Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Şubat '02
Kamu Emekçileri Özel Sayısı: 03 (51)
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Her düzeyde parasız eğitim!
  İşte kapitalizmin adaleti!
  Kemal Gürüz'ün paralı eğitim yasasına ilişkin söyledikleri...
  Sermaye için "YÖK demokrasisi"!
  Kampanya çalışması, sorunlar ve sorumluluklar....
  Kampanyaya ilişkin gözlem ve düşünceler
  Yüzü gençliğe dönük ciddi bir çalışma...
  Üniversite-sermaye işbirliği üzerine
  Kürtçe eğitim kampanyası üzerine
  Soruşturma kurulları dağıtılsın!
  Çöken eğitim sistemine çeki düzen verme adı altında saldırılar
  Yaşayan şiir...
  Öğrenci hareketi içinde MGK solculuğu
  Ölümün kıyısında gezinen diriler ya da Oblomovluk...
  Öğretmen sürgününe öğrenci protestosu.
  Okur mektupları



 
 
YTÜ’de kampanya çalışması...

Yüzü gençliğe dönük
ciddi bir çalışma başarının anahtarıdır

Toplumsal muhalefetin gerilediği dönemler, egemen güçler tarafından kazanılmış hakların gaspedildiği dönemler olmuştur. Bir süredir ülkemizde de yaşanan bu süreç, üniversitelerde yeni YÖK yasa tasarısı ve paralı eğitim saldırısıyla ifadesini buldu. Yıllardır yapılan ön hazırlıkların ardından, rektörlerin çığırtkanlığı sayesinde ve tamamen sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda gündeme getirilen tasarı meclis komisyonunda.

Tüm bu gerçeklere rağmen geleneksel akımların sürece ilişkin tahlilleri tam bir kavrayışsızlık örneği. Dar grupçu zihniyetlerini pratiklerine de yansıtan bu akımlar, toplumda varolan durgunluğu kitle hareketini geliştirme konusundaki başarısızlıklarında aramak yerine, kitlelerin apolitikliği veya devrimci dayanışmanın eksikliği ile açıklamaya çalışıyorlar. Böyle olduğu ölçüde kitlelere güven vermek ve onunla birleşmek yerine sürekli marjinalleşmekte, niyetlerden bağımsız olarak kitle hareketinin önünü tıkamaktadırlar.

Bu grupların düzen adına yapılan açıklamaları ciddiye almaları gerekiyor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz bir röportajda, her üniversitede ortalama 10-15 bin öğrenci bulunduğunu ve yapılan eylemlerin 20-30 kişilik eylemler olduğunu belirttikten sonra, “Onları nazar-ı dikkate almıyorum” diyebiliyor. Boşuna değil bu sözler. Yapılan bu tür eylemler sadece devrimcileri marjinalleştirip kitlelerden uzaklaştırmaya yarıyor. Sistemin istediği de bu zaten. Onların korktukları tek tek devrimciler değil. Onlar devrimcilerin kitleyi uyarma ve harekete geçirme konusundaki yeteneklerinden korkuyorlar. Yürüttükleri saldırıların geri püskürtülmesinin tek yolunun etkin, güçlü ve örgütlü bir kitle hareketinden geçtiği konusunda kafaları yeterince açık.

YTÜ özelinde de devrimci gençlik grupları açısından durum çok farklı değil. Gençliğin duyarsızlığından ve apolitikliğinden dem vurulup, bu da sorumluluklara sırt çevirmenin gerekçesi yapılıyor. Oysa varolan durgunluğun nedeni insanlara güven verilememesi ve harekete geçirilememesidir.

Biz genç komünistlere düşen görev, ilk olarak yeni YÖK yasa tasarısını hedefe alarak, etkin bir kitle çalışmasıyla bu duyarlılığı örgütlemektir. Hareketin ihtiyaçlarını karşılama çabamız duyarlılığın artışında önemli bir rol oynarken, ciddiyetimize ve samimiyetimize güvenen insanlarla birlikte yeni YÖK yasa tasarısını geri püskürtmek amacıyla çalışmalara başlamış bulunuyoruz.

Yürüttüğümüz çalışmalar, tasarıya karşı oluşturulacak gençlik cephesinin YTÜ ayağında en geniş birlikteliği yaratmak konusunda iddialı bir şekilde ilerliyor. Bunun en önemli sebebi, çalışmanın bir kitle çalışması olarak yürümesi, bileşenleri tarafından ciddi olarak sahiplenilmesidir. Hedefleri doğrultusunda hızla ilerleyen çalışma, tasarıdan haberi olmayan birçok insanı saldırının içeriği ve kapsamı konusunda aydınlatırken, hedeflediği kitle hareketini geliştireceğinin de işaretlerini vermektedir.

“Bağırsalar da bu yasa çıkacak” diyenlerin karşısına kitlelerin örgütlü tepkisiyle çıkacağız.

YTÜ Ekim Gençliği



İTÜ’de kampanya çalışmalarından...

