27 Ağustos 2005
Sayı: 2005/34 (34)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kamuda toplu görüşme oyununda üçüncü perde
  İncirlik'e yürüyoruz!
  26-28 Ağustos’ta İncirlik’e yürüyoruz.
  Özelleştirme saldırısında gelişmeler
  Üniversitelerde soruşturma saldırısı ve
alınması gereken tutum
Sendikal ihanet ve kokuşma
Sendikalar Kanunu değişiyor
  Hacıbektaş Şenlikleri ve devrimci müdahale sorumluluğu
  1900 okul birincisi açıkta
  Formula 1 “kentsel dönüşüm” projesinin bir parçasıdır!
  Büyük depremin 6. yılında deprem
manzaramız
  Sefaköy İKE’de TUYAB etkinliği
  Hakkını arayan DERBY işçilerine polis
azgınca saldırdı.
  Sermaye düzeninin Kürt sorununda
tarihi çözümsüzlüğü (Orta sayfa)
  Burjuvazi İçindeki Bölünmenin
Anlamı ve Sınırları
  Siyonistler Gazze Şeridi’nden çekildi
  Gazze fiyaskosunu seyretmek

  Irak’ın anayasa taslağını işgalciler
belirliyor

  Pentagon şefleri işkence görüntülerine
sansür koyuyor
  Brezilyalı genç işçi Menezes’in
yargısız infazı belgelendi
  Daha zorlu günlere hazırlanmalı!
  Almanya’da yaşayan tüm sınıf bilinçli
işçiler ve emekçiler
  Bültenlerden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Pentagon şefleri işkence görüntülerine sansür koyuyor

ABD'nin Manhattan kenti bölge mahkemesi, Ebu Garib zindanında yaşanan işkence vahşetine ait yeni görüntüleri kamuoyuna gösterme kararı aldı. Ancak ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ‘Irak'ta görev yapan ABD askerlerini zor duruma düşürebileceği' gerekçesiyle video görüntüleri ile fotoğrafların kamuoyuna sunulmasını engelledi.

İşkence görüntülerinin yayınlamasına karşı çıkan ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers de, ‘Görüntülerin yayınlanması sadece Irak'ta görev yapan askerlerimizi değil, Afganistan'daki askerlerimizi da zor durumda bırakır. Bu görüntüler, zaten güçlü olan direnişçilerin işine gelir' diyerek sansürü savundu. Savaş kundakçısı şeflerin kaygısı sadece işgalci güçlerin zor durumda kalması değil, görüntülerle belgelenen vahşetin bizzat kendileri tarafından verilen emirlerle icra ediliyor olmasıdır.

Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), sözkonusu 87 fotoğraf ile 4 videonun derhal yayınlamasını istedi. Ayrıca, giderek artan işgal karşıtlığı nedeniyle zor anlar yaşayan, bunda dolayı halk desteğini de yitiren Bush yönetiminin, işgalin kirli yüzünü saklamaya çalıştığını vurguladı. ABD ordusunun dünyadaki işkence üslerinde sistematik işkence yaptığını belirten ACLU Genel Direktörü Anthony Romero, Pentagon'u ‘işkence kanıtlarını yoketmek'le suçladı.

Bu arada ortaya çıkan yeni bilgiler, Irak cezaevlerine kapatılan tutsaklara, işgalin ikinci büyük ortağı İngiliz askerlerinin de işkence yaptığını bir kez daha kanıtladı. Işgalin hemen ardından Basra'da gözaltına alınan iki Iraklı kardeş, İngiliz askerlerinin kendilerine işkence yaptığını anlattılar. Ümmü Kasr'daki askeri bir kampta verdikleri yazılı ifadede, ‘İngiliz askerleri, bizi önce demir sopalarla dövdüler, sonra da kafamıza işediler' dediler. Öte yandan işkence gördükleri gerekçesiyle İngiliz ordusuna dava açan birçok Iraklı'yı savunan İngiliz avukat Phil Shiner, ‘İngiliz ordusunun Irak'ta sistematik işkence ve kötü muamele yaptığına dair açık kanıtlar bulunduğunu düşünüyorum' dedi. Irak'taki İngiliz askeri birliklerine karşı işkenceden dolayı 177 dava açılmış bulunuyor.

