallesi halkı barınma hakkı için mücadeleyi sürdürüyor
  Ümraniye işçi kurultayı hazırlık komitesi; "Sınıfın devrimci temellerde birliğini hedefliyoruz"
  Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerine/3 İran ve Suriye konusunda Amerikancı politika
  Burjuvazisin ideolojik saldırısı ve sınıf devrimcilerinin görevleri / Haluk Gerger
  İşkence uçakları skandalının üstü örtülemiyor
  Felluce'de işgal ordusuna ağır darbe
  ABD emperyalizmi bir yalan imparatorluğudur
  General Motors iflasın eşiğinde; Fatura yine işçilere kesilecek
  Bu dünyada "siyah" olmak!
  "Üst-kimlik", "alt-kimlik" ve ötesi... /Sosyalist-Şoreşger
  Picasso ve burjuva ikiyüzlülüğü!
  Gençlik mücadelesi ve etkinliklerinden
  Suriye abluka altında
  2006'ya doğru / E. Yıldızoğlu
  19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Dünyanın en büyük otomotiv tekeli General Motors iflasın eşiğinde...

 Fatura yine işçilere kesilecek!

ABD ekonomisinin önde gelen simgeleri General Motors (GM), Ford, IBM tekellerinin kriz içinde olduğu geçen Mayıs ayında gündeme gelmişti. O günlerde kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Ford ve General Motors’un kurumsal borcunu çürük tahvil seviyesine düşürmüştü.

IBM ise, daha önce kişisel bilgisayar bölümünü Çinli bir şirkete sattıktan sonra 10-13 bin kişi arasında çalışanını işten çıkartmayı içeren bir “yeniden yapılanma“ programını uygulamaya koydu.

Özellikle iki kademe geriletilen GM’nin notunda yapılan indirim kredi piyasalarını sarstı. Zira bu indirimlerden etkilenen toplam borç tutarı 450 milyar dolar.

Sınırsız küstahlıktan çöküşe

GM aylardan beri üretim kapasitesini küçültürken, pazar payı da gerilediğinden, şirketin kârları sürekli düşüyor. Yılbaşından bu yana grubun sadece ABD pazarındaki zararı 2.2 milyar dolara ulaşmış durumda. ABD’deki en büyük yedek parça tedarikçisi Delphi’nin iflasının GM’de yolaçtığı toplam zararın 12 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Bu gelişmeler üzerine, ABD ekonomisinin amiral gemilerinden General Motors’un iflas bayrağını çekmek üzere olduğu söylentileri hızla yayılmaya başladı.

“Yaşadığımız kayıplar sürdürülemez boyutta, ama şirketin iflas bayrağını çekeceği yolundaki söylentiler doğru değil.” Bu sözler dünyanın bir numaralı otomobil üreticisi olan GM CEO’su Rick Wagoner’e ait. Wagoner, şirketin 325 bin çalışanına mektup göndererek iflas koruma yasasından yararlanmak için başvuru yapılacağı yolundaki söylentileri yalanladı. Wagoner, Ekim ayında grubun kemer sıkma politikalarını açıklamış; çalışanların sağlık sigortasından yılda 1 milyar dolarlık kesinti yapacaklarını, 25 bin çalışanın işine son vereceklerini, primlerin dondurulacağını, emeklilere ve sendika üyesi olmayanlara ödenen sağlık sigortası primlerinin durdurulacağını ve bazı işletmelerin kepenk indireceğini söylemişti. GM bu kesintilerle 4 milyar dolar tasarruf etmeyi hedefliyor. Ancak genelde olduğu gibi faturayı şirketin çalışanlarına kesmek, görüldüğü kadarıyla GM’yi kurtarmaya yetmeyecek. Dahası iflas eden Delphi çalışanlarının greve gideceği yönündeki haberler bile, GM hisselerinin bir kez daha değer kaybetmesine neden oldu, ‘87 yılında yaşanan “Kara Pazartesi”den bu yana en düşük seviye olan 20 dolar 44 cente geriledi.

1908 yılında kurulduktan sonra hızla büyüyerek ABD ekonomisinin simgelerinden birine dönüşen GM, 1931 yılında dünyanın en büyük otomobil üreticisi unvanını eline geçirdi ve çökmekte olduğu bugünlere kadar korudu. GM bir dönem ABD otomotiv sektörünün tartışmasız lideriydi. Ülkede satılan araba ve kamyonun yarısı bu firma tarafından üretiliyordu.

GM türü tekeller insan ve doğaya zarar vermekten kaçınmayacak kadar küstahlaşmışlardır. GM’nin ürettiği lüks arazi aracı (SUV) bu pervasız tutumun simgesidir. Bu tip araçlar resmen benzin yağmalar gibi yakıt tüketiyor. GM bir zamanlar en büyük kârı bu modellerden elde ederken, benzin fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle tüketicilerin tasarruflu araçlara yönelmesinden dolayı SUV pazarı hızla daraldı. Özellikle Toyota’nın yakıt tasarruflu araçları tercih edildiğinden GM’nin çöküşü hızlandı.

Tekelci kapitalizm üretici güçleri tahrip eder

General Motors, kelimenin gerçek anlamında dev bir tekel. GM’yi anlatan rakamlar da bunu gösteriyor. 2004 cirosu: 193.517 milyar dolar. Satılan otomobil sayısı (2004): 9 milyon. Üretim yaptığı ülke sayısı: 32. Satış yapılan ülke sayısı: 200. Dünya genelinde çalışan sayısı: 325 bin. İşte bu dev şirket son günlerde can çekişiyor.