Polis ve idarenin engelleme çabalarına karşın ısrarlı ve kararlı çalışma

Çalışmamızı uzun bir süredir taşıyamadığımız İTÜ’de okulların açılması ile birlikte yoğun bir başlangıç yaptık. Maslak Kampüsü’nde yaklaşık 400 adet bildiri dağıtıp 2 gün boyunca 150 civarında, merkezi olarak çıkarttığımız afişlerden yaptık. Afişlerimiz ve dağıttığımız bildiriler uzunca bir süredir kapsamlı bir çalışma yapılamayan İTÜ’de yoğun bir ilgi ile karşılandı. İnsanlar dağıttığımız bildiriye ve astığımız afişlere yoğun bir ilgi gösterdi.

İTÜ hazırlık kampüsünde ise yoğun bir afişleme ile çalışmamız başladı. Afişlerin bitmesine yakın 2 sivil polis, daha önce çalışmayı yapan yoldaşımızı gözaltına almalarına rağmen gelip kimlik sordular. Kimlik göstermeyeceğini belirtmesi üzerine bu afişler için izin alıp almadığını sordular. Arkadaşımız da bizim siyasal faaliyetlerimizi izin almadan yaptığımızı açıkladı. Bunun üzerine polisler bölüm sekreterini çağırdılar. Bölüm sekreteri de izin alması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine arkadaşımız “izin almak için gideceğim bölüm başkanı beni daha önce gözaltına aldıran, uzaklaştırma veren bir polistir. Gidip o kişiden izin alacağıma şu yanınızdaki polislerden izin alırım” dedi.

Tam bu sırada çevrede toplanmış öğrencilere dönen yoldaşımız, “şu afişlere bir bakınız, bu afişlerin sizin sahiplenmediğiniz bir yönü var mı?” diye sordu. Bu tavır öğrenciler tarafından da sempati ile karşılandı. Daha sonra arkadaşımız, tüm engellemelere rağmen bu kampüse sınırlama getirmeksizin çalışmayı taşıyacağını belirterek afişlerini yapmaya devam etti. Afişlerini bitirmek üzereyken 3. sivil polis yanına gelip kimlik sordu. Arkadaşımız da daha önce aynı soruyu soranlara verdiği cevabı vererek afişlemeye devam etti.

Tüm bu tartışmalar içinde yoldaşımıza izleyen, onun devrimci tavırlarını destek olmak yerine gülerek karşılayan tatlı su solcusu SİP’liler de böylece devrimcilikten ne kadar uzak olduklarını bir kez daha kanıtlamış oldular.

Astığımız 60 civarı afişten 10-15 tanesi toplanmış olsa da, diğer siyasal çevrelerin “özenle” tek bir bildiri ve afiş yapmadıkları bir alanda ısrarla bu çalışmanın yapılmış ve sürdürülmüş olması okulda yoğun bir ilgi ile karşılandı.

Çalışmalarımız ısrarla ve tüm engellemelere karşın sürecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Nasıl ki bize uzaklaştırma verip siyasal faaliyetimizi durduracaklarını düşünenler geçen 3 ay boyunca bunun boşunalığını anlamışlarsa, bundan sonra da anlamaya devam edeceklerdir.

İTÜ/Ekim Gençliği



Ankara’da kampanya çalışmalarından...

Emekçilerden kampanyanıza anlamlı destek!

Ara dönemde kampanya çalışmalarının aralıksız sürmesi ve kampanyamızın işçi ve emekçilere ulaştırılması amacıyla biraraya geldik. Liseli ve ünversiteli öğrencilerden oluşan platformumuz geçtiğimiz hafta bir dizi toplantı yaparak çalışmasının ana hatlarını belirledi. İlk olarak hazırlanan imza metnine ek olarak bir bildiri hazırlandı. Hafta sonu yapılacak olan KESK şubeleri genel kurullarına dair hazırlıklar başladı.

Genel kurullarını gerçekleştirecek sendikalarla önden konuşarak stand ve konuşma hakkı istedik. Şube yönetimleri stand talebimizi kabul ederken, konuşma hakkı tanıyamayacaklarını belirttiler. Buna gerekçe olarak, ilk genel kurulları gerçekleştirdiklerini, bunun yasal düzenlemeleri konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını dile getirdiler.

2 ve 3 Şubat’ta düzenlenen BES 2 No’lu, Eğitim-Sen 1 No’lu, Eğitim-Sen 2 No’lu ve SES Ankara şube genel kurullarında standlarımızı açtık. Standlarımıza imza metinlerinin yanısıra yeni yüksek öğrenim yasa tasarısının tam metnini, Kemal Gürüz ve bazı rektörlerin çarpıcı sözlerini koyduk. Bunların yanısıra; “Paralı eğitim yasası geri çekilsin!”, “Parasız, bilimsel, demokratik, ana dilde eğitim istiyoruz!”, “Rektör diktasına son!” dövizlerini de standımızın çevresine astık.