Irak'ın başkentindeki Ebu Garib zindanındaki tutsaklara işkence yapmakla suçlanan bir ABD askeri ise önemli itiraflarda bulundu. Javal Davis adlı asker, bir televizyona verdiği demeçte, tutsakların hayatını ‘çekilmez kılmak' için emir aldığını kaydetti. Davis, ‘Tutuklulara istediğim herşeyi yapabilmem için açık kapı bıraktılar. Mesela bana, ‘şu adamın kötü bir gece geçirmesini sağla' veya ‘şu tutukluya şöyle muamele et' diyorlardı' dedi. Kendisine verilen emirlerin bazılarını ‘rahatsız edici' bulduğunu söyleyen Davis, ‘Örneğin çıplaklık, başa kukuleta geçirme, rahatsız edici pozisyonlarda kelepçeleme gibi uygulamalar nedeniyle kendimi kötü hissediyordum. Bu nedenle, bana verilen bu tip emirlerin yazılı olmasını talep ettim. Ama üstelememe rağmen, komutanlarım böyle bir şey yapmadılar' diye anlattı.

İşkence emrinin üstten geldiğinin bir başka kanıtı, işkencecilerin arsızca korunmasıdır. Örneğin, Willie V. Brand adlı işkenceci asker 10 yıl hapse mahkûm edilmişti. Jüri, hapis cezasının kaldırılarak askerin rütbesinin düşürülmesine karar verdi. Oysa bu katilin işkence ile sakat bıraktığı iki Afganlı, zindan atıldıktan kısa süre sonra ölmüştü.

Emrinde sayısız işkence merkezi bulunan Pentagon şefleri, işkenceye dair görüntüleri sansürleyerek, kanıtları ortadan kaldırarak işledikleri ağır suçların üstünü örtemiyorlar. Bu barbarlığın hesabını soracak olanlar ise gerici mahkemeler değil, direnen halklardır.

----------------------------------------------------------------------------------

Oğlu Irak'ta ölen annenin eylemini binler sahipleniyor

Baş haydut Bush'un tatilini geçirdiği Teksas'taki çiftliğinin önüne kamp kuran, oğlu Irak'ta ölen Cindy Sheehan adlı annenin eylemi, Amerika'da savaş karşıtı bir eylemliliğin ateşleyicisi oldu. Anayla görüşmeyi göze alamayan Bush, eylemin kamuoyuna malolması üzerine, Irak'ta devam eden vahşi işgali savunmak için çok sayıda konuşma yapmak zorunda kaldı.

Sheehan'ın eylemi farklı tepkiler alıyor. Irak işgalini savunan Bush yanlısı faşizan kesim, Bush'un çiftliği önünde nöbet tutarak eylemini sürdüren anaya önce ağır hakaretler yağdırdı. Bu gerici takımı, Sheehan'ı ‘solcular tarafından kullanılan bir deli' olarak nitelemeye başladı. Sözlü saldırılar işe yaramayınca, fiziki saldırılar da başladı. Ancak bu saldırılar eylemi destekleyenlerin sayısını arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

Giderek savaş karşıtı mücadelenin simgelerinden bir haline gelen Cindy Sheehan'a destek amacıyla, Irak savaşı karşıtları, ülke çapında gece mumlarla gösteriler düzenlediler. Sheehan'ın çağrısı üzerine, 50 eyalette 1500'e yakın merkezde düzenlenen gece gösterilerine katılanlar, mumlar yakarak konuşmalar yaptı, şarkılarla, savaş karşıtı şiarlarla işgali lanetlediler.

