Aydostaki yıkım süreci tüm sıcaklığı ile devam ediyor. Üstelik yeni gelişmeler de yaşandı. Geçen hafta belirttiğimiz gibi mahalledeki hareketliliği örgütleyecek, süren dedikoduları ortadan kaldıracak önderlik sorunu kısmen çözülmüş olsa da, bu sorun hala varlığın korumaktadır. Elbette sorunu çözmek için belli girişimlerin içine de girildi ve hala bu çabalar devam etmektedir. Bu yönde ilk girişim bölgedeki ilerici güçlerin biraraya gelmesi ve mahallede sözü geçen insanlarla bir toplantı yapılmasıydı. Toplantı sonucu bir komisyon oluşturulamadı, fakat katılan insanlarla birlikte yeni bir halk toplantısı ve toplantıda tartışılmak üzere bir basın açıklaması önerisi fikrinde ortaklaşıldı. Aynı zamanda evi yıkılacak olan aileler bir avukat tutarak hukuki mücadeleyi de başlatmış oldular.
Toplantıda alınan karar gereği bir çalışma başlatıldı. Evler tek tek dolaşıldı, kahvelerde ve Aydos pazarında toplantının yerinin ve saatinin duyurusu yapıldı. Toplantı 10 Temmuz akşamı saat: 20.30da Ercan Görür İlköğretim Okulunun bahçesinde yapıldı. Toplantı öncesinde belirlenen somut sorunlar halka anlatılacaktı. Bu toplantı daha çok insanları bölen dedikoduları açıklığa kavuşturmayı hedefliyordu. Örneğin AKPye oy veren vermeyen ayrımı, ev sahiplerinin anlaşıp para yediği vb. söylemlerin gerçek mahiyeti bir arkadaşımız tarafından ortaya konuldu. Ve evlerimizi yıktırmamak için halkın topyekûn olarak direnme kararlılığı göstermesi gerektiği vurgulandı.
Halk toplantısında kabul edilen basın açıklaması yapma kararı 13 Temmuz günü Pendik AKP binası önünde gerçekleştirildi. Basın açıklaması çalışmalarının yapıldığı 12 Temmuz günü 66 eve daha yıkım kararının çıkmasının öğrenilmesiyle hızla yıkım kapsamındaki bu evlere ulaşıldı ve bu ev sahiplerine basın açıklamasına katılım çağrısı yapıldı. 12 Temmuz gecesi bütün mahalle dolaşılarak eyleme katılma çağrısı yapıldı. Yine 12 Temmuz günü CHP bölge milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu mahalleye geldi. Belediye ve kaymakamlıkla görüştüğünü, halktan da süreci ve taleplerini öğrenmek istediğini söyledi. İnsanlar evlerini yıktırmayacaklarını ifade ettiler. Bu zat güya halka sahip çıktığını göstermek için gelmiş ve aracı pozisyonunda bulunuyor. Mahalle sakinlerinin ne Kumkumoğlu&146;ndan ne de başka bir düzen partisinden bir beklentisi bulunmuyor. Bunlara güvenlerini tümüyle yitirmiş bulunuyorlar.
Kumkumoğlunun katıldığı toplantıda da eylemin duyurusu yapıldı ve toplantı sona erdi. Eylem için 13 Temmuz günü öğlen saatlarinde mahallede toplanıldı ve hep birlikte otobüse binilerek Pendik AKPnin önünde bekleyenlerle birleşildi ve eylem başlatıldı. Eylemde Evlerimizi yıktırmayacağız!/Aydos halkı imzalı pankart ve Direne direne kazanacağız!, Okuluma, konduma, mahalleme dokunma!, AKPnin tüccarı kaça sattın bu halkı!, Erol Kaya istifa! vb. sloganlar atıldı. Eyleme 100 civarında mahalle sakini katıldı ve yüzlerce insan da eylemi izledi. Açıklamaya burjuva basın da hayli ilgi gösterdi. Eylem dönüşünde mahalle merkezine inildi ve sloganlarla barikatlara kadar yüründü, böylece eylemin coşkusu mahalleye de taşınmış oldu. Bu arada mahkemeden bir hafta süre ile yürütmeyi durdurma ve ma&curre;durların lehteki belge ve delillerini mahkemeye sunmasını gerektiğini bildiren tebligat geldi. İnsanlar bu gelişmelere sevinse de, bunun sorunu çözmediğini ve mücadeleye devam etmek gerektiği bir kez daha anlatıldı.
Şu anda çabalarımız mahallede farklı kanallardan yürüyen komisyon ve komite çalışmalarını ortaklaştırmak ve merkezi bir odak yaratmak yönünde ilerliyor. Bu yönde BDSP çalışanları da bir bildiri kaleme aldılar. Halkı birliğe ve dayanışmaya, ortak komiteler kurmaya çağırdılar. Mevcut tabloya bakılırsa bu hafta bu çok başlılık durumu çözüme kavuşacak.
Aydosun emekçi insanları, işçiler, kadınlar, gençler!
Pendik Belediyesinin aldığı yıkım kararı sonucu evlerimizi elimizden almak için kapımıza dayandılar. Okulun genişletileceği bahanesiyle şimdilik 14 eve yıkım kararı çıkmış bulunuyor. Hepimiz biliyoruz ki yıkım bahane... Çünkü okul için ayrılmış özel bir arazi bulunmaktadır. Ve okulun yapılması için evlerin yıkılması şart değildir.
Asıl sebep bellidir. Evlerimizin kıyısına kadar dayanan villalar her geçen gün evlerimize daha da yaklaşmaktadır. Su deposunun topraktan temizlenmesi için bizlere verilmeyen dozerler, yeni villaların yapılması için sabah akşam zenginlerin hizmetinde çalışmaktadır. Evlerimiz ne okul için ne de park için değil, villaların sosyal tesisleri için yıkılacaktır. Bizler çocuklarımızla birlikte sokak ortasında yaşam savaşı verirken villa sahipleri yıkılan evlerimizin yerine yapılacak olan tenis kortları, yüzme havuzları ve eğlence merkezlerinde gününü gün edecektir.
İşçiler, kadınlar, gençler!
NATO Zirvesi boyunca ABDli ve ABli sömürücüleri ağırlamak, onlara karşı çıkanları susturmak için biber gazına, gaz bombasına trilyonlarca lira para harcayan devlet, bizlerden ise başımızı sokacağımız gece kondularımızı esirgemektedir. Neden? Bizler bu ülkede yaşamıyor muyuz? Bu topraklar bizlerin değil mi? Sadece parası olanın mı evi olacak? Devlet ve beraberinde belediyeler neden sadece zenginleri düşünüyor ve sadece onların çıkarlarını koruyor?
Aydoslu emekçiler,
Belli ki ne belediye ne de devletin başka kurumları bizleri düşünüyor. Hiçbirimizin evlerimizi terkedip kiraya çıkacak, kiradayken de sözde belediyenin vereceği 80-90 metrekare alanlara yeniden ev yapacak paramız yok. Bu durumda evlerimizi savunmaktan ve direnmekten başka çaremiz de yok. Sağcı-solcu, alevi-sünni hiç farketmez, hepimizin derdi aynıdır. Evlerimizi elimizden almak isteyenler, bizlere 318 milyonluk asgari ücreti reva görenler alevi-sünni, sağcı-solcu diye ayırmıyorlar. Öyleyse biz de hiçbir ayrıma gitmeden birleşerek direnmeliyiz. Yıkıma karşı direniş komiteleri kurmalıyız, birlikte karar vermeli, birlikte uygulamalıyız.
Villalara savaş, kondulara barış!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!