BES 2 No’lu Şube Genel Kurulu’nda 130 imza topladık. Emekçilerin standımıza ve kampanyamıza ilgisi oldukça olumluydu. Bildirilerimizi dağıtırken yasa tasarısını anlattık ve onlardan duyarlı olmalarını istedik.

Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Genel Kurulu’nda ise 260 imza topladık. Eğitim emekçilerinin soruna ilgisi daha fazla idi. Ancak hemen hepsi yeni yasa tasarısının içeriğinden habersizdi. Çalışmamız bu açıdan oldukça anlamlı bir etki yarattı.

SES Ankara Şubesi’nin Genel Kurulu’nda ise standımızı açar açmaz polis müdahalesi ile karşı karşıya kaldık. İmza kampanyası ve bildiri için valilikten izin almamız gerektiğini söyleyen polise, böyle bir şeyin gerekli olmadığını, standımızı kapatmayacağımızı söyledik. Birden standımız etrafında polis kameralarıyla birlikte bir yığın polis birikti. O esnada salonda az sayıda delege vardı. Yöneticiler bizi sahiplendiler, ancak bu yeterli olmadı. Bir süre sonra yalnız kaldık. Polis kongrenin bu halde yapılamayacağını söyleyerek sendikacıları tehdit etti. Hükümet komiseri de aynı tehdidi savurdu. Bunun üzerine sendika yöneticileri, delegelerin içeri girmesiyle yalnız kalacağımızı, bu durumda bizi savunamayacaklarını söylediler ve standımızı kapatmamızı istediler. Böylece standımızı kapatmak zorunda kaldık. Bu süreç boyunca yoğun polis tacizine uğadık.

Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Kurulu’nda da SES’teki müdahale ile aynı anda standımıza müdahale edildi. Aynı tartışmalar ve tehditler burada da savruldu. Ancak sendika yönetimi ve delegeler bize sahip çıkarak standımızı korumamıza yardımcı oldular. Burada 240 imza topladık. Bizim isteğimiz ile yasa tasarısı ile ilgili bir önerge verildi. Saldırının ardından emekçilerin bize yönelik ilgisi oldukça olumluydu.

Genel kurullardaki tablo gösterdi ki, ara dönem yönelimimiz oldukça isabetliydi ve hemen ilk anlamlı sonuçlarını verdi. Böylelikle toplam 620 imza topladığımız genel kurullara öğrencilerin gündemini taşımış olduk.

Kongrelerin ardından yaptığımız toplantıda genel kurullardaki durumu tartıştık. Önümüzdeki bir haftayı planladık. Bazı sendikalara yapılan ziyaretler oldukça olumlu bir havada geçti. Onlardan çalışmamıza destek sunacaklarına dair sözler aldık.

Yine bu hafta içinde bazı semtlerde ve işyerlerinde imza kampanyamızı başlatacağız. Ek olarak bazı radyo, TV ve gazetelere kampanyamız hakkında bilgi ulaştırıp bu konuda haber yapmalarını isteyeceğiz.

Ekim Gençliği okurları



KESK genel kurullarında kampanya çalışmaları...

Kampanyamıza emekçilerden büyük ilgi

Kampanyamızı geldiği yer itibarı ile genişletme yönünde bir çaba içerisine girdik. Bu eksende başlattığımız imza kampanyasını Eğitim-Sen genel kurullarına taşıdık.

4 genel kurula taşıdığımız çalışma eğitim emekçilerinden yoğun ilgi gördü. Bu genel kurulların ikisinde masa açarak, ikisinde ise elden olmak üzere yaklaşık 900 imza topladık. Bunun yanında ve belki de bundan daha önemli olarak, eğitim emekçileri ile yoğun bir şekilde konuşma şansı bulduk. Bize ve masalarımıza gösterilen duyarlılık bizi oldukça mutlu etti. Bazı eğitim emekçileri masamızdan imza metnini alıp kendileri dolaştırmaya başladılar. Birkaç emekçi ise bu kampanyayı (bizim de daha önceden planladığımız gibi) mahallelere taşımamız gerektiğini söylediler.

Masa açmamıza izin verilmeyen genel kurullarda ise, çalışmamızın içeriğini anlatmakla beraber yönetimin bu tutumunu teşhir ettik. Birçok eğitim emekçisi de bizi haklı bulduklarını söyledi.

Bir genel kurulda ise polisin tehdidini ve masaya dönük provokasyonunu boşa çıkarttık.

Çalışmamızı bu eksende diğer genel-kurullara da taşıyacağız. Gelecek hafta yapılacak genel kurullar ile ilgili konuşmak için katıldığımız Eğitim-Sen’in bir toplantısında, konuyu geniş bir şekilde tartışma imkanı bulduk. Genel kurulda masa açıp imza toplamamızı ve yanısıra sorunun kapsamını anlatan bir metnin genel kurula taşınmasını kabul ettiler.

Tüm bu çalışmalarımızı genişleterek sürdüreceğiz. Bu çerçevede, genel kurul toplantılarının yanısıra çalışmamızı emekçi semtlerine, işçi sendikalarına ve liselere taşımayı planlıyoruz.

Ekim Gençliği/İstanbul