Eylemin etkisinin yayılması savaş çığırtkanı medyayı da konuyu ele almaya zorladı. Bu sayede Sheehan, CNN televizyonuna canlı yayına çıkarak, ‘Bush çetesi, dünyanın en berbat terörist örgütüdür' diye konuştu.

Tek kişiyle başlayan mütevazı eylem, kısa denebilecek bir süre içinde savaş karşıtı bir mücadeleye dönüştü. Sheehan'ı destekleyen yüzlerce savaş karşıtı Bush'un çiftliği önüne gelerek eyleme katıldı. Eylemi başlatan ana, eylem alanını terketmek zorunda kaldığı halde eylem devam ediyor.

Amerikan, hatta giderek dünya kamuoyuna malolan eylem, savaş çetesini rahatsız etmeye başladı. Zira Irak işgali için gerekçe gösterilen tüm yalanlar her gün Amerikan halkı önünde yüksek sesle tartışılmaya başlandı. Bush'un işgali savunma konuşmaları bu ortamda pek bir işe yaramadı. Irak işgalinde yeralmış askerlerin katılması ise eylemin etkisini daha da artırıyor.

Bir kişinin başlattığı eylemin geniş yankı bulması, savaş kundakçısı yalancılar tarafından yönetilmekten rahatsız olan Amerikalılar'ın sayısının günden güne arttığını göstermektedir. Eylemi sürdürenler, artık yalancılar tarafından yönetilmekten bıktıklarını haykırabiliyorlar.
Amerika'daki savaş karşıtı oluşumlar kısa süre önce güçlerini birleştirmeye hazırlandıklarını duyurmuşlardı. Sheehan tarafından başlatılan eylemin barış hareketini daha da güçlendirmesi bekleniyor.

-------------------------------------------------------------------------------

Şili'de faşist cuntanın yasaları değiştirildi

Şili'de eski askeri faşist diktatör Augusto Pinochet yönetiminin anayasaya eklediği maddeler kaldırıldı. 1973 yılında, sosyalist başkan Salvador Allende yönetimini kanlı bir darbe ile deviren general Pinochet, 1990 yılına kadar ülkeyi faşist zorbalıkla yönetmişti. Tüm diktatörler gibi kendisine sınırsız yetkiler veren yasalar çıkartan faşist diktatör yine de yargılanmaktan kurtulamamıştı.

32 yıllık aradan sonra Şili'de Kongre yeni bir reform paketi hazırlayabildi. Reform paketi, cumhurbaşkanlığı süresinin altı yıldan dört yıla indirilmesini, 2006 yılından itibaren de tüm senatörlerin seçimle göreve gelmesini öngörüyor. Kongre'nin aldığı kararla, cumhurbaşkanlarının artık silahlı kuvvetler komutanlarını görevden alma yetkisi de olacak. Yapılan reformların Devlet Başkanı Ricardo Lagos tarafından Eylül ayı ortasında imzalanması bekleniyor.

Kongre'nin aldığı kararın ardından bir konuşma yapan Devlet Başkanı Lagos, ülkenin geçmişiyle hesaplaştığını belirtti.
Faşist diktatörlüğün mahkum edilmesi, geç de olsa bu dönemin kalıntısı faşist yasaların çöpe atılması önemli bir gelişmedir. Bu açılımı Şili işçi sınıfının, emekçilerin, ilerici-devrimci güçlerin mücadelesinden bağımsız düşünmek olası değil. Bu gelişme, demokratik kazanımların sınıf mücadelesiyle olan dolaysız bağının yeni bir örneği olmuştur aynı zamanda. Buna karşın gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Kapitalist düzen işçi sınıfının devrimci şiddetiyle yıkılmadığı sürece, hiçbir demokratik hak güvence altında olmayacaktır. Şili ilerici-devrimci hareketinin Pinochet'in faşist darbesi ile yaşadığı dramatik yenilgi son derece çarpıcı bir deneyimdir.