Kemal Gürüzün demokratik üniversitesi...
Sermaye için YÖK demokrasisi!
Kemal Gürüzün Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri tarafından çıkarılan Görünüm adlı dergide yayınlanan röportajı, onun özerklik anlayışına ilişkin çarpıcı açıklıklar sağlıyor.
Röportajda, Baskıcı falan onlar boş laflar, Türk üniversiteleri dünyanın en demokratik üniversiteleridir diyen Kemal Gürüz, böylece YÖKü ve YÖK uygulamalarını bir çırpıda temize çıkarıyor.
K. Gürüz bu iddiasını iki gerekçeye dayandırıyor. İlki, üniversitelerdeki özerkliğin ve demokratikliğin düzenleyici bir mekanizma olmadan boş bir laftan öteye gidemeyeceğidir. Anlaşılacağı üzere bu mekanizma YÖKten başkası değildir. Gürüzün ikinci gerekçesi ise, Üniversiteler aynı zamanda bir ticari şirketin sahip olduğu harcama serbestine sahip olmalıdır biçiminde.
Bu iki gerekçeyi bir arada okursak, Gürüzün demokratik üniversitesi şöyle tanımlanabilir: YÖKün baskı mekanizmalarıyla çizdiği sınırlar kadar demokratik ve sermayenin ihtiyaçlarına yanıt verdiği kadar özerk! Bu tanımlama sermayenin üniversitelerdeki bekçisi ve onun tepesindeki memuru açısından tümüye tutarlı bir yaklaşımdır: Sermayenin ihtiyaçları için eğitim, böyle bir eğitime boyun eğmiş öğrenci ve akademisyenler...
Kemal Gürüzün vurgu yaptığı noktalardan bir diğeri de, bu işleyiş ve yapıdaki bir üniversiteyi ancak YÖK yasa tasarısının sağlayabileceğidir. Bu da bu sermaye uşağı için tutarlı bir yaklaşımdır. Çünkü yeni YÖK yasası üniversiteleri sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırıyor. Böylelikle üniversiteler kapitalistlerin hem Ar-Ge laboratuvarları, hem de pazara mal üreten fabrikaları haline getiriliyor. Elbette ki tümüyle kapitalistlerin ihtiyaçları temelinde kurulu üniversitelerin idari olarak da kapitalistlere bağlanması doğal bir sonuç olacaktır. Bu açıdan Kemal Gürüzün bir sermaye temsilcisi olarak mantık dizgesi oldukça nettir: Zaten bu süreçte kendi içerisinde ticari bir şirketin sahip olduğu ve eğitimin her kademesinde akademik oligarş... pazar ve işletmelerin aktif olarak yer aldığı bir üniversite yaratılacaktır...
İşte sermayenin demokratik üniversitesi: Üniversiteleri özelleştir. Bu süreci mali özerklik ile tamamla. Bunların sonucu olarak sermaye sahiplerinden bağımsız hareket edebilecek öğretmen kadrosu oluşamayacağından ve yine bu koşullarda üniversitelere gelen öğrencilerin sınıfsal bileşimi burjuvazi lehine değişeceğinden, YÖKün düzenleyici mekanizmalarının çizdiği demokrasi sınırlarının dışına çıkabilecek hiçbir koşul kalmayacaktır.
Sermaye cephesi planlamalarını bu kadar kapsamlı bir şekilde üniversitelerin özelleştirilmesi sorununa bağlamışken, biz de aynı kapsamda bu saldırıya cevap vermek zorundayız.
Bizim açımızdan özerk-demokratik üniversite talebi hiçbir biçimde parasız eğitim talebinden ayrı düşünülemez. Bu iki talep birbirini bütünlediği ölçüde özerk-demokratik üniversite talebi bir anlam kazanabilir.
Özerklik mali özerklike indirgenemeyeceği gibi, üniversitelerdeki asli bileşenlerin söz-yetki-karar ve örgütlenme sürecinde sınırsız haklara sahip olmaları demektir. Ancak böyle işleyiş öğrenci gençlik açısından üniversitelerin demokratikleşmesi anlamına gelecektir. Üniversitelerin bu şekilde örgütlenmesinde ise YÖK veya benzeri baskı mekanizmalarına hiçbir şekilde yer yoktur.
Parasız eğitim talebimizi özerk-demokratik-bilimsel üniversite talebiyle birlikte yükselterek, düzenin bu sistemli saldırısına karşı mücadele cephesini örmeliyiz.
YTÜ yurt öğrencileri zamları geri aldırttı
YTÜ Maslak Öğrenci Yurdunda, kantin fiyatlarına yapılan zamların ardından, öğrenciler biraraya gelerek neler yapabileceklerini tartıştılar ve saldırıyı göğüslemek için bir dizi karar aldılar. Hızlı ve etkin bir görev dağılımı ile bir yurt sorumlusu ile görüştükten sonra çalışmalarına devam ettiler.
Dövizler hazırlayıp bütün gece oda konuşmaları yapan öğrenciler, bir sonraki gün, işin ciddiyetini anlayıp yurda gelen bir vakıf görevlisiyle karşılaştılar. Bu görevli, tam bir işportacı mantığıyla, müşterileri ile pazarlığa başladı. Sonuçta bu işportacı zamları geri almayı kabul etti. Öğrencilerin zamlar geri alınsa da birçok ürünün fiyatının yüksek olduğunu ve onların da fiyatlarının aşağıya çekilmesi gerektiğini söylemesi üzerine pazarlığa devam eden vakıf görevlisi, birçok isteğin kabul edildiğini ve fiyatların belli ürünlerde eskisinden de aşağıya çekileceğini söyledi. Ama birkaç gün sonra verdiği sözlerin bir bölümünü unuttu.
Disiplinli çalışma ve emek harcandıktan sonra her saldırının göğüslenebileceğini vurgulayan öğrenciler, çalışmalarının devam edeceklerini söylediler.
|