GM can çekişirken, rakibi Japon otomotiv üreticisi Toyota’nın hisseleri, tarihinin en yüksek seviyesine yükseldi. Amerikan otomobil pazarındaki payını sürekli arttıran Toyota, GM’nin korkulu rüyalarından biri. Şu anda ABD’de satılan her üç otomobilden biri Asyalı. Görüldüğü üzere büyük tekeller arasındaki rekabet bir ölüm-kalım arenasından farksız.

Büyük çaplı iflaslar, aynı zamanda üretici güçlerin muazzam boyutlarda tahribata uğramasına da yolaçıyor. Pek çok işletme kapanırken, onbinlerce işçi sokağa atılıyor, bu işçilerin sadece çalışma hakları elinden alınmıyor, sosyal kazanımları da gaspediliyor. Krizler, çöküşler, iflaslar kapitalist üretim ilişkilerinden kaynaklandığı halde, fatura hep işçilere kesiliyor. İflasın eşiğindeki GM de aynı yolu izliyor. Onbinlerce çalışanı sokağa atmak, emeklilik, sağlık sigortası primlerini kesmek, rekabet gücünü arttırmak için işletmeleri bağımlı ülkeler taşımak, düşük verimle çalıştığı iddia edilen emperyalist metropollerdeki işletmeleri kapatmak… İlk elden sıralanan bütün önlemler, tek bir hedefe odaklanıyor; faturayı çalışanlara kesmek.

Devasa boyutlara varan bu çöküşler, kapitalist düzenin toplumsal gelişmenin önündeki en büyük engel olduğu gerçeğinin çarpıcı bir kanıtlanmasıdır. Bu sürece son vermenin yegane yolu, kapitalizmi bir sistem olarak parçalamaktan geçiyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------

İrlanda: Gemilerdeki direniş üçüncü haftasında

Yaklaşık üç hafta önce İrlanda’nın Pembroke limanına yanaşan iki yolcu gemisini hedef alan maskeli ve üniformalı bir grup, sessizce gemilere sızdı. İşçiler geminin “teröristler” tarafından basıldığını sanarak saklanmak için uygun yerler aramaya başladı. Bir kısmı kendilerini motor kontrol odasına kilitledi.

Oysa ortada “terörist saldırı” falan yoktu. “Saldırı timi” gemileri işleten şirket tarafından kiralanmış “güvenlik görevlileri” güruhundan oluşuyordu. Amaçları, gemilerin kontrolünü ele geçirerek çalışanları dışarı atmaktı. Tabii “operasyon” başarıya ulaşabilseydi, işçilere “işten atıldıkları” bildirilecekti. İngiltere-İrlanda arasında yolcu ve araç taşıyan “Irish Ferries” adlı şirketin amacı; 543 sendikalı işçiyi sokağa atmak, yerlerine çoğunluğu Doğu Avrupa’dan gelmiş, ucuz çalışmaya hazır işçileri yerleştirmekti.

Ancak şirketteki hesap gemiye uymadı. Saldırganların amacını farkeden gemi çalışanları, saldırı gününden bu yana, kendilerini gemilerdeki odalara kilitleyerek direnişe geçtiler. Böylece şirketin gemiyi “ele geçirme operasyonu” boşa düşürüldü. Bu arada işçilerin kararlı direnişi, şirketin kara personelini de harekete geçirdi. Dayanışma grevine çıkma kararı alan kara personeli Pembroke ve diğer bölgelerde protesto yürüyüşleri düzenledi. Bölgedeki liman işçileri de Irish Ferries şirketine ait başka bir geminin demir atmasını engelleyerek, gemiyi Dublin’e gitmeye zorladılar. İrlanda İşçi Sendikaları Kongresi (ICTU) de şirkete karşı ulusal “eylem günü” ilan etti. Eylem 9 Aralık’ta yapılacak.

Bu direnişin kazanımla sonuçlanmasının özel bir önem taşıdığı açıktır. Çünkü bu tür saldırılar başarıya ulaşabildiğinde, diğer kapitalistler için de yolu açmış oluyor. Bir direnişçinin de ifade ettiği gibi, “Bu sadece bizimle ilgili değil. Eğer bu şirket tek hamlede bütün işçileri atmayı başarırsa, Avrupa çapında diğer şirketler de ‘biz de yapabiliriz’ diyecek ve onları kimse engelleyemeyecek.”

İstihbarat örgütlerinin “operasyonları”na benzeyen bu saldırı, sermayenin arsızlıkta sınır tanımadığını gösteren yeni bir örnektir. Benzer bir küstahlığı geçen aylarda Ravelli şirketi patronları İstanbul’da sergilemişlerdi. Kısa süre önce Fransa’da ise özelleştirmeyi protesto eden gemi işçilerine, tepeden tırnağa silahlı “özel timlerin” helikopterlerle “askeri operasyon” düzenlediği hatırlardır.

Kapitalizmde insanın insan tarafından sömürüsü şiddetin en yaygın biçimidir. Ancak kan emici kapitalistler işçilerin kanını daha çok emebilmek için her fırsatta fiziki şiddete de başvuruyorlar. Devletin kolluk kuvvetleri veya “özel güvenlik” diye adlandırılan paralı bekçi köpekleri bu iş için “hazır kıta” olarak bekletiliyor.

Bu pervasızlığa karşı işçi sınıfının devrimci şiddeti de, bu vampirler sürüsünü, onların bekçi köpeklerini, dahası bir bütün olarak kapitalist düzenlerini hedef alarak örgütlenmelidir.