Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Şubat '02
Kamu Emekçileri Özel Sayısı: 03 (51)
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Her düzeyde parasız eğitim!
  İşte kapitalizmin adaleti!
  Kemal Gürüz'ün paralı eğitim yasasına ilişkin söyledikleri...
  Sermaye için "YÖK demokrasisi"!
  Kampanya çalışması, sorunlar ve sorumluluklar....
  Kampanyaya ilişkin gözlem ve düşünceler
  Yüzü gençliğe dönük ciddi bir çalışma...
  Üniversite-sermaye işbirliği üzerine
  Kürtçe eğitim kampanyası üzerine
  Soruşturma kurulları dağıtılsın!
  Çöken eğitim sistemine çeki düzen verme adı altında saldırılar
  Yaşayan şiir...
  Öğrenci hareketi içinde MGK solculuğu
  Ölümün kıyısında gezinen diriler ya da Oblomovluk...
  Öğretmen sürgününe öğrenci protestosu.
  Okur mektupları



 
 
Adapazarı’nda 19 Aralık paneli

24 Aralık 2001’de Adapazarı’nda, 19 Aralık katliamının yıldönümünün bir hafta sonrasında, Ekim Gençliği, TÖDEF, Özgür Genç, Yeni Demokrat Gençlik okurları olarak panel düzenledik. Konumuz 19 Aralık katliamı, cezaevleri ve insan haklarıydı. 1. ekip ÖO direnişçisi Bülent Ömer, TUYAB Genel Sekreteri, 19 Aralık katliamını yaşamış bir devrimci ve eski bir DHKP-C dava tutsağı panelist olarak katıldılar.

Yaklaşık 50 kişinin katıldığı panel Eğitim-Sen’de yapıldı. Panel şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Panelin ilk bölümde panelistler konuştular. Bülent Ömer cezaevleri ve ÖO hakkında bilgi verdi ve yapılması gerekenler üzerinde durdu. Devletin devrimcilere yönelik politikaları, tecrit, izolasyon, ÖO ve SAG, F tipinden dışarıdaki hücreye bakış, buradaki haberleşme olanakları ve cezaevlerinin durumu üzerine konuşuldu. İkinci bölüm ise soru cevap şeklinde geçti. Katılımcıların tahliye edilen direnişçilere sordukları sorular genelde tecrit ve nasıl tecriti yendikleri üzerineydi.

Yaklaşık 4 saat süren paneli inancımıza inanç katarak noktaladık. And içiyoruz ki, parçası olduğumuz toplumun her alanında yükselen mücadeleye destek olacağız. Taleplerimizin arkasında inatla duracak ve mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Ekim Gençliği okuru/ Adapazarı



Hediyelere sığdırılıp pazarlanan “sevgi”...

“Biraz sevgi alır mıydınız?”

Bugün günlerden neydi? Ne önemi var demeyin şimdi! Çok önemli. Mesala Mayıs’ın ilk haftası Anneler Günü, annenizi ne kadar sevdiğinizi göstermeniz için iyi bir hediye almanız gerek! Haziran’ın ilk haftası Babalar Günü, onu ne kadar sevdiğinizi göstermelisiniz babanıza da! Şubat’ın 14’ü geliyor ya, sevgilinizi ne kadar seviyorsunuz?

Niye sorduğumu anladınız mı? Bugün günlerden neydi?

İşte burjuvazi sevgiyi böyle tanımlıyor. Sevginizi sevdiklerinize göstermek için (giyim eşyaları, elektronik eşya, pahalı takılar, vb.) tüketmek zorundasınız. Tam da burjuvalara göre bir kültür. O özel günü unutup hediye almıyorsanız vay halinize, demek ki sevmiyorsunuz o insanı!

Düşünsenize, bir yıl içerisinde ne kadar gün var böyle. Anneler Günü, Babalar Günü, Öğretmenler Günü, sevgililer günü, evlilik yıldönümü, yılbaşı, bayramlar, çevremizde ne kadar insan varsa doğum günü, vb., vb... Bu günler günler öncesinden dükkan ve alış veriş merkezlerinin vitrinlerinde hatırlatılır. Hediye alma konusunda da sıkıntı çekmezsiniz. Çünkü bu tür durumlar için hediye sektörü hizmete geçmiştir! Nasıl geçmesin ki, sömürenler için bundan daha iyi bir kâr kapısı olur mu? Sömürenler bunu yaparken, insanlar sevgiyi nasıl ifade eder diye düşünmezler, böyle günleri nasıl çoğaltıp daha fazla kâr elde ederim diye düşünürler. Yani insanların birbirlerine olan sevgisini para kazanmanın aracı olarak kullanırlar.

Elbete bu tür günleri hiçe sayalım diyemeyiz. Ama önemli olan sevginin hediyelere endeksli olmaktan çıkarılmasıdır. Böylelikle sevgimiz doğal ve aracısız olacaktır.

Ekim Gençliği okuru/Kayseri



19 Aralık’ı unutturma

Bayraklaşanlara kucak açar gelecek
Yarınım belli, dünüm belli, bugünüm belli
Daha ne kadar sürer bu zulüm.
Daha ne kadar bu işkence
Daha ne kadar bu zulüm...
Yüreğim sızlar 19 Aralık’ta
Oturamam evimde
İçemem sıcak çayımı, yiyemem yemeğimi
Nerede kaldı cevabımız
alanlar niye boş...
Yüreğim sızlar 19 Aralık’ta
Yoksa düşman mı korkutmuştu
Ya canlarımız
direniyorlar, bayraklaşıyorlar
Birer birer kazanıyorlar
Onlar bize gösteriyor yolu.
Yoldaşlar, canlar...
Alanlar niye boş
Yüreğim sızlar 19 Aralık’ta
Cansız bir bedenim aslında,
sustukça, boyun eğdikçe
Kaldır başını
Bağır andını
Gir kavgaya, omuz ver halaya
Direniştir bizi yaratan
Kavgadır bizi yeşerten
19 Aralık’ı unutturma
Hesapsız kalmasın zulüm
Yarını nasıl düşünürsen
Öyle yaratırsın unutma

U. Işık